İzinli kenevir yetistiriciliği hangi illerde yapılıyor?

Amasya, Antalya, Bartın, Burdur, Çorum, Izmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Usak, Yozgat ve Zonguldak ile bunların ilçelerinde izinli kenevir yetistiriciliği yapılıyor.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 18 Ağustos 2020 22:19, Son Güncelleme : 18 Ağustos 2020 22:21
İzinli kenevir yetistiriciliği hangi illerde yapılıyor?

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca, uyuşturucular arasında kullanım yaygınlığı açısından ilk sırada gelen kenevire ilişkin "Adım Adım Kenevir ve Türevleri" raporu hazırlandı.

Rapora göre, 2018 yılında pek ülkede üretilebilen ve dünya genelinde 192 milyon kişinin en az bir kez kullandığı tespit edilen kenevir, yasa dısı ekimi ve kaçakçılıgı en çok yapılan ve küresel boyutta en fazla miktarda ele geçirilen uyusturucu madde olarak da dikkati çekiyor.

Kenevir, bagımlılık yapıcı özelligi ve halk saglıgı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle Birlesmis Milletler Uyusturucu Maddelere Dair 1961 Tek Sözlesmesi'nde uyusturucu maddeler arasında görülüyor. Bu sözleşmeye göre, bilimsel olarak kanıtlanmış tıbbi amaçlar dısında kenevir ve türevlerinin kullanımı yasak.

Bazı ülkeler, kenevirin tıbbi amaçlarla kullanımına dönük yasal düzenlemeler ve programlar yapıyor.

Bu programlardan bazıları, uluslararası uyusturucu kontrol sözlesmeleriyle uyumlu olmadıgından halk saglıgı üzerinde olumsuz etkiler gösteriyor ve kenevirin tıbbi amaçlar dısında kullanıma kaymasına neden oluyor.

Bazı ülkelerin zayıf uygulamalarla düzenlediği tıbbi kenevir programları ile kenevirin saglıga faydaları konusunda dogrulanmamıs iddialar, özellikle gençlerde kenevir kullanımının riskli olmadığı algısına yol açıyor.

Kenevirdeki kannabinoidlerin tıbbi kullanımına iliskin kontrol programlarının yetersizligi, kenevir kullanımının risklerine karsı kamudaki algıyı zayıflatarak tıbbi amaçlar dısında kullanımının yolunu açacak yasal düzenlemelere katkı saglayabiliyor.

19 ilde serbest bırakılmıştı! Yozgat'ta üretime başlandı

Türkiye'de kenevir yetiştiriciliği ve kullanımı

Türkiye'nin, Birlesmis Milletler Uyusturucu Maddelere Dair 1961 Tek Sözlesmesi, 1971 Psikotrop Maddeler Sözlesmesi ve 1988 Uyusturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılıgına Karsı Birlesmis Milletler Sözlesmesi'nde imzası bulunuyor.

Uluslararası sözlesmelere titizlikle uyan Türkiye'de kenevirin tıbbi amaçlı üretimi ve kullanımı yasak. Ancak ülkede endüstriyel ve tarımsal amaçlarla üretimi gerçekleştiriliyor.

Türkiye'de kenevir ekimi ve yetistiriciligi izni, 2016'da yürürlüge giren "Kenevir Yetistiriciligi ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik" kapsamında Tarım ve Orman Bakanlıgı tarafından veriliyor.

Amasya, Antalya, Bartın, Burdur, Çorum, Izmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Usak, Yozgat ve Zonguldak ile bunların ilçelerinde izinli kenevir yetistiriciligi yapılıyor.

Kenevirin tıp alanında kullanımı

Kenevirin herhangi bir hastalıgı tedavi edici etkisi tam olarak henüz ortaya konulamadı.

Bagımlılık yapma gucuyle halk saglıgı uzerindeki olumsuz etkileri Dunya Saglık Orgutunce kabul edilen kenevir, uluslararası sozlesmelerde uyusturucu madde olarak sınıflandırılıyor.

Kısa süreyle kenevir kullanımı, bilinç kaybı, algılamada güçlük, panik atak, halüsinasyon görme, kusma ve motorlu tasıt kullanımında bozukluk gibi sorunlara yol açıyor.

Uzun dönem kenevir kullanımı ise bagımlılık, genç eriskinlerde psikotik belirtiler ve sizofreni, okulu erken bırakma riski, bilissel bozukluklar, depresif belirtilerin ortaya çıkması, intihar düsüncesi ve davranısı risklerinde artısa neden oluyor.

Düzenli kenevir kullanımı da uzun dönem kullanımdaki sorunları yanı sıra kronik-akut bronsit ve bronslarda tahribat, genç kenevir kullanıcılarında kalp krizi ve inme, tütünle kullanıldıgında kanser ve diger solunum yolu hastalıkları riskinde artıs ve testis kanseri gibi sorunları beraberinde getiriyor.

Esrar kullanım oranı yüzde 87,1

Türkiye'de 2018'de 42 bin 754 kişiyle yapılan görüşmeler sonucunda, bu kişilerin yüzde 3,1'inin hayatında en az bir kere uyusturucu madde, yüzde 2,7'sinin ise esrar kullandığını gösterdi.

Madde kullanım yaygınlıgı oranı içerisinde "esrar" kullanım oranı ise yüzde 87,1 olarak ortaya çıktı.

Esrarın ilk kullanım yası ortalaması 19,8 olarak belirlendi. Esrarı en çok kullanan kişilerin, diğer uyuşturucularda da olduğu gibi 15-34 yaş aralığında (yüzde 64,7) olduğu tespit edildi.

Hayatında en az bir kere esrar kullananların yüzde 29,3'u lise mezunu, yüzde 20,6'sı ilkokul mezunu, yüzde 18,6'sı orta okul mezunu, yüzde 10,6'sı üniversite mezunu, yüzde 9,2'si üniversite öğrencisi, yüzde 4,3'ü lise öğrencisi, yüzde 3,6'sı okur-yazar değil, yüzde 3,3'ü yüksekokul mezunu ve yüzde 0,5'i doktora mezunu olarak kayıtlara geçti.

Hayatında en az bir kere esrar kullananların yüzde 54,5'inin bekar olduğu anlaşıldı.

Esrar kullananların yüzde 40'ı konsantrasyon sorunu yaşadığını, yüzde 14,6'sı esrar kullandıktan sonra kendisi ya da bir baskasını yaraladığını ifade etti.

Bu kişilerin esrarı en cok kenevir bitkisinden (gonca, yonca, ot) elde ettiği ve en çok tütüne karıştırarak içtikleri belirlendi.

Türkiye'de esrar yakalamasına yönelik operasyonlar

Türkiye'de 2019'da kenevir yetiştiriciliği, ticareti ya da uyuşturucu olarak kullanımına ilişkin 69 bin 709 olay meydana geldi. 2019'da yurt genelinde meydana gelen 148 bin 821 uyusturucu olayının yüzde 68,5'i kenevire bağlı olay olarak kayıtlara geçti.

Türkiye'de güvenlik güçlerince 2018'de 80 ton 707 kilogram, 2019'da ise 90 ton 579 kilogram kenevir ele geçirildi. Geçen yıl yurt içinde yakalanan kenevir miktarı, bir onceki yıla gore yüzde 12,2 arttı.

"Spekülatif bilgilere dayalı tartısmaların tıbbi olumsuzluklara yol açması kuvvetle muhtemel"

Raporda, "Kenevir ve türevlerine iliskin tamamen spekülatif bilgilere dayanılarak yapılan tartısmaların, bu alanda varolan toplumsal algıyı zayıflatacagı, hatta saglıga faydalı olacagı ya da ekonomik bir mucize seklinde yanlıs bir kanaat olusmasına katkı saglayarak insanları üretim, kullanım ve ticarete yönlendirecegi, sonuçta birçok hukuki ve tıbbi olumsuzluklara yol açacagı kuvvetle muhtemeldir." uyarısında bulunuldu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber