Ağbal: Türkiye'ye önemli ölçüde para giriyor

Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Şimdi birileri kalkıp 'Türkiye'ye son yıllarda yurt dışından gelen parada artış var, net hata ve noksan kaleminden Türkiye'ye önemli ölçüde para giriyor' diyorlar. Girer tabii... Bu ülke bir cazibe merkezi, insanlar Türkiye'ye güveniyor ve paralarını getiriyorlar" dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 07 Nisan 2017 13:58, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Ağbal: Türkiye'ye önemli ölçüde para giriyor

Ağbal, AK Parti Bahçelievler İlçe Başkanlığı'nın düzenlediği toplantıda sanayici ve iş adamlarıyla bir araya geldi.

Toplantıda konuşan Ağbal, yakın zamanda referandum olduğunu anımsatarak, "Geleceğimizi inşa edeceğimiz bir yolun başlangıcını değerlendirmek üzere bir araya geldik. Tarihi bir fırsatın arifesindeyiz. Millet olarak, tarihi fırsatı en iyi şekilde kullanacağız. Önümüzdeki 14 yıllar boyunca da Türkiye'yi iyi noktaya taşımak için bu sorumluluğu sırtlanacağız. İnşallah dosta düşmana karşı bu Anayasa değişikliğini hep beraber yapacağız." diye konuştu.

Anayasa değişikliğinin ekonomi açısından ne anlama geldiğini anlatan Bakan Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İş adamlarının önemli yatırımları var. Bu ülkeye güvenmişsiniz, inanmışsınız, geleceğine dair umut beslemişsiniz, insanlarımıza iş ve aş vermek için riskleri de alarak yatırıma girişmişsiniz. İnşallah yatırımlarınız daha da artar. Üretim, yatırım, istihdam, ihracat konusunda daha iyi noktalara geliriz. Anayasa değişikliğinin getirdiği temel değişiklik esasen yönetim sistemimizin değişmesidir. Ülkelerde farklı farklı yönetim sistemleri var. Bunlardan biri de bizim kendi adlandırma yaptığımız haliyle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Başka ülkeler buna başkanlık sistemi diyorlar. Biz kendi tarihimizden, kültürümüzden, ihtiyaçlarımızdan, koşullarımızdan esinlenerek kendimize uyduğunu düşündüğümüz bir modeli, ilk defa sivil bir inisiyatifle geniş bir katılım ile yapmış bulunuyoruz.

Bu anlamda Türk demokrasisi için gerçekten ileri bir adımı bu değişiklikle yapıyoruz. Burada yaptığımız yönetim sistemi değişikliği, Türkiye'de demokrasiyi, hukuk devletini güçlendirecek. Türkiye'nin ekonomisini daha da sağlamlaştıracak. Sistemin bizzat kendisi sürükleyici ileriye götüren bir tasavvura sahip. Bir anayasa değişikliği yapıyorsanız bu millete, devlete ilişkin bir tasavvurunuz olması lazım. Bir dünya tasavvurunun yansıması olması lazım. Eğer Anayasa değişikliği kökleri itibariyle bu topraklardan alınıyorsa, milli kimliğimizden, kendi öz değerlerimizden, ihtiyaçlarımızdan alınıyorsa ve hedefine de milletin hedeflerini, amacına milletin çıkarlarını koyuyorsa o zaman bu Anayasa değişikliği milli, yerli bir değişikliktir."

Bakan Ağbal, son 14 yılda Türkiye ekonomisinin adeta bir başarı hikayesinin örnek ülkesi görünümü sergilediğine işaret ederek, görüştükleri yabancı yatırımcılar ve uluslararası kuruluşlar tarafından Türkiye'nin son 14 yıldır kaydettiği başarının "olağanüstü başarı hikayesi" olarak ifade edildiğini, kendilerinin de bununla iftihar ettiklerini dile getirdi.

Türkiye ekonomisinde geçmişte yaşanılan sıkıntıları anımsatan Ağbal, "1990'lı yılları anlamadan, ekonomik ve siyasi gelişmelerini tekrar gözden geçirmeden, 2000'li yıllardaki önümüze konulan engellere dikkat etmeden 16 Nisan'daki anayasa değişikliğini anlayamayız. Bu anayasa değişikliği ne tek başına hukuk sistemi değişikliğidir ne de tek başına yasal bir değişikliktir. Bunları aşan, Türkiye'ye yepyeni bir ufuk çizen bir anlayışın neticesidir." dedi.

Ağbal, bu değişikliğin maddeleri arasındaki bağlantılara, sistemin ortaya koyduğu sigortalara, özellikle ekonominin önünü açacak, siyasi istikrarı güçlendirecek mekanizmalarına dikkat etmeden tek başına hukuk metni olarak okunursa bu anayasa değişikliğiyle ilgili bütün değerlendirmelerin eksik kalacağına dikkati çekerek, "Bu değişiklik Türk siyasi ve ekonomi tarihinin yeni başlangıcı olarak görmek zorundayız." dedi.

1990'lı yıllardaki ekonomik ve siyasi sıkıntıları anlatan Ağbal, 1990'lı yıllar boyunca Türkiye'de bir tek çivinin çakılmadığını, Türkiye'de yıllarca göğsünü kabartacak tek bir icraatın yapılmadığını kaydetti.

- "Mevcut sistemi savunanlar 1990'lı yılların siyaset ortamını özleyenlerdir"

Bakan Ağbal, geçmiş yıllarda milletin büyük sıkıntılar çektiğini, kimsenin yatırım yapmadığını ifade ederek, "Şimdi birileri kalkıp 'Türkiye'ye son yıllarda yurt dışından gelen parada artış var, Net hata ve noksan kaleminden Türkiye'ye önemli ölçüde para giriyor' diyorlar. Girer tabii... Bu ülke bir cazibe merkezi, insanlar Türkiye'ye güveniyor ve paralarını getiriyorlar. 1990'lı yıllar boyunca 12 yılda Türkiye'ye gelen yabancı sermaye ortalama yıllık 1 milyar dolar. Şimdi Türkiye'de tek bir firma getirip 1 milyar dolarlık yatırım yapıyor. Son 14 yılda Türkiye'nin aldığı yıllık ortalama yabancı sermaye yatırım tutarı 13-14 milyar dolar civarındadır." şeklinde konuştu.

1990'lı yıllar boyunca ekonomide yaşanan bütün bu sıkıntıların aslında bugünkü Anayasa değişikliğiyle son derece irtibatlı olduğunu aktaran Ağbal, bunu en iyi iş adamlarının anladığını dile getirdi.

Ağbal, Türkiye'ye o yıllarda vesayet makamları tarafından yönetilmeye, sömürülmeye çalışan siyasi anlayış hakim olduğunu hatırlatarak, "Aman kalsın, aman dursun değişmesin' diye peşinden koştukları mevcut sistem o gün bütün bu siyasi krizleri önlemek bir tarafa onları besleyen, doğuran, esas müsebbibi olan sistemdi." diye konuştu.

Seçim bitene kadar milletin önünde düğmelerini bağlayanların, seçim sonrasında başkalarının önünde düğmelerini bağladığını dile getiren Ağbal, o dönemlerde ülkenin ihtiyaçlarının değil, vesayet makamlarının taleplerinin her şeyin önüne konulduğunu söyledi.

Ağbal, bugünkü mevcut sistemi savunanların 1990'lı yılların siyaset ortamını özleyenler, ondan beslenenler, güç alanlar olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Biz hep dedik ki 'sırtımızı millete dayıyoruz.' Ama birileri diyor ki 'Ben sırtımı Kandil'e dayıyorum.' Bir başkası da diyor ki 'Ben sırtımı Kandil'e dayamıyorum ama milletin dışındaki vesayet odaklarına dayıyorum' diyor. Son 14 yılda millet dişiyle tırnağıyla bugünlere geldi. 1990'lı yıllar boyunca bu ülkenin ekonomisi batırılırken birilerinin cepleri de doldu. 1990'lı yıllar boyunca bu ülkenin kaynakları, zenginlikleri yurt dışına akıtıldı. İktidara geldiğimizde bu ülkenin Hazinesi, kasası boşaltılmış, bankaları batırılmış ve ülke IMF programlarının altında inim inim inler vaziyetteydi.

Mevcut sistemle yeni sistemi kalkıp televizyon ekranlarında karşılaştırıp da 'demokrasi bayraktarlığı' yaptığını söyleyenler, 'tek adam var, şu var, bu var' diyenler 1990'lı yılları gözlerinin önüne getirsinler esas tek adamlık o zamanlar vardı. Bir takım vesayet makamları ne derse o oluyordu. Bir takım güç odakları siyasi iktidarları karşılarında hizaya geçiriyorlardı. Bugünler geçti. 2002 yılında yepyeni bir iktidar milletten güç alarak doğdu."

Maliye Bakanı Ağbal: (2)

- "Ekonomiyi canlandırma amacıyla aldığımız tedbirler tıkır tıkır işliyor. Ekonomide canlanma başladı. 2016 son çeyreğinde özellikle özel tüketim kaynaklı ekonomide bir canlanma var. Yatırım tarafı ivme kazanıyor. Özel sektör yatırımlarında bir artış var ve 16 Nisan'dan sonra da aldığımız tedbirler çok daha fazla derinlik kazanacak, etkisini gösterecek. 16 Nisan'dan sonra ekonomideki toparlanmanın hızlanacağını görüyoruz"

- "1990'lı yıllarda enflasyon yüzde 80-90'larda iken, bugün Türkiye'nin enflasyon oranları artık yüzde 8-9'larda, daha da aşağı indireceğiz, bu enflasyon oranları da yüksek, daha da aşağı gelmesi lazım. Ama o günlerden yüzde 10'un altındaki enflasyon oranlarına gelmişiz"

- "(Kredi derecelendirme kuruluşları) Şimdi o raporları yazanların Türkiye ekonomisinin bütün bu engellemelere rağmen kaydettiği performans karşısında yüzleri kızaracak diyorum ama o noktada da değiller verilen talimatları yerine getiriyorlar"

- "Oyun büyük, plan büyük, çok stratejik bir amaç var, büyüyen, güçlenen Türkiye ekonomisini tökezletmek, güçlü ekonomik performansı aşağı çekerek tekrar 1990'lı yılların siyasi ve kriz ortamını geri getirmek. Bunu başaramayacaklar. Biz buna müsaade etmeyeceğiz, millet buna müsaade etmeyecek"

İSTANBUL (AA) - Maliye Bakanı Naci Ağbal, ekonomiyi canlandırma amacıyla aldıkları tedbirlerin tıkır tıkır işlediğini belirterek, "Ekonomide canlanma başladı. 2016 son çeyreğinde özellikle özel tüketim kaynaklı ekonomide bir canlanma var. Yatırım tarafı ivme kazanıyor. Özel sektör yatırımlarında bir artış var ve 16 Nisan'dan sonra da aldığımız tedbirler çok daha fazla derinlik kazanacak, etkisini gösterecek. 16 Nisan'dan sonra ekonomideki toparlanmanın hızlanacağını görüyoruz." dedi.

Ağbal, AK Parti Bahçelievler İlçe Başkanlığı'nın düzenlediği toplantıda sanayici ve iş adamlarıyla bir araya geldi.

Toplantıda konuşan Ağbal, son 14 yılda Türkiye'nin olağanüstü başarılara imza attığını belirterek, "1990'lı yıllarda enflasyon yüzde 80-90'larda iken, bugün Türkiye'nin enflasyon oranları artık yüzde 8-9'larda, daha da aşağı indireceğiz, bu enflasyon oranları da yüksek, daha da aşağı gelmesi lazım. Ama o günlerden yüzde 10'un altındaki enflasyon oranlarına gelmişiz." diye konuştu.

2009 yılındaki küresel krizin dünyayı kasıp kavurduğunu ifade eden Ağbal, şunları kaydetti:

"Bütün ülkelerde büyüme oranları negatife indi, işsizlik arttı, devletler ciddi anlamda borçlandı. Bütün herkesin sıkıntı çektiği bir dönem oldu. Ama Türkiye 2009 yılında Cumhurbaşkanımızın, o zaman Başbakan olduğu dönemde aldığı isabetli kararlarla ve milletin iradesine uygun bir şekilde yapılan icraatlarla bütün bu global krizin içerisinden sıyrılıp arka arkaya üç yıl boyunca başarı hikayesi yazan bir ülke haline geldi. 2010 ile 2013 arasında ortalama Türkiye'nin büyüme oranı yüzde 8,2, bu olağanüstü bir performanstı. Bu dönemde Türkiye 2013'te işsizlik oranlarını yüzde 8'lere kadar düşürdü.

Bu dönemde Türkiye büyüdü, işsizlik ve enflasyon azaldı. Borçlanma faizleri tarihi dip noktalara geldi. Yine bu dönemde Türkiye'ye olağanüstü ölçüde yabancı yatırım geldi. Türk siyasi ve ekonomi tarihi bu 4 yılda müthiş bir başarı hikayesi yazdı. Sonra bir şeyler karıştı. Türkiye'nin sağladığı bu performansı istemeyen iç ve dış güçler bir araya geldi. Son 3 yılda Türkiye'nin ortalama büyüme oranı yüzde 8,22'den yüzde 4,73'e indi. Şimdi niye bu Anayasa değişikliği önemli? Hatırlarsanız Mayıs 2013 yılında Mavi Marmara meselesinden dolayı İsrail Türkiye'den özür diledi. Ekonomide müthiş bir noktadaydık."

- "Oyun büyük, plan büyük"

Ağbal, Türkiye'nin IMF'siz de ayakları üzerinde durabileceğinin gösterildiğini ifade ederek, "Ama sonra aniden Gezi Parkı olayları karşımıza çıkarıverdiler. Bunu 3-5 ağaç meselesi olarak görmek son derece yanlış. Türkiye'nin yakaladığı başarının önümüzdeki yıllarda Türkiye'yi nereye taşıyacağını herkes gördüğü gibi birileri de gördü. 2013'ün ikinci yarısından itibaren Türkiye üzerinde arka arkaya planlar yapıldı. Cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşu, bu oyunu görmesi sayesinde milletçe üstesinden geldik. Taksim Meydanını işgal eden alçak ve hainler bu girişimde başarılı olamadı." dedi.

Türkiye'nin ekonomik başarısını çekemeyenlerin 17-25 Aralık operasyonunu yaptığını anlatan Ağbal, "15 Temmuz darbe girişimine rağmen Türkiye'nin büyüme oranı yüzde 2,9 oldu. Yüzde 8,2'lik büyüme ile mukayese ettiğimiz zaman 2016 yılı büyüme oranı son derece düşük ve yetersiz. Bir takım iç ve dış güçler esas müdahaleyi Türkiye ile ilgili hesabı ekonomi ile görmek üzere harekete geçtiler. Kredi derecelendirme kuruluşları ipe sapa gelmez raporlar yazmaya başladı. Oyun büyük, plan büyük, çok stratejik bir amaç var, büyüyen, güçlenen Türkiye ekonomisini tökezletmek, güçlü ekonomik performansı aşağı çekerek tekrar 1990'lı yılların siyasi ve kriz ortamını geri getirmek. Bunu başaramayacaklar. Biz buna müsaade etmeyeceğiz, millet buna müsaade etmeyecek." diye konuştu.

Ağbal, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının sanki bir yerden düğmeye basılmış gibi alakasız raporlar yazdığını belirterek, "15 Temmuz darbe girişimi oluyor. Daha ortada bir şey yok. Kalkıyor uluslararası derecelendirme kuruluşu Türkiye ekonomisinin geleceğine ilişkin haksız, yanlış, mesnetsiz değerlendirme yapıyor. Türkiye ekonomisi her şeye rağmen 2016 yılında (takvim etkisinden arındırılmış) yüzde 3,1 büyüdü. Şimdi o raporları yazanların Türkiye ekonomisinin bütün bu engellemelere rağmen kaydettiği performans karşısında yüzleri kızaracak diyorum ama o noktada da değiller verilen talimatları yerine getiriyorlar." dedi.

-"16 Nisan'da güçlü bir 'evet'in çıkması piyasalarda kalıcı bir istikrar sağlayacak"

Ağbal, ekonomiyi canlandırma amacıyla aldıkları tedbirlerin tıkır tıkır işlediğini, ekonomide canlanma başladığını vurgulayarak, "2016 son çeyreğinde özellikle özel tüketim kaynaklı ekonomide bir canlanma var. Yatırım tarafı ivme kazanıyor. Özel sektör yatırımlarında bir artış var ve 16 Nisandan sonra da aldığımız tedbirler çok daha fazla derinlik kazanacak, etkisini gösterecek. 16 Nisan'dan sonra ekonomideki toparlanmanın hızlanacağını görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

2017'nin ilk çeyreğinin 2016'nın son çeyreğinden daha iyi olacağını belirterek, "İnşallah 16 Nisan'dan sonra sağlanacak istikrarla, sağlanacak güvenle en başta özel sektör yatırımlarında adeta bir patlama bekliyoruz." dedi.

Son 3 yıldır Türkiye üzerinde oynanan oyunlar nedeniyle yatırımcıların bir miktar beklemeyi tercih ettiğini aktaran Ağbal, 16 Nisan'da güçlü bir 'evet'in çıkması halinde bunun piyasalarda kalıcı bir istikrar sağlayacağını dile getirdi.

Ağbal, yatırımcıların güvene ve istikrara baktığını, önünü görmek isteyeceğine işaret ederek, o yüzden şu son 3 yılda bekletilen bir yatırım talebi olduğunu ifade etti.

Anayasa'da yapacakları değişiklik sonrası sağlanacak güvenle bekleyen, ertelenen özel yatırım talebinin hızlı bir şekilde devreye gireceğini vurgulayan Ağbal, bunu sağlayacak koşulları da oluşturduklarını, Kredi Garanti Fonu (KGF) üzerinden verdikleri kredi imkanı ile yatırımcıların yatırımlarını yapmaları için imkan ürettiklerinin altını çizdi.

Ağbal, 16 Nisan'dan sonra firmaların, finansal kuruluşların yurt dışından daha ucuz maliyetle, daha fazla yabancı kaynağa erişebileceği bildirdi.

16 Nisan'dan sonra kurlarda son dönemde yakaladıkları istikrarın daha da pekişeceğine işaret eden Ağbal, "Kurlar artık ekonomiye seviyesi itibariyle destek verecek. Kurlarda herhangi bir şekilde oynaklığın olmadığı yeni bir dönem edineceğiz. Özel sektör yatırım harcamaları hızlı bir şekilde artacak. Türkiye'ye dışarıdan daha fazla yabancı kaynak gelecek."

- "Utanmasalar, 'Neden bu kadar büyüdünüz?' diyecekler"

Maliye Bakanı Ağbal, Türkiye ekonomisinin büyüme bakamından yüzde 8'leri, yüzde 8,2'leri hak ettiğini, Türkiye'nin potansiyeli olduğunu söyledi.

"16 Nisan'da yapılacak bu Anayasa değişikliği bütün vesayet makamlarına son verecek." diyen Ağbal, demokrasi dışı oyunların da son bulacağını, istikrarın ve ekonominin pekiştiği yepyeni bir döneme girileceğini kaydetti.

Ağbal, bugün Anayasa değişikliğine karşı duranların hepsinin farklı nedenlerle de olsa Türkiye'nin son 14 yılda yakaladığı başarıdan rahatsız olanlar olduğuna işaret ederek, "Türkiye 2016'da yüzde 2,9 büyüdü diyoruz. Utanmasalar, 'Neden bu kadar büyüdünüz?' diyecekler." diye konuştu.

Bürokrasinin siyaset güçlü olduğu zaman çalıştığının altını çizen Ağbal, siyaset güçlü değilse bürokrasinin yattığına işaret ederek, "Bunu en son 7 Haziran seçimlerinde gördük. 7 Haziran'da, 1 Kasım'da bu ülkedeki bürokratlar bile tarihi sınavda kaybettiler. Hepsi durdu, duraksadı." ifadelerini kullandı.

Ağbal, yeni Anayasal sistemin bürokrasiye 2 noktada darbe vuracağını aktararak, şunları anlattı:

"Bu, bürokratik oligarşi dediğimiz şeye iki noktada darbe vuruyor. Yolda yavaş yürüyen, yolda kalan oyun dışıdır. Devletin, milletin çok daha büyük büyümeye, kalkınmaya ihtiyacı var. 'Ben buna ayak uydurmak istemiyorum'. Arkadaş çekil oradan, buna ayak uyduracak bürokratik kadro getiririz. İki; 'Nihai kararı ben veririm, siz parlamentodan istediğiniz yasayı çıkarın, istediğiniz yasal düzenlemeleri yapın ama ben onları bildiğim gibi uygularım' deme devrine de bu anayasa değişikliği son veriyor. Çünkü bürokrasiyi son derece hızlandıracak, bürokrasiyi siyasete bağlayacak, demokrasiyi güçlendirecek mekanizmalarla donatıldı. Sakın anayasa maddelerinin 18 tanesini alt alta okuyarak anayasa değişikliğini anlamaya çalışmayın. Bunların hepsinin içerisinde bağlantılar, birbirlerini destekleyen güçlü mekanizmalar var."

-"Bir kanun yapmaya çalışıyoruz, her bakanlıktan bir ses çıkıyor"

Ağbal, hükümet içerisindeki çift başlılığın kaldırılmasının önemli olduğuna dikkati çekerek, "Bir yerde iki başlılık, üç başlılık, dört başlılık varsa oradan meseleler çözülmez. Orada meseleler halının altına sürülür." dedi.

Yönetimde tek başlılık geldiğinde demokrasinin tam olarak işleyeceğini vurgulayan Ağbal, artık çok başlılığın getirdiği kararsızlık ve çatışma halinin olmayacağını dile getirdi.

Ağbal, Türkiye'nin meselelerinin çözülmesi için yönetmelik düzeyinde kanunlar çıkardıklarını, mevcut sistemin her konuyu kanun yapmaya zorladığını ifade etti.

Yeni sistemle bakanlıkların yapısının çok daha efektif, çok daha verimli olacağını anlatan Ağbal, bürokrasinin kendisini büyütmeyi sevdiğini belirterek, "Bir kanun yapmaya çalışıyoruz, her bakanlıktan bir ses çıkıyor." diye konuştu.

Ağbal, şu değerlendirmelerde de bulundu:

"Vatandaş işini, aşını genişletmek ve büyütmek için bürokrasinin kaprislerine katlanmak zorunda mı? Bürokrasinin peşinden koşmak zorunda mı?" Vatandaşın işi nerede çözülüyorsa, tek noktada çözülsün ve çıksın. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bu bakımdan bütün iş alanlarını, bütün vatandaşları, doğrudan doğruya sorunları nereden çözülecekse o çözüm adresini ortaya koyan son derece basit, son derece yalın bir sistem değişikliği getiriyor. Parlamenter sistemi yaşadığımız için, fanusun içindeki balık misali, sistemin sıkıntılarını çok fazla anlayamıyoruz. Yani bir defacık fanusun içinden çıksak, mevcut sistemin getirdiği o suyun içindeki o havasızlıktan bir kurtulsak, yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi geldiğinde bir bakacağız ki nedir durumumuz. İçinde bulunmaktan memnun kaldıkları o fanusun aslında ne kadar dar olduğunu, ne kadar sığ olduğunu, ne kadar nefessiz olduğunu esas o zaman göreceğiz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bu ülkeyi, bu ülkenin vizyonunu bir fanusa sığdırmıyor, okyanuslara çıkarıyor. Türkiye'yi fanuslardan alıyor, okyanuslarda çok daha güvenli, çok daha birikimli bir şekilde yoluna devam etmesini sağlıyor.

16 Nisan'da sandığa giderken bu Anayasa değişikliğinin Türkiye ekonomisi için hayati öneme sahip, çok radikal anlamda Türkiye'yi büyütecek, geliştirecek bir değişiklik olduğunu bilin. İşleriniz, fabrikalarınız ve yatırımlarınız büyüyecek. İhracatınız artacak. Bir çalıştırıyorsa bin kişi çalıştıracak, bin kişi çalıştırıyorsa 10 bin kişi çalıştıracak. Neden? Yeni sistem geldiğinde ticaretiniz artacak. Son 3 yılda ortalama büyüme oranı yüzde 8'lerden 4'lere çekilmiş. Biz buna mahkum muyuz? Biz yüzde 2,9'ları hak ediyor muyuz? Hak etmiyoruz. Türkiye ekonomisini aşağı çeken bütün bu çabalara karşı, 16 Nisan'da öyle bir karşılık verelim ki, Türkiye ekonomisi şu son 14 yıldır yakalamış olduğu ekonomik şahlanmayı çok daha iyi noktalara taşısın."

Bu arada toplantıya Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu, AK Parti Bahçelievler İlçe Başkanı Zülküf Türkoğlu da katıldı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber