28 Şubat'ta yaşananların hesabı sorulmasın mı?

28 Şubat davasında darbeciler için ağırlaştırılmış müebbet hapis istenmesi, 'ulusal kuvvetleri' harekete geçirdi. Sanık paşalar ve yandaşları, 'FETÖ kumpası' bahaneleriyle postmodern darbenin yargılanmasını engellemeye çalışıyor

Kaynak : Star Gazetesi
Haber Giriş : 24 Aralık 2017 07:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
28 Şubat'ta yaşananların hesabı sorulmasın mı?

Şubat sürecinde hükümet düşüren, Genelkurmay'da yargıya, medya ve üniversitelere irtica brifingi veren 'kudretli generalleri', 28 Şubat davasında savcının ağırlaştırılmış müebbet istemesi üzerine 'mağdur' rolüne soyundular. Aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın da bulunduğu 60 sanık, sahte belgelerle kumpas mağduru olduklarını savunarak bu ülkede dinini yaşamak isteyer milyonlarca kişiye yaşattıkları zulmü unutturma çabasına girdi.

ZULÜM UNUTULMADI

28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nda, generallerin 'darbe' tehdidiyle sözde irtica ile mücadele kararları alındı. Askerlerin yönetime direkt el koymak yerine hükümetin, Meclis'in, yargının üzerinde oluşturdukları vesayet ve bunun en önemli aracı olarak faaliyet 'Batı Çalışma Grubu' ile devleti yönettiler. Sözde irtica ile mücadele adı altında dini hassasiyeti olan binlerce asker veya devlet memuru mesleklerinden uzaklaştırılmış, başörtülü öğrenciler 'ikna odalarına' alınmış, Refahyol hükümeti de iktidardan düşürülmüştü. Ankara Sincan'da Kudüs gecesi etkinliği bahane edilerek tanklar yürütülmüş, Başbakan Erbakan'ın dış politikaya alternatif kanallar oluşturmak için çıktığı Mısır, Libya, Nijerya ziyaretleri, Sincan Belediyesi'nin Kudüs gecesi, Ali Kalkancı ve Aczmendi komploları gibi gerekçeler öne sürülerek önce Sincan'da tanklar yürütülerek darbe tehdidinde bulunuldu, sonra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Erbakan'a uyarı mektubu gönderildi. Medya ve STK'lar da devreye girerek sözde irtica tehdidi tüm ülkede korku havası oluşturdu. Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, "Ülkeyi iç savaşa sürüklediğini" savunarak, Refah Partisi'nin kapatılması için dava açtı. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyeleri Genelkurmay Başkanlığı'na çağrılarak kendilerine irtica konusunda brifing verildi. "Genç subaylar rahatsız", "Hükümete son uyarı" gibi gazete manşetleriyle medya darbenin aracı olarak kullanıldı. Baştalın cadı avıyla başörtülü kızlar üniversitelerden uzaklaştırıldoı, tüm Türkiye fişlendi ve soruşturmadan geçirildi, Erbakan-Çiller hükümeti düşürüldü ve yerine askerlerin istediği bir azınlık hükümeti kuruldu. Bankalar batırılarak halkın sırtına 80 milyar dolarlık borç yükü bindirildi .

BALANS AYARI!..

Kudretli generallerin "28 Şubat süreci bin yıl sürecek" ve "Demokrasinin balans ayarını yaptık" sözleriyle 1997-2002 yılları arasında estirdikleri faşizm rüzgarının hesabı 15 yıl sonra sorulmaya başlandı. 2012 yılında TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu kuruldu ve 28 Şubat başta olmak üzere yaşanan tüm askeri darbeler araştırılmaya başlandı. Ancak açılan davanın bir türlü sonuçlanamaması dikkati çekti. 15 Temmuz'dan sonra yargıdaki büyük temizlik, 28 Şubat davasının 'sümenaltı' edildiğini de ortaya çıkardı.

ALGI OPERASYONU

Aydınlık ve Sözcü gazetesi, 28 Şubat sanığı eski askerlerin davasında sanıklar için 'ağırlaytırılmış müebbet' hapis talepleri gelince algı operasyonu başlattı. İki gazeteye göre 28 Şubat'ın 'kudretli paşaları, FETÖ'cülerin kumpasına kurban gitmiş... Ancak, 28 Şubat'ta Türkiye'ye yaşatılan faşizm zorbalığı tüm ülkenin gözü önende sergilendi.

TANKLAR, 4 ŞUBAT'TA KUDÜS GECESİNE

KARŞI YÜRÜTÜLMÜŞTÜ

RP'li Sincan Belediyesi'nin 30 Ocak 1997'de düzenlediği Kudüs gecesi etkinliği, medyada abartılı bir şekilde 'irtica hortluyor' şeklinde yer aldı. Bu olaydan 5 gün sonra 4 Şubat 1997'de 20 tanktan oluşan konvoy, Kudüs gecesinin yapıldığı Sincan sokaklarından yürütüldü. Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir "Demokrasiye balans ayarı yaptık" dedi. Kudüs Gecesi'ni düzenleyenler Ankara 2 No'lu DGM'de yargılandılar. Ağır cezalara çarptırıldılar. Darbeci askerlerin Kudüs gecesi bahanesiyle tankları sokağa indirmesinden 20 yıl sonra, tüm dünyanın Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde Kudüs'e sahip çıkması manidar bulundu.

24 milyon mağdur var

28 Şubat'ta darbecilere karşı mücadelesiyle öne çıkan STK'lardan biri olan eski MAZLUMDER Başkanı avukat Şadi Çarsancaklı, darbecilerin bugün FETÖ ve Ergenekon-Balyoz davaları üzerinden mağduriyet havası oluşturup masum gibi görünmeye çalışmalarına tepki gösterdi. Çarsancaklı, şunları söyledi: "28 Şubat basbayağı, kelli felli, gerçekleşmiş bir darbeydi. 28 Şubatçılar, darbeyle hükümeti düşürdüler. Bunun için hakimleri baskı altına aldılar, üniversitelere binlerce başörtüsü gözlemcisi gönderdiler. 15 Temmuz darbecisi FETÖ'cüler de, bu yöntemi 28 Şubatçılar'dan öğrendi. Türk Ceza Kanunu, o zamana kadar devleti yıkmaya yönelik örgüt yargılamalarında hep PKK gibi dışarıdan örgütleri düşünüyordu. Ama devletin içinden bir örgüt çıkacağını hiç düşünememişti. 28 Şubatçılar, Batı Çalışma Grubu gibi bir devlet içi örgüt kurmayı ve yargıyı, devlet kurumlarını deforme etmeyi akıl etti. Onu ilk defa 28 Şubatçı generaller becerdi, 15 Temmuz'daki FETÖ'cülere de bu yolu açtılar."

Kudretli generaller inkara kalkışmasın

28 ŞUBAT darbesinde sadece dini inançlarını yaşamak istedikleri için üniversiteden uzaklaştırılan binlerce öğrenciden olan Nuray Canan Songür, o dönem 'kudretli komutan' olarak konuşan generallerin bugün kumpas mağduru gibi davranmalarına tepki gösterdi. İstanbul Üniversitesi'nden başörtülü olduğu gerekçesiyle zorla çıkarılan, gözaltındayken karnındaki beş aylık bebeğini kaybeden Songür, "28 Şubat işkencesi olmasaydı, bebeğim bugün 19 yaşında bir yetişkin olacaktı" dedi. Songür, 28 Şubat davasında savcının darbeci generallere 'Bin yıl sürecek' dedikleri 28 Şubat'tan 20 sene sonra 'ağırlaştırılmış müebbet hapis' istemesinin adaletin ecelli edeceğine dair olan umudunu haklı çıkardığını söyledi. Songür şunları anlattı: "O dönem, milletin iradesine zorbaca müdahale edenlerin açıklamaları, görüntüleri, fiiliyatları ve mağdurları ortadayken, sanıkların hala çeşitli mazeretlerle suçlarını inkara kalkışmalarının bir değeri olmadığı gibi hak ettikleri cezaya çarptırılmalarını da engelleyemeyecektir."

YAŞANAN DARBENİN 80 MİLYON ŞAHİDİ VAR

Avukat Cüneyt Toraman, 28 Şubat darbesinin aktörü generallerin, kendilerini kumpas iddiasıyla savunmaya çalışarak esaslı bir mantık hatası yaptığına dikkati çekti. Toraman, "28 Şubat, teşebbüs değil tamamlanmış ve 80 milyonun önünde gerçekleşmiş bir darbedir. 28 Şubat'ta bu generaller tankları yürütmedi mi, binlerce kamu görevlisi meslekten uzaklaştırılmadı mı, 'yeşil sermaye' diye şirketler kapatılmadı mı, yargı mensupları Genelkurmay'da toplanıp brifing verilmedi mi?" diye konuştu. Kudretli generallerin neden olduğu mağduriyetlere dikkat çeken Toraman, şunları söyledi: "Bizim tespitimize göre, doğrudan zarar gören vatandaş sayısı 24 milyona ulaşıyor. Katsayı rezaletiyle 14 milyon imam hatip liseli mağdur edildi. 1 milyon memur ve TSK mensubu işinden edildi. Binlerce öğrenci okulundan edildi. Refah Partisi kapatıldı, siyasetçiler yasaklı hale getirildi. Bütün bunlar, 28 Şubat'ta askerlerin darbe tehdidiyle yayınlanan MGK bildirisiyle, Sincan'daki yürütülen tanklar ile yapılmadı mı? Tankları sefere çıkaran Korgeneralin Sincan'ın tatbikat olmadığını mahkemede söyledi. 'Hayır tatbikat değildi. Bana geceyarısı '70- 80 tankı yürüt' diye telefon emri geldi. Tatbikat 7 Şubat'ta yapılacaktı. Tanklar Sincan'da 4 Şubat'ta yürütüldü' sözleri ortada."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber