1071 akademisyenden AYM'nin kararına karşı bildiri

1071 akademisyen, terör propagandasına cezayı hak ihlali gören Anayasa Mahkemesi kararına karşı bildiri imzaladı. Açıklamada, Anayasa Mahkemesi terörü meşrulaştırılamaz" denildi.

Kaynak : DHA
Haber Giriş : 29 Temmuz 2019 22:36, Son Güncelleme : 29 Temmuz 2019 23:11
1071 akademisyenden AYM'nin kararına karşı bildiri

Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden

1071 akademisyen

, terör propagandasına cezayı hak ihlali gören Anayasa Mahkemesi kararına karşı bir bildiri imzaladı.

Bildiriye imza atan akademisyen listesi için Tıklayınız.

Bildiride şu ifadeler kullanıldı:

"Sözde "barış bildirisi" adı altında terör örgütü propagandası yapan bazı akademisyenlerin ceza almalarını "hak ihlali" gören Anayasa Mahkemesi skandal bir karara imza atmıştır.

Bu karar şehit ve gazilerimizin hatırasını zedelemiş, maşeri vicdanı yaralamıştır.

Terörle mücadele ettiği için devleti suçlayan açıklamalar yapmak dünyanın hiçbir ülkesinde ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmez.

Bu kararın, terör örgütlerine karşı etkin operasyonların gerçekleştirildiği bir dönemde alınması ise ayrıca dikkat çekicidir.

İmzası bulunan biz akademisyenler, terörle mücadeleyi sekteye uğratmayı ve ülkemizi karalamayı amaçlayan her türlü kurum, organizasyon ve inisiyatifin karşısında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi beyan ediyoruz.

AYM'den, imzacı akademisyenler için önemli karar

Türk milleti adına karar vermekle yetkili kılınan Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının adalete ve kamu vicdanına aykırı olmaması gerektiğine inanıyor, bu yanlış kararda imzası bulunanları kınıyoruz."

OLAYIN GEÇMİŞİ

Anayasa Mahkemesi (AYM), "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adıyla hazırlanan metne imza atan 10 akademisyenin, terör örgütü propagandası yapma suçundan cezalandırıldıkları gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvuruda hak ihlali kararı verdi.

Bir grup akademisyen tarafından yayımlanan bildiriye imza veren akademisyenlerden Füsun Üstel, İbrahim Garip, Yasemin Gülsüm Acar, Ayda Rona Aylin Altınay Cingöz, Melda Tunçay, İzzeddin Önder, Canan Özbey, Nazlı Ökten Gülsoy, Zübeyde Gaye Çankaya Eksen ve Ece Öztan, "terör örgütü propagandası yapma suçundan cezalandırılmaları" nedeniyle ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasıyla AYM'ye başvurdu.

AYM Genel Kurulu, 10 akademisyenin yaptığı başvuruyu birlikte ele aldı.

Edinilen bilgiye göre, toplantıda 8 üyenin "ihlal" kararına karşı 8 üye "ihlal bulunmadığı" yönünde görüş bildirdi. Ancak, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın "ihlal" yönünde oy kullanması nedeniyle "eşitlik halinde başkanın katıldığı tarafın oyunun iki oy sayılacağı"na ilişkin hüküm gereği bireysel başvuruda ihlal kararı verildi.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, ihlalin ortadan kaldırılması ve yeniden yargılama yapılması için karar örneğinin yerel mahkemelere gönderilmesine, başvuruculara 9 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti.

TEPKİ ÇEKEN BİLDİRİDE ÇUKUR OPERASYONLARINA "KIYIM" BENZETMESİ

Terör örgütü PKK, Diyarbakır ve Şırnak'ın bazı ilçeleri başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu'da kazdığı çukurlar ve tuzakladıkları bombalarla sivil-asker ayrımı yapmadan saldırılar düzenlemiş, 20 Temmuz 2015'ten sonra terör örgütü mensuplarınca düzenlenen saldırılarda 793 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 300'den fazla sivil hayatını kaybetmiş, bu bölgeler yaşanmaz hale gelmişti. Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK'ya yönelik "çukur" adı verilen operasyonlar düzenleyerek bu bölgeleri terörden temizlemişti.

"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adıyla Ocak 2016'da hazırlanan metin, terör örgütü PKK'nın Doğu ve Güneydoğu'daki bazı illerde kazdıkları çukurlarla ülke güvenliğini ve birliğini tehlikeye attığı bir dönemde kaleme alınmış ve 1128 akademisyen bildiriye imza atmıştı.

Bildiride, güvenlik güçlerinin, terör örgütünün bu yasa dışı faaliyetlerine karşı yürüttüğü mücadele "devlet katliamı" olarak nitelendirilmişti. Halkın güvenliğini sağlamaya yönelik güvenlik güçlerince gerçekleştirilen operasyonlarda yüzlerce şehidin verildiği bir dönemde yayımlanan bildiri yoğun tepki almıştı.

Akademisyenlerin bildirisinde, "Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir. Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlalinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararın tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasını talep ediyoruz." ifadelerine yer verilmişti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber