Darbe toplantısı yapılan evin sahibi ByLock'çu çıktı

15 Temmuz FETÖ'cü darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığında yaşananlara ilişkin iddianamede, Ankara'da darbe girisimiyle ilgili toplantı yapılan evin sahibinin Bylock'çu olduğu bilgisine yer verildi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 24 Mart 2017 08:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Darbe toplantısı yapılan evin sahibi ByLock'çu çıktı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığındaki faaliyet ve eylemlerine ilişkin generallerin de aralarında bulunduğu 110'u tutuklu 1'i firari 116 şüpheli asker hakkındaki iddianamede, şüphelilerin darbe girişimi ve FETÖ bağlantısıyla ilgili delil sayılan anlatımlarına yer verildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan 841 sayfalık iddianamede, önceki darbe girişimi iddianamelerinde olduğu gibi girişim öncesi süreç ve 15 Temmuz'da yaşananlar anlatıldı.

Terör ve terör örgütü kavramları, FETÖ/PDY terör örgütünün niteliği, darbe girişiminden önceki silahlı eylemleri, yargı ve emniyet gücünü kullanması, kurgulanan bir kısım soruşturma ve kovuşturmalar, darbe girişiminin FETÖ eylemi olduğunu gösteren deliller, bununla ilgili şüpheli, sanık ve tanık ifadelerine yer verilen iddianamede, darbe girişiminden sonra gözaltına alınan kimi şüphelilerin FETÖ ve darbe girişimi bağlantısıyla ilgili anlatımları delil olarak sunuldu.

Şüphelilerden Jandarma Albay Arif Kalkan'ın ifadesinde, "Askeri lise yıllarından itibaren FETO olarak tanınan orgutun içerisinde yer aldığı ve bu örgütün lideri olan Fetullah Gülen ile iki kez yüz yüze görüstügünü" belirttiği anlatılan iddianamede, bu kişinin, "Askeri lise ögrencisiyken yaptığım bu görüşmelerden birisinde Gülen bana 'Baki' kod ismini verdi. 15 Temmuz'daki darbe öncesinde FETÖ'ye mensup askerlerle Ankara'da toplantı yaptık. Bana, Ankara Güvercinlik'de bulunan bir kısım generalleri rehin alarak darbe girisiminin merkezi olan Akıncılar hava üssüne götürme gorevi verildi. Ben ve benim gibi Türk ordusunda görev yapan degisik rütbede, darbeye katılan subaylara Gülen, Turkiye'de bulunan örgut yoneticileri aracılıgıyla talimatlar verdi. Aldığımız bu talimatlar dogrultusunda hareket ederek 15 Temmuz'da darbe girisiminde bulunduk." şeklinde beyanda bulunduğu kaydedildi.

SİLAHLAR GÖMÜLDÜ

Hakkında darbe girişimi suçundan soruşturma yürütülen Su Altı ve Kurtarma Grup Komutanlıgı (SAK) görevlisi Astsubay Avsar Zırh'ın da ifadesinde, "14 Temmuz'da düğün yapmak için izne ayrıldığını, aynı gun ismini 'Ulvi' olarak bildigi cemaat abisinin kendisini telefonla araması üzerine Ümraniye'deki bir eve gittiklerini ve akşam saatlerinde sahibini tanımadığı bu eve 3 astsubay ile bir albayın da geldiğini ve Astsubay Selami Gül'ün, 'yarın darbe gibi bir şey olabilir' dediğini" beyan ettiği aktarılan iddianamede, bu kişinin darbe gecesiyle ilgili şu anlatımları yer aldı:

"15 Temmuz saat 21.00 sıralarında Selami Gül ve Ulvi abi telefonla bana ulastı. Çağırmaları üzerine Kavacık'a gittim. Kuzey Deniz Saha Komutanlıgından cep telefonuma gelen mesajda, 'Tum personel birliklerine donup, gorevinin basına gecsin' emri vardı. Gül'ün, 'birliğine geç' demesi üzerine evimde kamuflajımı giyip birliğime gittim. Astsubay Cafer Saraç'ın evinin onunden gecerken, sokak uzerinde Saraç, Kurmay Binbası Hakan Egemen'i ve tanımadıgım, ancak asker olan 3 kisiyi gordum. Hakan Egemen'in, 'sen gel bizimle berabersin' demesi üzerine itiraz edemedim. Hep beraber Saraç'ın evine gectik. Saat 23.00-24.00 civarlarında evdeyken Binbası Egemen surekli birileriyle telefonda gorusuyordu. SAT'ta gorevli nobetci subayla telefonda konusurken, 'oraları temizle, ortada hicbir sey kalmasın, masasın uzerindeki notları yok et, nobetci uzman cavus suphelenmisti, ne diyor?' diye konusuyordu. Daha sonra Tugamiral Omer Faruk Harmancık ile telefon konusmasında, 'ne yapalım komutanım, durum nedir?' seklinde konusmalar yaptı. Astsubay Saraç, 'Deniz Kuvvetleri Komutanını almaya gidecektik' dedi. Ben de bu tarz konusmalar gecince cemaatin darbe yaptığını anladım. Cok sasırdım ve tedirgin olmaya basladım. Icinde bulundugum durumdan bir an once nasıl kurtulurum diye dusunmeye basladım. Gece boyunca Hakan Egemen, cep telefonundan sosyal medya uzerinden durumu takip ediyordu. Daha sonra Omer Faruk Harmancık, Hakan Egemen'i arayarak, darbenin basarısız oldugunu soyledi. 'Ne yapmalıyız?' diyen Egemen'e Harmancık, 'yapacak bir sey kalmadı, evinizde bekleyin' dedi. Egemen de bize, 'normal hayatınıza devam edin, kimseye de bir sey soylemeyin' diye konuştu.

Hakan Egemen belirttiğim 3 sahıstan birine, 'komutanım' diye hitap ederek, 'arabada silahlar var, ne yapalım?' dedi. Silahların gomulmesine karar verdiler. Egemen, ben ve Astsubay Saraç'a, 'iki aracta silah var, silahları Saraç'ın aracına yukleyin, uygun bir yer bulup gomun' dedi. Saraç ve ben Saraç'ın arabasıyla, diğer ismini bilmediğim SAT personeli de diger arabada, Riva'nın ust taraflarında uygun bir yer oldugunu dusundugumuz yere geldik. Once silahları Cafer'in aracına aktardık. Diger SAT'cı arabası ile ayrıldı. Ben ve Cafer Saraç silahları, yol kenarına gomduk. Zaten silahlar daha sonradan bulundu. Ardından evlerimize ayrıldık.

Yasanan olaylar, ülkemizin dustugu durum, bu olaylardan dolayı hayatını kaybeden masum insanları dusunerek vicdanen olup biten ve bildigim her seyi anlatmaya karar verdim. 27 Temmuz 2016 gunu kendi istegimle birligime gelerek olanları askeri savcılıga samimi bir sekilde anlattım."

"HOCAMIZIN İZNİYLE"

İddianamede, "15 Temmuz'da astsubay Mustafa Ozel'in söylemesi üzerine birlikte yakın muhabere techizatını alarak çıktıklarını, uc aracta 18 personel olarak Yeşilköy Askeri Havalimanına gittiklerini, aractaki malzemeleri CASA tipi ucaga yukleyerek 00.00 sıralarında havalandıklarını, Akıncılar üssune indiklerini ve yanlarına gelen bir yarbayın, 'nizamiyelerde koruma amaclı destege ihtiyaclarının oldugu, teror saldırısı beklendigini' soylediğini" beyan ettiği aktarılan SAT astsubayı Melih Albayrak'ın şu sözlerine yer verildi:

"Saat 03.00 sıralarında yarbay rutbesinde bir sahsın yanımıza gelerek uc kisiye ihtiyacı oldugunu soylemesi uzerine ben, Üstegmen Mustafa Avsar ve Astsubay Fatih Kaya, sivil araca binerek us icerisinde bir binaya goturulduk. İceride oncelikle uc tane tam techizatlı ozel kuvvetler askeri personeli gordum. Bize, iceride rehinelerin oldugunu, gorev cıktıgı icin ayrılmak zorunda olduklarını ve rehineleri bekleme gorevinin devralmamız gerektigini söylediler. İceride kim oldugunu sorduğumuzda ise Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Colak, Kara Kuvvetleri Personel Daire Baskanı, 2 albay ve 1 yarbayın oldugunu ogrendik. Rehinelerin bulundugu odaya girdiğimizde el ve ayakları baglı sekilde durduklarını gorduk. Onlarla ilgilenip kelepcelerini gevsettim. Saat 05.00 sıralarında Üstegmen Mustafa Avsar, ne olup bittigini ogrenmek icin yanımızdan ayrıldı. Ben de Astsubay Fatih Kaya'ya bina icerisinde durma talimatı verip bina dısına cıktım. Burada gordugum tulum kıyafetli bir personele usse surekli inen ucak ve helikopterleri sordugumda, 'inşallah alacağız' dedi. Neyi alacagını sordugumda, 'Inşallah hocamızın izniyle alacağız' dedi. Hocanın kim oldugunu sordugumda, 'Hocaefendi' diye cevap verdi. Şahsın bunu demesi uzerine Fetullah Gülen'i kastettigini anladım."

İddianamede, FETÖ üyesi olan astsubaylar Muhammed Aliko ve Mustafa Özyurt'un da "kendilerinden sorumlu sivil ağabey aracılığıyla 15 Temmuz gecesi Sabiha Gökçen Havalimanına daha önce hiç tanımadıkları Dursun yüzbaşının yanına gittikleri, kendilerine silah verildiği ve darbe girişimi olduğunu burada anladıkları" beyanında bulundukları belirtilerek, teror orgutunun sozde jandarma teskilatı yapılanmasında, "ağabeylerinin" ustu konumunda "mudur yardımcısı" tabir edilen yonetici O'nün, "Ben FETO/PDY uyelerini dini isler yapan hayırsever kisiler olarak biliyordum. Ben 15 Temmuz darbe kalkısması olayına kadar bunların teror orgutu oldugunu anlayamadım. Bu tur kanlı bir eyleme girisebilecekleri aklımın ucundan bile gecmezdi." dediği kaydedildi.

DARBE TOPLANTISI YAPILAN EV

Hakkında soruşturma yürütülen Kara Harp Akademisi ogretim uyesi supheli Murat Yanık'ın da ifadesinde, "10 Temmuz 2016'da Ankara'daki bir evde bu kentte görev yapan askeri personellerden Tuggeneral Ali Kalyoncu baskanlıgında darbe girisimiyle ilgili toplantı yaptıklarını ve burada kendilerine Istanbul'daki darbe faaliyetleriyle ilgili gorev verildigini" beyan ettiği belirtilen iddianamede, bunun üzerine itirafcı suphelinin Ankara'ya götürülerek ifadesinde bahsettigi evi gostermesinin istendiği bilgisi verildi.

Şüpheli Yanık'ın Ankara'daki evi gösterdiği ve kollukça yapılan arastırmada adreste Neset Gulener ve esi Meral Gulener'in ikamet ettigi ancak evi terk etmiş olduklarının anlaşıldığı ifade edilen iddianamede, "Şahısların firari konumda bulundugu, evde yapılan aramada ise dikkat cekici olarak teror orgutunun finans kurulusu olan Bank Asya'ya ait 8 adet dekont bulundugu, Neset Gulener hakkında yapılan arastırma sonucunda ise Emniyet Genel Mudurlugu Kacakcılık ve Organize Suclarla Mucadele Daire Baskanlıgınca hazırlanan 25 Ocak 2017 tarihli yazı ekindeki rapora gore; bunun teror orgutu lideri Gülen talimatıyla gerceklestirildigi, orgutun finans kurumu olan Bank Asya hesabında 31 Aralık 2013 tarihi itibariyle para bulunmamakta iken, 24 Aralık 2014 itibariyle 92 bin 831 lira, esi Meral Gulener'in hesabında 31 Aralık 2013 tarihi itibariyle para bulunmamakta iken aynı tarih olan 24 Aralık 2014 itibariyle 26 bin 48 lira para yatırdıgı, ayrıca Meral Gulener isimli sahsın munhasıran teror orgutu mensuplarınca kullanılan kriptografik haberlesme sistemlerinden ByLock programı kullanıcısı oldugu tespit edilmistir." denildi.

Diğer tanık ve şüpheli ifadelerine de yer verilen iddianamede, ayrıca şu değerlendirme yapıldı:

"Tanık beyanları ve suphelilerin itirafları incelendiginde, darbe tesebbusunun Gülen'in emir ve talimatları dogrultusunda hareket eden silahlı kuvvetler icerisindeki FETO uyeleri tarafından gerceklestirildigi, Turkiye'de darbe planlaması yapıldıktan sonra planlar onaylanmak uzere ABD'nin Pensilvanya eyaletinde yasayan Gülen'e goturuldugu, kendisinin darbe planına onay verdikten sonra darbe girisiminde bulunuldugu, Gülen'in darbe tesebbusunu gerceklestiren ve sivil halkı katleden FETO lideri olarak hem darbe tesebbusunden hem de sivillerin olum ve yaralamalarından birinci derecede sorumlu oldugu acıkca anlasılmıstır."

1 DOLAR ÇIKTI

İddianamede, "Darbe girisimi sorusturmalarımız kapsamında yapılan yakalama, arama ve el koyma islemleri neticesinde darbe tesebbusune katıldıgı icin tutuklanarak cezaevine gonderilen bir kısım teror orgutune mensup asker ve orgutun sivil kanadı olan, 'abi' tabir edilen sahıslardan, yakalandıklarında kollukca veya tutuklandıktan sonra konuldukları cezaevinde yapılan ust aramalarında, teror orgutu lideri Gülen tarafından sozde bereket getirmesi icin orgut uyesi kisilere gonderdigi ve orgutsel baglılıgı simgeleyen 1 ABD Doları banknot paraların ele gecirildigi, bu sahıslardan en dikkat cekici olanların Istanbul'da darbe girisimi planlamasında ve faaliyete gecirilmesinde onemli gorevler ustlenen 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuggeneral Ozkan Aydoğdu, (darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyonetim direktifi ekindeki atama kararlarına gore Istanbul Sıkıyonetim Komutan Yardımcısı olarak atanmıstır), 1. Ordu Harekat Baskanı Tuggeneral Eyyup Gürler (aynı atama kararına gore mevcut gorevinin devamına karar verilmistir) ve Istanbul Il Jandarma Komutanı Gurcan Sercan (aynı atama kararına gore Istanbul Jandarma Bolge Komutanı olarak atanmıstır) oldugu tespit edilmistir." ifadesi kullanıldı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber