Bakan Çelik: Sevgiyi hissetmeyen öğretmen olmasın

Kaynak : Tercüman
Haber Giriş : 03 Mart 2007 08:36, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Öğretmenliğin özünde sevgi bulunduğunu kaydeden Milli Eğitim Bakanı Çelik, ?Öğretmenin çok bilgili olması gerekmez. Öğrenciye doğru bilgiye nasıl ulaşacağını anlatabilirsen, o gider doğruyu bulur? dedi

MİLLİ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğretmenliğin bir sevgi mesleği olduğunu, yüksek öğretimi bitirip iş bulmak isteyen insanlar açısından da öğretmenliğin en cazip noktalardan birisi haline geldiğini söyledi.

Tercüman Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi'ye Milli Eğitim'de yapılanları anlatan Çelik, ?2007 yılında 40 bin öğretmen atayacağız' dedik. Muhtemelen bunu rakamı da aşacağız. AKP iktidarı döneminde Milli Eğitim Bakanlığı'nın oluşturduğu istihdam 264 bin kişidir. Bu önemli bir rakamdır? dedi.

Soğuk demir örneği

* Siz Milli Eğitim Bakanı olarak öğrencilere gereken sıcaklığı veriyorsunuz. Peki tüm öğretmenlerinizin aynı sıcaklığı verebildiğine inanıyor musunuz?

Bir eğitim bilimci diyor ki; ?Öğrencisine sevgi ile yaklaşmayan öğretmen, sabahtan akşama kadar soğuk demiri şekillendirmek için döven demirciye benzer.? Soğuk demiri şekillendirmek için sabahtan akşama kadar değil, 6 ay soğuk demiri dövsen yine de şekillendiremezsin. Şekillendirmek için onu ısıtmanız lazım. Eğitimde şekillenmek için ısıtıcı unsur ?sevgi'dir. Bunu hissetmeyen insanın öğretmen olmaması lazım.

Benim hayatımda ilkokul üçüncü sınıfta beni okutan öğretmenimin çok önemli bir yeri vardır. Okulu bırakıp, yatılı okuldan kaçacaktım. Beni durduran, öğretmenimin sevgi ve şefkati oldu. Beni bir anne sıcaklığı ile himaye etti ve ondan sonraki yıllarda olağanüstü başarılı olmamda en büyük katkıyı yaptı. Bu açıdan öğretmenliğin özünde sevgi ve şefkat vardır. Öğretmenin çok bilgili olması gerekmez. Öğrenciye doğru bilgiye nasıl ulaşacağını anlatabilirsen, o gider doğruyu bulur. Eğer öğrenci sınıf ortamından nefret ediyorsa ve okula gelmek istemiyorsa, ona dünyanın en önemli bilgilerini de versen de öğrenci o bilgileri almaz. Onu öğrenmeye mecbur tutarak bir yere varamazsınız.

Bakan olamazdım

* Bakanlığınız döneminde okur-yazar oranında ne gibi bir değişim yaşandı? Okula gidemeyen öğrenciler için neler yaptınız?

Eskiden sağlam bir veri tabanı yoktu. Okuma oranı yüzde 99 olarak gösterilirdi. Ama bu doğru değildi. Bugün sağlam verilere dayanarak bu istatistikleri tutuyoruz. Bakanlığımız süresince orta öğretimde 1 milyon ekstra insanı okul dışından okula getirdik. 1 milyon 100 bin insana ise okuma-yazma öğrettik. Orta öğretimdeki okullaşma oranında da hızlı bir artış yaşandı.

Maddi durumu iyi olmayıp, çocuğunu okula gönderen insanlarımıza para yardımı yapıyoruz. Bu yardımdan yararlanan öğrenci sayısı 1,5 milyonun üzerine çıktı. 260 civarında orta öğretim yurdu yaptık. Kırsal kesimde ilkokulu bitiren fakat orta öğretim kurumuna devam etme imkanı bulamayan çocuklara eğitime devam etme şansı doğurduk. Bunların bir kısmı hayırseverler insanlar tarafından yapıldı. Geri kalanları da kamu kaynakları ile yapıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı, yılda 1 milyon 200 bin öğrenciye yemek veriyor. Avrupa'da yatılı okullar kilisenin yönetiminde zengin çocukları içindir. Birçok ülke yatılı okul kavramı bile bilmez. Yatılı okullar, dar gelirli insanların çocuklarının eğitim yapabilmesi için büyük bir nimettir. Ben, bütün tahsil hayatı devlet parasız yatılı okullarında geçmiş bir insanım. Devletin sağladığı bu imkanlar olmasaydı, ilkokula dahi gidemezdim ve bugün Milli Eğitim Bakanı olamazdım.

* Türkiye'nin her tarafına Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin esintilerini taşıyan okullar yapacağını vaadetmiştiniz. Bu çalışmanız ne aşamada?

Milli Eğitim Bakanı olduğum ilk gün okul projelerini istedim. Bana TİP Projeleri'ni getirdiler. Ben, ?Bu ?TİP' projelerinin hepsi ?TİPSİZ' projelerdir? diyerek, projelere karşı çıktım. Eski komünist ülkelerin okul mimarisine benzeyen, mimari projelerimiz vardı. ?Eski Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin esintileri olan, aynı zamanda da modern mimarinin esintilerini taşıyan biblo gibi binalar yapın? diye talimat verdik. Öğrenci okula gittiği zaman keyif duymalı. Bu okulları Türkiye'nin her tarafına yapmaya başladık. Bunu giderek yaygınlaştıracağız.

Tabiri caiz ise gecemizi gündüz, çıramızı yıldız yaparak çalışıyoruz. Okulları yerinde görüyor ve eksiklerini tespit ediyoruz. Fiziki alt yapıdan teknolojik alt yapıya, insan kaynaklarından müfredat uygulamalarına, okullaşma oranından rehberlik servisine kadar bütün konularda röntgen çekiyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber