Fikret Bila'nın yazısı: Maaş Adaleti

Haber Giriş : 16 Temmuz 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

TSK'nın girişimiyle gündemde olan memur maaşlarında iyileştirme konusuyla ilgili çok sayıda memurdan mesajlar geldi. Her meslek grubu kendileri açısından maaş sistemindeki adaletsizlikleri dile getirmişler.

Bu adaletsiz, dengesiz maaş sistemi yıllardır biliniyor. Ancak bir türlü köklü bir reform yapılamadı. Kuşku yok ki, bu sorun sadece bugünkü hükümetin sorunu değil. Bundan önceki tüm hükümetler döneminde de adaletli ve kalıcı bir çözüm geliştirilemedi.
Ölçü, 1 milyar 443 milyon lira olarak belirlenen yoksulluk sınırı olarak alındığında memur kesiminde büyük çoğunluğun bu sınırın altında, bazı meslek gruplarının ise çok altında maaş aldığı ortaya çıkıyor. Tabii, emekli memur maaşları bu sınırın çok altında olan grupların başında geliyor. İşçi emekli maaşları ise ayrı bir dram...

Gelen mesajları sınıflandırırsak, en fazla şikayet, düz (unvansız) memur kesimi ile öğretim üye ve yardımcıları, tarım kesiminde çalışan mühendisler, DSİ, Karayolları mühendisleri, Meteoroloji mühendislerinden geliyor. Kuşku yok ki, bazı meslek gruplarının tepkilerini yansıtmamış olmaları maaşlarından memnun oldukları anlamına gelmiyor.

Düz memurların vurgu yaptıkları konu, maaşlarının genel olarak çok düşük olması. Kıdem ve terfiyle de düzelecek durumda olmayışları. Örneğin, fakülte mezunu bir düz memur, maaşının 501 milyon lira olduğunu bildiriyor. Yine fakülte mezunu 18 yıllık bir memur 2. derecede 540 milyon lira aldığını belirtiyor. Bu durumun, özellikle yükseköğrenim görmüş düz memurlar için gelecek umudu bırakmadığı vurgu yapılan bir diğer husus.

Öğretim üye ve yardımcılarından gelen tepkiler de bu ücret politikasıyla bilim adamlığının teşvik edilmediği, aksine cezalandırıldığı yönünde. Örneğin 22 yıl öğrenim görmüş bir yardımcı doçent, maaşının 1 milyar lirayı bulmadığından yakınıyor. Araştırma görevlileri ise 700 milyon civarında maaşla adeta meslekten soğutulmaya çalışıldıkları kanısını bildiriyor. Öğretim üye ve yardımcılarının bir diğer şikayeti de bu maaşlarla gerekli kitapları bile alamadıkları, bilimsel yayınları izlemekte zorlandıkları.
Mühendislerin şikayetleri ise kamuda çalıştırdıkları işçilerden daha az maaş almalarında yoğunlaşıyor. Bu durumun, çalışma hiyerarşisi ve barışını zedeleyen bir durum olduğuna dikkat çeken mühendislerin yatay adaletsizlik şikayetleri de çok fazla. Aynı kurumda merkez - taşra maaş farkından şikayet eden mühendisler farklı kurullarda aynı işi yapmalarına karşın, yine farklı ücret uygulamasından duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlar.

Memur, devletin asli işlerini yürüten personeldir ve devleti temsil eder. Devletin, memurunu muhtaç etmeden geçinecek bir gelir düzeyine kavuşturması asli sorumluluğudur. Ancak, yıllar geçtikçe memur ve emeklisinin yaşam koşulları hep kötüye gitmiş ve nihayet bugün yoksulluk sınırının hatta bazı meslek gruplarında açlık sınırının altına kadar gerilemiştir.

Bu durum, devlet memurlarını ikinci iş aramaya yöneltmiş ve memuriyet göreviyle bağdaşmadığı halde birçok memur mesai sonrası taksi şoförlüğü dahil ikinci işler yapmak zorunda kalmıştır. Bu, devlet acısından acıklı bir durumdur.

Bu gerçek, ortaya yeni çıkmış da değildir. Yıllardır bilinmektedir. Ancak tasarrufu sadece çalışanlar üzerinden yapmaya alışmış hükümetlerin bu acıklı durumu ortadan kaldıracak köklü bir reforma giriştikleri görülmemiştir.

Bugünden sonra ise IMF izni olmadan memur lehine ciddi bir iyileştirme, köklü bir reform yapılması zor görünmektedir. Oysa, tek tasarruf kaynağı, memurun satın alma gücünü düşürmek değildir.

Hortumlanan paralar ciddi takip edilip tahsil edilebilse, sadece memur maaşları değil, birçok sorun çözülebilir.

milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber