'Önce uyarın, sonra önlerine ateş edin' emri

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezini (AKOM) işgal eden askerlere ilişkin hazırlanan iddianamede, AKOM'un şüpheli askerler tarafından işgali ve "sokağa çıkın" çağrısına uyan halk ile emniyet görevlilerinin baskısı sonucu teslim olmaları süreci anlatıldı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 08 Ocak 2017 12:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Önce uyarın, sonra önlerine ateş edin' emri

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 214 sayfalık iddianamede, diğer darbe girişimi iddianamelerinde olduğu gibi, FETÖ'nün yapısı, toplumda kabul görmesi, kullandığı yöntemler, paralel devlet kurma çabası, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yapılanması, hakkında yürütülen soruşturmalar ve darbe kalkışması bağlantısı aktarıldı.

- Kalkışmayla ilgili iki toplantı

İddianamede, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkışmasıyla ilgili FETÖ/PDY üyeleri hakkında başlatılan soruşturmaların çok yönlü devam ettiği ve İstanbul'daki olaylarla ilgili soruşturma dosyalarının bölgelere göre ayrıldığı bilgisi verilirken, İstanbul'un Avrupa yakasında, A bölgesi olarak adlandırılan ilçelerde meydana gelen olaylara ilişkin 12 farklı dosya üzerinden soruşturma yürütüldüğü ve bu soruşturmalardan birinin de AKOM'un işgaliyle ilgili olduğu kaydedildi.

Darbe kalkışmasıyla ilgili, kalkışma tarihi ve öncesinde Maltepe'deki General Nurettin Baransel Kışlası 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı, Yeşilköy'deki Hava Harp Okulu Komutanlığı ve Esenler'deki 66. Mekanize Piyade Tugay komutanlıklarında toplantılar gerçekleştirildiği aktarılan iddianamede, 15 Temmuz'da AKOM'da FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin eylemlerin, İstanbul 6. Motorlu Piyade Alayında görevli subay, astsubay ve erler ile bu unsurları komuta etmek için Kara Harp Akademilerinden kanunsuz bir şekilde görevlendirilen subaylar tarafından gerçekleştirildiği vurgulandı.

Piyade Kurmay Albay Müslüm Kaya'nın 14 Temmuz'da 6. Motorlu Piyade Alay Komutanlığı görevini Tankçı Kurmay Albay Nebi Gazneli'ye devrettiği ve Gazneli'nin de 15 Temmuz'da bölük komutanlarıyla iki toplantı yaptığı anlatılan iddianamede, AKOM'un işgaliyle ilgili detayların ve hazırlıkların konuşulduğu ifade edildi.

- Harp Akademisi öğrencileriyle görev dağılımı

Şüpheliler Yarbay Mustafa Kubilay ile Harp Akademileri öğrencileri olan subaylar Hakan Özhan, Ramazan Derviş, Levent Aksoy ve Mehmet Fatih Güven'in sivil araçlarla, kamuflajları yanlarında olacak şekilde sivil kıyafetler giyerek, yine akademide yapılan toplantı sonucunda Binbaşı Hamza Mermer'in yönlendirmesiyle 15 öğrenci subayın da saat 19.00'da 6. Motorlu Piyade Alayına geldikleri kaydedilen iddianamede, Müslüm Kaya ve Nebi Gazneli'nin burada Harp Akademilerinden gelen öğrenci subay ve öğretim görevlileri ile yaptıkları toplantı sonucunda öğrenci subay ve öğretim görevlilerini gruplara ayırdıkları aktarıldı.

Şüpheliler Mustafa Kubilay, Hakan Özhan, Levent Aksoy, Mehmet Fatih Güven ve Ramazan Derviş'in AKOM baskınıyla görevlendirildiği belirtilen iddianamede, şüpheli subayların, Mustafa Kubilay'ın emir ve komutasında Acil Müdahale Mangası nöbetçisi Astsubay Ömer Faruk Çimen ve manga görevlisi 7 şüpheli erle birlikte, er Emin Karaca'nın kullandığı askeri bir araçla saat 21.00 sıralarında kışladan çıkış yaptığı ve 15 dakika sonra İSKİ yerleşkesi itfaiye giriş kapısı önüne geldikleri anlatıldı.

- "Kuvvetli terör istihbaratı aldık" diyerek içeri girdiler

Araçtan inen Mustafa Kubilay'ın, itfaiye giriş kapısında nöbetçi güvenlik görevlisi müşteki Zekeriya Dolğun'a, kendisini tanıttıktan sonra, "kuvvetli terör istihbaratı aldıkları, destek olmak için geldikleri" beyanında bulunarak kapıyı açmasını istediği ve müştekinin kapıyı açması üzerine, şüphelilerden Levent Aksoy ile er Ramazan Sezer'in kulübede tüfeklerini müştekiye doğrultarak, "Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur, bu dakikadan sonra göz altındasın yat yere silahını ver" dedikleri aktarılan iddianamede, müştekiye tehditle kulübede bulunan güvenlik kamerası ve telsizin kapattırıldığı, olayları fark eden orada görevli diğer güvenlik görevlilerinin de aynı şekilde silah doğrultularak etkisiz hale getirildiği ifade edildi.

İddianamede, Mustafa Kubilay'ın AKOM binasına girdikten sonra şüpheli erleri akademiden gelen öğrenci subaylar arasında paylaştığı ve şüpheli öğrenci subayların paylaştırılan şüpheli erlerle birlikte bina içerisinde kapı kapı dolaşarak arama faaliyetine başladığı kaydedilerek, Kubilay'ın beraberindekilerle birlikte bina içerisinde komuta personeli olarak görev yapan müşteki Muhammet Kır'ın bulunduğu odada 'bomba bomba boşalt' şeklindeki söylemi üzerine müştekinin de 'bomba varsa senin ne işin var, polis gelsin' şeklinde cevap verdiği, müştekinin ayağına bir er tarafından dolduruş yapılarak silah doğrultulduğu, Kır'ın binadan çıkartıldığı ve bu şekilde diğer odalardaki müştekilerin de AKOM bölgesinden gönderilerek bina giriş kapısına götürüldükleri vurgulandı.

- "Önce uyarın, sonra önlerine ateş edin" emri

Şüphelilerin bina içerisinde kilitli odaların kapılarını kırarak içeri girip arama yaptıkları, bilgisayarların ve elektronik eşyaların fişlerini çektikleri ve server odalarına girerek sistemi engellemeye çalıştıkları bilgisi verilen iddianamede, "Şüpheli Mustafa Kubilay, şüpheli er Muhammet Fıstıkçı ile birlikte AKOM'da bulunan toplantı odasının kilitli kapılarını kırarak içeri girmişler ve İstanbul genelinde görüntü alan kamera ve ekranları devre dışı bırakmaya çalışmışlardır. Bu esnada toplantı odasında görüntü alan kameraya Kubilay'ın, 'Komutanım binayı emniyete aldık, teknik ekip lazım çok acil. Elimden geleni yapıyorum ama teknik bilgi lazım. Tamam ama toplu gelsinler.' şeklindeki görüşmesi yansımıştır." denildi.

Yarbay Mustafa Kubilay'ın MG 3 silahlı erleri binanın giriş kapısı, arkası ve AKOM çatısında mevzilendirdiği, onlara, "dışarıdan içeriye giriş yapılmaması, içeri girmeye çalışan olursa önce havaya ateş edilmesi, uyarılması, gelmeye devam edilmesi halinde önlerine doğru ateş açılması" emrini verdiği belirtilen iddianamede, olaylar şu şekilde anlatıldı:

"Şüpheli Kubilay, bina içerisindeki personelleri tahliye ettikten ve binayı ele geçirdikten sonra teknik ekibin gelmesini beklemiştir. Müşteki Muhammet Kır, akabinde İSKİ güvenlik personelinden elde ettiği bir telefonla AKOM müdürü olan Mustafa Akyüz'ü arayarak olaylar hakkında bilgi vermiştir. Müşteki Akyüz'ün, 'yolda olduğunu, beklemelerini' söylemesi üzerine Kır, yanındaki diğer personel ile beklemeye başlamıştır. Saat 23.30 sıralarında İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sivil savunma sekreteri olarak görev yapan ve hakkında soruşturma yürütülen Mehmet Tunç, AKOM'a gelmiştir. Mehmet Tunç'un konuştuğu şüpheli Mustafa Kubilay, 'TSK'nın yönetime el koyduğunu' bildirmiştir. Bunun üzerine Mehmet Tunç, Kubilay'a, 'emrinizdeyim' demiştir.

Şüpheli Kubilay, Mehmet Tunç ile konuşurken müşteki Muhammet Kır'ın ters istikamete gittiğini görmesi üzerine tabancasına mermiyi sürerek müştekiye, durmasını ve diz çökmesini söylemiştir. Kır'ın diz çökmesi üzerine teşhis edilemeyen şüpheli erlerden biri tüfeği ile dolduruş yaparak Kır'a nişan almıştır. Mehmet Tunç'un, Mustafa Kubilay'a müştekiyi kastederek, 'bu çocuğu kaldırın gitsin' demesinden sonra şüpheli Kubilay Kır'a, 'uzaklaşıp gitmesini' söylemiştir. Mehmet Tunç, müştekiler Kır ve Soner Zengin'e, 'çocuklar darbe olmuş, evlerinize gidebilirsiniz' dedikten sonra AKOM'dan ayrılmıştır."

- "Cumhurbaşkanına hakaret etti"

İstanbul İtfaiye Müdürlüğünde müdür yardımcısı olarak görev yapan müşteki Mustafa Özsert ile İSKİ Genel Müdürü tanık Fatih Turan'ın askerlerin işgalini öğrendikten sonra görevli oldukları AKOM ve İSKİ yerleşkesine intikal ettikleri aktarılan iddianamede, Fatih Turan'ın olay yerinde şüpheli Kubilay'a kendisini tanıtarak, "askerlerin İSKİ kampüsünde ne aradığını" sorduğu, Kubilay'ın da, "Biz genelkurmaydan talimat aldık, AKOM'un kontrolünü ele aldık, talimat ile geldik talimat olmadan çıkmayız" dediği, Kubilay'ın, Turan'ın, "Başkomutanın talimatını duymadınız mı" şeklindeki sorması üzerine, Cumhurbaşkanına hakaret içeren sözlerle cevap verdiği ve 'yan tarafta bekleyeceklerini' söyleyen Turan'a, 'buradan uzaklaşın' dediği ifade edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kanlı darbe girişimine karşı vatandaşları sokağa davet etmesi üzerine AKOM binası çevresinde vatandaşların toplanmaya başladığı ve toplanmaya başlanmasına müteakip şüpheli Kubilay'ın emriyle vatandaşların girişini engellemek için binanın giriş kapısı arkasına barikat oluşturulduğu vurgulanan iddianamede, şu detaylar anlatıldı:

"İtfaiye müdür yardımcısı olan müşteki Mustafa Özsert ile birlikte darbe girişimini engellemeye gelen vatandaşlarımızdan müştekiler Mustafa Ertaş, Bilal Uzcan, Haci Demirci, Ramazan Çakır, Eyüp Kalan, Kasım Bakış ve Musa İlhan, yanlarında bulunan diğer vatandaşlarımız ile birlikte AKOM binası giriş kapısına yaklaştıkları esnada şüpheliler Mustafa Kubilay, Ramazan Derviş, Mehmet Fatih Güven, Levent Aksoy ve Hakan Özhan, uyarı amacıyla havaya ateş ettikten sonra hedef gözetmeksizin vatandaşlarımıza doğru ateş etmişlerdir. Açılan ateş sonucu müştekiler Ertaş, Uzcan, Demirci, Çakır, Kalan ve İlhan yaralanmışlardır. Şüpheli er Ramazan Derviş, ateş etmeden önce müşteki Ramazan Çakır'a ve yanında bulunan müştekilere, 'Yönetime el koyduk, darbe yaptık, yaklaşırsanız sizi vururum' şeklinde tehditte bulunmuştur.

Müşteki Mustafa Özsert, bu gelişme üzerine bulabildiği kadar itfaiye aracını, kritik öneme haiz olan AKOM binasına şüphelilerce zarar verilmesini engellemek ve şüpheliler üzerinde psikolojik baskı kurmak amacı ile AKOM binasına getirtmiştir. Gelen itfaiye araçlarından yaklaşık bir saat süre ile şüphelilere telkin edici anonslarda bulunulmuştur. Bu sırada, daha önce AKOM'un elektronik projelerini hazırlayan, dolayısıyla binanın yapısı hakkında bilgi sahibi olan tanık Metin Köksal olay yerine gelmiştir. Müşteki Özsert ve tanık Köksal, AKOM'a emniyet güçlerini getirebilmek adına saat 03.00'da Alibeyköy Polis Merkezinde olmak üzere sözleşmişlerdir. Orada emniyet güçlerine AKOM'un krokisini çizerek binanın konumu hakkında bilgi vermişlerdir."

- Polis aracından şüphelilere 'teslim olun' çağrısı

Müşteki Mustafa Özsert'in polis merkezinden döndükten sonra olay yerine gelen AKOM müdürü olan Mustafa Akyüz'ün de bulunduğu ortamda "akrep" tabir edilen zırhlı polis aracından şüphelilere teslim olmaları yönünde anonslar yapıldığı bildirilen iddianamede, havanın aydınlanması ve bir polis aracının AKOM bölgesine gelmesi üzerine şüpheli Mustafa Kubilay'ın Müslüm Kaya'yı arayıp takviye istediği, ikinci aramasında ulaşamadığı Kaya yerine bu kez de 'inisiyatif bende' diyen akademide başhoca olan Albay Ahmet Zeki Gerehan'dan takviye talebinde bulunduğu ifade edildi.

İddianamede, saat 06.00 sıralarında Eyüp İlçe Emniyet Müdürü olan tanık İsmail Dinçer Öğüt ve aynı yerde emniyet amiri olan tanık Muharrem Levent Türkmen'in, aynı yerde görevli 6 polis memuruyla AKOM'a geldikleri kaydedilen iddianamede, emniyet görevlilerince, şüphelilere operasyon hazırlığı yapıldığı ve müdür İsmail Dinçer Öğüt'ün megafonla şüphelilere "teslim olun" anonsu yaptığı dile getirildi.

Yapılan anonsa şüphelilerce cevap verilmediği, şüphelilerden Astsubay Ömer Faruk Çimen'in bu sırada bina içerisinden kaçarak, tüfeği ellerinin üzerinde olacak şekilde koşarak emniyet güçlerinin yanına geldiği, emniyet müdürünün olduğu zırhlı araca geçtiği aktarılan iddianamede, Çimen'in burada emniyet müdürü Öğüt'e, "binanın içerisinde erlerin olduğu, erlerin olaydan haberlerinin olmadığı, kendilerinin Hasdal Kışlasında ani müdahale mangasından oldukları, içeride kendi birliklerinden olmayan, tanımadıkları 5 subay bulunduğu, kendilerine, İstanbul çapında büyük bir bombalı eylem beklendiği için AKOM'u tutma emri verildiği" şeklinde beyanda bulunduğu belirtildi.

- "Siz teslim olmuyorsanız, bari erleri teslim edin"

Şüpheli Çimen'in baskında görevli askerlerle ilgili diğer bilgileri de verdiği, Çimen'in verdiği numaradan askerleri komuta ettiği belirtilen Kubilay'ın telefonla Öğüt tarafından arandığı ve Öğüt'ün Kubilay'a, "Orada beş subaymışsınız, siz teslim olmuyorsanız olmayın, erlerin konudan bilgisi yok bari onları teslim edin" dediği anlatılan iddianamede, şüpheli Kubilay'ın da "Biz askeriz, kesinlikle teslim olmayacağız, onlar da bizim askerlerimiz, onlar da teslim olmayacak" dediği, Öğüt'ün tekrar, "darbe girişiminin başarısız olduğu, hemen hemen her yerde teslim alındıklarını veya öldürüldüklerini, kendilerinin teslim olup olmadıklarının umurunda olmadığını, erlerin kanına girmemesini" belirttiği ve Kubilay'ın, "Beni buraya tutmam için gönderen emir vermeden teslim olmam" dediği kaydedildi.

Söz konusu diyaloğun emniyet müdürü Öğüt tarafından, polis özel harekat gelene kadar zaman kazanmak, şüphelileri baskı altına almak için bilinçli olarak uzatıldığı ve bu sırada polis özel harekat ekiplerinin AKOM'a gelerek keskin nişancıların çatıya yerleştirildiği vurgulanan iddianamede, "Bu görüşmelerin akabinde şüpheli Mustafa Kubilay ve diğer öğrenci subay şüpheliler ellerinde bulunan A 4 kağıdı ebatındaki belgeleri yakarak imha etmişlerdir. Kubilay, öğrenci subay şüphelileri binanın alt katında toplamış ve erlere de terasa çıkmaları emrini vermiştir. Kubilay, keskin nişancıları öğrendikten sonra polislere nasıl müdahale edecekleri husunda öğrenci subay şüphelilere görev dağılımı yaptırmış, şüpheli Levent Aksoy'a da sol tarafta bulunan polislere ateş açmasını, MG 3 kullanan er Hasan Hüseyin Sağlam'a da makinalı tüfeği ile polis aracına ateş etmesini söylemiştir." denildi.

- "Gururumuzu kırmadan teslim alırsanız mutlu oluruz"

Şüpheli er Hasan Hüseyin Sağlam'ın kaçarak polislere teslim olduğu ve Mustafa Kubilay'ın darbe girişiminin başarısız olduğunu öğrenmesi, teknik ekibin gelememesi, Müslüm Kaya ile irtibatının kesilmesi, keskin nişancıların çevre binaya yerleşmesi, emniyet güçlerinin operasyon hazırlığına başlaması ve emniyet müdürü Dinçer Öğüt'ün telefondaki konuşmaları üzerine diğer şüpheli erleri de teslim olmaları için gönderip Öğüt'e, "bir dakika müdür bey teslim oluyoruz" dediği belirtilen iddianamede, Öğüt'ün, "şüphelilerin silahsız olarak, elleri başlarının üzerinde, binaya doğru diz çökerek teslim olmalarını" istediği Kubilay'ın, "Gururumuzu kırmadan teslim alırsanız mutlu oluruz" dediği ifade edildi.

HTS kayıtlarına göre Mustafa Kubilay'ın Öğüt ile görüşmesinin ardından Seher Kubilay adına kayıtlı hattan arandığı bilgisine de yer verilen iddianamede, 30 saniyelik görüşme sonrasında şüpheli Mustafa Kubilay ve diğer öğrenci subay şüphelilerin, yanlarında getirdikleri çantalarda bulunan sivil kıyafetlerini giyerek, silahsız, elleri başlarının üzerinde, binaya doğru diz çökmüş bir vaziyette emniyet güçlerine teslim olmak zorunda kaldıkları kaydedildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezini (AKOM) işgal eden askerlere ilişkin hazırlanan iddianamede, şüpheli askerlerce işgal edilen AKOM'un, darbe kalkışmasını duyan vatandaşlarla diğer görevli polis ve çalışanlar tarafından canları pahasına nasıl geri alındığı müşteki ifadelerine yansıdı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 214 sayfalık iddianamede, teslim olmak zorunda kalan şüphelilerin üzerilerinden ve evlerinde ele geçirilen malzemeler ile bina içinde yapılan aramalar sonrası ortaya çıkarılan silah ve mühimmat sıralandı.

Darbeci askerler tarafından AKOM binasının genel elektriğinin kesilmesi sonucu saat 21.54 civarında güvenlik kamera görüntülerinin kayıt dışı kaldığının anlaşıldığı belirtilen iddianamede, şüphelilerin eylemleri de anlatıldı.

Şüpheli Mustafa Kubilay'ın Harp Akademileri Komutanlığı'nda, 15 Temmuz 2016'da akademide başhoca olan Ahmet Zeki Gerehan'ın yönlendirdiği Hamza Mermer tarafından darbe girişimi kapsamında 6. Motorlu Piyade Alayında görevlendirildiği bilgisine yer verilen iddianamede, "Şüpheli Mustafa Kubilay, Hamza Mermer ile birlikte 6. Motorlu Piyade Alayına gitmiş, burada Müslüm Kaya ve Nebi Gazneli başkanlığında yapılan toplantıya katılmış ve AKOM'a gidecek şüphelilerin başında görevlendirilmiştir. AKOM'un işgali, şüpheli Kubilay tarafından gerek olay öncesinde Hamza Mermer ve Müslüm Kaya'dan gerekse de olay sırasında Müslüm Kaya ve Ahmet Zeki Gerehan'dan aldığı emirler doğrultusunda gerçekleştirilmiştir." denildi.

- "Hedef gözetmeksizin ateş etti"

Şüpheli Kubilay'ın AKOM'un işgali sırasında diğer askerleri emir ve komuta ederek yönlendirdiği kaydedilen iddianamede, "Erlere, 'uyanık olunması, dışarıdan biri gelirse kendisine haber verilmesi, burayı canları pahasına koruyacakları, gelenlere ateş edilmesi' konusunda emirler vermiştir. AKOM'a darbe girişimini engellemeye çalışan vatandaşlarımızın gelmesi üzerine kullanmış olduğu G3 piyade tüfeği ile vatandaşlarımızın üzerine ve iş makinelerinin üzerine hedef gözetmeksizin ateş etmiştir. Açılan ateş sonucunda müştekiler Bilal Uzcan, Haci Demirci, Ramazan Çakır, Mustafa Ertaş, Musa İlhan ve Eyüp Kalan yaralanmışlardır. Sabah saatlerinde polislerin keskin nişancı konuşlandırdığını öğrendiğinde öğrenci subay şüphelilere polise saldırmak için görev paylaşımı yapmış ve er Hasan Hüseyin Sağlam'a makineli tüfek kullandığı için polis aracına ateş etmesi konusunda emir vermiştir. Alınan HTS kaydında Kubilay'ın diğer öğrenci subay şüpheliler ile AKOM'da bulundukları süre boyunca sürekli irtibat halinde olduğu tespit edilmiştir. Bu durum da şüpheli ve diğer öğrenci subay şüphelilerin darbe girişimi bilinci ile emir komuta zinciri içerisinde hareket ettiklerinin bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir." ifadelerine yer verildi.

Öğrenci Yüzbaşı Mehmet Fatih Güven'in, şüpheli erlere, "burayı canımız pahasına koruyacağız, dışarıdan gelen kim olursa olsun atış serbest" şeklinde emirler verdiği ve darbe girişimini engelleyen vatandaşların gelmesi üzerine G3 piyade tüfeği ile hedef gözetmeksizin ateş ettiğinin tespit edildiği anlatılan iddianamede, diğer öğrenci yüzbaşı Ramazan Derviş'in de yaralanan müştekilerden Ramazan Çakır ve Bilal Uzcan tarafından, "kendilerini yaralayan kişi" olarak teşhis edildiği vurgulandı. Diğer şüphelilerin eylemleri de iddianamede sıralandı.

- Mahallelerinden toplanıp gelen müştekiler

İddianamede, Başbakan Binali Yıldırım'ın "askeri kalkışma olduğu" açıklaması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da "sokağa çıkın" çağrısı sonrası sokağa çıkan vatandaşlardan bazılarının işgal edilen AKOM'a gelerek direniş gösterdiği belirtilerek, bu vatandaşlar arasında AKOM çalışanlarının bulunduğu da bildirildi, müşteki ifadelerine yer verildi.

Müştekilerden Mustafa Ertaş'ın ifadesinde, "darbe girişiminin yaşandığı gece evinde izlediği televizyonda Başbakan Yıldırım'ın, 'Askeri kalkışma oluyor' dediğini gördüğünü ve telefonla aradığı Atatürk Havaalanı'nda çalışan oğlundan orada askerlerin bulunduğunu öğrendikten sonra mahalleden arkadaşlarıyla kapı önünde toplanarak konuşmaya başladıkları" şeklinde beyanda bulunduğu belirtilen iddianamede, ifadesine göre Ertaş'ın, Cumhurbaşkanının "milletimi meydanlara davet ediyorum" çağrısından sonra 3 arkadaşıyla beraber askerlerce işgal edilen İBB lojistik destekler binasına gittiği ve oradaki askerlerin binadan çıkarılmasını sağlayan vatandaşlara yardım ettiği kaydedildi.

- "Yaralandığı halde sabaha kadar ayrılmadı"

Müşteki Ertaş'ın, "askerlerin AKOM'da olduğunu öğrendikten sonra hep beraber oraya gittikleri, güvenlikçiden askerlerin içeride olduğunu öğrendikleri, kalabalıklaşan insanlarla içeriye doğru yürümeye başladıkları, AKOM binasına 10 metre kala bina önünde bulunan iki askerin havaya ateş açtığı ve yürümeye devam edince kendilerine silah doğrultarak yere doğru ateş ettikleri" bilgisini verdiği aktarılan iddianamede, Ertaş'ın, "arkadaşı Ramazan Çakır'ın göbeğinden vurulduğu, sağında bulunan bir erkek şahsın da kol ve göğsünden yaralandığı, kendisinin de sağ bacağından ve sol dizinden yaralandığı, kendisini ve yanındakileri vuranların bina önündeki iki askerden birinin olduğu" şeklinde beyanda bulunduğu belirtildi.

İddianamede, Ertaş'ın, "yaralı halde AKOM binası önünde beklemeye devam ettiği, sağ ve sol bacağında kanamalar devam etmesine rağmen darbecilerin AKOM'u boşaltana kadar beklediği ve polis ekiplerinin de gelerek beklemeye başladığını" söylediği anlatılarak, "AKOM'un çatısına konuşlanan 3-4 askerin olduğu, binaya yaklaşanlara ateş ettikleri, bu esnada bir-iki kişinin daha açılan ateşten yaralandığı, saat 06.00 sıralarında yaralarından akan kanamalardan dolayı iyice halsizleştiği, darbeci askerlerin yakalandığını öğrendikten sonra arkadaşları ile birlikte eve geldikleri, yaralı olmasına rağmen hastaneye gitmediği, bunun sebebinin ise darbe başarılı olursa askerlerin kendisini bulup öldürmeleri korkusu olduğu, ertesi gün hastaneye gittiği ve tedavisi bittikten sonra hastaneden ayrıldığı" şeklinde Ertaş'ın ifadesine yer verildi.

- Şort, terlik ve tişörtlü vatandaşların darbecilerle mücadelesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sosyal hizmetli olarak görev yapan müştekilerden Musa İlhan'ın ise Gaziosmanpaşa'daki evinin yakınında askeri darbe olduğunu öğrenmesinin ardından önce belediyeye ait lojistik destek merkezine, daha sonra da AKOM binasına gittiği belirtilerek, İlhan'ın, "çevrede yaklaşık 15 kişi ve güvenlik görevlilerinin olduğu, bir tane bina kapı girişinde, bir tane çatıda ellerinde silah olan asker gördüğü, üzerinde şort, terlik ve tişört olduğu, çevredeki insanların çoğunun aynı durumda olduğu, askerlerce hedef gözetmeksizin üzerilerine ateş edildiği ve yaralandığı, başkaca yaralıların da olduğu, hatta bir kişinin şehit düştüğü, kendisinin hala kalbinin altında G3 mermi çekirdeği bulunduğu, alınmasının riskli olduğu doktorlar tarafından söylendiği, bu olaydan dolayı maddi ve manevi acı çektiği ve bu olayı gerçekleştirenlerden şikayetçi olduğu" yönünde ifade verdiği kaydedildi.

İddianamede, İSKİ Genel Müdürlüğü itfaiye giriş kapısında görevli olan müşteki Zekeriya Dolğun'un ifadesi de yer buldu.

Dolğun'un, "darbe girişiminin yaşandığı gece saat 21.00 sıralarında kapıya askeri bir aracın yaklaştığı, içerisinden inen rütbeli bir askerin 'kuvvetli terör istihbaratı aldıkları, destek olmaya geldikleri ve kapıyı açması gerektiği' yönünde ifade kullanmasının ardından, karşısındakilerin asker olmasından dolayı korkarak kapıyı açtığı"nı anlattığı kaydedilen iddianamede, müştekinin, "yüzbaşı rütbesindeki bir askerin yanına gelip silahını kendisine doğrultarak, 'Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur, bu dakikadan sonra gözaltındasın, yat yere silahını ver' diye seslenmesi üzerine korkarak yere yattığı, yüzbaşının emriyle er olan bir şahsın belinde bulunan silahını ve silaha ait çekmecede bulunan şarjörlerini aldığı, daha sonra ayağı kaldırdıkları, telefonunu kapatarak aldıkları ve yüzbaşının G3 tüfeğini doldurup kendisine doğrultarak 'kamerayı kapat, ışıkları söndür ve telsizini kapat' diye talimatlar verdiği" yönündeki beyanlarına da vurgu yapıldı.

- "Türkiye bu gece cayır cayır yanacak"

Müşteki Dolğun'un anlattıklarına göre, "oraya gelen başka güvenlik görevlileri ile sorumluların da askerlerin silah doğrultması sonucu kontrol altına alındıkları, 15-20 dakika sonra kendilerini esir alan yüzbaşının komutanlarını arayarak, '4 tane güvenlik görevlisi var bunları ne yapalım' diye sorduğu, telefon kapandıktan sonra da 'buradan uzaklaşarak evinize gidin, Türkiye bu gece cayır cayır yanacak' dediği, malzemelerinin alınmasına izin verilmeden oradan ayrıldıkları" aktarılan iddianamede, Dolğun'un, "oradan ayrıldıktan sonra diğer arkadaşlarıyla beklemeye başladığı, amirlerine bilgi verdiği, saat 24.00 civarında askerlerin ayrıldığı kulübeye gittiği, silahları ve telefonlarını bırakıldıkları yerden aldığı, telefonla ailesiyle görüşüp eve gittiği, sonra saat 01.30 sıralarında tekrar İSKİ'ye geldiği, İSKİ Genel Müdürü Fatih Turan'ın AKOM binasına doğru gittiğini gördüğü ve yardımcı olmak için arkalarından gittiği, halkın da arkalarından geldiği, Turan'ın AKOM binasında kimle ne görüştüğünü göremediği, AKOM'un arka tarafına giderken silah seslerinin geldiği ve ön tarafta birilerin vurulduğunu duyduğu, kimin yaralandığını ve ateş ettiğini görmediği, sabaha kadar bekledikleri, polisler geldikten sonra askerlerin teker teker teslim oldukları, kendisinin de sabah saat 09.00 gibi evine gittiği" yönünde bilgi verdiği dile getirildi.

Darbe girişiminde bulunan askerlerin resimlerinin gösterildiği müşteki Dolğun'un, şüphelilerden Levent Aksoy'u teşhis ettiği belirtilen iddianamede, Dolğun'un, "şüpheli Aksoy'un, başlarındaki komutanları olan yarbayın emriyle kendisini esir alan, TSK'nın yönetime el koyduğunu, kendilerine gözaltına aldıklarını söyleyen, emrinde bulunan askere verdiği emirle üzerine zimmetli silahı ve telefonunu silah doğrultarak tehditle zorla alan yüzbaşı olduğunu" beyan ettiği, Yarbay Kubilay ile birlikte diğer bazı şüphelileri de teşhis ettiği kaydedildi.

- "Kapıyı açmazsanız itfaiye aracıyla yıkar geçerim" diyen itfaiye müdürü

İddianamede, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdür Yardımcısı olarak görev yapan müşteki Mustafa Özsert'in ifadesi de yer aldı.

Görevi gereği itfaiyenin bütün bölgelerinin sevk ve idaresinin kendisine bağlı olarak gerçekleştiği bilgisini veren Özsert'in, "darbe girişimini öğrendikten sonra evinden ayrılarak itfaiye komuta merkezine gittiği ve saat 23.30 sıralarında amirlerinin, 'bütün araçlarını sokaklara çıkartarak trafiği kesip darbeci askerlerin geçişlerini engellemeleri, siren çalıp anons ederek halkı sokağa davet etmeleri' talimatı verdikleri, askerlerin AKOM'a gittiklerini ve halkın buna tepki gösterdiğini öğrendikten sonra İSKİ binasının girişine geldiği, halkın kapının önünde toplandığını gördüğü, kapının açılmaması nedeniyle itfaiyede bulunan araçları kapı önüne getirttiği ve 'kapıyı açmazlarsa araçlarla yıkarak gireceğini' söylemesi üzerine kapıların açıldığı" beyanı da iddianameye yansıdı.

İddianamede, tanık olarak ifadesi alınan İSKİ Genel Müdürü Fatih Turan'ın ise "darbe girişimi olduğunu anladığında ailesiyle beraber İSKİ binasına geldiğini ve AKOM binası kapı girişine geldiğinde şüphelilerden Mustafa Kubilay'ın kendisini karşıladığını" belirterek, Turan'ın darbe girişiminde bulunan Kubilay ile ne konuştuğunu anlattı.

- İSKİ müdürü ve işgalci komutanın "İSKİ sınırları" konuşması

Müşteki Turan'ın, Kubilay'a, İSKİ genel müdürü olduğunu belirterek, 'Şu anda İSKİ sınırları içerisindesiniz' dediği aktarılan iddianamede, Turan'ın, "Bana, 'Burası İSKİ'nin toprakları değil,Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarıdır' dedi. Ben de, 'her yerin Türkiye Cumhuriyeti toprakları olduğunu, şu anda kampüsün sorumlusunun kendisi olduğunu, amirlerinin kendisine İSKİ kampüsü içerisinde askerlerin ne aradığını sorduğunu, kendisinin de bunu öğrenmeye geldiğini' söyledim. Şüpheli Kubilay ise, 'Biz genelkurmaydan talimat aldık, AKOM'un kontrolünü ele aldık, talimatla geldik ,talimat olmadan çıkmayız' dedi" şeklindeki beyanı yer aldı.

İddianamede, Turan'ın, Cumhurbaşkanının televizyondaki konuşmasını hatırlatarak, 'Başkomutanın talimatını duymadınız mı?' diye Kubilay'a sorduğuna da dikkat çekilerek, Turan'ın da buna karşılık hakaret içeren sözler kullandığının ifadesine yansıdığı belirtildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber