Fuat Oktay: Türkiye'de FETÖ'nün beli kırılmıştır

CNN TÜRK'te ekrana gelen Hafta Sonu programında gündeme dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Latin Amerika ziyaretlerinin detaylarını anlattı ve bu ülkelerle işbirliğinin artması için ilgili bakanlıkların çalışma yürüttüğünü belirtti. Küba ile sağlık alanında ortak çalışmanın olabileceğini açıklayan Oktay, "İşbirliği başlarsa tek bir alanda kalmaz. Bu ülkelere savunma sanayi ürünlerimizi de ihraç edebiliriz" dedi

Haber Giriş : 20 Ocak 2019 10:50, Son Güncelleme : 20 Ocak 2019 11:04
Fuat Oktay: Türkiye'de FETÖ'nün beli kırılmıştır

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Türkiye'de FETÖ'nün beli kırılmıştır

CNN TÜRK'te ekrana gelen Hafta Sonu programında gündeme dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Suriye'deki terör varlığıyla ilgili "Türkiye'nin kontrolünde bir güvenli bölgeden bahsediyoruz. Yeni bir terör koridoruna asla müsaade etmeyiz" açıklamasında bulundu. FETÖ ile mücadeledeki son duruma da değinen Oktay, "Türkiye'de bu örgütün beli kırılmıştır. Henüz yurt dışında aynı şekilde temizlenebildiğini ifade etmek mümkün değil. Terör örgütünün başı ABD'de çalışmalarına devam ediyor" ifadelerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Faut Oktay'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Yeni Hükümet Sistemi

Bizim yaklaşım tarzımıza geldiğinde ise, birden fazla bakanlığı ilgilendiren, birden fazla koordinasyonu ilgilendiren faaliyetlerle alakalı yoğun şekilde bir koordinasyon görevi mevcut vekalet sisteminin yanı sıra çok ciddi bir dönüşüm... 100 yıl içerisindeki belki birinci tek partili dönemden çok partili döneme geçiş, kırılma noktasıydı. Bu da yeni bir kırılma noktasıdır.

Yeni sistemin faydaları

Yeni sistemde ne oldu? Bürokrasideki zaman kaybının önüne geçildi. Ofisleriyle, politika kurullarıyla, bakanlık sayılarının azaltılmasıyla çok daha etkin bir yapı olsun ama aynı zamanda da esnek bir yapı olsun. Hızlı karar alabilelim, uygulayabilelim. Ama karar mekanizmasında değişiklik gerekirse de o değişiklikler çok hızlı alınabilsin. Bu yasama alanında da böyle. Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri öyle bir esneklik kazandırıyor ki, kanun hükmünde; Meclis'in yetkisi ayrı bir yerde. Sistem, yasama ve yargıyı çok ciddi bir şekilde ayırıyor.

"Ekonomik saldırıyı yeni sistemle önledik"

Önceki sistemlerde belki aylar alacak olan durumda böyle bir ekonomik saldırının nasıl hızlı şekilde önüne geçildiğini gördük. 2000 krizini düşünün, ki bizim krizle alakası yoktu, manipülasyondu. Ağustos saldırısının nasıl yönetildiğine bakın, ekonomi yönetiminin kimde olduğu belli, Sayın Cumhurbaşkanı'nın zatında birleşen ve belirlenen politikalar çerçevesinde de hızla uygulamaya geçilen bir yapı, bunu gördük. Zaten Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak benim; yasama ile ilişkilerde, 'yasamanın şu şu alanlarında yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var, bunu çalışıyorum ama bakanlıklardan yürütmeden ortak bir görüşe ihtiyaç var' dediğimde onun çalışmasını yapıyoruz.

Fazıl Say konseri

Burada mesaj son derece net. Olması gereken bir mesaj. Bütün dünyaya birleştirici gözle bakan Cumhurbaşkanının, böyle bir konserde bulunması kadar tabii bir olay yok. Zaten orada da ne kadar tabii olduğu anlaşıldı. Normalde sosyal fay hatlarından bahsedilir, kutuplaşmadan bahsedilir. Orada olsaydınız, o kutuplaşma dediğiniz derinliğin olmadığını, gönülden gönüle de bir yol olduğunu görmüş olurdunuz. Biz orada bunu yaşadık. Biz, Türk Halk Müziği'ne ne kadar yakınsak bu da başka bir alan ve bir o kadar güzel. Bizim farklılıklarımız, zenginliğimiz dediğimiz olayı biz orada fiilen yaşadık. Gerçekten karşılıklı saygı ve sevgiye dayanan ve seyircisiyle bütünleşen, güzel bir örnek oldu. Ümit ediyorum ki bu tür olaylar artarak devam eder. Bizim için de güzel bir konserdi.

Dış politika

Cumhurbaşkanımızın programı esas alınıyor. Bunun yanı sıra özellikle yeni seçilen devlet başkanlarının; bir kaç ülkeye o çerçevede gitmek durumunda kaldık. Ama benim yapımla da alakalı. Gittiğimizde törene katılıp dönmek benim yapıma da uygun değil. Benimle yakından çalışan arkadaşlar bilirler. Olabildiğince kaldığımız her saniyeye bir görüşmeyi sığdırırız. Ama tesadüfen görüşmeler değildir. Bir projenin parçasıdır.

Latin Amerika ülkeleri ile ilişkiler

Latin Amerika'ya gittiğimizde şunu gördük. Sayın Cumhurbaşkanımızın Latin Amerika'da müthiş bir karşılığı var. Cumhurbaşkanımızdan Türkiye'yi kast ediyorum. Latin Amerika, bizim hep gündemimizin belki dışında oldu, coğrafi olarak uzak olmasından dolayı belki de... Amerika dediğimizde hep ABD, Kuzey Amerika ile ilgilendik ama güneyde çok farklı bir dünya var. Venezuela boyutunda gittik ama proje dediğimizde ne var? Siyasi işbirliklerinin sürdürülebiliyor olması, ekonomik işbirliklerinin sürdürülebilir kılınmasına bağlı...

Biz geldik, geldikten üç gün sonra da Venezuela Cumhurbaşkanı buradaydı. Venezuela çok geniş maden yatakları olan bir ülke. Venezuela şu anda OPEC dönem başkanı. Venezuela çok yakın bir geçmişte dünyanın en zengin ülkelerinden birisiydi. Tarım ve hayvancılık ve turizm alanında baktığınızda muhteşem bir fırsat olan bir ülke. Türkiye'ye karşı da muhabbet besleyen bir ülke. Bir taraftan da Amerika'nın yaptırımları var. Biz ne diyoruz? Herhangi bir ülkenin sadece kendi çıkarlarını düşünerek diğer ülkeler arasındaki ticareti engelleyici yaptırımlara karşıyız.

Her bir ülke kendisine göre yaptırımlar uygulamaya başlasa, yarın Rusya, Hindistan, Türkiye, Fransa... Bu yaşanabilir bir dünya olur mu? Tamamen bir kaos oluşturursunuz. Biz belirli bir alan belirlemeye çalışıyoruz.

Türkive ve Küba işbirliği

Küba Devlet Başkanı ile de görüştük. Cumhurbaşkanımızın ziyaretleri vardı o bölgeye... Biz projeler boyutunda neleri geliştirebiliriz anlamında; bizim ziyaretlerimiz, Cumhurbaşkanımızın ziyaretleri sürdürülebilirliği sağlanması çerçevesindeydi. Biyoteknoloji konusunda ortak çalışmalar yapmamız gerektiği Küba Başbakanının teklifiydi. Aşı ve şeker hastalıklarıyla alakalı uzuvların kesilmesini önleyebilecek ciddi çalışmaları var. Yeni çalışmalar mevcut. Bunu birlikte götürebileceğimiz; biz de bu alanda çok ciddi çalışmalarımız var.

Savunma Sanayii alanında elde ettiğimiz başarıdaki ivmeyi diğer sektörlere taşımada çok yoğun çalışma içerisindeyiz. Sağlık bu sektörlerden birisi. Küba bu alanda çok net bir işbirliği talep ediyor. Ama şimdi ilgili bakanlıklarımız detay çalışmaya başlayacaklar.

Biz olmasını arzu ediyoruz, Küba da arzu ediyor. Şimdi teknik çalışma bunu gösterecek. Zaten teşviklerle de biz bunu geliştirmeye çalışıyoruz. Böyle bir potansiyel gözüküyor.

Aynı şekilde tarım ve turizm alanında çok ciddi bir potansiyel var. Yine Bolivya... Hiç Bolivya'nın ismini duydunuz mu? Bir Devlet Başkanı'nın bu kadar yakın hissedebilmesi mümkün değil... Bir çok alanda görüşüyoruz. Mesela Savunma Sanayii'ndeki gelişmeleri yakından takip ediyorlar. Bu alanda da işbirlİğimiz söz konusu. Bolivya da buna ilgi göstermiş. Hurda mesela... Hurda dediğimiz olay Türkiye için çok ciddi bir ihtiyaç, demir çelik üretimiyle alakalı. Orada şimdi çok ciddi potansiyel var, onu dahi kullanmaya başladık. Türkiye'den Latin Amerika'ya çok ciddi bir ticaret başlamış durumda. Orası da bizi keşfetmeye başladı.

İş adamlarına çağrı

Ben sizin vasıtanızla yine Türk iş adamlarına ısrarla sesleniyorum. Türkiye'nin büyüme modeli, kamunun devletin gidip ilişki kurduğu ülkelerde yatırım yapması değil. Özel sektör aracılığıyla büyüyen bir ekonomi modelimiz var. İş adamlarımızın daha da cesur olması gerekiyor. Riskler var tabi ki, ama getiri potansiyeli de yükseliyor. Bizim görevimiz riskleri minimize etmektir.

Gelişmekte olan ülkelerde yatırıma destek

Bugün bizim iş adamlarımız bize desinler ki "biz hazırız" Sudan'da Nijer'de biz yatırım yapmaya hazırız... Çıksınlar, biz onun altını devlet olarak doldurabilecek konumdayız.

Sadece yardım yapmakla kalmayalım, yeni bir modeli deneyelim. Öyle bir modeli deneyelim ki her iki tarafın kazanacağı... Mesela Sudan'da Nijer'de bunu yapalım istiyoruz. Tarım bu alanlardan birisi. Çok büyük alanlarda arazinin tahsisini konuşuyoruz. Türkiye'de arazi çok parçalanmış şekilde. Marka şirketlerin, ürünlerin oluşturulabilmesi arazinin ölçeğiyle de alakalı. Biz Türkiye'deki açığı kapatabiliriz. Türkiye kazanır buradan ama Türkiye'den daha çok bu çalışmanın yapıldığı ülke kazanır. Oradaki modelimiz de yerelde üretimin sağlanması... Oradaki ürünleri ister alır Türkiye'ye getirebilirsiniz, isterseniz alırsınız oradan üçüncü ülkelere ihraç edersiniz.

Suriyeli mülteciler

Türkiye'de en çok konuşulan konulardan birisi... "Siz Suriyelileri getirdiniz, siz hepsine birden oy kullandıracaksınız" Böyle bir şey söz konusu değil. Türkiye sınırlarını açtığında, karşıda hemen yanı başında gerçekten zulüm altında olan; bizdeki 15 Temmuz olayını düşünün. Kendi askerinin, devletinin ezip geçtiği savunmasız bir halktan bahsediyorsunuz.

Şimdi bu halk kendisine güvenli bir liman aradığında yanı başında Türkiye vardı. Türkiye çıkar gözetmeden kapılarını açtı. Bunu hepimiz biliyoruz. Biz nasıl 500 yıl önce yapılanlardan gurur duyuyorsak; dün Irak'tan kaçan Kürtlere bütün her şeyiyle kapımızı açtığımızdan gurur duyarak bahsediyoruz. Bugün de Suriye için böyle. 500 yıl sonra bizim torunlarımız gurur duyacaklar inşallah. Şu anda 3.6 milyon kayılı olanlar... Toplamda 4.7 milyonluk mülteci nüfusu var.

Amerika, Kanada ne yaptılar? Geldiler, biz her şeyiyle gönlümüzü ve soframızı açtığımız ortamda onlar nitelikli insan avına çıktılar. Yani doktorasını yapan, mühendis, öğretmen... Kendi ülkesinde faydalı olacağını düşündükleri Suriyelilerin içerisinden götürmek istediler ve götürdüler de. Bunu Türkiye'de de yaptılar. Biz belli noktada dur dedik, yapamazsınız. Dün de İçişleri Bakanımızın açıklaması vardı 53 bin civarında Türk vatandaşlığına geçen... Yoksa her gelenin Türk vatandaşı olacağı şeklinde bir politikamız yok. Geri dönüşlere baktığımızda Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı bölgesinde 300 bine yakın geri dönüş oldu.

Suriye'de terörle mücadele

Biz herhangi bir ülkenin, hele hele bu ülke stratejik ortak olarak tanımladığınız ülkeyse, gelip de yönlendirmesi ve 20 binin üzerinde TIR, silah her türlü şeyi sağlıyor olmasını kabullenemeyeceğimizi ifade ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 'kendi göbeğimizi kendimiz keseriz' Hiç kimsenin de iznine başvurmayız. Terörden ayıkladığınızda burayı, 32 kilometrelik bir derinlikten bahsediyorsunuz. Biz burada müsaade etmeyeceğiz dedik. Güvenli bölge dediğimiz, Türkiye'nin kontrolünde bir güvenli bölgeden bahsediyoruz. 32 km'nin güneyine gittiğimizde yeni bir koridorun oluşturulmasını da kabul etmeyiz. Bir PKK varlığını, terör örgütünün devlete dönüşmesi asla kabul edeceğimiz bir şey değildir, müsaade de etmeyeceğiz zaten.

Bununla ilgili Türkiye gerekli hazırlıklarını yapmıştır. Bu işin askeri ve siyasi boyutu. Bu koridorda Türkiye'de bulunan Suriyelinin, ne yaparsanız yapın aslında insanlara baktığınızda kendi vatanlarına dönmek istiyorlar. Oraya uygun şartlar oluştuğunda geri dönüşün olacağına inanıyoruz. "Bütün Suriyeliler geri dönecek" böyle bir beklenti yok.

"Türkiye'de FETÖ'nün beli kırılmıştır"

"Ben şu kadar kişiyi görevden aldım, şu kadar tutukladım, şu kadar hükümlü var dolayısıyla bu bitmiştir" diyebileceğimiz bir şey değil. Örgütün yapısı itibariyle birbiriyle kopuk mekanizmalarla devam ettiği için bu devam etmesi gereken bir mücadele. Türkiye'de bu örgütün beli kırılmıştır. Ama bitmiş midir? Bunu bu kadar iddialı konuştuğumuzda rehavete sürükleyebilir.

Henüz yurt dışında aynı şekilde temizlenebildiğini ifade etmek mümkün değil. Terör örgütünün başı Amerika'da, çalışmalarına devam ediyor. Her gittiğimiz ülkede bu örgütün tehlikesini, sadece Türkiye açısından değil bulunduğu ülke açısından da tehlikesini anlatıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber