Sinemamız finansal açıdan büyüyor kültürel olarak çöküyor

Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre geçen yıl yerli film seyirci sayısında yaklaşık yüzde 10'luk bir düşüş yaşandı. İzleyici ise en çok komedi türündeki filmleri tercih etti. Sinema yazarları Atilla Dorsay, Alin Taşçıyan ve Ali Ulvi Uyanık bu tablonun nedenlerini anlattı: "Gülmeye ihtiyacımız var ama Hollywood'u taklit eden plastik komedi filmleri kültürümüzü yansıtmıyor, artık eski yapımcılar da kalmadı

Haber Giriş : 05 Temmuz 2017 08:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Sinemamız finansal açıdan büyüyor kültürel olarak çöküyor

Türk sinema sektörü yoluna finansal açıdan her yıl büyüyerek devam ediyor. Gösterime giren yerli film sayısı da bir önceki yıla oranla artıyor. Box Office Türkiye raporlarına göre; geçen yıl toplam 356 film vizyona girdi, bunların 135'i yerli yapımdı. Ama buna karşılık seyirci sayısı azaldı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerinde ise 2016'da yerli film seyirci sayısı yaklaşık yüzde 10 düştü. Peki vizyona giren yerli yapım sayısında yükseliş yaşanırken ve yapımcıların filmlere harcadığı maliyet katlanırken izleyici oranları neden düştü? Maliyet ve sayı nitelikle doğru orantılı mı? Türk izleyicisinin film tercihi hangi yönde? Sanat filmleriyle popüler sinema nasıl bir çizgide? Türk sinemasının konumu nedir? Yapımcılar neler sunuyor, izleyici ne bekliyor? Tüm bu soruları sinema yazarları Atilla Dorsay, Alin Taşçıyan ve Ali Ulvi Uyanık'a sorduk.

BU KADARLIK DÜŞÜŞLER ARIZİDİR

Atilla Dorsay: "Seyirci sayısının azalmasının kalıcı olduğunu sanmıyorum. Dünyada kendi sinemasına en çok ilgi gösteren seyirci olmayı sürdürüyoruz. Elbette ABD dışında! Orada zaten Hollywood kesin egemen. Bu kadarlık düşüşler, eski deyimle 'arızidir', durum ertesi yıl hemen değişebilir. Türkiye'de öncelik birçok yerde olduğu gibi komedi. Aslında her halkın gülmeye ihtiyacı vardır denebilecek o temel olgu değişmiyor. Önce gülelim, sonrası kolay! Fakat sanat filmi dediğiniz filmleri dışarda da çok seyirci izlemiyor, asla da izlemedi. En parlak zamanlarında Antonioni'nin İtalya'da, Bergman'ın İsveç'te, Tarkovsky'nin Rusya'da gişe şampiyonu oldukları söylenebilir mi? Asla öyle olmadı. Büyük kitleler hep oyalayıcı, eğlenceli ve gösterişli yapımlar ister. Çünkü sinema hem odur hem öbürü. Yoğunluğu içinde tüm bu farklı sinemaları içerir. Ve onlar sonuç olarak sinemayı destekler, bütünler ve zenginleştirirler. Diyelim ki bir Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz veya Semih Kaplanoğlu filmi 15-20 bin bilet satarken, birden bu sayı, -hele bol ödüllü filmlerde- 70-80 binlere yükselmişti. Ama asıl neden düzeyli popüler sinemadaki patlamaydı. Yine özellikle komedi türünde; Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Ata Demirer, hatta benim bir ölçüde desteklediğim Şahan Gökbakar filmleri çok ilgi çekiyordu. Sinemamızda eski yapımcılar da yok artık. Bir projeyi baştan itibaren yüklenen, kendisi para koyduğu gibi ortaklar da bulan veya o büyük şirketler de yok. Nerede o Erman Film, Arzu Film, Melek Film vb... Bir yandan birçok ödül alan filmlerimiz, isimleriyle tanınan ve festivallerden davet alan yönetmenlerimiz var. Öte yandan, birçok ülkedeki vatandaşlarımız sayesinde ticari gösterime giren filmlerimiz. Daha da ötesinde, yayılmaya başlayan ve talep gören TV dizilerimiz. Böyle bir algı var ve giderek artıyor."

KAYNAK SAĞLANIYOR AMA ÜRETİLEN FİLMLER NİTELİKSİZ

Alin Taşçıyan: "Yaşanan yüzde 10'luk düşüş pek önemli bir miktar değil. Bilet fiyatları çok yüksek. Hayat pahalılığı her alanda kendini hissettirirken izleyicinin de bütçesinde ilk kısacağı kalem eğlencedir. İzleyici mizahını sevdiği komedyenlerin rol aldığı filmlere gidiyor. Tercihleri net, gişe rekorları kıran film 'Recep İvedik 5'. Son üç yıldır Türkiye sineması yılda 100'den fazla film üretti. Bunların ezici çoğunluğu da ayırt edilemeyecek kadar birbirine benzeyen komediler. İzleyici bu eğlenceye kendini kaptırdı, o yüzden de bir yükseliş kaydedildi. Meslek birliklerine kayıtlı rekor sayıda film şirketi var. Sermayesini kendileri koyup birden fazla film yapabilen ve gişeden kar eden BKM, TAFF, Çamaşırhane gibi büyük yapım şirketlerinin sayısı hep çok azdı. Şimdi birçok yapımcı bir araya gelerek film çekiyor. Bunun sinemamıza olumlu katkısı gişe 'hit'lerinden elde edilen rüsumla dünya çapında başarılı filmlerin yapımına kaynak sağlaması. Olumsuz yanı ise ürettikleri filmlerin çoğunun niteliksiz olması, içerikleri de çok sorunlu. Dünyada da bir Türkiye sineması algısı kuvvetle var ve kısıtlı da olsa çeşitliliği takdir ediliyor. Ancak Türkiye'de entelijansiyaya bakınca geniş kitleden de fazla bir şey beklememek lazım. Türkiye'de en iyi eğitimli kesiminin bile sanatla doğrudan ilişkisi yok."

HOLLYWOOD'U TAKLİT EDİYORUZ

Ali Ulvi Uyanık: "Türkiye'de kemikleşmiş bir sinema kitlesi yerleşmedi ki yüzde 10'luk düşüş normal olsun. Yerli filmin son yıllardaki kitlesi de kaygan; yani sanatçıların çektikleri filmlere göre değişiyor. Eskiden böyle değildi. Yerli sinema 70'li yılların ortasına kadar yerli filmlerin belirli bir izleyici kitlesi vardı. Sonra bu düzen bozuldu. Yerli sinemanın toparlanması 90'ların ortasını buldu. Esas seyirci patlaması 2000'li yıllarda yaşandı ama bu patlamanın sağdık yerli film seyirci açısından olup olmadığı tartışılır. 2008'den bu yana kendi rekorunu kıran Recep İvedik'in en fazla izleyiciyi çektiği ulusal sinemada yerli film seyircisinin ne kadar kemikleşmiş olduğu da ayrı bir tartışma konusu. Türkiye'de bir kültür erozyonu var. Bu çerçevede seyirci vasat veya vasat altı olanlara büyük teveccüh gösteriyor. Dolayısıyla güldürüler en fazla hasılatı yapıyor. Ancak bunların bizim kültürel kimliğimizi yansıttığını söyleyemiyoruz. Yerli sinemamız büyük oranda Hollywood'un anlatım biçimlerini taklit ediyor. Sinema alanında teknoloji üretmiyoruz ama sinema sektörü dijital anlatımlardan da beslenir; bu nedenle güldürülerde ve korku filmlerinde kendimize özel yapımlar ortaya koyamıyoruz. Mesela BKM'nin güldürülerinden bahsedebiliriz ama onların da güldürülerinin hikayesinde, kurgusunda Hollywood'dan yararlanılıyor. Çok plastik. Elbette demiyorum güldürü çekilmesin çünkü böyle yapımlar sinema endüstrisinin itici gücüdür. Sinemamız finansal açıdan büyürken kültürel anlamda çöküyor. Sinemamızın kültürel politikalarla desteklenmesi lazım. Geçen yıl vizyona giren 145 yerli filmin içinde kaç tanesi can alıcı sorunlarımıza değiniyordu? Yok denecek kadar az. Bir ülkenin sineması, ülkenin yaşadığı meselelerden uzak olmamalı."

Kaynak: Karar Gazetesi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber