Öteki Hacettepe'nin öyküsü

Haber Giriş : 06 Mart 2007 13:16, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kabadayılarıyla, insanların girmekten çekindiği mahallesiyle, 1. Lig'de sekiz sezon oynayan takımıyla, çok renkliliğin Ankara'daki simgesiydi Hacettepe.

Futbol, kazananlar gibi tümüyle kaybedenlerin de oyunu olmalı. Bu yönüyle hayatın en can alıcı yerine yakın bir yerde durur. Bunun belki de en afili örneği, Hacettepe? Hacettepe'nin tarihi hakkında en derli toplu bilgiye sahip Lütfü Yanar'la, eski Hacettepe'nin dar sokaklarında yürürken bunu müşahede ediyoruz. Ruhu çoktan uçup gitmiş kenar semtin içinde büyüyen Lütfü Bey bile köhne binalar içinde yaşayan şimdiki semt sakinlerini tanıyamayabiliyor. Dünün yabancıları, bugünün yerlileri olmuş. Dünün yerlileri ise ?yeni Ankara'ya savrulmuş.

FARKLILIĞA AÇIK, ŞEHRE KAPALI!

Lütfü Yanar Bey'in 17 yıl önce kurduğu derneğin lokali, bugün hayatta olmayan Hacettepe kulübünün armasıyla süslenmiş. Başka yerlerde otursalar da Hacettepe'nin sevenleri burada bir araya geliyor. Eski Hacettepeliler, futbol takımının siyah-beyaz, sepya fotoğraflarına bakarak iç geçirirken; Ankara'nın en sıkı yerindeki efsane kabadayı ağabeylerini yâd ediyorlar.

Hacettepe'nin tarihi, semtin manevi dinamiklerinden Tacettin Sultan'ın türbesine bakılırsa, 15. yüzyıla dayanıyor. Türbeyi içine alan camiyi, Padişah 2. Abdülhamit 1902'de yaptırmış. Semtin bir sınırını da, sırtını camiye dayamış, Mehmet Akif'in İstiklâl Marşı'nı duvarlarına yazdığı ev çiziyor. Buraları, dilek ve adak adamak için kullanıldığı gibi, mesire yeriymiş de.

Hacettepe, Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren, Ankara'nın kenar semtleri içinde, isyankârlığıyla dikkat çekmiş. Ankara'nın yerlilerinin yaşadığı semt, 50'lerdeki göç dalgasıyla, ucuz ev arayanların tercihi olmaya koyulmuş. Yürürken izlerine rastladığımız küçük dükkânların, kalaycısından kasabına kadar ticaret merkezi olması bir yana, tüccar taifesinde Müslüman ahaliyle iç içe geçmiş Yahudilerin çokluğu vaki imiş. Lütfü Yanar'a göre bunun sebebi, ?50-60 yaşlarında hacca giden esnafın, döndükten sonra kul hakkı yiyeceğinden korkarak, ticaretten elini eteğini çekmesi.? Semtin en renkli yanlarından biri de zamanında Ermeni ve Musevi mahallelerini de barındırması.

Ankara'nın bu renkli mahallesi, kapalı bir kutu gibi kendini saklarken merkeze hep uzak kalmış. Bunun sırrı, eski topraklara göre, seymenlikten gelen bir delikanlılık kültürünün uzantısı olan kabadayılar. Hacettepe üzerinde bilimsel çalışmalar yapan Dr. Levent Cantek'e bakılırsa, ?Burada büyüyen ve o zamanlar Kabadayı Mehmet'in korumalığında bulunan Dündar Kılıç'ın, kız kardeşine laf atan bir gencin kulaklarını eline verdiğini hatırlayınca, romantik düşünmek pek de mümkün değil.? Ankara'daki bir lokalde buluştuğumuz birkaç Hacettepeli ise daha sonra İstanbul'a yerleşen Dündar Kılıç'ın, her zaman hemşerilerini kolladığını, onlara iş verdiğini belirtiyor.

Hacettepe, sert insanların yeri olagelse de, herkesin bir çırpıda aklına düşen isimler, Karagöz diye de bilinen Kabadayı Mehmet, Sarı Veli Dayı ve Karagöz Kemal. Korumalığını Dündar Kılıç'ın yaptığı Kabadayı Mehmet, açtığı kumarhaneyle sanı Hacettepe'yi aşan bir kabadayıymış. Rant kavgası nedeniyle rakibi Kürt Cemali'yi öldürdükten sonra Kabadayı Mehmet'in hapse girmesi, güç dengelerini de değiştirmiş, en yakın arkadaşı Sarı Veli oturmuş posta.

Hacettepelilerin tanıklık ettiği en dramatik olay, yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen Kabadayı Mehmet ve Sarı Veli'nin aralarına giren bir kadın ve laf taşımalar sonucu yaşanan cinayet. Arkadaş katili olmanın pişmanlığını ömrü boyunca yaşadığı söylenen Kabadayı Mehmet, öldürdüğü Kürt Cemali'nin yakınlarının kurşunlarıyla cezalandırılacaktır. Onun ölümüyle birlikte yerine geçen Karagöz Kemal'in kabuğuna çekilmesi, bir geleneğin bitişinin de habercisidir.

MENDERES: NE OLACAK BU ÇÖPLÜK!

Dini yaşamaktan uzak bir muhafazakârlıkla beslenen, delikanlılık kültünü racon kesmeyle eyleme döken Hacettepe'de, içki içmek rüşt ispat etmenin ritüeliyken, uyuşturucu kullanımının da yaygınlığı, bu semtin pek de girilemez olduğunu dillendiriyor. Harbiyeli öğrenciler ile Hacettepelileri karşı karşıya getiren olay da bunun ispatı. Birkaç Harbiyeli öğrencinin, Hacettepeli bir kıza laf atmasının duyulması üzerine, Kabadayı Mehmet, Sarı Veli ve Karagöz Kemal, bu öğrencileri racona uygun bir şekilde ikaz ederler. Rövanş için mahalleye gelen bir otobüs dolusu Harbiyeli, direniş karşısında eli boş döner. Bu ?Harbiyeli' vakası, toplumun huzur ve sükûnu düşünülerek saklansa da, Başbakan Adnan Menderes bile bu ?arıza'nın giderilmesi gerektiği konusunda ısrarcıdır: ?Ne olacak bu çöplük??

Hacettepe, kentleşme ve modernleşmenin önünde yıkılacak bir duvar gibi durmaktadır. Bu duvara ilk balyozu 1959 yılında çıkarılan istimlâk kararı vurur. Amaç, mahalleyi ortadan kaldırarak, halkı kentin içinde eritmektir. Zaten semte oturma ruhsatı da verilmediği gibi, yeni bina yapılması da yasaklanmıştır. İstimlâk harekâtı 1971 yılında büyük ölçüde tamamlanır. Evleri istimlâk edilen Hacettepe ahalisi, kentin bir parçası olmak istiyordur; özellikle de bu imajın zoraki parçası olmak istemeyen okumuş gençler ve memurlar?

Peki, meşhur hastanenin yapımı için neden Hacettepe seçilmişti? Görüştüğümüz eski Hacettepeliler için bunun masum bir açıklaması var: ?Çünkü havası giderek kirlenen Ankara'da, bir hastanenin yapılması için en güzel şartlar buradaydı.? Oysa Levent Cantek'e göre sebep bu değil: ?Cumhuriyet modernleşmesinin ve kentleşmenin önünde, Hacettepe, temizlenmesi gereken bir cerahatti.?

Hacettepe'nin salınan namında, kabadayı kültürü ne kadar etkinse, futbol da o kadar anlamlı. Bu semtte futbolun çıkışı da, aslında bu kötü imajı temizlemek üzerineymiş. Gerisini, semtin canlı tarihi Lütfü Bey'den dinliyoruz: ?Ama insanları ikna etmek zordu. Özellikle de dönemin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ı. Mahallenin gençleri, futbol takımı kurmak istediklerini söyleyerek çalmıştı, Fahri Apça'nın kapısını. Apça, meramını anlatmakta zorlansa da, kendilerine birçokları gibi farklı gözle bakan Tandoğan'ı ikna etmesini bildi.?

TARAFTAR OYNADI, TAKIM 1. LİG'E ÇIKTI

Renklerini Hacettepe Parkı'ndaki menekşelerden alan Mor-Beyazlılar, bir semt takımı olmayı başararak, tamamı Hacettepeli gençlerden oluşan kadrosuyla, üst üste üç şampiyonluk kazanarak Ankara 1. Ligi'ne kadar yükseldi. Kulüp, 1953-54 sezonunda ilk Ankara şampiyonluğuna ulaştı. Profesyonel Türkiye Ligi kurulana kadar devam eden süreçte 1955-56 ve 1957-58 sezonlarında bu başarı tekrarlandı.

Hacettepe futbolu için 1961-62 sezonu farklı bir yer taşıyor. Türkiye 1. Ligi'ne çıkmak için verilen mücadelede son durak Bursa'daki elemelerdir. Demirspor karşısında son on dakikaya 2-1 yenik giren Mor Menekşeler için tam o anda inanılmaz bir şey olur. Takımın yorulduğunu gören eski kalecilerden Orley İhsan, rakip taraftarlara saldırır ve ortalık karışır. Savaş kazanılmıştır: 40'a 4 yaralı! İstenilen olmuş ve maç yarım saat uzamıştır. Sıra takımdadır. Teknik direktör Sabri Kiraz, sol kanatta oynayan Susak Yılmaz'ı sağ içe çekerek, rakibin planlarını altüst eder. Susak Yılmaz da attığı golle, Birinci Lig'e çıkmak için gereken 2-2'lik skora imzayı atarak tarihe geçer.

MAHALLEYLE BİRLİKTE BİTEN FUTBOL

Tanıl Bora ve Levent Cantek'e göre, ?60'larda tükenmeye başlayan futbolcu-yönetici-taraftar birlikteliği Hacettepe'de dimdik ayaktaydı.? Hacettepe taraftarı Astsubay Sinan Dıraz bile Harp Okulu boru takımından toparladığı askerlerini önemli maçlara getirip tribüne renk getirmektedir. Kendi evlerinde oynadıkları maçlarda, rakip takım taraftarlarının tezahüratı, Hacettepelilerin onuruna dokunduğu gibi, toplu kavgaya girişmek için yeterlidir. Bu hışım, yeşil çimlere bile yansımış, futbolculuk döneminde rakibine yumruk atan Kabadayı Ahmet sahalardan ömür boyu men edilmiştir.

Hacettepe'nin 1968'e kadar kalacağı Türkiye 1. Ligi günleri, semtteki istimlâk hareketlerinin de yoğun olduğu zamanlardır. Takımın 6 yıllık lig serüveni, çoğu zaman küme düşme potasına yakın bir yerde sonlanmıştır. Futbolcuların tümünün mahalleden çıktığı günler geride kalmıştır; zira başka çare de yoktur. Kulübü, Hatay Senatörü Abdullah Deliveli almış, yönetim kuruluna paralı isimler dâhil edilerek maddi destek sağlanmıştır. Başkan Deliveli'nin puro içerken çekilmiş fotoğraflarını görünce ?sert abiler'in futbol dünyasının yaşadığı dönüşümü anlayabiliyorsunuz. Levent Cantek'e göre bu fotoğraf, yapılan futbol romantizmini olumsuzluyor. Lütfü Yanar ise başka türlü yorumluyor bu değişimi: ?Kim para veriyorsa, kulübe o hâkim oluyordu.?

EN SÜKSE YAPAN FUTBOLCU: CANAVAR BURHAN

Hacettepe takımının en sükse yapan futbolcusu, bugün hâlâ sevenlerinin koltuğunu kabartan Burhan Sargın'dı. ?Canavar Burhan' diye tanınan futbolcu, 102 gol atacağı F.Bahçe'ye geçtikten sonra Milli Takım'ın da vazgeçilmezleri arasına girmişti. Yine F.Bahçe'ye giden Akgün Kaçmaz, Beşiktaş'a transfer olan Ercan Ertuğ ile Nuri Toygun, Baskın Soysal gibi önemli oyuncuların ilk durağı da Hacettepe'ydi. Günümüz isimlerinden Fatih Uraz ve Yılmaz Vural da Mor-Beyazlı formayı sırtladılar.

1967-1968 sezonunda averajla 1. Lig'den düşen Hacettepespor, bir daha devler ligine dönemedi. Hastane de, İhsan Doğramacı'nın söz verdiği gibi, Hacettepe'yi ?Arsenal' yapamadı. Muhitin bitişi, takımı da kaçışı mümkün olamayan bir sona sürükledi.

MELİH GÖKÇEK'İN ?SİLDİĞİ' TARİH

Hacettepespor'un akıbetini en iyi izah eden, ?tepetaklak düşmek' tabiri olmalı. 1. Lig'den sonra her yıl küme düşen takımın vardığı son nokta, amatör küme olmuş. 1976-77 sezonunda Ankara şampiyonu olan ekip 3. Lig'e terfi etse de, bir yıl dayanabilmiş bu yüke. Bir de 80'lerin ortalarında aynı hava yakalanmış; ama sonuç aynı. Başkanlık koltuğuna kimi zaman İnci Baba, kimi zaman Ankara'da ?sosyal demokrat kebapçı' İsmet Camuzoğlu oturmuş. İsmet Bey, takımın ismini Hacettepe Camuzoğluspor yapacak kadar sahiplenmiş görevini!

Melih Gökçek'i, bir mirası yok etmekle suçluyor Hacettepeliler; akademisyeninden esnafına? ANAP'tan Keçiören Belediye Başkanı seçilen Melih Gökçek, 1988 yılında, Hacettepe ve Keçiören'i yaşatma iddiasıyla satın alır. Yapacağı ilk iş ise kimseye haber vermeden kulübün adını değiştirmektir. Hacettepe ismi de kaybedilmiştir artık: Keçiörengücü. 1989'da Hacettepe'yi Sevenler Derneği'ni kuran Lütfü Yanar ve arkadaşları bunun üzerine dava açarlar ve karar 1995'te çıkar. Lehlerine çıkan kararı, Gökçek'in itirazına rağmen, Yargıtay da onar. Ancak, yeniden genel kurul yapmak için başvurdukları Futbol Federasyonu'ndan gelen haber sevinçlerini kursaklarında bırakır. Belge, Gökçek'in mahkemeye itiraz ettiği gün, genel kurulu topladığını ve ismi değiştirdiğini göstermektedir. Hacettepe'nin mirasçıları, bunu bir buçuk sene sonra öğrenmişlerdir. ?Olay, yerel bir gazetede küçük bir ilanla duyurulmuş, haberimiz olmasın diye. Oysa itiraz edebilmemiz için isim değişikliğinin üzerinden en fazla bir ay geçmeliymiş.? diyor Lütfü Yanar.

Keçiörengücü, bugün 2. Lig B Kategorisi'nde mücadele ediyor. Ama ?Hacettepe'nin ölümü tescil edilmiş durumda.? Kabadayılık kültü üzerinde büyüyen Kasımpaşaspor, futbolculuk yapmış bir başbakanın sahiplenmesinin keyfini yaşarken, Hacettepe bu kez sahiden ?kurtarılmayı' bekliyor!

Fatih Uraz: HACETTEPELİ OLMAK BİR AYRICALIKTIR

Türkiye 3. Ligi'ne veda etmesinin ardından kapısından girdiğim Hacettepe'nin sevdalılarının, evlerini zor geçindirirken; forma, ayakkabı aldığına, sporcuların cebine harçlık koyduğuna şahit oldum. 1954'te şampiyonluğa ulaşmış Hacettepe'nin ilk 11'inden 7'sinin üniversite mezunu, 4'ünün doktor olması bir rekordur. Hacettepe'yle ilgili tek olumsuz hatıram, rakip kaleciye kızan başkanın, ?Kaleciyi Vurun!' emridir. Şükür ki olmadı.

aksiyon

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber