Taşeron yasası, yılbaşından önce Meclis'ten geçecek

Maliye Bakanı Ağbal: - "Taşeron işçilerle ilgili çalışmalar devam ediyor. Sayın Başbakanımızın ifade ettiği çerçevede yılbaşından önce bu yasayı Meclisten geçirmeyi planlıyoruz. Burada Bakanlar Kurulu bir model noktasında karar verdiği anda da hükümet olarak bunu paylaşacağız"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 30 Ekim 2017 20:57, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Taşeron yasası, yılbaşından önce Meclis'ten geçecek

Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2018 yılı bütçesinin millete, ülkeye hizmeti esas aldığını belirterek, "Bütçe, özel sektör yatırımları başta olmak üzere yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı her bakımdan destekleyen bir bütçedir. Hem fakirlikle mücadele eden bir bütçedir, hem de dezavantajlı gruplar kim olursa olsun onların ihtiyacı olan sosyal hizmetli yarınları sunan bir bütçedir." dedi.

Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 208 yılına ilişkin Bütçe ve Kesin Hesap Kanunu Tasarılarının geneli üzerinde ve Sayıştay Tezkerelerinin görüşmelerinde komisyon üyesi milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Komisyonda yapılan tartışmaların temelinin dönüp dolaşıp büyümeye geldiğine dikkati çeken Ağbal, bir ülke ekonomisi büyüyebiliyor, artan nüfusuna refah üretebiliyorsa, ekonomide katma değeri artırabiliyorsa ve bunu kalkınmacı bir yaklaşım içinde yapabiliyorsa o ülkedeki bütçelerin adalet içinde yapılan "vicdan bütçeleri" olduğunu bildirdi.

Ağbal, 16 yıl boyunca hiçbir iktidara nasip olmayacak şekilde, milletin, AK Parti iktidarlarına bütçeyi yapma görev ve sorumluluğunu verdiğine işaret ederek, "Herhalde burada adaleti de vicdanı da en iyi tartacak olan aziz milletimizdir." ifadesini kullandı.

Bugüne kadar her zaman için adaleti her şeyin üstüne koyduklarını vurgulayan Ağbal, AK Parti hükümetlerinin ortalama büyüme oranının bütün Cumhuriyet tarihi boyunca sağlanan ortalama büyüme oranından daha yüksek olduğunu belirtti.

Bakan Ağbal, 1990 ile 2002 yılları arasında sağlanan ortalama büyüme oranının yüzde 3,6, AK Parti hükümetleri süresince 2002 ile 2016 yılları arasında sağlanan büyüme oranının da yaklaşık yüzde 6,7 olduğuna işaret ederek, sürdürülebilir bir büyüme performansı elde edilmiş olmasının son derece önemli olduğuna işaret etti.

Gezi Parkı olaylarından sonraki dönemde büyümenin görece olarak aşağı geldiğini belirten Ağbal, "Gezi Parkı olayları, 17 - 25 Aralık operasyonları ardından global bir takım oyunlar, bölgede yaşanan jeopolitik risklere rağmen Türkiye ekonomisi yüzde 6,7 büyümüş. Bütün içeride ve dışarıda tezgahlanan oyunlara rağmen Türkiye ekonomisi hem iç hem dış şoklara karşı dayanıklılığını büyümede çok net bir şekilde gösterdi. Yakın tarihsel perspektifte ekonominin temel parametrelerine bakıldığında çok rahat bir şekilde görülecektir ki büyümede, enflasyonda, bütçe açığında, borç stokunda, ihracatta, toplam rezervlerde, birçok ekonomik göstergelerde Türkiye ekonomisi olağanüstü bir başarı kaydetmiştir." diye konuştu.

Ağbal, uluslararası karşılaştırmalarda da Türkiye'nin iyi konumda olduğuna dikkati çekerek, "Yapılan bir eleştiri var; 'Neden siz hep 2002 yılını karşılaştırıyorsunuz?'. 2010 yılı ile karşılaştırıldığında da bütün ekonomik parametrelerde Türkiye son derece iyi durumda." ifadesini kullandı.

- "1990'lı yılların bütün sefaletini yaşadık"

Bakan Ağbal, 1989'da Maliye Bakanlığında bürokrat olarak göreve başladığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"1990'lı yılların bütün sefaletini yaşadık. Bana şimdi arkadaşlar diyor ki, 'Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transferler şöyle olmuş, böyle olmuş...' Ben rahmetli babamı Dışkapı SSK Hastanesine götürdüğümde sabahlara kadar sıra alabilmek için bekledik. İlaç aldık dediler ki gideceksiniz kurumun eczanesinden alacaksınız saatlerde bir de orada bekledik. Siz bana neden bahsediyorsunuz, belki gençler inanır. 1990'lı yıllarda Sosyal Güvenlik Kurumunun, sağlık kurumlarının krizlerini, açmazlarını, yokluklarını bilfiil yaşadık millet olarak ve o günlere Allah bir daha geri götürmesin. Rabbime şükürler olsun ki bugün sağlık, sosyal güvenlik alanında gerçekten gelinen noktada hem hizmet kalitesinde hem de hizmete erişebilirlikte oldukça iyiyiz."

Türkiye'nin bütçe açığı ve borç yükünde son derece iyi noktalara geldiğini, faiz harcamalarının düştüğünü aktaran Ağbal, "IMF ile eskiden stand-by programları başlardı, bitmeden tekrar yenilenirdi. 2009'dan beri Türkiye, IMF programı yapmadan kendi ayaklarının üzerinde mali göstergelerini, kamu dengelerini daha da iyileştiren bir performansı da sağlamış oldu." dedi.

Naci Ağbal, vergi politikasının son derece önemli olduğunu belirterek, verginin kamu gelirlerini temin etmenin yanında sosyal adalet ve sosyal devletin var olup olmadığını gösteren önemli bir unsur olduğunu bildirdi. Ağbal, AK Parti döneminde gelir vergisinde, katma değer vergisinde oranlarda indirim yaptıklarını anımsattı.

- "Gelişmişlik göstergelerinde önemli iyileşmeler sağlandı"

AK Parti iktidara geldiğinde kişi başına günlük geliri 4,3 doların altında olan nüfusun yüzde 30 olduğunu, bu oranın günümüzde yüzde 1,58'e düştüğünü belirten Ağbal, "AK Parti hem fakirliği hem mutlak yoksulluğu düşürmüştür, aynı zamanda her hal ve takdirde dezavantajlı bütün gruplar sosyal devlet uygulamalarını ilk defa bu dönemde kazanmıştır. AK Parti hükümetlerinin bütçesi faiz bütçesi değil, hizmet bütçesidir, refah bütçesidir ve topluma sosyal hizmetler yoluyla da her zaman için kaynak aktarmıştır." diye konuştu.

Maliye Bakanı Ağbal, engellilere yönelik yılda toplam 6 milyar liradan fazla destek verdiklerini dile getirerek, günümüzde 320 bin engellinin eğitime erişebildiğini belirtti.

AK Parti hükümetleri döneminde istihdamın kesintisiz bir şekilde arttığının altını çizen Ağbal, son 1 yılda 1,1 milyon insana istihdam sağladıklarına işaret etti.

Ağbal, bu dönemde gelişmişlik göstergelerinde de önemli iyileşmeler sağlandığını belirterek, çocukların anaokula erişim oranlarının yükseldiğini, öğretmen, derslik sayısının, doğumda beklenen yaşam süresinin arttığını, bebek ve anne ölüm oranlarının gerilediğini vurguladı.

Vatandaşın istediği zaman istediği sağlık hizmetini istediği yerden, istediği kalitede alabildiğine dikkati çeken Ağbal, partisinin icraatlarını anlatmasının eleştirilmesi üzerine, "Bütçenin geneli üzerinde görüşme yapıyoruz. Arkadaşalar 'Bu bütçe insan odaklı bir bütçe değil, vatandaşa hizmet etmiyor, vicdansız' gibi birçok şey söylediler. Bütçenin çalışanlara dönük bir içerme taşımadığını söylediler. Halbuki 2002 yılından bu yana hem kamu çalışanları, hem emekliler hem de işçilerin her bakımdan refahları arttı." ifadesini kullandı.

Ağbal, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre 2002'de vatandaşın en düşük memur maaşı ile 386 ekmek alınabildiğini anımsatarak, şimdi söz konusu maaş ile 660 ekmek alınabildiğini söyledi. Aynı maaş tutarı ile 2002 yılında 45 kilogram dana eti alınabilirken şimdi en düşük memur maaşı ile 63 kilogram dana eti alınabildiğini belirten Ağbal, şunları kaydetti:

"2018 yılı bütçesi milletimize, ülkemize hizmeti esas alan burada söylenenin aksine, özel sektör yatırımları başta olmak üzere, yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı her bakımdan destekleyen bir bütçedir. Bu bütçe aynı zamanda sosyal bir bütçedir. Hem fakirlikle mücadele eden bir bütçedir, hem de dezavantajlı gruplar kim olursa olsun onların ihtiyacı olan sosyal hizmetli yarınları sunan bir bütçedir. Bunu sağlamak için hem teşkilatlanma hem bu konu ile ilgili gerekli kaynakların ayrılması konusunda da özel duyarlılığımız vardır. 2018 bütçesi tarıma önemli kaynak ayıran bir bütçe olmuştur. Tarımsal destekleme bütçesi yanında tarımsal yatırım harcamaları, dolaylı sübvansiyon yoluyla sağladığımız destekler ve yaptığımız vergi indirimlerini üst üste toplarsanız 2018 bütçesi tarım sektörüne katkı veren bir bütçe olmuştur. Bugün 2018 yılı bütçesi başta olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumunun hem emeklilik ödemelerinin sağlanmasında hem de genel sağlık sigortası kapsamında finansmanda gerekli yeterli ödeneği bütçeden rahatlıkla verebiliyoruz."

Maliye Bakanı Naci Ağbal, taşeron işçilere kadro verilmesine ilişkin çalışmaların devam ettiğini belirterek, "Sayın Başbakanımızın ifade ettiği çerçevede, yılbaşından önce bu yasayı Meclisten geçirmeyi planlıyoruz. Burada Bakanlar Kurulu bir model noktasında karar verdiği anda da hükümet olarak bunu paylaşacağız." dedi.

Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 2018 yılına ilişkin Bütçe ve Kesin Hesap Kanunu Tasarılarının Geneli ile Sayıştay Tezkerelerinin görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Özellikle 2015 yılından itibaren kamu maliyesinin büyümeye destek verdiğini belirten Ağbal, bundan rahatsız olunmamasını istedi.

Daha önce birçok uluslararası kuruluşun, yatırımcı şirketin 2017 yılı büyümesinin yüzde 2-3 aralığında olacağı tahmininde bulunduğunu hatırlatan Ağbal, 2017 yılında büyümeyi, istihdamı artırmak amacıyla çok sayıda vergi, harcama programı ve Kredi Garanti Fonunu (KGF) devreye koyduklarını bildirdi.

Bakan Ağbal, büyüme için gerekli adımları attıklarına işaret ederek, 2016'nın son çeyreğinden itibaren bütün beklentilerin aksine büyümede çok hızlı bir toparlanma yaşadıklarını, bu yılın ilk iki çeyreğinde büyümede yakalanan ivmenin artarak devam ettiğini belirtti.

Birçok göstergenin 2017 yılının üçüncü çeyreğinde de geçen senenin aynı dönemine kıyasla büyümede yukarı yönlü bir gelişme olacağına işaret ettiğine değinen Ağbal, şöyle devam etti:

"Biz Orta Vadeli Programda (OVP) 2017 yılı için büyüme hedefini yüzde 5,5 olarak belirledik. Ama bizim açıkladığımız tarihten sonra ortaya çıkan yeni göstergeler, bu büyümenin daha da yukarı yönlü olduğuna işaret ediyorsa ve hükümet yetkilileri de bu göstergelerden hareketle büyümenin hedeflenenden daha da yukarı olacağına işaret ediyorsa, burada bir yanlışlık yok. Son dönemde açıklanan göstergelere bakıldığında gerçekten 2017'de inşallah bir aksilik olmazsa, büyüme oranının yüzde 5,5'ten daha yüksek olması daha fazla ihtimalle beklenen bir olasılık."

Ağbal, Türkiye'nin borçluluk oranlarının ekonominin bugün hala güçlü bir performans gösterdiğine işaret ettiğini belirterek, kamunun kullandığı kredi oranının da toplam portföy içerisinde düşük olduğunu ifade etti.

-Varlık Barışı

Varlık Barışından gelen kaynağın sorulması üzerine Ağbal, bunu bir servet affı olarak görmediklerini, vatandaşların yurtdışındaki varlıklarının Türkiye'ye getirilmesi ile ilgili bir düzenleme yaptıklarını anımsattı.

Bunun büyük ölçüde bankacılık sistemi üzerinden, finans sektörü üzerinden bir uygulama olduğuna dikkati çeken Ağbal, bankalardan bu konuyla ilgili herhangi bir rakam toplamadıklarını, bunun gerekli olduğunu düşünmediğini aktardı. Ağbal, "Çünkü herhangi bir vergi almıyoruz buradan." dedi.

Hazinenin yeni enstrümanları ile 2,5 tonluk altının yastık altından çıkarıldığını belirten Ağbal, "İnşallah bu enstrüman vatandaşlarımız tarafından daha fazla kabul görürse, atıl vaziyette olan bu varlıkların da bu yolla ekonomiye kazandırılmasının imkanı olacak." ifadesini kullandı.

- Taşeron işçilerin durumu

Ağbal, taşeron işçilere kadro verilmesine yönelik çalışmaların sorulması üzerine, "Taşeron işçilerle ilgili çalışmalar devam ediyor. Sayın Başbakanımızın ifade ettiği çerçevede yılbaşından önce bu yasayı Meclisten geçirmeyi planlıyoruz. Burada Bakanlar Kurulu bir model noktasında karar verdiği anda da hükümet olarak bunu sizlerle paylaşacağız." açıklamasında bulundu.

Hazine borçlanması ve faizlere yönelik sorular karşısında da Ağbal, "Bugün Hazine borçlanması ve faiz bakımından son dönemde belki bir konjonktür olarak yukarıya gidiş söz konusu ama genel olarak kamu borcunun milli gelire oranının hala sürdürülebilir seviyelerde olduğunu görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Hazine garantileriyle ilgili orta vadede gerek şehir hastaneleri, gerekse garanti ödemeleriyle ilgili bütçeden gerekli ödenekleri öngördüklerini hatırlatan Ağbal, bütün hesapları bütçe disiplini üzerine yaptıklarını ve daha çok sağlık ve ulaşım alanında uygulanan bu projelerin ülkenin kalkınmasına önemli hizmetler sunacağını söyledi.

Bakan Ağbal, kamu-özel işbirliği projelerinin ülkenin ihtiyaç duyduğu temel alanlarda, yatırımların çok hızlı bir şekilde yapılması, vatandaşların kaliteli hizmet alması, Türkiye'nin büyüme potansiyelini yukarı çekecek, önemli stratejik yatırımların hayata geçirilmesi amacıyla yapıldığını ifade etti.

- "Bütçede bir kısır döngü asla söz konusu değil"

Milletvekillerinin bütçede kısır döngü olduğuna dair eleştirilerini de yanıtlayan Ağbal, "Bütçede bir kısır döngü asla söz konusu değil. 2011 yılından bu yana, merkezi yönetim bütçesinin 2016 ve 2017 yıllarını dışında tutarsak, bütçe açığı yüzde 1'in altındadır. Son iki yılda da bütçe açığı hedefini hükümet olarak yukarıya çekmek suretiyle bunu yaptık. Orta vadeli hedeflerimizin gerçekçi, ulaşılabilir, tutarlı olduğunu düşünüyoruz." dedi.

Ağbal, tarım sektörüne 30 milyar liralık destek sağladıklarını da kaydetti.

Milletvekillerinin hükümetin 2023 hedeflerini koruyup korumadığına yönelik sorusuna Ağbal, "2023 hedeflerimizi hala koruyoruz." cevabını verdi.

Maliye Bakanı Ağbal, geçmişteki uzlaşmalarda usulsüzlük yapıldığı iddialarına ilişkin ise "Bu evrakların altına imza atan bütün arkadaşlarımın namusuna da kefilim, işlerini yaparken de ehil ve dürüst davrandıklarına da kefilim. O açıdan vicdanım rahat." diye konuştu.

Ağbal, yeniden yapılandırma kapsamında şu ana kadar toplam 30,7 milyar liralık gelir sağladıklarını belirterek, ertelenen SGK primlerine ilişkin olarak, "Bunlara ekimde başladık, birkaç güne kadar çıkar, orada yaklaşık 9 milyar liralık bir tahsilat var. Bizim açımızdan yıl sonu hedefleri bakımından önemli." ifadesini kullandı.

-Şeker fabrikalarındaki işçilerin kadroya alınması

Özelleştirme uygulamalarında 2018'de 10 milyar liralık hedefe yönelik olarak Ağbal, bunun 6-7 milyar lirasının geçmiş yıl özelleştirmeleri ile bu yılki özelleştirmelerin taksitlerinden geldiğini söyledi.

Ağbal, şeker fabrikalarındaki kadrosuz işçilerin durumuna ilişkin olarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Şeker fabrikaları benim gözbebeğim. Şeker fabrikalarındaki işçilerimiz büyük bir özveriyle o fabrikalarını ayakta tutuyorlar. Bununla ilgili hükümet olarak, hem şeker piyasasının hem şeker fabrikalarının hassasiyetini biliyoruz. Bu konuda mutlaka gerek işçilerimiz, gerek sendikalarımız, gerek yerel paydaşlarımız hep beraber istişare ederek, şeker fabrikalarının daha da büyümesi, yatırım imkanının artırılması için gerekli çalışmaları yapacağız. Tabii özelleştirme de yapacağız ama burada bütün hassasiyetleri dikkate alarak çalışma yapacağız. (Kadrosuz işçiler) O konuda beraber çalışıyoruz zaten. Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğümüz bir çalışma yaptı, işçi arkadaşlarımızla da sendikadaki arkadaşlarımızla da görüşüyoruz. Zamanı gelince arkadaşlarımızın beklentileriyle ilgili olumlu adımları atacağız."

-"Bu bütçe en vicdanlı bütçe"

Türkiye'de istihdam ve işgücüne katılıma da değinen Ağbal, son bir yılda 1 milyonun üzerinde istihdam üretildiğini vurguladı. Naci Ağbal, "Ama en çok üzerinde çalışmamız gereken konu yine istihdam, yine işsizlik oranları. İşsizlik oranlarının daha da aşağıya gelmesi, daha da tek haneli oranlarda olmasını hepimiz isteriz. Bu konuda kısa, orta, uzun vadede yapacaklarımız var ve yapıyoruz bunları. İstihdamı artırmasaydık, bu kadar kişi gelir elde etmeseydi, büyüme daha düşük olacaktı." dedi.

Maliye Bakanı Ağbal, yapısal reformlarla alınan tedbirler sayesinde Türkiye ekonomisinin çok hızlı bir şekilde toparlandığını söyledi.

Ağbal, Gelir Vergisi Kanunu'na yönelik bir soruya karşılık, "Gelir Vergisi Kanunu'nu inşallah yıl başında getireceğiz." ifadesini kullandı.

Bütçeyi "vicdanlı" görüp görmedikleri sorusunu Ağbal, "Bu bütçe en vicdanlı bütçe." diye yanıtladı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber