Yargıdan, özelleştirme sürecine ilişkin ilk farklı karar

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 23 Nisan 2007 09:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Atilla ÖZSEVER'in Radikal'deki yazısı

Yargı özelleştirmede şimdi daha hassas

Danıştay, üç şeker fabrikasının özelleştirilmesiyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. 1990'lı yıllardan sonra ilk kez özelleştirme sürecinin başlangıcında böyle bir karar alındı. Yargı, kamu yararı ve yabancılara satışta daha duyarlı

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Bor, Ereğli ve Ilgın Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. Kurulun 9 Nisan 2007 tarihli kararında, üç şeker fabrikasının çalışanlarıyla birlikte özelleştirme programına alınmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) kararının yürütmesi durduruldu.

Kararı değerlendiren ve Danıştay'da dava açan Şeker-İş Sendikası avukatı Gökhan Candoğan, şunları söyledi:

"1990'lı yıllardan sonra ilk kez özelleştirme sürecinin başlangıç aşamasında böyle bir karar alınmış oldu. Danıştay, daha önce ihale koşulları, şartname gibi özelleştirmenin ileriki aşamalarında iptal kararları verebiliyordu. Şimdi özelleştirme programına alınmasıyla

birlikte yürütmeyi durdurma kararları çıkıyor. Yargının burada hukuki denetime, kamu yararına daha fazla önem verdiği dikkati çekiyor."

Tüpraş'taki yabancı hisse

Tüpraş'ın yüzde 14.8'lik kamu payının yabancılara satışını da iptal ettiren avukat Gökhan Candoğan, "Özelleştirmede sorunlar yaşandıkça yargının yeni özelleştirmelere daha doğru bir noktadan bakma şansı doğuyor. Üretim ve yatırım garantisi dikkate alınıyor. Yabancı şirketlerin piyasada hâkim bir duruma yükselmesine belli bir hassasiyet gösteriliyor" diye konuştu.

Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök de, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine yardımcı olmak üzere oluşturulan üçlü konsorsiyumda ED-F Man şirketinin bulunduğunu belirterek, "Bu şirket, şeker ticaretinde dünya lideridir. Fabrikalarımızın özelleştirilmesi halinde kendi çıkarı ve kârıdan başka bir şey düşünmeyeceği aşikârdır" dedi.

Şeker fabrikalarıyla ilgili dava süreci şöyle gelişti: Şeker-İş Sendikası Bor, Ereğli ve Ilgın şeker fabrikalarının özelleştirme programına alınmasına ilişkin 1 Aralık 2005 tarihli Özelleştirme Yüksek Kurulu kararının iptali istemiyle ilgili olarak Danıştay'da dava açtı.

Davanın gelişim süreci

Danıştay 13. Dairesi, sendikanın talebini reddetti. Bunun üzerine Şeker-İş, üst kurul olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na itiraz etti. Kurul, sendikanın itirazını haklı bularak, şeker sektörünün dengeleri nedeniyle en kârlı üç fabrikanın satışının, özelleştirme stratejileri ve danışman firmanın raporu doğrultusunda gözden geçirilmesini isteyerek, dosyayı yeniden görüşülmek üzere Danıştay 13. Dairesi'ne iade etti.

Danıştay 13. Dairesi ilk kararında ısrar ederek, özelleştirme kararının hukuka uygun olduğunu belirtti ve yürütmeyi durdurma istemini ikinci kez reddetti. Şeker-İş'in 23 Ocak 2007 tarihindeki ikinci itirazı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca yeniden haklı bulundu ve yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Danıştay 13. Dairesi, dava konusu ÖYK kararının iptal istemini daha sonra esastan karara bağlayacak.

Üyesine istihdam yaratan kooperatif: İmecekoop

İzmir limanında çalışanlar, İmecekoop adı altında bir işçi kooperatifi kurdular. Bu kooperatif, diğer kooperatiflerden farklı olarak ortaklarına başta istihdam (iş) imkânı olmak üzere eğitimden sağlığa, sanattan spora, tüketimden üretime ve krediye kadar bir dizi olanak sağlamayı amaçlıyor.

Kooperatif çalışanları aynı zamanda ortak olduklarından çalışma koşullarını belirlemede etkili oluyorlar. Taşeron şirketler, liman hizmetlerinde genelde kayıt dışı ve geçici işçi çalıştırırken İmecekoop üyelerine daha kolay, aracısız ve sigortalı iş olanağı sağlıyor.

Kooperatif Başkanı Nuh Aslan'ın verdiği bilgiye göre, son genel kurulda oluşturulan 'Yatırım ve Kredi Fonu'yla ortaklarına bankalardan daha avantajlı kredi olanakları sağlanıyor ve bu vesileyle iş makinesi ve

araç-gereç temin ediliyor.

Ayrıca bu fon üyelerin zor günlerinde bir dayanışma işlevi görüyor, eğitim, kültür, sanat ve sportif faaliyetler için de bütçe düzenliyor.

İmecekoop, İzmir limanında gemilerin bağlanması, çözülmesi, yükleme-boşaltma, sevkıyat, depolama, sigortacılık hizmeti gibi çok sayıda hizmet sunuyor.

Kooperatif, 25-29 Nisan 2007 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi'nde düzenlenen ve 511 yerli-yabancı firmanın katıldığı 9. Uluslararası Denizcilik Fuarı'nda temsil edilecek.

Özgüven sorunu

Özgüvenin temeli, 'taşıdığımız değerler'dir. Taşıdığımız değerlerin bizde gerçek bir değer oluşturmasının yolu da, bu değerleri bizim kazanmış olmamızdır. Eğer taşıdığımız değerler bize en yakınlarımız da olsa başkaları tarafından verilmişse bizde gerçek bir özgüven oluşturmaz.

Onun için de 'değer kavramı' kültürden kültüre, çağdan çağa, toplumdan topluma değiştiği halde kendi kazandığımız değerlerin oluşturduğu özgüven değişmeyen bir özellik taşır.

Çocuk yetiştirmenin temel kuralı, onları bizim değerli saymamız değildir, onları kendi kazanacakları değerlerin bilinciyle yetiştirmektir. O nedenle de, yapabileceği her şey çocuğa öğretilmeli; çocuğu kendi yaptıklarıyla kazanacağı değerle oluşan özgüvenle güçlendirmeliyiz. Bu temel kural, gençler için de, erişkinler için de geçerlidir...

Özgüvenin önemli bir etkeni de, 'haklı olduğuna inanmak'tır. Haklı olduğuna inanan kişi, özgüveni yüksek kişidir... Özgüvenin bir başka etkeni de, yararlı bir iş yaptığını bilmektir. İnsanlar gösterdikleri çabalarla yararlı iş yaptıklarını bilirlerse o işi yapma istekleri çoğalır, çaba harcamaları için güçlü bir itki duyarlar. O bakımdan da öğrencilere yararlı bir amaç için çalıştıkları bilinci verilmelidir...

Özgüveni besleyen önemli bir kaynak, yapılması gerekenleri bütün gücüyle yaptığına inanmaktır. Geçirilen süreç içinde yapılması gerekenleri yaptığına inanan kişiler, özgüvenleri yüksek olarak 'içleri rahat' olacaklardır...

Erdal ATABEK

'Bizim Duygusal Zekâmız'dan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber