FETÖ 'kimsesiz çocukların' istihdam hakkını gasbetmiş

Polis Akademisince hazırlanan "FETÖ ve PKK Bağlamında Terör Amaçlı Kullanılan Kamusal Mal ve Hizmetler" raporunda yurtlarda kalan kimsesiz çocuklara sağlanan "kamuda istihdam" hakkının terör örgütlerince istismar edildiği tespitine yer verildi. Raporda, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) sistem üzerinden bazı çocukları kurumda kalıyormuş gibi göstererek, 18 yaşından sonra devlete sınavsız atanmalarını sağlamaya çalıştığı aktarıldı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 22 Mart 2017 15:07, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
FETÖ 'kimsesiz çocukların' istihdam hakkını gasbetmiş

Polis Akademisi öğretim üyeleri Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı ile Yrd. Doç. Dr. Deniz Turan tarafından hazırlanan raporda, FETÖ'nün kamusal mal ve hizmetleri terör faaliyetlerinde kullanma yöntemlerine yönelik detaylı bilgiler aktarıldı.

Raporda terör örgütleri ve özellikle FETÖ'nün kullandığı kamusal alanlar, "kamu personel rejimi, adalet ve yargı sistemi, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, iç ve dış güvenlik, cezaevleri, belediyeler, din hizmetleri, gümrük hizmetleri, yoksul ve korunmaya muhtaç çocukların bakımı, medya ve sivil toplum kuruluşları ile teşvik ve sübvansiyonlar." olarak sıralandı.

FETÖ'nün örgüte yakın kişilere, sirket ve vakıflara menfaat temin etmeye calıstığı, orgutun kontrolundeki sirketlere ihaleler verdigi, orgute destek vermeyen kisileri ve sirketleri saf dısı bırakmaya ve karalamaya çalıştığı aktarılan raporda, FETÖ'nün kamu personel rejimini "devlete sızma" yolu olarak kullanması, tarihteki Cizvit Tarikatı'na (İsa'nın askerleri) benzetildi. Buna göre, FETÖ devlete sızma sürecinde Cizvit Tarikatı Modeli'ni kullandı.

"TERÖR ÖRGÜTLERİNİN KULLANMADIĞI BİR YÖNTEMİ KULLANARAK ADALETE SIZDI"

Raporda yer alan saptamalara göre, yargı ve adalet, FETÖ'nün personel yerleştirme açısından en fazla önem verdiği alanı oluşturdu. Buna örnek olarak, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in 1999'da bir konuşmasında "Önemli olan mahkeme etmektir. Avukat da kiralayacaksınız, hakim de kiralayacaksınız." sözlerine yer verildi.

FETÖ'nün yargıda kadrolaşmak için uzun yıllar verdiği çabalara değinilen ve bu konuda basında çıkan haberlere yer verilen raporda, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen hakim ve savcı sayısının 300'ü bulduğu belirtildi. Ayrıca itirafçı olan kişilerin ifadelerinde, Yargıtay'a gelen dosyaların örgüt elemanlarınca fotokopisinin çekilip, ilgili kişiye hatta Pensilvanya'ya götürüldüğü ve dosyalara yönelik kararların da örgütün talimatlarıyla verildiğini anlattığı aktarıldı.

Raporda, "FETO simdiye kadar organize suc ve teror orgutlerinin kullanmadıgı bir yontemi kullanarak adalet sistemine sızmıs ve etki alanı olusturmustur. Soyle ki teror ve suc orgutleri adalet sistemi uzerinde genelde yargı mensuplarını rusvet vererek, mali yonden satın alarak veya hakim ve savcıları olumle veya santajla tehdit ederek etkili olmaya calısmıslardır. Ancak FETO adalet sistemi uzerinde uzun yıllar calısmıs, yargı mensubu olabilmeleri amacıyla eleman yetistirmis ve neticesinde orgut uyelerini sisteme yerlestirmistir." ifadeleri kullanıldı.

"MEB BURSU İLE YURT DIŞINDA DOKTORA YAPIP, KADROLAŞTILAR"

Raporun eğitim bölümünde bölücü terör örgütü PKK mensuplarının yüzde 39'unun ilkokul mezunu, yüzde 12'sinin okur yazar ve yüzde 9'unun cahil oldugu belirtildi. Örgütün bölgede militan devşirebileceği cehalet ortamını saglamak icin ogretmenlere ve okullara saldırdığına dikkat çekildi.

Rapora göre, FETÖ ise son 40 yıl içerisinde devletin kritik noktalarına kendi elemanlarını yerleştirebilmek için Harp Okulları, Polis Akademisi, hukuk ile iktisadi ve idari bilimler fakultelerine yandaslarını sokmaya calıstı.

Son yıllarda MEB bursu ile yurt dısında yuksek lisans ve doktora yapan, yurda donduklerinde universitelere ogretim uyesi olarak atanan hocaların ve gittikleri universitelerin incelenmesi gerektiği belirtilen raporda, bu hocaların özellikle yeni kurulan üniversitelere atandığı, kısa sürede "yardımcı docent" unvanı aldığı ve buralarda kadrolaşmaya gittikleri tespitine yer verildi.

Rapora göre, aynı durum doçentlik alanında da yaşandı. Buna örnek olarak, son donemde, emniyet mensubu olup docentlik sınavına basvuran 20 docent adayının 19'unun ihrac edildiğine dikkat çekildi.

FETO ayrıca universite giris sınavında yuksek puan alan ogrencileri ozellikle Ingilizce egitim veren egitim fakultelerine yonlendirerek ogretmen yapmaya çalıştı ve devlet okullarına atanmalarını teşvik etti. Bu öğretmenlerin okullarda ozellikle zeki ogrenciler ile yoksul ogrencileri kendi dershanelerine yonlendirme yoluyla, bunlara burs verdiği ve orgute bagımlı hale getirmeye calıstığı saptandı.

Örgüt üyesi evli ogretmenler ise Ingilizce gibi dersleri ogretme bahanesi ile ogrencileri duzenli olarak kendi evlerine cagırarak beyin yıkama faaliyetlerinde bulundu.

"PSİKOTROP TÜRÜ İLAÇLARI TERÖR ÖRGÜTLERİNE SATTILAR"

FETO'nün saglık alanında doktor ve hemsire bakımından yogun bir yapılanmaya gitmediği fakat sağlık sektöründen önemli güç elde ettiği belirtilen raporda, Turkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun kurulması sonrasında ihalelerin FETÖ yandaşı şirketlere yönlendirildiği, para akışının kontrol edildiği, getirilen performans sistemiyle kendilerine biat etmeyen doktor ve saglık calısanlarının baskıya alındıgı yonunde bilgiler bulunduğu kaydedildi.

Raporda, Sayıstay tarafından hazırlanan Turkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2012 Yılı Denetim Raporunda da bu yönde elde edilen tespitler paylaşıldı.

Ayrıca devletten maaş alan, terör örgütü PKK yandaşı sağlık personelinin de Doğu ve Güneydoğu'da devam eden operasyonlarda yaralanan asker ve polisin iyileşmemesi için ellerinden geleni yaptıklarının, terör örgütü mensuplarının ise hızlı bir şekilde tedavi edildiğinin saptandığı anlatıldı. Ayrıca Guneydogu'da PKK'nın dag kadrosundan ve orgutun Suriye'deki uzantısı YPG'den yuzlerce teroristin kamu hastanelerinde sahte kayıtlar olusturularak tedavi edildiği bilgisine yer verildi.

Raporda, terör örgütleri ile işbirliği olan eczacı, hemşire ve doktorların sahte reçeteyle ilaç alımı yaparak terör örgütlerine sattığı, özellikle acil kan durdurması icin kullanılan hematoloji grubu ilacları, epilepsi, kanser ve hematoloji ilaclarını ve kullanılması durumunda bir insanı iki ay gibi bir surede canlı bombaya donusturebilecegi belirtilen ve kisiyi surekli halusinasyon halinde yasatan psikotrop turu ilacların DEAS, PKK ve PYD teror orgutlerine satıldığının belirlendiği ifade edildi.

Raporda, terör örgütlerinin Sosyal Güvenlik Kurumunu kullanma biçimlerine yönelik olarak da şunlar aktarıldı:

"Universite hastaneleri, devlet hastaneleri ve ozel hastaneler ile tıp merkezlerinde yapılmayan ameliyatların yapılmıs gibi gosterildigi, basit usulde yapılan cogu tahlilin kapsamlı ve pahalı yontemle yapılmıs gibi gosterildigi, hayatı boyunca anjiyo olmayanların anjiyo yapılmıs gibi gosterildigi, bekar kızlara kurtaj yapılmıs gosterildigi, vefat eden kisilerin olum tarihinden sonra bile muayene edildigi, her dogan cocugun kuvozde tutuldugu, T.C. kimlik numaraları ile kendi kurumlarına ayak dahi basmayanların uzerinden islem yaparak Sosyal Guvenlik Kurumunu zarara ugrattıkları, soz konusu kurumların PKK ve FETO'ye para aktardıkları tespit edilmistir."

ZORUNLU VATAN GÖREVİNİ"İSTİHBARAT" İÇİN KULLANDILAR

Tıpkı yargıda olduğu gibi emniyet ve askeri alanda da diğer terör örgütlerine kıyasla yeni bir yöntem izleyerek "adam satın alma" yerine "eleman yetistir-yerlestir yontemi" ile paralel bir yapı olusturduğu aktarılan FETÖ'nün silahlı ve istihbari operasyonel bir guc olusturduğu kaydedildi.

Bu duruma örnek olarak, "MIT tırlarının durdurulması, Subat MIT Krizi vakası, 17-25 Aralık darbe girisimleri ve 15 Temmuz darbe girisimi"nin gösterildiği raporda, ayrıca örgüt üyelerinin teror orgutlerine ozellikle istihbarat alanında yardım yaptığı tespitine yer verildi.

Buna göre zorunlu askerlik hizmetini yapan FETÖ mensubu kisiler operasyonlar hakkında teror orgutlerine bilgi verdi, hassas belgeleri dısarıya sızdırdı ve askerlik hizmetinden sonra da askeriyede ogrendikleri bilgileri teror orgutlerine aktardı.

Asker-polis-jandarmanın yanı sıra ozel guvenlik hizmetlerinin de teror orgutleri tarafından kullanıldığı aktarılan raporda, "Polis ve jandarmanın cekildigi pek cok kurum ve kurulusta bosalan alanları dolduran, AVM'ler, siteler, konutlar ve stratejik kamu kurumlarında bile gorevlendirilerek 'guvenlik' islevi ozel guvenlik sirketlerince yurutulmektedir. En mahrem kurumlara giris-cıkısları kontrol eden, kurumların icinde rahatca dolasabilen, geceleri kurum ve kuruluslarda bekcilik yapan bir eylem icra etmektedirler. Bu mahrem duruma hakimiyet, teror orgutleri tarafından ozel guvenlik hizmetlerini cekici duruma getirmistir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda cezaevlerine yönelik olarak da, "Cezaevleri aynı zamanda teror orgutlerinin eleman bulmalarına da yol acmaktadır. Propaganda gibi faaliyetlerden cezaevinde bulunan orgut sempatizanları, orgutun ideolojik propagandaları sonucu zihinsel acıdan yetismis hazır elemanlar ortaya cıkmakta, ileride yeni lider kadroların yetismesi saglanmaktadır. Gorulecegi uzere cezaevleri orgut elemanlarını cezalandırmak yerine onlara militan yetistirme, propaganda gelistirme ve ideolojik yeserme yerleri olarak hizmet verecek hale donusebilmektedir." görüşü paylaşıldı.

ÇOCUKLARI"KİMSESİZ" OLARAK GÖSTERİP KURUMLARA YERLEŞTİRDİLER

Raporda FETÖ ve PKK'nın yoksul ve korunmaya muhtaç çocuklara sağlanan imkanları suistimal ederek yaptığı faaliyetlere yönelik de çarpıcı tespitler aktarıldı.

Devlet koruması altında büyüyen çocukların kamu kurum ve kuruluslarında devlet memuru veya isci olabildiği anımsatılan raporda, yurtlarda kalan korunmaya muhtaç çocukların 18 yasını tamamladıktan sonra ise yerlestirilmeleri uygulamasının terör örgütlerince istismar edildiği saptamasına yer verildi.

Raporda, şunlar kaydedildi:

"Ozellikle Dogu ve Guneydogu'da bazı ailelerin anlasmalı olarak bosandıkları, asiretlerin cocuklarına bakamadıkları gorulmustur. Sokakta bulunan cocugu ailesi kabul etmeyince, valilik cocugun kimsesi olmadıgı ile ilgili rapor hazırlayarak mahkemeye gondermekte, mahkeme 'kimsesi yok, sokak cocugu' diyerek koruma altına alınması ile ilgili karar vermektedir. Cocuk birkac yıl yurtta kaldıktan sonra devlete sınavsız isci ve memur olarak atanmaktadır.

Fetullahcı Teror Orgutu'nun ise kurumdan ayrılmaya yakın yas sınırına yaklasıldıgında cocukları bu kurumlara yonlendirdigi ya da sistem uzerinden cocukların kurumda kaldıgını gostermek suretiyle, yas sınırı doldugunda devlete sınavsız atanmalarını saglamaya calıstıgı iddia edilmektedir."

Raporun belediyelere yönelik bölümünde ise Dogu ve Guneydogu Anadolu Bolgesi'ndeki bazı illerde bulunan PKK destekli belediyelerin, belediye meclis uyelerinin, belediye baskanlarının etkin ve verimli hizmet uretmek yerine, sozde ozerklik ilan ederek, Hazineden aktarılan kamusal gelirlerin yanı sıra yurt dısından alınan hibe ve krediler ile teror orgutlerine maddi ve manevi yardımda bulundukları kaydedildi.

KALKINMA AJANSLARI ÜZERİNDEN "TERÖR ÖRGÜTLERİNE " DESTEK

Turkiye'de kamu tesvik ve subvansiyonlarının teror orgutleri tarafından orgute mali kaynak ve lojistik saglama amacıyla kullanıldıgı saptamasının aktarıldığı raporda, 2008'de uygulamaya konulan Sosyal Destek Programı (SODES) üzerinden de bu saptamaların yapıldığı belirtildi.

Yoksulluk ve sosyal imkanlara erisimde sıkıntı yasayan cocuklar, gencler, kadınlar, issizler gibi dezavantajlı kişilere destek sağlama amaçlı hayata geçirilen, il düzeyinde valiliklerce yürütülen, kamu kaynakları ile finanse edilen SODES'in terör örgütlerince kullanılarak kendilerine kaynak aktardıkları ve lojistik destek sagladıkları belirlendi.

Raporda Kalkınma Ajanslarına yönelik de "Kalkınma Ajansları tarafından verilen hibelerin kontrolunun yapılmasında sıkıntılar yasanmaktadır. Alınan hibelerin kullandırılma asamasında birden cok izleme yapılmakta ancak ani baskınlar ile gercekte hibe ile ne uretildigi ve uretimin nerelere aktarıldıgı izlenmemektedir. Ozellikle Dogu ve Guneydogu'da bulunan (Örnegin Cukurova Kalkınma Ajansı) kalkınma ajansları tarafından teror orgutune yakın isletmelere destek verilen hibeler ile teror orgutlerine destek amaclı kıyafet, silah uretimi yapıldıgı supheleri bulunmaktadır." denildi.

Ayrıca Turk ürunlerinin yurt dısında markalasmasını sağlamak amacıyla üretici, ihracatçı birlikleri ile şirketlere destek sağlanmasını içeren Turquality Programı kapsamında da yurt dısında faaliyet gosteren ve paralel yapılanmaya kaynak aktaran bazı sirketlerin paralel yapıya hizmet eden ve farklı ulkelerde farklı isimler ile faaliyet gosteren denetim/danısmanlık firmaları aracılıgıyla Turquality Programı'ndan yararlandıkları yönünde bilgilerin bulunduğu bildirildi.

Paralel yapıya kaynak aktaran sirketler hakkında denetim/danısmanlık firmalarının olumlu raporlar duzenledikleri ve bu sirketlerin Turquality Programı kapsamında desteklendigi bilgisine yer verildi.

"GÜMRÜK YETKİLİLERİNİN PARÇALANMIŞ YAPISI KAÇAKÇILIĞA OLANAK SAĞLIYOR"

Teror orgutlerinin yasa dışı gelir kaynakları icerisinde kacakcılıktan elde edilen gelirlerin onemli bir yer teskil ettiğine dikkat çekilen raporda, gumruk yetkilerinin parcalanmıs yapısının teror orgutlerinin kacakcılık yapmasına olanak sağladığı aktarıldı.

Diyanetin, din hizmetlerinin kendilerine militan kazandırmak amacıyla terör örgütlerince kullanıldığı vurgulanan raporda, bazı sivil toplum kuruluşlarının da amaçlarından saparak terörize olmaya başladığına dikkat çekildi.

Ayrıca terör örgütlerinin kamu adına yapılan denetim ve kontrol faaliyetlerini kullanarak, kendilerine kaynak aktardığı ve kendilerinden olmayan bireyleri ve şirketleri mağdur ettiği belirtildi.

"KAMU PERSONEL REJİMİ YENİDEN DÜZENLENMELİ"

Raporun değerlendirme bölümünde ise şu önerilere yer verildi:

"Terorle mucadelenin basarısında, kamusal mal ve hizmetlerin teror orgutlerince kullanılmasının engellenmesi onem tasımaktadır. Bu kapsamda kamu personel rejiminin yeniden duzenlenmesi ve adalet, savunma, egitim ve saglık gibi ulke guvenligi icin kritik kadroların temizlenmesi ve teror orgutlerinden arındırılacak sekilde yapılandırılması oncelik arz etmektedir.

Kamu personel rejimi, adalet ve yargı sistemi, egitim hizmetleri, saglık hizmetleri, sosyal guvenlik hizmetleri, ic ve dıs guvenlik hizmetleri (polis-asker-jandarma-ozel guvenlik hizmetleri), cezaevi hizmeti, yoksul ve korunmaya muhtac cocukların bakımı, belediye hizmetleri, tesvik ve subvansiyonlar, gumruk hizmetleri, medya ve kitle iletisim hizmetleri icinde ozellikle silahlı guc olan kamusal mal ve hizmetler ile yargı gibi tam kamusal mal ve hizmetlerin FETO tarafından sistematik bicimde kullanıldıgı sabittir.

Devletin alacagı onlemlerde ve uygulayacagı politikalarda kamusal mal ve hizmetlerin teror orgutlerinden ne kadar uzak tutulması ve dikkatli olunması gerektigi gorulmektedir. Ozellikle tam kamusal mal ve hizmetler ile yerel birimler tarafından sunulan kamusal mal ve hizmetlere iliskin politikaların teror orgutlerinden arındırılacak sekilde hazırlanması izahtan varestedir."

Burcu Çalık

'Soru çalarak 400 bin FETÖ'cü kamuya yerleşti'

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber