TESEV yargının röntgenini çekti: Adaletin terazisi devletten yana

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 28 Kasım 2007 21:29, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nca (TESEV) hakim ve savcılardan oluşan 51 kişiyle hazırlanan rapora göre, hakim ve savcıların yüzde 67'si Türkiye'de yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğu görüşünü taşıyor. Ayrıca hakim ve savcılar 'demokrasi mi güvenlik mi' ayrımında bireyin yanında değil devletin yanında yer aldıklarını söyledi.

TESEV tarafından hazırlanan ''Yargıda ve Yargıya Dair Algı ve Zihniyet Kalıpları'' raporunun ilk aşamasının sonuçları açıklandı.

Point Otel'de düzenlenen toplantıda konuşan TESEV Demokratikleşme Programı Yöneticisi Volkan Aytar, programda yer alan ''Kurumsal Algı ve Zihniyet Yapıları'' başlıklı araştırma dizisi çerçevesinde daha önce ''milliyetçilik'' ve ''laiklik'' gibi konuların ele alındığını anlattı.

Aynı araştırma dizisi kapsamında bugün de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Mithat Sancar tarafından gerçekleştirilen yargıya yönelik bölümünün ilk aşamasının açıklandığını belirten Aytar, açıklanan raporun 4 aşamalı çalışmanın ilk ayağı olduğunu söyledi.

Aytar, çalışmanın ilk aşamasında yargı konusundaki gelişmeleri bizzat yaşayanlara bakarak bir mülakat çalışması yürüttüklerini kaydetti.

Çalışmanın ikinci ayağında toplumun yargıya nasıl baktığını, üçüncü ayağında ise yargı-medya ilişkisini sorgulayacaklarını belirten Aytar, çalışmanın son aşamasında ise yargının topluma, toplumun yargıya bakışının toplumsal kaynaklarını ortaya koymaya çalışacaklarını söyledi.

Volkan Aytar, hazırlanan raporun saha çalışmasının 4-5 ay sürdüğünü, hakim ve savcılardan oluşan 51 kişiyle toplam 80 saatlik görüşme yapıldığını vurgulayarak, çalışmanın tüm yargıdaki eğilimin analizi olarak değil, bu konuda başka bir çalışmaya başlangıç olarak algılanmasını istedi.

Prof. Dr. Sancar da, çalışmada ''yargının röntgenini'' nasıl çekeceklerine yönelik veriler ortaya çıkarmaya çalıştıklarını belirtti.

Rapor, daha sonra Prof. Dr. Sancar ile Dr. Eylem Ümit tarafından açıklandı.

Raporda, ''Devlet çıkarları mı, adaletin gerekleri mi? Demokrasi mi, güvenlik mi?'' başlıklı bölümde ''Hakim ve savcılar arasında yargılama faaliyeti sırasında adalet ile devletin çıkarı veya demokrasi ile devletin güvenliği arasında bir karşıtlık çıkabileceği ve bu durumda devletin çıkarlarının korunması gerektiği kanısının yaygın olduğunu gördük'' ifadesine yer verildi.

Raporda, ''(İnsan hakları devletin güvenliği açısından tehdit oluşturabilir mi?) sorusunu 'Evet' diye yanıtlayanların oranı yüzde 51 oldu. Bu soruya 'Hayır' diye yanıt verenlerin oranı ise yüzde 28'de kaldı'' denildi.

Raporda, devlete karşı işlenmiş suçlar ile devlet görevlileri tarafından işlenmiş suçlara yargının yaklaşımında bir farklılaşma olduğu eleştirileri hatırlatılan görüşmecilerin, ''Sizce yargıda böyle bir eğilimden söz edilebilir mi?'' sorusuna da yüzde 45'lik bir kesimin ''Evet maalesef var'' yanıtını verdiğine işaret edildi.

Hakim ve savcıların hukuksal reformlar hakkındaki düşüncelerinin de yer aldığı raporda, ''DGM'lerin uzman ağır ceza mahkemelerine dönüştürülmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklindeki soruya görüşmecilerin yüzde 49'luk bir bölümünün ''Yerinde bir değişiklik'' yorumunu yaptığı ifade edildi.

Raporda, Anayasa'nın 90'ıncı maddesine eklenen temel hak ve özgürlüklere ilişkin uyuşmazlıklarda milletlerarası hükümlerin esas alınması'' şeklindeki düzenlemeyi görüşmecilerin çoğunluğunun ''olumsuz bulduğu'' ifade edilirken, bu görüşte olan hakim ve savcıların bazıları bu durumu ''egemenliğin sınırlandırılması'', ''içişlerine müdahale'' olarak yorumladığı bildirildi.

Aynı raporda, AİHM kararlarından dolayı yargılamanın yenilenmesi imkanı tanıyan düzenlemeyi görüşmecilerin yüzde 49'unun olumsuz değerlendirdiği, görüşmecilerin yüzde 63'ünün de AİHM'in kararlarında Türkiye'ye karşı önyargılı olduğunu düşündüğünü söyledikleri ifade edildi.

Raporda, AB'ye uyum çerçevesinde yapılan değişiklikler de sorulan görüşmecilerin yüzde 58'inin yapılanları insan haklarının gelişimi açısından olumlu bulduğu, kontrol önermesi olarak tasarlanan ''AB uyum yasaları ile başlayan süreçte Türkiye'nin önemli kazanımlar elde ettiğini düşünmüyorum'' diyenlerin oranının da yüzde 63 olarak ortaya çıktığı kaydedildi.

Raporun, ''AB'ye uyum süreci karşısında kafa karışıklığı'' başlıklı bölümünde, görüşmecilerin yüzde 71'inin uygulamada sorunlar olduğunu, ama bunların zamanla aşılabileceğini düşündüğü belirtildi.

Raporda, yargı bağımsızlığı, 301'inci madde gibi diğer konular hakkındaki yorumlar da şöyle anlatıldı:

''Yargı bağımsızlığına ilişkin Türkiye'deki düzenlemeler ve uygulamaları sorduğumuzda görüşmecilerimizin yüzde 82'si bu düzenleme ve uygulamaların hakim savcılara yeterli güvenceyi sağlamadığını düşündüğünü söyledi.

301. madde ve Türklük kavramına ilişkin görüşlerini sorduğumuzda, 'madde tamamen kalkmalı' diyenler yüzde 16, 'madde değiştirilmemeli' diyenler yüzde 24, madde metnindeki 'Türklük' yerine 'Türk Milleti' gibi bir kavram geldiğinde maddenin anlamının değişeceğini düşünenler yüzde 24, soruyu, 'bilmiyorum' diyerek yanıtsız bırakanlar yüzde 11 olarak ortaya çıktı.

Hakim ve savcılarımızın yüzde 67'si, Türkiye'de yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu düşündüğünü belirtti.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber