İhanete iman dolu siper

FETÖ'cü hainlerin Türkiye'yi ele geçirme planı Türk halkının etten duvarına tosladı. Tam 1 yıl önce Türkiye, 250 evladını şehit verdi ama vatanını teslim etmedi. O karanlık geceyi FETÖ'cü hainlerin namlularına gövdelerini siper ederek aydınlığa çıkaran Türkiye'nin evlatları, cuntacılara direndikleri yerde AKŞAM'a konuştu

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 12 Temmuz 2017 07:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
İhanete iman dolu siper

BÜLENT ŞANLIKAN

FETÖ'cü hainlerin milli iradeye bomba yağdırdıkları o karanlık gecenin üzerinden tam 1 yıl geçti. Alçaklar, 250 masum insanı şehit edip 2 bin 196'sını da gözünü kırpmadan yaraladı. Hainlerin kana buladığı karanlık gecenin aydınlık tanıkları olan Boğaziçi Köprüsü'nde yaralılara yardıma koşan Dr. Sezai Çelik, tanklara 'dur' diyen Safiye Bayat, kamyonla Taksim'e halkı taşıyan Şerife Boz ve Atatürk Havalimanı'nda tankların önüne yatan Metin Doğan, alçaklara 'dur' dedikleri yerde AKŞAM'a konuştu.

Kendimi direkt ezilmeye odakladım

Metin Doğan: Paletin önüne yattım. Kendimi ezilmeye odakladım. Çünkü insanlar ezilirsem o görüntüyü görürler ve darbeci hainlere karşı sokaklara dökülürler diye düşündüm. Allahım yardım etti.

Atatürk Havalimanı'na darbeci hainlerin tanklarla geldiği o anlarda paletlerin önüne yatan Metin Doğan, cesaretiyle hem darbecilerin moralini bozdu, hem de onları 10 dakika esir aldı. İÜ Tıp Fakültesi'ndeki eğitimine devam eden Doğan 1 yıl boyunca Anadolu'yu karış karış gezdi. Doğan o geceyi şöyle anlattı:

O ANDA KUL HAKKI AKLIMA GELDİ

Benim hayata bakış açım farklı... Tıp Fakültesi'ndeki derslerimi özel dersler nedeniyle biraz aksatmıştım. O dönemde hiç param kalmamıştı. Bir arkadaşımdan 1000 TL borç almıştım. Paletin altındayken ölüyorum o parayı aldığımı da kimseye söylememiştim. O anda borçlu gidiyorum bir anda o aklıma geldi. Annem babam hiç kimse aklıma gelmedi kul hakkıyla ölüyorum diye düşündüm.

RUS RULETİ OYNAMADIM

Ben orada kesinlikle Rus ruleti oynamadım, ölümle dans etmedim. Paletin altına yatarken yüzde bir bile kurtulma şansı kendime vermedim. Kendimi direkt ezilmeye odakladım. Ancak ezilirsem insanlar darbeci hainlere karşı sokaklara dökülebilirler diye düşündüm. Allah yardımcım oldu.

EN DELİMİZ SENSİN

15 Temmuz kahramanlarıyla bazı programlarda bir araya geldik. O güzel insanları tanıma fırsatım oldu. Bana en 'delimiz' sensin dediler. Hepsini ayrı ayrı çok seviyorum. Zaman zaman bazı davalara katıldım. Darbecilerin beni gördüklerinde acayip moralleri bozulduğunu gözlemledim. Bana niçin kindar baktıklarını anlıyorum. Bana orada bir tek sevgi ile bakan erler oldu.

Şehidin anne-babası gençlere vatan aşkı aşılıyor

Ben de oğlunuz sayılırım

Darbe girişimi gecesi Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde şehit olan 26 yaşındaki polis memuru Muhammet Oğuz Kılınç'ın dernek kuran annesi Meltem ve babası Zeki Kılınç çifti, gençlere vatan sevgisi aşılıyor. 15 Temmuz'un birinci yılına yaklaşırken oğullarının şehitlikteki mezarını ziyaret eden aileye, Metin Doğan da eşlik etti. Doğan, aileye "Ben de bir oğlunuz sayılırım" dedi.

Sırtımdaki bayrağa bile hürmet etmediler

Dr. Sezai Çelik: Köprüye koştuk, en öne geçmeye kararlıydık. Halkın üzerine kurşun yağdırıyorlardı. Bayrağımı sırtıma bağladım, belki hürmet ederler diye! Ama yanıldım. O alçaklar acımadan öldürdüler.

FETÖ'cü hainlerin Boğaziçi Köprüsü'nü tanklarla kapattığını görüp sokağa fırlayan Dr. Sezai Çelik, vurulanlara ilk tıbbi müdahaleyi yaparak, birçok hayat kurtardı. Tanklardan gelen kurşunlara aldırmadan yaralıların imdadına koşan Çelik o karanlık geceyi şöyle anlattı: Cumhurbaşkanımızın konuşmasını duyar duymaz 7 arkadaşımla köprüye gitmeye karar verdik. Orada darbecilerin insanlara ateş açtıklarını öğrendik. Arkadaşlarımla en öne gitme kararı almıştık. Bazı insanlar bize panikle 'gitmeyin oraya sivil halka ateş açıyorlar insanları öldürüyorlar' dedi. Ben de askerlerin ateş edecek hali yok, plastik mermi ile korkutuyorlardır diye düşündüm.

G3 TÜFEĞİYLE KURŞUN YAĞDIRDILAR

Ön tarafa vardığımızda vatandaşların araçlarının arkasında siper aldıklarını gördüm. Bir anda askerler yaylım ateşi açtı. Önümdeki adam bana ters döndüğünde sırtının arkasında dev kurşun deliği gördüm. G3 ile ateş edildiği belliydi. Plastik mermi değildi... Yanılmıştım... Ortalık kan gölüydü. O anda benim işim başladı. Elimdeki bayrağı sırtıma bağladım. Bayrağı görürler de hürmet ederler de belki ateş etmezler diye düşündüm. Ancak yanıldım. Ateş açmayı sürdürdüler. Otobüs duraklarının altına doğru hainler ateş açıp püskürtüyorlardı. Şehitleri en çok bu bölgede verdik. 20 dakikada bir yaylım ateşi açtılar. Çatışma sabahın ilk ışıklarına kadar sürdü.

Herkes tişörtüyle tampon yaptı

Biz köprünün ilk ayağındaki hain keskin nişancıyı gördük. Özel harekatçı polisler o keskin nişancıyı fark edip vurarak etkisiz hale getirdiler. O hainin şehit ettiği kişiler göğüslerinden tek kurşunla vurulmuşlardı.

ALÇAKLAR CAN ÇEKİŞMESİNİ İZLEDİ!

O gecenin gerçek kahramanlarından birisi de genç motosikletli bir grup gençti. Yaralıyı aralarına alıp hastaneye götürüyorlardı. Alçaklardan birisi motosikletli kahraman gencimiz kendilerine doğru geldiği için ateş etti. O genci vurduktan sonra arkadaşları müdahale etmesin diye ateş açtı. Hainler, yarım saat can çekişmesini seyretti..

Tişörtlerle tampon yaptık

Yaralılara bulduğumuz bez parçasıyla tampon yaptık. İnsanlar üzerlerindeki tişörtleri çıkarıp tampon haline getirdi. Kemerlerle kan akışını durdurmaya çalışıyordum. En çok yara alınan yer bacaklar oldu. Çünkü hainler yere sektirerek vuruyordu.

Kahraman kamyonla umutları taşıdı

Şerife Boz: Torunlarımı ve çocuklarımı alarak cihata korkmadan gittim. Kendimde değildim. Ortalık mahşer yeri gibiydi. Vatan sevgisi imandandır. İşte ben de o imanla sokağa çıktım...

15 Temmuz darbe girişiminde hainlere 'dur' diyen kahramanlardan birisi de 51 yaşındaki Şerife Boz'du. Boz, eşi Şenol Boz'a ait kırmızı renkli hafriyat kamyonunun direksiyonuna geçerek Taksim Meydanı'na gençleri taşımıştı. Bu görüntüyle simgeleşen Boz, 1 yıl sonra şunları anlattı: Geçtiğimiz bir yıl hiç evde durmadım. Şehir şehir 15 Temmuz'u anlattım. Arada umreye gittim. Kullandığım kamyon simge haline geldi. Babamın hafriyatçı olması münasebetiyle kamyon sürmeyi öğrendim.

ORTALIK MAHŞER YERİ GİBİYDİ

Ben 80 darbesini yaşamış bir insanım. Televizyon izlerken köprüdeki askerleri ve tankları gördüm. Eşime seslendim. Ekranda askerleri görünce ellerini dizlerine vurup 'Darbe var' deyip kalkıp gitti. Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine hemen dışarıya çıktık. Ben de torunlarımı ve çocuklarımı alarak gerçekten cihata korkmadan gittim. Kendimde değildim. Ortalık mahşer yeri gibiydi. Vatan sevgisi imandandır. İşte ben de o imanla sokağa çıktım.

Başlarını öne eğip cevap vermediler

Darbeci askerlerle ilk gün karşılaşmıştım. Onlara seslendim 'Siz ne yapıyorsunuz bu vatan hepimizin. Niye hainlik yapıyorsunuz?' dediğimde başlarını öne eğip bana cevap veremediler. Bunun vebali onların üzerinedir. Mutlaka gereken cezayı çekmelerini istiyorum.

Şehit olursam gurur duyun

Darbe girişimi gecesi Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı'nda şehit olan özel harekat polisi Kübra Doğanay'ın anne ve babası, kızlarının "Şehit olursam gurur duyun" sözlerini yüreklerinde hissederek hayata tutunmaya çalışıyor. Doğanay'ın anne ve babası hain darbe girişiminin yıldönümünde, şehit ailesi olmanın gururunu yaşarken kızlarının geride kalan fotoğraf ve üniformalarıyla avunuyor.

15 Temmuz mazlumun zalime karşı savaşı!

Boğaziçi Köprüsü'nde hiç tereddüt etmeden tankların önün geçene Safiye Bayat: Benim için o gece mazlumun zalime gösterdiği en büyük direnişti...

Eski adı Boğaziçi olan köprüde alçak darbecilerin kullandığı tanklara tek başına direnen Safiye Bayat, 1 yıl boyunca yaşadıklarını Anadolu insanına anlatmak için il il gezdi. Benim için o gece mazlumun zalime gösterdiği en büyük direnişti" diyen Bayat şunları anlattı: O gece Boğaziçi Köprüsü kapatıldığını, askerlerin ve tankların orada olduğunu gördüm. Olup bitenin bir darbe girişimi olduğunu anladım. Hemen hazırlandım abdestimi aldım. Sırt çantamı ilk yardım malzemeleriyle doldurdum. Çengelköy'e indim. O ışıklarla süslenmiş rengarenk Çengelköy matem havasına bürünmüştü. Beylerbeyi'ne doğru birkaç kişi beni durdurdu. Gitme dedi ileriye ateş açıyorlar dedi. İnanamadım.

Arkamdan ateş ettiler

Güçlükle köprüye geldim. Bir anda rütbeli darbeciyle karşılaştım. Vicdanına ve merhametine dokunacak konuşmalar yaptık ama 'Git buradan buralar artık bizim. Senin burada işin yok evine dön' dedi. Bende 'siz burayı nasıl terk etmiyorsanız ben de terk etmeyeceğim' dedim. O arada tartaklandım, dipçik ile vurdular. 'Vuracaksanız döneyim arkamı vurun' dedim. Darbeci komutan askerlere dönüp 'anneleriniz sizi bugün için doğurdu' dedi ve ateş emri verdi. Arkamdan ateş ettiler.

Ne mutlu bana!

Halk geldikten sonra ateş açtılar. Bir kadın yaralandı. Ona yardım etmeye giderken sağ bacağımdan beni vurdular. 18 gün hastanede yattım. Allah bize böylesine güzel günleri yaşatıyorsa ne mutlu. Biz doğaldık savunmasızdık imanımızdan başka bir şeyimiz yoktu.

'Git, yoksa seni öldürürüz' dediler

'Erkek gitmesin, bir bayan olursa en fazla korkutabilirler' diye düşündüm kendimce ... Ancak hain, 'Git, seni vururuz' dedi. Gitmedim... Geri dönünce vurdular. İman varsa imkan vardır, imanı olan hiçbir şeyden korkmaz. Milletin gücüne her zaman inandım, Allah bizi yalnız bırakmadı.

Kardeşinin elbisesi yoldaşı!

15 Temmuz'da eski Boğaziçi Köprüsü'nde darbecilerin açtığı ateşle şehit olan Gümüşhaneli 4 çocuk babası Servet Asmaz'ın ağabeyi, kardeşinin kanlı kıyafetlerini bir yıldır arabasında taşıyor. FETÖ sanıklarına

tepki gösteren Selahattin Asmaz, "O vatan hainlerin hepsinin mahkemelere kravatla değil tek tip elbiseyle ayaklarından zincirlenmiş şekilde çıkarılmalı. Koğuşlarda değil tek odada kalmalı" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber