Bir yılbaşı kartı nedeniyle memurluktan atılan bir vatandaşın öyküsü...

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 09 Nisan 2007 07:06, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bir yılbaşı kartı nedeniyle polis, MİT, Mülkiye Başmüfettişi, Vali ayağa kalktı. DGM, Cumhuriyet Savcısı, İçişleri Bakanlığı o kartın peşine düştü; sıraya Personel Genel Müdürlüğü, Teftiş Kurulu Başkanlığı girdi. Tanıdıklarına, arkadaşlarına, dostlarına, gazetecilere, yazarlara, farklı görüşlerdeki parti liderlerine ve aydınlara gönderdiği yılbaşı kartı nedeniyle devlet memurluğundan atıldı. O yılbaşı kartı ve ona bağlı davaların tamamlanması için sekiz mahkeme, toplam 62 savcı ve yargıç üç ile yedi yıl arasında çalıştı. Kars'ın Kağızman İlçesi Kaymakamlığı'ndan Yozgat Hukuk İşleri Müdürlüğü'ne atanan Asım Arslan'ın; neredeyse devletin kendi memuru olan bir yurttaşıyla ilgili bütün birimlerini ayağa kaldıran yılbaşı kartı 1986 yılında Yozgat'tan postaya verilmişti.

"Yeni yılınızı insan haklarının çiğnenmediği; düşünce suçunun olmadığı; demokrasinin tüm kurumlarıyla işler hale geldiği; emekçi sınıfların da kapitalist sınıflar gibi örgütlenip devlet yönetiminde söz sahibi oldukları; milli gelirin adil dağıtıldığı; sosyal adaletin gerçekleştiği; ekonomimizin IMF'nin, holdinglerin, para babalarının çıkarlarına göre değil, çalışan geniş halk kitlelerinin çıkarlarına göre yönetildiği; kalkınmış, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmış, tam bağımsızlığın, özgürlüğün, barışın, kardeşliğin, dostluğun, sevginin egemen olduğu yepyeni bir Türkiye'nin özlemiyle kutlar; sağlık, başarı, mutluluk, esenlikler diler ve saygılar sunarım."

Vay sen misin böyle bir yeni yıl dileyen! İşte o karta MİT tarafından el konulduktan sonra neredeyse devletin her kurumu yürümeye başlamış Asım Arslan'ın üstüne doğru. Ama elbette bunun bir de öncesi var. Kırşehir'in Akçakent ilçesinde doğmuştu Arslan. Liseyi Ankara Gazi'de, üniversiteyi de Hukuk Fakültesi'nde okumuştu. İçişleri Bakanlığı'nın sınavını kazanıp Ankara Valiliği'nde kaymakam adayı olarak göreve başladı. Çorum, Rize ve Denizli'nin ilçelerinde kaymakam vekilliği yaptı. İki buçuk yıllık kaymakam adaylığı süresini tamamlamıştı. Artık kaymakamlık kursuna çağrılması ve altı ay sonunda başarılı olursa kaymakam olarak atanması gerekiyordu. Ama dönem Süleyman Demirel'in AP önderliğinde Milliyetçi Cephe hükümetlerini kurduğu yıllardı. Cephecilik, partizanlık yapmayanlara su bile yoktu.

"Yasal koşulları yerine getirdiğim halde kaymakamlık kursuna çağrılmadım. Kaymakam vekilliği görevinden alınıp Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü Arşiv Müdürlüğü'nde Kısım Şefi adı altında büro memurluğuna atandım. Kaymakamlığım engellenmek istenmişti. Danıştay'a dava açtım. İptal kararı üzerine kaymakamlık kursuna katılıp başarıyla bitirdim. Kars'ın Kağızman ilçesine atandım kaymakam olarak."

Karaborsaya karşı savaş

Mutlu ve heyecanlıydı görevine başladığında. İdealist bir kaymakam olarak köylülere, halka en iyi biçimde hizmet etmek istiyordu. Artık düşüncelerini gerçekleştirme olanağına kavuşmuştu. Göreve başladığı yıllarda yağ, şeker, çay, sigara, benzin ve mazot gibi temel tüketim maddeleri karaborsadaydı. Ekipler kurdu, fiyatları denetlettirdi, yakalattığı karaborsa malları normal fiyatla halka sattı. Halkın desteğiyle Kağızman Halk Tüketim Kooperatifi kurdu. İlçe halkının ihtiyaçlarını karşılamak için canla başla çalıştı.

"Kooperatif ve birlik kurmamdan, halkı demokratik yollarla örgütlememden, karaborsacılarla, hırsızlarla, hortumcularla mücadele etmemden çıkarı bozulan ağalar, şeyhler, sömürücüler, aşiret reisleri beni valilikten hükümete kadar şikâyet ederek görevden alınmamı istediler."

Şikâyet üzerine Kağızman Kaymakamlığı'ndan alınarak Erzincan İl Hukuk İşleri Müdürlüğü'ne atanır. Yurttaşların büyük bölümü karşı çıkar bu atamaya. Cumhurbaşkanlığı'na kadar başvuru yaparlar. Arslan da Danıştay'a başvurur. Yüksek mahkeme işlemi hukuka aykırı bularak iki kez yürütmeyi durdurur. Ancak şikâyetler bitmez. Demirel'in AP azınlık hükümeti bu kez atamasını Tunceli'nin Nazimiye ilçesi'ne yapar. Ancak 12 Eylül darbesi olur ve iktidarı ele geçiren askerler tüm atamaları durdurur. AP'ye giden şikâyetler bu kez 12 Eylülcülere yapılır ve Danıştay'ın durdurduğu

atamayı, ülkede hak hukuk kalmadığı bir süreçte darbeci generaller gerçekleştirir.

Asım Arslan'ın tayini Yozgat İl Hukuk İşleri Müdürlüğü'ne yapılmıştır. Artık seçimler olmuş, ANAP iktidara gelmiştir. İşte o süreçte gönderir Arslan 'devletin dış ve iç güvenliğini tehdit eden; halkı ırk, din, mezhep ve sınıf farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği iddiasıyla postanede MİT ve polis tarafından el konulan ve sonunda da DGM'lik olan' yılbaşı kartını. Müfettişler soruşturma açar. Kartı DGM'lik bulur.

"Hakkımda soruşturma yapmakla görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişi'ne yılbaşı kartında yer alan düşünceleri daha önce de savunduğumu, örneğin 'Sömürülen Atatürk ve Atatürkçülük' adlı kitabımda bu görüşlerin de yer aldığını söyledim. Bu sözlerim üzerine müfettiş söz konusu kitabımı da soruşturma kapsamına aldı ve yılbaşı kartımla birlikte DGM'lik saydı."

Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanır Arslan. Mahkeme kart ve kitap için takipsizlik kararı verir. Ancak bu, hükümetin gözünde aklanmasına yetmez. Üçlü kararnameyle görevinden alınır, Ankara'ya DSİ Genel Müdürlüğü emrine memur olarak verilir. Basit bir büro memurudur artık ve maaşı yarı yarıya indirilmiştir. Herkes DSİ'de vebalı gibi kaçar ondan. Çünkü öyle talimat verimiştir.

Sonunda İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu devlet memurluğundan çıkarılmasına karar verir. Bu karar verildiğinde 18 yıllık devlet hizmeti vardır Arslan'ın.

Memurluktan ikinci çıkarılma

Bu da yetmez, ek ceza olarak aynı kurul önce üç ay, ardından altı ay kıdem indirilmesi, sonra da 12 ay kademe ilerlemesinin durdurulmasına karar verir. Ardından bir de sicil bozma cezası alır. Hatta devlet memurluğundan çıkarıldıktan bir süre sonra bakanlığın Yüksek Disiplin Kurulu'ndan bir yazı alır. Yazıda devlet memurluğundan çıkarılacağı belirtilerek savunma istenmektedir. "Ben zaten devlet memurluğundan çıkarıldım" dese de aldığı yanıt "Biz, sizi devlet memurluğundan bir kez çıkardık. Şimdi ikinci kez çıkaracağız" olur.

Artık işsizlik kapıya dayanmıştır. Bakmak zorunda olduğu bir ailesi vardır. 'Sömürülen Atatürk ve Atatürkçülük' dışında 'Üniversite Gençliğinin Sorunları ve Çözüm Önerileri', '633 Adam' ve 'Belgelerle Türkiye' gibi kitapları da vardır Arslan'ın. Kitap yayımlayarak ve kitaplarını doğrudan okuyucuların ayağına götürerek hayatını kazanmaya başlar. Ancak her yerde baskıyla, hakkında soruşturma bile açılmamış kitaplarının toplatılmasıyla karşılaşır.

Ama yılmaz. Hem geçim, hem de hukuki savaşımını sürdürür. Sonunda açtığı bütün davaları kazanır. Devlet memurluğuna döner. Emeklilik sürecini tamamlamak için de yaklaşık iki yıl daha görev yapar. Sonunda emekli olur. Bütün bu yaşadıklarını, Atatürkçü olduğu halde bütün cuntacılara ve darbe yapılmasına neden karşı olduğunu 'Bir Vatandaşın Anıları' adlı kitabında bir araya getirmiş Asım Arslan.

Ancak, bütün bu yaşadıklarına ek olarak, daha başına gelenler yetmemiş ki soyadı bile değişmiş Arslan'ın: "'Aslan' olan soyadım, bundan bir süre önce nüfus cüzdanımı değiştirince 'Arslan' oldu. Nüfus kütüğünde 'Arslan' olarak yazılan soyadım nüfus cüzdanına yanlışlıkla 'Aslan' yazılmış. Bundan böyle 'Arslan' soyadını kullanmamam gerekiyormuş." Ne diyelim, amma da zor zanaatmış Türkiye'de 'vatandaş' olmak!

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber