'Gezi Parkı olayları: Profesyonel devrim ihracatçılarının eylemleri'

Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin iddianamede, Gezi Parkı olaylarının, Batı finansörlügünde, Orta Avrupa ve Sırp profesyonel devrim ihracatçılarının egittigi Türkiye distribütörleri tarafından organize edildiginin anlasıldığı belirtildi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 05 Mart 2019 15:49, Son Güncelleme : 05 Mart 2019 15:51
'Gezi Parkı olayları: Profesyonel devrim ihracatçılarının eylemleri'

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve gönderildiği İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 657 sayfalık Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin iddianamede, Açık Toplum Enstitüsü kurucusu ve uluslararası finans spekülatörü olarak tanınan George Soros ile ilgili bilgiler verildi.

Halk ayaklanmaları neticesi devrimlerin gerçekleştirildiği eski Doğu bloku ve Arap ülkelerinde yaşanan süreçlerle Türkiye'de yaşanan Gezi Parkı eylemleri sürecinin birebir örtüştüğü vurgulanan iddianamede, bu durumun Türkiye'de yaşanan olayların da uluslararası destekli yapılanmalar tarafından düzenlendiğini gösterdiğine dikkat çekildi.

"ODTÜ olaylarıyla başlamak istediler"

Eski Doğu bloku ve Arap ülkelerinde yaşanan halk ayaklanmalarında uluslararası finans spekülatörü olarak tanınan George Soros'un önemli bir aktör olduğu, bu ülkelerde yaşanan devrim süreçlerine Soros'un çok büyük finansal destek sağladığının basına da yansıdığı aktarılan iddianamede, şunlar kaydedildi:

"George Soros'un kurduğu, dünya çapında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu Open Society Institute'nin Türkiye'de Açık Toplum Vakfı bünyesinde faaliyetlerini devam ettirdiği bilinmektedir. Soros'un Gezi kalkışması sürecine etkisi gerek basında gerekse siyasi ve akademik çevrelerde çokça konuşulmuş, bu nedenle Soros'un ayaklanmaların yaşandığı diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde yaşanan Gezi kalkışması sürecinde de etkin olduğu anlaşılmıştır."

İddianamede, kalkışmanın başladığı ilk tarihlerde gösteri grubunun önünde polisle tartışan bazı kişilerin taktığı kasklarda ve giydikleri tişörtlerde "#OccupyTurkey" yazısının yer aldığı ve gösterilerin temel olarak örgütlendiği alan olan Twitter'da en çok kullanılan etiketlerden birisinin de bu olduğuna işaret edildi.

İddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Söz konusu Hashtag 28 Mayıs 2013 günü başlatılmış ve Hashtag'in altında toplam 500 bin civarında Tweet atılmıştır. Türkiye ve dünya gündemi Twitter listesinde ise günler boyunca en üstte "DirenGeziParkı" Hashtag'i bulunmaktadır. Facebook'ta ise #OccupyTurkey adlı sayfa, bu kalkışma hakkında en hızlı bilgilerin paylaşıldığı, güncel gelişmelerin aktarıldığı sayfa olmuştur. Kalkışmanın gidişatının yönlendirildiği sayfaya bir iki gün içerisinde on binlerce üye kaydolmuştur. Gezi kalkışmasının, başından itibaren en etkili bir parçası olan '#OccupyTurkey' sayfasının tam adresine bakıldığında; facebook.com/DirenAnadolu ibaresi karşımıza çıkmaktadır. Görüldüğü üzere sayfa Aralık 2012'de kurulduğunda, 'DirenAnadolu' bağlantı adını seçerken, livestream adlı video-yayın sitesindeki hesaplarının adı da 'revoltistanbul'dur. 'Revolt' İngilizce; 'ayaklan' veya 'diren' demektir. Yani sayfa ilk kurulduğunda 'diren' sözü belirlenmiştir.

Türkiye'de ve dış dünyada en çok kullanılan '#DirenGeziParkı' Hashtag'i de buradan çıkmıştır. 'Occupy Turkey' sayfası, ODTÜ'de 18 Aralık 2012 tarihinde başlayan ve günlerce süren öğrenci eylemleri sırasında kurulmuştur. Kamuoyunu günlerce meşgul eden ve polisin uygulamalarının Gezi kalkışmasında da olduğu gibi tartışma konusu yapıldığı o tarihteki paylaşımlara bakıldığında söz konusu grubun ODTÜ'ye destek eylemlerine de yön vermeye çalıştığı gözlenmiştir. Grubun ODTÜ olaylarına karşı gelişen tepkilerle de bir halk hareketi oluşturmayı düşündükleri ve sayfayı o dönemde açtıkları değerlendirilmiştir. Kısaca ülkemizde 2012 yılı içerisinde Otpor/Canvas denetiminde, şüphelilerin oluşturduğu kolektif yapı tarafından bir halk hareketi için defalarca nabız yoklanmıştır."

Gezi ile Sırbistan'daki eylemlerin benzerliği

Gezi Parkı kalkısmasında, "Occupy (işgal) " hareketi olarak bilinen, teorisyenligini Gene Sharp'ın yaptıgı sözde "sivil baskaldırı" yönteminin kullanıldıgının görüldüğü anlatılan iddianamede, bu yöntemin uygulamasında ise "Otpor (Direnis)" adlı örgütün uluslararası eylem egitimleri veren birimi "Canvas"ın ön planda oldugunun anlasıldığı, bu kuruluşların finansörünün de George Soros olduğunun basında yer aldığı ifade edildi.

İddianamede, Gene Sharp'ın yazdıgı "Diktatörlükten Demokrasiye" isimli kitapta yer alan (198 maddelik) eylem faaliyetlerinin, Türkiye'de yapılan Gezi eylemleri (kalkışması) kapsamında birebir uygulandıgının tespit edildiği de vurgulanarak, "Otpor" örgütünün sembolü olan "havaya kaldırılmıs yumruk" ambleminin eylemlerde yogun bir sekilde göze çarptıgı ve sosyal medya araçlarının kitleleri harekete geçirmek için etkin bir sekilde kullanıldıgının görüldüğü kaydedildi.

Gezi kalkışması ile 2000 yılında Sırbistan'da, iktidarın devrilmesiyle sonuçlanan olaylar arasında birebir benzerlikler olduğu ve bu benzerliklerin tesadüfen gerçekleşmediği anlatılan iddianamede, Türkiye'ye gelen Otpor lideri ve Canvas yöneticileri tarafından eğitilen şahıslar tarafından, eylem metotlarıyla ilgili prensiplerin birebir uygulandığının tespit edildiği belirtildi.

Gezi olayları ve Sharp'ın kitabındaki metotlar

Gene Sharp'ın, "Diktatörlükten Demokrasiye" adlı kitabında yer alan 198 pasif eylem metodu ile Gezi kalkışmasında meydana gelen hadiselerin karşılaştırıldığı iddianamede, kitapta geçen bazı metotlar ile Gezi Parkı'nda yaşanan olaylarla ilgili şu karşılaştırmalar yapıldı:

"1- Halk konuşmaları: Gezi kalkışmasında birçok sanatçı ve halktan insanların basın yolu ile konuşmaları olmuştur.

2- Muhalefet ve destek mektupları: Gezi kalkışmasında birçok ünlünün kişinin olaylara destek mektubu yazdığı tespit edilmiştir.

3- Kurum ve kuruluş bildirileri: Gezi kalkışmasında birçok kuruluş olaylara destek amaçlı bildiriler yayınlamışlardır.

4- İmzalı basın açıklamaları: Gezi kalkışmasında birçok kurum ve kuruluş olaylara destek amaçlı imzalı basın açıklamaları yapmıştır.

6- Grup veya kitlesel imza kampanyaları: Gezi kalkışması sırasında bazı akademisyenler imza kampanyası düzenlemiştir.

7- Sloganlar, karikaturler ve semboller; Gezi kalkısmasında "Her yer Taksim, her yer direnis" sloganları atılarak Taksim'in her yanı bu sembollerle donatıldı. Turkiye'deki butun mizah dergileri bu gorselleri yayınlarının kapaklarında kullandılar. Bu sembollerden bazıları 'kırmızılı kadın, duran adam, carsı24, siyahlı kadın'dı.

16- Gozculuk, nobetcilik: Gezi olayları sırasında bircok sanatcı ve siyasi, Gezi parkından ayrılmayarak nobet tutmustur.

18- Bayraklar ve sembolik renkler sergilemek: Gezi olayları sırasında halkı sokaga cekmek icin bircok futbol takımının renkleri kullanılmıstır.

20- Ibadet ve tapınma: Istiklal Caddesi'nde 'yeryuzu iftarları' adında iftar yemegi organize edilmis ve Ziya Azazi Mevlevi dansı ile protestoculara destekte bulunmustur.

33- Arkadaslık etme: Gezi olayları sırasında bazı gostericiler ile polis memurları arasında cicek dagıtma olayları yasanmıstır.

34- Gece nobetleri: Eylemciler Gezi olayları sırasında parkı bosaltmayı reddetmiş, Turkiye genelinde bircok parkta gece nobetlerine kalmıslardır.

63- Sosyal itaatsizlik: Gezi Parkında sozde komun hayatı kurulmak istenilmistir.

180- Alternatif iletisim sistemi: Zello ve Skype isimli uygulamalar kullanılmıs, Zello isimli uygulamada Gezi Parkı ile ilgili kanallar kurularak bu kanalları telsiz gibi kullanarak haberlesme saglanmıstır. Twitter uzerinden Taksim'de olan olaylar anlık olarak dunya geneline yayılmıstır."

"Gündem oluşturma çabaları 2011 yılında başladı"

Gene Sharp'ın, "Diktatorlukten Demokrasiye" isimli kitabında yer alan 198 pasif eylem metodunun tamamının farklı bicimlerde de olsa ulkede meydana gelen Gezi kalkısmasında birebir olarak kullanıldığı aktarılan iddianamede, şuphelilerin Wall Street eylemlerinin basladıgı donemde Ekim 2011'de "Ayaklan Istanbul/Occupy Istanbul" ismiyle Facebook sayfası olusturulduğu ve sayfa uyelerinin bu tarihten itibaren cesitli aralıklarla "Revolt (ayaklan) Istanbul" eylemleri duzenledikleri vurgulandı.

İddianamede, şunlar kaydedildi:

"Taksim Gezi Parkı projesinin 2011 yılında basladıgı, Memet Ali Alabora gibi bir kısım sanığın 2011 yılı icerisinde Taksim Gezi Parkı'nda çekilmis eylem video ve goruntulerinin oldugu, bilinen Gezi kalkısması baslamadan çok önce, Memet Ali Alabora'nın da yer aldıgı bu goruntulerde 'ayaklan Istanbul' ibaresinin bulunduğu, bu nedenle 2011 yılında gundem olusturma çabalarının basladıgı, kalkısmanın hazırlıgı yonundeki fitilin 2011 yılında ateslendigi, 11 Kasım 2011 tarihinde dahi Taksim Gezi Parkı'nda eyleme davet yapıldıgı ve 27 Mayıs 2013 tarihinde uygun ortam olusturularak Gezi kalkısmasının baslatıldıgı anlasılmaktadır."

Otpor yöneticisi Maroviç'in Gezi öncesi ve sonrası Türkiye'ye gelişi

Gösterilerin sosyal medyada yayılıs biçimi, olayı baslatan ve yayılmasında rol oynayan aktörler, seçilen slogan ve imgelerin birlikte degerlendirilmesi durumunda Gezi kalkısması kapsamındaki eylemlerin, uluslararası bazı grupların da finans destegiyle 27 Mayıs 2013 tarihinden çok önceden planlandığı belirtilen iddianamede, şu ifadeler kullanıldı:

"Dünyada bir kısım gazeteci, yazar, akademisyen ve siyasi kimligi bulunan sahıslar tarafından kamuoyuyla paylasılan bilgilerde, uluslararası spekülatör olarak tanınan George Soros'un Orta Dogu ve Baltık ülkelerinde gerçeklesen 'özgürlükçü hareket' olarak kendilerince nitelenen halk hareketlerinde finans destegi sagladıgı ve İvan Maroviç'in yönetimindeki Otpor örgütünün bu olaylarda öne çıktıgı bilgileri asikardır. Bu sahsın Türkiye'deki baglantısı olan Açık Toplum Vakfı, sayesinde para aktardıgı kisi ise Osman Kavala olmustur. Ivan Maroviç'in Türkiye'ye Gezi olaylarından önce ve sonra geldigi tespit edilmistir. 2011 yılı içerisinde Taksim Gezi Parkı'nda süpheliler tarafından çekilmis eylem, video ve görüntülerinin oldugu, bilinen Gezi kalkısması baslamadan çok önce, Memet Ali Alabora'nın da yer aldıgı bu görüntülerde 'ayaklan İstanbul' ibaresinin yer aldıgı, bu nedenle 2011 yılında gündem olusturma çabalarının basladıgı, kalkısmanın hazırlıgı yönündeki fitilin 2011 yılında ateslendigi, 11 Kasım 2011 tarihinde dahi Taksim Gezi Parkı'nda eyleme davet yapıldıgı ve 27 Mayıs 2013 tarihinde uygun ortam olusturularak Gezi olaylarının baslatıldıgı anlasılmaktadır."

Türkiye'de 2013 yılında meydana gelen Gezi Parkı olayları olaylarının gelisimi ve bitişiyle ilgili kronolojik sıralamanın yapıldığı iddianamede, bu kronolojiye göre olayların İstanbul'da 16 Eylül 2011'de başladığı ve Türkiye'ye de yayılarak 26 Eylül 2013'te sona erdiği bildirildi.

"Otpor veya türevlerinin eylemlerinin amacı demokrasi değil"

İddianamede, Gezi sürecinde Türkiye'de gelisen olayların bir arada degerlendirilmesi durumunda Otpor veya türevlerinin giristigi eylemlerin amacının demokratik bir yönetim olusturmak olmadıgı vurgulanarak, Mısır'da Hüsnü Mübarek'in devrilmesi sonrasında ülkede demokratik biçimde yapılan ilk seçimler sonrasında cumhurbaskanı seçilen Muhammed Mursi'nin çok kısa sürede bir darbeyle devrilmesi örneginde oldugu gibi Otpor veya türevlerinin bu yöndeki antidemokratik uygulamalara karsı herhangi bir tepkide dahi bulunmadıgı gibi darbeye direnen, siddet gören ve hatta ölümlerle sonuçlanan birçok müdahaleye maruz kalan, demokratik yönetim yanlısı halkın yanında yer aldıgına dair herhangi bir açıklamada dahi bulunmadıklarının görüldüğü anlatıldı.

Otpor veya türevlerinin arkasında yer alan küresel sermayeye hükmeden odakların, kendileri gibi düsünmeyen, kendilerinin emellerine hizmet etmeyen veya kendilerinin dünya ülkelerine dayatmaya çalıstıkları Orta Dogu cografyası gibi bölgelerin siyasi haritalarını kabul etmeyen yönetimlere yönelik kalkısmalara giristiklerine işaret edilen iddianamede, bu odakların amacının demokratik yönetimler olusturmak olmadıgının anlasıldı kaydedildi.

İddianamede, "Bu odakların Avrupa veya Amerika ülkeleri gibi kendi ideolojileri açısından lokomotif güç olan ülkelerde benzer biçimde filizlenmeye çalısan eylemlere yönelik sert polis müdahalelerinde iki yüzlü davrandıkları, Islam cografyasına veya küreselcilik karsıtı ülkelerde ise arkalarında mevcut medya ve sesi gür çıkan sözde demokratik ülke liderleri aracılıgıyla bu yöndeki olayların büyütülmesi ve buradan da siyasi emelleri dogrultusunda çıkarımlar elde etmeye çalıstıkları asikardır." ifadesi kullanıldı.

"Eylemlerin amacı hükümet ve Erdoğan'ı yıpratmak"

Gezi kalkısması eylemlerinin de küresel düsünce içerisinde degerlendirilmesi gerektiği ve bu eylemlerin bir asamaya kadar da basarılı oldugu anlatılan iddianamede, "Siyaseten eylemlerin amacı olarak görünen, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetini ve özellikle de o dönem Türkiye Cumhuriyeti Basbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ı yıpratmak oldugu anlasılmaktadır." denildi.

İddianamede, Gezi kalkısmasının, silahlı terör örgütleri, legal ve legal görünümlü illegal yapıları bünyesinde eritip kontrol altına alabilen, sosyal yapıyı iyi analiz ederek toplumu amaçları dogrultusunda olusturdugu algıyla yönlendirebilen, küresel hedefleri olan yapılar tarafından yönlendirilmis ve tesvik edilmis oldugu anlasıldığı vurgulandı.

Gürcistan, Ukrayna, Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen gibi ülkelerde aynı sekilde baslayan eylemlerin mevcut siyasal yapıyı degistirdiğine dikkat çekilen iddianamede, "Sanıkların atılı suçlar bakımından etkili ve elverisli eylemlerinin bulundugu, bahsedilecek fiillerle üzerlerine atılı suçun islenebilecegi, iddianameye konu eylemlerin atılı suç açısından hazırlık hareketi boyutunda kalmadıgı, icra hareketleri oldugu hususları da göz önüne alınmalıdır. Aynı sekilde sanıklara ait tapelerde ve açık kaynaklarda yer alan konusmalarında atılı suçları islemeye yönelik özel saik dahilinde hareket ettiklerinin ve bu suça yönelen kast kapsamında davrandıkları da anlasılmaktadır. " değerlendirmesi yapıldı.

"Sırp profesyonel devrim ihracatçılarının egittigi Türkiye distribütörleri"

Elde edilen delillere göre, sahısların birbirleriyle irtibatlı oldukları, aralarında gevsek de olsa hiyerarsik ve is bölümüne dayanan bir iliskinin bulundugu ve koordineli olarak hareket ettikleri öne sürülen iddianamede, şu hususlara dikkati çekildi:

"Şüphelilerin Gezi eylemlerini baslatarak genisletmek, derinlestirilerek tüm Türkiye'ye yaymak, bir taraftan da kendilerince kurgulanan, toplumsal eylem ve kaosa dönüstürülmek istenen olaylar sürecinin baslangıç noktası olarak belirledikleri eylem biçimi olan, 'sözde sivil itaatsizlik' olarak adlandırdıkları ancak her seferinde siddetle sonuçlanan eylemlerin yaygınlastırılması için profesyonel eylemci yetistirmek amacıyla gizli ve açık toplantılar ve egitimler yaptıkları, yurt dısından egitimciler getirdikleri anlaşılmıştır. Osman Kavala'nın Taksim Dayanısması, Taksim Platformu gibi örgütlenmeleri kontrol ederek yönlendirdigi, sanatçı, siyasetçi vb. birçok meslek grubu içerisinde olan kisilerle toplantılar yaptıkları, Avrupa Birligi, Avrupa Komisyonu, Avrupa Insan Hakları Mahkemesi gibi yerlerde görevli sahıslarla görüsmeler yapılarak Gezi eylemleriyle ilgili kamuoyu olusturulması için çalısmalar yaptıkları, bu amaçla sergi, panel düzenledikleri, film ve video vb. hazırladıkları anlasılmıstır. Bu kapsamdaki gösteriler sırasında ise çok sayıda polisimiz ve vatandasımız yaralanmıs, kamu binaları ve mallarına ciddi oranda zarar verilmistir.

Her ne kadar basın-yayın organlarında ve sosyal medyada gösterilerin toplum refleksi ile bir anda olustuguna dair kanaat olusturulmaya çalısılsa da olayın sosyal medyada yayılıs biçimi, olayı baslatan ve yayılmasında rol oynayan aktörler, seçilen slogan ve imgeler, eylemin ilk gününden itibaren meydanlarda ve sosyal medyada en önde yer alan ve organize bir sekilde hareket eden, ayrıca uluslararası aktörlerden destek alan sahıslarca bilinçli bir sekilde yönlendirildigi ve yönetildigi kanaati edinilmistir. Bu durum söz konusu olayın planlı oldugunu açıkça ortaya koymaktadır. Geçmis örneklere baktıgımızda benzer uygulamalar ve stratejilerin aynı sekilde Türkiye'de cereyan etmekte oldugunu görmekteyiz. Bu haliyle Gezi parkı olaylarının Batı finansörlügünde, Orta Avrupa ve Sırp profesyonel devrim ihracatçılarının egittigi Türkiye distribütörleri tarafından organize edildigi anlasılmaktadır."

Osman Kavala'nın eylemleri

Elde edilen delillere göre süpheli Osman Kavala'nın, Gezi sürecinin devam etmesini, eylemlerin Anadolu'ya yayılarak derinlestirilmesini ve olaylar sürecinin baslangıç noktası olarak belirlenen, Gene Sharp metotlarına uygun eylemlerin Türkiye'de uygulanmasını amaçladığı vurgulanan iddianamede, Kavala ile ilgili şu ifadeler kullanıldı:

"Osman Kavala'nın Garaj İstanbul forum toplantıları, Anadolu jam, Baraka forum toplantıları, Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür AŞ destegi ve fonlamasıyla Gezi olaylarıyla ilgili belgesel-film çekimi, sergi vb. hazırlanması, Avrupa milletvekilleriyle görüsmeler, biber gazının Türkiye'ye ihracının yasaklanması, uluslararası ambargo kararı aldırılmasıyla ilgili çalısmalar, Türkiye'yi uluslararası alanda zor durumda bırakmak için yapılan faaliyetler, medya-televizyon kurulması faaliyetleri gibi çok sayıda faaliyette bulundugu ya da dolaylı destek verdigi, bu faaliyetlerle ilgili finans destegini de yöneticiligini yaptıgı Açık Toplum Vakfı'ndan saglayarak yine yönetiminde bulundugu Anadolu Kültür AŞ üzerinden sagladıgı anlasılmaktadır."

İddianamede, sanıkların iletişim tespit tutanaklarına da yer verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber