İİT'yi güncellemek şart

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasının sorunlarının konuşulduğu Malezya'daki Kuala Lumpur Zirvesi'nde 'değişim' çağrısı yaptı: İslam ülkelerini biraraya getiren İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformların etkinliğini artıracak şekilde güncellenmesi şart.

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 20 Aralık 2019 06:41, Son Güncelleme : 20 Aralık 2019 07:20
İİT'yi güncellemek şart

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasının sorunlarının konuşulduğu Malezya'daki Kuala Lumpur Zirvesi'nde 'değişim'
Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da bu yıl ilk kez liderler düzeyinde yapılan Kuala Lumpur Zirvesi'nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İslam dünyasının sorunlarına ilişkin önemli mesajlar verdi:

İslam dünyasını belli aralıklarla aynı çatı altında buluşturan platformların en büyük sıkıntısı uygulama eksikliğidir. Şayet Filistin davasında halen hiçbir mesafe alamamışsak, kaynaklarımızın sömürülmesine mani olamıyorsak, mezhepçilik üzerinden coğrafyamızın lime lime edilmesine 'dur' diyemiyorsak sebebi budur. Yoksa İslam dünyası güçsüz değildir, zayıf değildir, çaresiz asla değildir.

HATAYI ÖNCE KENDİMİZDE ARAYALIM
Müslümanların kaynak, nüfus ve coğrafi konum bakımından rakipleri ile arasında hiç bir fark yoktur. Hatta tüm bu alanlarda İslam dünyası diğer ülkelere kıyasla çok daha iyi bir durumdadır. Allah'ın bizlere bahşettiği onca imkana, petrole, nüfusa, doğal kaynağa rağmen hala Müslümanların önemli bölümü açlık, kıtlık, fakirlik ve cehaletle boğuşuyorsa hatayı önce kendimizde aramamız gerekiyor. Kendi hatalarımız için başkalarını suçlamak kolaycılık olacaktır.

BU SİSTEM ARTIK ÖMRÜNÜ TAMAMLADI
Müslümanlar son 2 asırda ne çekmişse meseleleri ile yüzleşmek yerine kolaycılığa kaçtıkları için çekmiştir. Aldığımız kararları icraata dönüştürebildiğimiz ölçüde değişime de öncülük edeceğimize inanıyorum. Dünya sisteminin adalet ve hakkaniyet eksenli yeni bir yapılanmaya ihtiyacı var. 2. Dünya Savaşı'nın galipleri tarafından kendi çıkarlarını korumak gayesi ile kurulan 1,7 milyarlık İslam aleminin kaderini Güvenlik Konseyi Daimi üyesi 5 ülkenin keyfine bırakan sistem artık ömrünü tamamlamıştır. İslam ülkelerini bir araya getiren İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformların da etkinliğini artıracak şekilde güncellenmesi şarttır.


POTANSİYELİMİZİN ÇOK ALTINDAYIZ

Ekonomik bağımsızlığı tahkim edecek, milli paralarla ticaret gibi stratejik projelere ağırlık veriyoruz. İslam ülkeleri, ticaretten siyasete, dış politikadan savunma sanayi ve teknolojiye kadar hemen her alanda potansiyellerinin çok altında. En zengin İslam ülkesi ile en yoksulu arasındaki gelir farkı 200 katı aştı. İslam ülkeleri küresel petrol rezervlerinin yüzde 59'una, doğalgaz rezervlerinin ise yüzde 58'ine sahiptir. Ancak buna rağmen 350 milyon kardeşimiz aşırı yoksulluk şartlarında hayatta kalma mücadelesi veriyor.

KARAMSAR OLMAK BİZE YAKIŞMAZ

Yapay zekanın, kuantum bilgisayarlarının, robotik teknolojilerin konuşulduğu bir dönemde ne yazık ki biz enerjimizi iç kavgalarla heba ediyoruz. Yüz milyonlarca Müslüman'ın sorumluluğunu taşıyan liderler olarak hiçbirimizin bu tablodan mutmain olmadığını biliyorum. Ümitsizliğe kapılmak, yeise düşmek, karamsar olmak bize yakışmaz. Sürekli sorunları konuşmak yerine bunlara deva olacak çözüm önerilerine yoğunlaşmalıyız. Potansiyelimizi harekete geçirecek, birbirimizin eksikliğini giderecek projelere ağırlık vermeliyiz.

Ruhani ile baş başa

Erdoğan, Malezya Kralı Sultan Abdullah Riayatuddin Mustafa Billah Şah tarafından devlet ve hükümet başkanları ile Kuala Lumpur Zirvesi misafirleri onuruna verilen öğle yemeğine katıldı. Zirvesi'nin yapıldığı Kuala Lumpur Konferans Merkezi'ndeki yemekte Erdoğan'a yemekte eşi Emine Erdoğan da eşlik etti. Erdoğan, yemek öncesinde, Malezya Kralı Sultan Abdullah, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed ile Kuala Lumpur Zirvesi'nin sergi alanını gezdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile de görüştü. Kuala Lumpur Konferans Merkezi'ndeki görüşme, basına kapalı gerçekleşti.

İdlib'den 50 bin kişi daha geliyor

Suriye'den Türkiye'ye 4 milyona yakın mülteci geldiğini belirten Erdoğan, "Bu mülteci kardeşlerimize kendi topraklarında barınabilecekleri yerleri yapalım diyoruz. Tüm İslam dünyasına olduğu gibi dünyaya da çağrı yapıyoruz. Fakat dünya bu mülteci kardeşlerimiz için buralarda bir güvenli bölge oluşturulmasına yanaşmadı. Güvenli bölge inşa edelim denilince buraya herhangi bir destek vermiyorlar ama silah denince silah geliyor. Silahlar kime geliyor? Terör örgütlerine geliyor. Terörizmle mücadeleye gelince diyorlar ki 'terörizmle mücadele etmemiz lazım.' Nasıl terörizmle mücadele edeceğiz? Lafla terörle mücadele olmaz, icraatla olur" dedi. "İslam dünyası çok mu fakir? Müslümanlar çok mu fakir? Niçin böyle bir şeyde ellerini uzatmıyorlar, niçin bunlar destek vermiyorlar?" diye soran Erdoğan, şunları kaydetti: "Sadece kalkıp da zekatlarından verseler buralarda fakir fukara kalmaz, garip gureba kalmaz. Bakınız şu anda İdlib'den yine 50 bin insan topraklarımıza doğru geliyor. Şu anda zaten 4 milyon insan var, şimdi 50 bin kişi daha geliyor. Belki bu sayı daha da artacak."


Milli paralarla ticaret yapalım

Erdoğan, "Kalkınmanın Önceliği ve Sınamalar" temalı yuvarlak masa toplantısında ise milli parayla ticaret çağrısında bulundu.
Erdoğan, sorunları konuşmanın önemli olduğunu ancak asıl meselenin bunlara çözüm bulmak olduğunu vurgulayarak, "Birlikte ne yapabiliriz sorusuna odaklanmamız gerektiğine inanıyorum. Malumunuz, bir süredir ikili ticaretimizi döviz baskısından kurtarmamız gerektiğini hep ifade ediyoruz. Yabancı paralarla ticaret yerine milli paralarımızla ticaretin önemine dikkati çekiyoruz. Kendi ödeme sistemlerimizin olmayışı finans piyasalarımızı şoklara ve manipülasyonlara karşı kırılgan hale getiriyor" diye konuştu. Bunu engellemek amacıyla Rusya, Çin, Brezilya gibi ülkelerle alternatif ödeme sistemleri geliştirmeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, "Ticaret savaşlarının konuşulduğu bir dönemde milli paralarla ticaret meselesi aciliyet kazanmıştır. Şimdiye kadar oldukça başarılı sonuçlar aldığımız bu konuda sizlerle beraber çalışmaya hazırız" ifadesini kullandı.


ÇALIŞMA GRUBU KURABİLİRİZ

İslami finans meselesinin gündeme gelmesi gerektiğini belirten Erdoğan şöyle devam etti: "Faiz yerine üretimi, ticareti merkezine alan sistemin Malezya'da önemli bir yeri var. Faizsiz finans konusunda ülkelerimiz arasında önemli bir diyalog olabilir. Bir çalışma grubu kurabiliriz. Böylece kapsamlı bir çalışma ortaya çıkabilir. İslam dünyası güçsüz değildir, zayıf değildir, çaresiz asla değildir."
İslamofobiyle ortak mücadele

İslamofobi ile Mücadeleye Yönelik İletişim Projesi imzalandı.
Türkiye ve Malezya İslamofobiyle ortak mücadele edecek. Türkiye ve Malezya arasında mutabakatı imzalanan "İslamofobi ile Mücadeleye Yönelik İletişim Projesi" ile İslam karşıtı tutumlarla mücadele için ortak iletişim projesi yürütülecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Malezya Başbakanı Mahathir nezaretindeki törende mutabakat zaptına Türkiye adına İletişim Başkanı Fahrettin Altun imza attı. Mutabakatı imzalanan proje ile İslam karşıtı tutumlarla mücadele etmek için bir yapı oluşturulması amaçlanıyor. Proje, İslam ve Müslümanlara karşı kurumsal, yapısal ve söylemsel ön yargı ve bağnazlık ile mücadeleyi hedefliyor. İslam dünyası ile Batı arasındaki ilişkilerin geliştirilmesini de hedefleyen mutabakat kapsamında İstanbul'da tüm projenin komuta merkezi görevini görecek bir İletişim Merkezi kurulacak. Daha sonra, bu İletişim Merkezinin idaresinde İslam karşıtı tutumlar ile mücadele odağında İngilizce yayın yapılacak platform kurulması hedefleniyor.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, projeye ilişkin yaptığı açıklamada, İslamofobi ile mücadele çatısı altında güçlü bir iletişim merkezi kuracaklarına işaret ederek, buradan uluslararası bir marka ortaya çıkacağına inandıklarını ifade etmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Malezya ziyaretinde eşlik eden eşi Emine Erdoğan, başkent Kuala Lumpur'da Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Türk Kültür Merkezi'nin resmi açılışını yaptı.

Birbirini tanımanın en doğru yolunun kültürel yakınlaşma olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, "Amacımız, yalnızca Türk dilini ve kültürünü aktarmak değil, yüzyıllar boyunca medeniyetlerin kesişme noktası olmuş ülkemizin bu tecrübesine yeni kesişme noktaları eklemek arzusundayız. İnanıyorum ki kısa zamanda bu enstitü iki ülke arasındaki dostluğu daha da pekiştirecektir. Kültür, eğitim ve sanat alanlarında gerçekleştireceğimiz etkinlikler birbirimizi anlamada ilişkilerimizi çok daha yüksek bir aşamaya taşıyacaktır" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber