Bilgisayar hastalıkları ve önleminin yolları

Kaynak : Bugün
Haber Giriş : 11 Ağustos 2007 13:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Prof. Dr. Mustafa Güler, zaman içinde bilgisayarın sağlık düşmanı olabileceğini söyledi. Güler"Bilgisayar kullanıcıları, belli bir zamandan sonra en sık bel, boyun, baş ağrısı, ellere kramp girme ve gözlerde yaşarma gibi sorunlarla karşılaşabiliyor" dedi

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Fizik Tedavi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güler, çok gelişmiş bir araç olmasına karşın bilgisayarın pek çok zaman sağlığa zararlı olduğuna dikkati çekti. Güler, şöyle devam etti: ?Bilgisayara veriler klavye ve fare kullanılarak girilir. Çalışma sonuçlarını görmek için sürekli olarak monitöre bakmak gerekir. Üstelik bunları yaparken saatlerce bilgisayar karşısında hareketsiz oturmanız gerekebilir. Böyle olunca bilgisayar kullanırken sağlığınızı korumak için bazı konulara dikkat etmelisiniz. Bazı bilgisayar kullanıcıları yemeği bile unutabilirler. Dünyanın en güzel bilgisayarı sizin olabilir ama doğru şeyleri yapmazsanız en sıradan ve can sıkıcı hastalıklara sahip olabilirsiniz.?

BİLGİSAYAR KARŞISINDA DOĞRU OTURUN

Prof. Dr. Güler, bilgisayar kullanırken ilk olarak oturulan koltuğun doğru seçilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ?Yüks ekliği ayarlı, sırt için desteği olan yumuşak minderli ve dayanıklı bir koltuk almalısınız. Sert ve ayarlı olmayan bir koltukta uzun süre oturmak şiddetli bel ve boyun ağrılarına neden olabilir. Koltuk seçiminden sonra eğer yoksa bir bilgisayar masası almalısınız. Normal çalışma masaları çoğu zaman bilgisayarlar için kullanışlı değildir. Örneğin bilgisayar monitörünün gözünüzden biraz aşağıda ve tam karşınızda bulunması gereklidir. Ayrıca klavyenin, dik oturduğunuz zaman kollarınız dirsekten 90 derece kıvrıkken ellerinizle aynı hizada ve tam karşınızda olması gereklidir.? Bilgisayar kullanırken gereken fare, telefon, printer ve diğer araçların da masa üzerinde kolayca ulaşabilecek yerlerde olması gerektiğini dile getiren Güler, ?Bilgisayar kullanırken sık olarak yazı okumanız gerekirse yazıları bir askı ile tam önünüze koyup monitörü biraz yana almalısınız. Monitörünüzün pencereden veya diğer ışık kaynaklarından uzak olması gereklidir. Ayrıca monitörünüzün rezolüsyonunu yazıların kolayca okunacağı bir ayara ve yenileme hızını titreşme olmayacak bir hıza ayarlanması gereklidir? dedi.

BİLEK, DİZ VE DİRSEK KİREÇLENMESİ

Prof. Dr. Güler, parmak, el bileği ve dirseğin bilgisayar kullanırken yaptığı küçük ve tekrarlayıcı hareketlerin özellikle el bileği hizasında bozukluklara neden olabileceğini kaydederek, ?Bu hastalık da el bileği içinden geçen sinir ve tendon denilen kasların kemiğe yapıştığı dokular zedelenip sıkışır. Bu durumda elde uyuşukluk ve ağrı, başparmak hareketlerinde ve el sıkma gücünde azalma ortaya çıkar, el becerisi bozulur. Bu rahatsızlığın tedavisi için bir ortopedi uzmanına danışmalısınız? diye konuştu. Uzun süre bilgisayar karşısında çalışmanın gözlerde de bazı rahatsızlıklara neden olabildiğine işaret eden Prof. Dr. Güler, şunları kaydetti: ?Böyle durumlarda en sıklıkla göz çevresi ve başta ağrı, gözlerde yorgunluk hissi, yanma, batma ve kızarıklık görülebilir. Yakınmalar daha çok günde 4-6 saatten fazla bilgisayar karşısında çalışan, özellikle gözlerinde miyop veya astigmatizm kusurları olan kişilerde sık görülür. Yanma, batma, kızarıklık, sulanma gibi yakınmalar monitöre bakarak çalışan kişilerde göz kırpma sayısındaki belirgin azalmaya bağlı olabilir.? Ekranın gözlerden 50- 70 santimetre uzakta ve göz hizasından biraz aşağıda bulunmasının yorgunluk yakınmalarının azalmasını sağlayabileceğini ifade etti.

BiLGiSAYAR KULLANIRKEN YAPMANIZ GEREKENLER:

Prof. Dr. Güler, bilgisayar kullanılırken, bazı hareketlere dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, ?Bilgisayar karşısında dik olarak oturun. Yazı yazarken klavyedeki tuşlara fazla güçlü olmayan bir biçimde dokunun. Fareyi yumuşak bir biçimde tutun. Kollarınızı ve parmaklarınızı yazma işlemi yapmadığınız zaman dinlendirin. Uzun süreler çalışmayın ve sık sık aralar verin. Çalışma sürenizi planlayın. Her gün belli sürelerle çalışın ve ara verin? diye konuştu. Uzun süre aynı pozisyonda oturulmaması gerektiğini dile getiren Güler, şunları söyledi:

ÖNCE SAĞA SONRA SOLA...

?Oturduğunuz sandalyenin arkası belinizi destekleyecek şekilde olmalı, bilgisayarınız göz hizasında olmalı, bileğinizi olabildiğince düz bir şekilde tutun. Ayağa kalkın ve sağ elinizle sol omzunuzu sol elinizle sağ omuzunuzu kavrayın. Başınızı kolunuzun aksi yönünde çevirebildiğiniz kadar hareket ettirin. Başlangıçta kendinizi zorlamayın. Gün geçtikçe ve boyun kaslarınız güçlendikçe zaten hareket mesafesi artacaktır. Boynunuzu beşer kez sağa sola öne ve arkaya doğru hareket ettirin. Her iki omuz, dirsek ve el bileği eklemlerini ve parmakları 2-3 saat arayla hareket ettiriniz, açıp kapatın. Oturduğunuz yerden kalkarak ayakta durunuz ve dizlerinizi kırmadan parmaklarınız yere değecek şekilde öne eğilin. Ayrıca sağa sola ve arkaya belden eğilmeye çalışın. Oturduğunuz yerde derin nefes alıp verin. Bu hem gerginliğinizi azaltır, hem de kaslarınızı gevşetir.?

Mutlulk hormonuyla sigarayı dört günde bırakın

Nikotinin vücudun üretmesini engellediği mutluluk hormonunun harekete geçmesi sağlanarak, yoksunluk hissi yaşatmadan sigara bağımlılığına 4 günde son veriliyor. Konya'da luxopunktur yöntemini uygulayan özel bir hastanenin Başhekim Yardımcısı Dr. Kutsi Öncü, nikotin ile mutluluk hormonu diye bilinen endorfin arasında ters bir ilişki olduğunu söyledi. Öncü, "Nikotin kana girdiği zaman, endorfin hücreleri mutluluk hormonunu üretemez hale gelir. Böyle bir durumda kişi, artık mutluluğu nikotinde arar. Nikotin, sigara bağımlısına yalancı bir mutluluk hissi verir" dedi. Luxopunktur yönteminde, bir cihaz yardımıyla vücuda enfraruj ışınları verdiklerini belirten Öncü, "Bu ışını vücudun 38 uyarı noktasına tatbik ediyoruz. Işınlar sayesinde, sinir hücreleri bol miktarda endorfin salgılamaya başlıyor. Böylece kişinin mutluluğu bulmak için nikotin almasına ihtiyaç kalmıyor" dedi. Yöntemin dünyada 27 yıldır uygulandığını, Türkiye'de de son 7 yıldır kullanılmasına rağmen yeni yaygınlaşmaya başladığını bildiren Öncü, son derece etkili olan yöntemle, kişinin sigarayı bırakmayı gerçekten istemesi durumunda yüzde 90 oranında başarı sağlandığını belirtti. Yöntem mutluluk hormonunun harekete geçirip, kişinin sigara içmeyince hissettiği sinir, stres, gibi yoksunluk sendromunu yaşamadığını belirten Öncü, "İnsan organizması, bir maddeyi kabullenmişse ve onun fizyolojik karşılığını yok etmişse, bağıra bağıra bu maddeyi istiyor. Buna bağımlılık diyoruz. Yöntem kişide bu ağır tabloyu yaşatmıyor" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber