Çeteyi kamufle etmek için siyasî parti kurmuşlar
Ulusal Birlik Hareketi'nin lideri Semih Tufan Gülaltay ve ekibi hakkındaki iddianameyi hazırlayan savcı, çarpıcı tespitlerde bulundu.
Cumhuriyet Savcısı Cuma Özdemir tarafından hazırlanan iddianamede, TİT'çi Gülaltay ve ekibi, siyasî kanadı da olan çete olarak tarif ediliyor.
'Piyon' isimli operasyonla yakalanan 29 kişinin, gasp ve tehditle para kazandığını anlatan Savcı Cuma Özdemir, şu ifadeleri kullandı: "Bu çıkar amaçlı suç örgütünü diğerlerinden ayıran en temel nitelik, siyasî kanadının bulunmasıdır. Siyasî kanattakiler, eylemlere bizzat iştirak etmemekte, yönlendirici konumunda bulunmaktadır." İddianamede, tetikçileri, Gülaltay'ın kardeşi Emre'nin yönettiği ileri sürüldü. Akın Birdal suikastını işleyen Gülaltay'ın af yasasıyla cezaevinden çıktığına dikkat çeken savcı, "Yeniden ceza alması halinde infazı yanacağı için eylemlere bizzat iştirak etmemekte, kardeşi aracılığıyla tetikçileri yönetmektedir." dedi.
Partinin genel başkan yardımcısı Ahmet Fulin'in uzun süreden beri Gülaltay'ın en sadık adamlarından olduğunu kaydeden savcı, Fulin'in örgütün siyasi kanadında da faaliyet gösterdiğini aktardı. Savcı Cuma Özdemir'in hazırladığı iddianamede, Gülaltay liderliğindeki örgütün uzun yıllardır İstanbul'da faaliyet gösteren çıkar amaçlı suç örgütü olduğu vurgulandı. 'Adam öldürme, gasp, tehdit' gibi suçlardan haklarında 76 yıla kadar hapis cezası istenen zanlıların, gasp, tehdit, tahliye ve çek-senet tahsilatıyla gelir elde ettiği belirtildi. Örgütün tetikçi kanadından sorumlu yöneticisinin Semih Tufan Gülaltay'ın kardeşi Emre Gülaltay olduğuna dikkat çekilirken, yöneticilerin altlarında eylemleri gerçekleştiren iki ayrı grup bulunduğu dile getirildi. Bunlardan birisinin başında sanıklardan Dursun Güler'in, diğerinde ise Necdet Atış'ın olduğu ifade edildi.
Savcı, iddianamede Gülaltay ekibine yönelik şu tanımlamayı yaptı: "Ülkemizde faaliyet gösteren çıkar amaçlı suç örgütlerinin her birisinin ayrı ayrı özellikleri vardır. Fakat bir kısım özellikler vardır ki bunlar çıkar amaçlı suç örgütlerinin vazgeçilmez kurallarıdır. Semih Tufan Gülaltay grubunun yapısına baktığımızda da bu kuralların tamamının var olduğu ve hatta daha fazlasına da sahip olduğu görülmektedir." Örgütte yöneticilerin bilgisi ve talimatı olmadan eylem yapılmadığının anlatıldığı iddianamede, ekipteki kişilerin kendilerine otomobil alacakken bile liderinin talimatını aldıklarına dikkat çekildi. Örgüt üyelerinin telefon görüşmelerinde Gülaltay'a 'Başkanım' diye hitap ettikleri aktarılırken, cezaevine giren adamlarına ve bu kişilerin ailelerine her türlü finansal desteğin sağlandığının belirlendiği kaydedildi.
'Ceza için mahkeme kuruyorlar'
İddianamede ayrıca, örgüt içindekilerin kendilerini kanun ve mahkeme yerine koyarak insanlar arasındaki anlaşmazlıkları kendi kural ve kaideleri ile çözmeye çalıştıkları, bunları yaparken de öncelikle iyi niyetli yaklaşıp, bir süre sonra bir taraftan iyi bir taraftan da kötü rolünü oynayarak insanları sindirmeye çalıştıkları kaydedildi. Ardından her türlü tehdit, baskı ve cebir uygulayarak iki taraftan para aldıkları anlatıldı. Bu tahsilatla ilgili telefon görüşmelerinde de anlatmaktan çekinmedikleri 'mahkeme kuralım abi' şeklinde ifadeler kullandıkları dile getirildi. Örgütün sindirilmesi ve baskı altına alınması gereken kişilerin yanına kalabalık bir şekilde ve koyu renk takım elbiselerle gittikleri ve bu durumu 'görüntü' olarak ifade ettikleri tespiti de iddianamede yer aldı. Örgütün gelirleri 'gasp, tahliye, haraç, çek-senet tahsilatı, tehdit' olarak sayılırken, bünyelerinde bazı işadamlarının da mevcut olduğu bildirildi. Bu husus da, iddianamede şöyle ifade edildi: "İşadamlarının örgütün korkutucu gücüyle elde ettiği fayda, örgütün kendisini uğrattığı zarardan fazla olduğu için şikâyetçi olmadıkları tespit edilmiştir." İddianamede, Gülaltay'a 42 yıldan 76,5 yıla kadar, annesi Solmaz Gülaltay'a ise 3 yıldan 7,5 yıla kadar hapis cezası istendi. Diğer sanıklar hakkında da 1 yıldan 26 yıla kadar hapis cezası talep edildi.