YÖK kaldırılmıyor ama eli kolu bağlanıyor

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 15 Eylül 2007 10:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Anayasa taslağı YÖK'ün 'denetim, düzenleme ve yönlendirme' yetkilerini elinden alıyor. Cumhurbaşkanının YÖK'e üye seçme yetkisi de tarihe karışıyor

Anayasa taslağında Yüksek Öğretim Kurulu'nun ( YÖK) varlığı korunuyor, ancak 'denetleme, yönetme, düzenleme ve yönlendirme' yetkileri elinden alınıyor, 'koordinasyon' göreviyle yetiniliyor. Mevcut düzenlemede, 21 kişi olayan üye sayısı 11'e indirilen YÖK'te, yedi kişilik cumhurbaşkanı kontenjanı siliniyor. Taslakta, vakıfların 'kâr amaçlı' üniversite açamayacağı yönündeki düzenleme de yer almıyor.

Taslakta YÖK'ün kuruluş amacı tanımlanırken, 'koordinasyon sağlamak, öğretim elemanı yetiştirilmesini planlamak' ifadeleri yeterli görülüyor. Mevcut Anayasa'nın 131. maddedesinde YÖK'ün yetkileri şöyle sıralanıyor: "Yükseköğretim kurumlarında öğretimi planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek, bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak."

Taslakta konuyu düzenleyen 101. maddede sayılan yetkilerse şöyle: "Öğretim elemanı yetiştirilmesini planlamak, üniversitelerce önerilen öğrenci kontenjanlarını onaylamak ve üniversiteler arasında koordinasyonu sağlamak."

Üye sayısı ilk kez Anayasa'da

Taslakta cumhurbaşkanının YÖK'e üye ataması kaldırılıyor. Halihazırda 21 olan YÖK üyesi sayısı, 11'e düşüyor. Mevcut Anayasa'da YÖK'ün üye sayısına ilişkin düzenleme yer almıyor. Bu konu 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'yla düzenleniyor. Taslakta ise üye sayısı belirtiliyor. Bu da yeni anayasa çıkınca Yüksek Öğretim Kanunu'nun iptal edileceği yorumlarına neden oluyor. Taslakla altı üyeyi belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu'na verilerek ağırlığın hükümete geçmesi sağlanıyor. Ayrıca hem YÖK üyelerinin hem de başkanın görev süresi dört yıldan üç yıla indiriliyor. Bu düzenlemelerin gerekçesi taslakta şöyle ifade ediliyor:

"Yapılan düzenlemeyle, üniversite özerkliği ilkesi çerçevesinde YÖK'ün işlevi koordinasyon ve planlama ile sınırlandırılmaktadır. Yüksek Öğretim Kurulu'nun uygulamada etkin bir şekilde çalışabilmesine imkân sağlamak amacıyla, üye sayısı 11 olarak belirlenmektedir. Bakanlar Kurulu'nun seçeceği üyelerin çoğunluğunun da öğretim üyesi olması öngörülmektedir. Beş üyenin ise farklı üniversite ve yükseköğretim kurumlarından olmak üzere 1982 Anayasası'nda olduğu gibi, kanunla belirlenen usullere göre üniversitelerce seçilmesi öngörülmektedir. Cumhurbaşkanının üye seçme yetkisi, cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılması kapsamında sona erdirilmekte ve ayrıca 1982 Anayasası'nda doğrudan cumhurbaşkanına ait olan kurul başkanını seçme yetkisi kurula verilmektedir."

Taslakta, mevcut Anayasa'da vakıf üniversitelerinin kuruluş şartı olan 'kazanç amacına yönelik olmamak' ifadesi kaldırılarak, 'kazanç için' üniversite kurmanın yolu açılıyor. Anayasa'nın 130. maddesindeki "Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir" ifadesi taslağın 100. maddesinde "Üniversiteler ve diğer yüksek öğretim kurumları, kanunda gösterilen usul ve esaslara göre vakıflar tarafından da kurulabilir" olarak değiştirildi.

Rektörü öğretim üyeleri seçecek

Mevcut Anayasa'nın 130. maddesine göre rektörleri cumhurbaşkanı, dekanları YÖK belirliyor. Taslağın 100. maddesinde "Rektörler kanunun belirlediği usul ve esaslara göre öğretim üyeleri tarafından beş yıl için ve bir defaya mahsus seçilir. Vakıf üniversiteleri ile diğer yükseköğretim kurumlarına ilişkin düzenlemeler saklıdır" denilerek hak öğretim üyelerine devrediliyor. Taslakta, üniversitelerin hazırladığı bütçe planlarının YÖK'ün tetkik ve onayına sunulmadan doğrudan Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderilmesi öngörülüyor. Taslakta bu maddeler şöyle gerekçelendiriyor: "Üniversitelerde daha demokratik bir ortam oluşturmak amacıyla, rektörlerin doğrudan öğretim üyelerince seçilmesi esası benimsenerek Yüksek Öğretim Kurulu ve cumhurbaşkanının bu konudaki yetkisi sona erdirilmektedir."

Üniversitede türbanı serbest kılmak için iki alternatif

Taslakta üniversitedeki türban yasağına ilişkin düzenleme de var. Mevcut Anayasa'da yer almamasına rağmen, 'Eğitim Öğretim Hakkı' başlığı anayasaya giriyor ve türbana dair iki alternatif maddeye yer veriliyor:

Alternatif 1: Kılık ve kıyafetinden dolayı hiç kimse yükseköğrenim hakkından mahrum bırakılamaz.

Alternatif 2: Yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir.

Taslakta, bu alternatif maddelerin gerekçeleriyse şöyle açıklanıyor:

"Kültürel farklılıklarla bireysel hayat tarzı tercihlerinin tezahürü niteliğinde olan kılık kıyafet farkının, insanın rüşt yaşını tamamlamış olmakla hayatıyla ilgili tercihlerini de bilinçli bir biçimde yapabileceğinin kabul edildiği bir çağ olan yükseköğretim çağında bu temel hak ve hürriyetten yararlanmaya engel oluşturmaması gerektiği mülahazasıyla oluşturulmuştur. Ayrıca, bu maddedeki düzenlemeler, hem hürriyetçi ve çoğulcu demokratik toplum düzeninin gerekleriyle hem de Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği normlarıyla Türkiye'nin anayasal düzeni arasında gerçek bir uyumu da gerçekleştirmiş olmaktadır."

Akademik yayına sınırsız özgürlük

Mevcut Anayasa'nın 130. maddesinde akademik yayın özgürlüğüne ilişkin şu düzenleme var: "Üniversitelerle öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Ancak, bu yetki, devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunma serbestliği vermez."

Taslağın 100. maddesinde "Üniversiteler ve diğer yükseköğretim kurumları ile öğretim üyeleri ve yardımcıları, serbestçe her türlü bilimsel araştırma, yayın, açıklama ve öğretim faaliyetinde bulunabilirler" denilerek bu sınırlama tamamen kaldırıldı.

İlgili maddenin gerekçesi de şöyle: "1982 Anayasası'nın 130'uncu maddesinin yasakçı ve sınırlayıcı yaklaşımı yerine, yükseköğretim kurumlarının bilimsel özerkliğini öne çıkaran ve bu amaçla teminatlar öngören bir düzenleme yapılmaktadır.

Yükseköğretim kurumlarının bilimsel özerkliği ve öğretim elemanlarının akademik özgürlüğü güçlendirilmektedir. Yükseköğretim kurumlarıyla buralarda görev yapan akademisyenlerin, serbestçe bilimsel araştırma, öğretim, yayın ve açıklama yapabilecekleri belirtilmek suretiyle, akademik hürriyet hem kurumsal hem de bireysel boyutuyla güvenceye alınmıştır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber