Türkiye'de özelleştirme gerçeği

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 13 Kasım 2007 15:17, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:00

Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi (KİGEM) Vakfı Genel Sekreteri Ayla Yılmaz, ?artık planlı bir kalkınma modeli üzerinden Türkiye'yi yönetecek bir program oluşması gerektiğini? söyledi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) tarafından düzenlenen ?Türkiye'de Özelleştirme Gerçeği Sempozyumu?, İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Salonu'nda başladı.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, açılışta yaptığı konuşmada, düzenledikleri etkinliklerde, genellikle konunun tüm taraflarının olduğunu ancak bu sempozyumda özelleştirme karşıtlarının bulunduğunu söyledi.

Özelleştirme çalışmalarının 1984 yılında kamuya ait yarım kalmış tesislerin tamamlanması veya yerine yeni tesis kurulması amacıyla özel sektöre devir uygulamaları ile başladığını belirten Soğancı, bu çalışmaların 1986'dan itibaren hız kazanan program çerçevesinde günümüze kadar sürdürüldüğünü söyledi.

?Yerelleşme? politikaları ile su, toprak, orman, kıyılar ve madenler gibi doğal kaynakların tüm yurttaşların yararlanacağı varlıklar olmaktan çıkarıldığını ve alınıp satılabilir ?mal? konumuna dönüştürüldüğünü savunan Soğancı, ?Ortaya çıkan sonuç; işsizliğin artması, eşitsizliğin derinleşmesi, sosyal ve ekonomik dokunun zarar görmesi, göçlerin yaşanması, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik ve altyapı gibi temel yurttaşlık haklarının piyasalaştırılması, kamu hizmetlerinden yoksun kalma olmaktadır? diye konuştu.

KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul da, özelleştirmelerin; mülkiyet devri, kamu hizmetlerinin tasfiye edilmesi ve piyasalaştırılması, hizmet alımı gibi yollarla yapıldığını anlattı.

TBMM Genel Kuruluna, kısa bir süre sonra Sosyal Güvenlik Kanunu tasarısının geleceğini hatırlatan Tombul, bunun sağlık alanında piyasalaştırma ve özelleştirme sürecinin tamamlanması anlamına geleceğini ve ?ne kadar para, o kadar sağlık? anlayışının topluma hakim olacağını savundu.

TÜRK TELEKOM'DA DEVAM EDEN GREV

Türkiye Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan da, Türk Telekom'da devam eden greve ilişkin bilgi verdi.

Akcan, Türk Telekom özelleştirilmeden önce, ?özelleştirme ile yatırımların artacağı ve haberleşme tekelinin kaldırılacağının? söylendiğini, ancak özelleştirme sonrasında yatırımların azaldığını, kamu tekelinin yüzde 97 oranında özel bir tekele bırakıldığını savundu.

Türk Telekom özelleştirildikten sonra 48 bin kişiyle çalışma sözü verildiğini, buna rağmen kurumda 37 bin çalışan kaldığını anlatan Akcan, ?çalışanların başka kurumlara gitmeleri yönünde özendirildiğini? iddia etti. Akcan, 7500 kişinin daha başka kurumlara gönderileceğini, ancak Türk Telekom'da grev başladığı için söz konusu kişilerin işçilerin grevini kırmak için kullanıldığını öne sürdü.

Bazı kesimlerin ?grev yapıyorsunuz, haberleşme özgürlüğümüz elimizden alınıyor? dediğini kaydeden Akcan, bunun toplumda grevin unutturulduğunu gösterdiğini sözlerine ekledi.

Bu arada, sempozyuma, grevde bulunan bazı Türk Telekom işçileri de izleyici olarak katıldı.

?ÖRGÜTLÜ MÜCADELE VERİLEBİLSEYDİ ÖZELLEŞTİRME BU BOYUTLARA GELMEZDİ?

Daha sonra KİGEM Vakfı Genel Sekreteri Ayla Yılmaz ?Türkiye'deki Özelleştirme Uygulamalarına Toplu Bir Bakış? başlıklı konuşma yaptı.

Örgütlenmenin önemine işaret eden Yılmaz, ?özelleştirme uygulamaları başladığında örgütlü bir mücadele verilebilseydi özelleştirme bu boyutlara gelmezdi? dedi.

Yılmaz, özelleştirmenin ?Türkiye'nin en büyük KİT'lerinden Özelleştirme İdaresi Başkanlığının oluşmasını? sağladığını da söyledi.

1993-2007 yılları arasında, 161 üretim tesisinin, 17 otel, tatil köyünün, 1300 taşınmaz varlığın özelleştirme yoluyla satıldığını anlatan Yılmaz, ?Bu işletmelerin hemen hemen yüzde 90'ı üretim dışı kaldı. Bunun sonucunda yabancılaşma, pahalılaşma, işsizlik geldi? diye konuştu.

Özelleştirmelerde birçok işletmenin arsa değeri üzerinden satıldığını kaydeden Yılmaz, alıcıların işletmeleri kapatıp, makineleri satarak işletmeleri başka amaçlarla kullandıklarını söyledi.

Yılmaz, ?Artık planlı bir kalkınma modeli üzerinden Türkiye'yi yönetecek bir program oluşmalı? dedi.

Sempozyum, yarın sona erecek.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber