Servis anneleri

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 03 Aralık 2007 07:10, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

Can Dündar'ın yazısı

Çoğunlukla hafta sonları yollarda görüyorum onları... Ya direksiyonda, arka koltuktaki ufaklığa laf yetiştirmeye çalışırken...

Ya bir kurs veya antrenman kapısında beklerken...

Ya da ufaklığın minicik eline yapışmış, hızlı adımlarla koştururken...

***

Kimi bakımlı; kursiyer kendisiymiş gibi meraklı... Kimi evde sofra toplarken ellerini havluya kurulayıverip sokağa fırlamışçasına telaşlı...

Saati kurulmuş yüz binler halinde sokağa dökülüyorlar; kah hafta içi okul çıkışı, kah mahmur bir cumartesi-pazar sabahı...

Yanlarında birer proje dosyası gibi taşıyorlar çocuklarını...

Ondan iyi bir balerin yapacaklar; veya tenisçi ya da matematikçi...

Kimi çocuğunun bir eksiğini yamamak için, kimi bir yeteneğini ortaya çıkarmak için, kimi mevcut yeteneğini perçinlemek için...o kurstan bu derse, o antrenmandan bu hocaya koşturup duruyorlar.

***

Arada babalarla paylaşılan, ama çoğunlukla annelerce sırtlanılan bir yük bu... bıktırıcı bir servis görevi...

Aslen örgün eğitimin görev alanına giren, ama karşılanamadıkça boşluğu özel kurslarla, hususi hocalarla doldurulan pahalı bir çark...

Ve o çarkın içinde, gönüllü bir servis aracı gibi çocuk taşıyan, çocuk bırakan, çocuk bekleyen, çocuk karşılayan anneler...

Beklerken yün ören, sohbet eden, çocuğuna gıpta eden, çocuğunun o kursta, o derste, o dalda en iyi olduğu günleri hayal eden kadınlar...

***

Kimi, ölçüsüz bir fedakârlıkla çocuğuna formasyon desteği ya da istikbal alternatifi sunabilmek için çırpınıyor; kendi anababasından görmediklerini yavrusu görsün istiyor; kendinden çaldığı zamanı ona veriyor.

Kimi ise, yaşamında ıskalayıp yıllarca içinde gezdirdiği ukdeyi salıveriyor; kendi eksikliklerini, yarım bıraktıklarını, olamadıklarını, evladının tamamlamasını istiyor. Dikkatli gözler, ikincileri, birincilerden kolayca ayırt ediyor.

Kursta, provada ya da antrenmanda, bir bekleme salonunda, saha kenarında veya sahne arkasında, bazıları merhametle bir tatil gününü oyun yerine kursa harcamakla iyi edip etmediğini düşünürken, diğerleri dizginlenemez bir hırsla kamçılıyor "projesini" dışardan... Gerçekleşmemiş düşleri, onda gerçek olsun istiyor.

Onda yeniden yeşermenin, kendini yenilemenin, projesini nihayete erdirmenin yolunu arıyor.

***

Pek azı, o sahneye çıkıp kızıyla birlikte dans etmeyi, onun kursuna yazılıp matematik öğrenmeyi, oğluyla raket sallamayı, piyano çalmayı, folklor oynamayı göze alıyor.

Oysa bu, hem paylaşıldığı için öğrenme sürecini daha zevkli kılacak, hem de "proje sahibi"ne de evladınınkinden bağımsız bir kişilik kazandıracak. Ama yine pek azının bunu hoş görebilecek bir aile düzeni var.

Evde toplanmamış bir sofra ya da eşinin gelip yemek yapmasını bekleyen bir koca duruyor ve "her başarılı kadının önüne dikilen bir erkek" ile eşitsiz kurulmuş bir hayatın yükü, her an omuzda hissediliyor.

***

Çoğunlukla hafta sonları bir kurs ya da antrenman giriş-çıkışlarında karşılaşıyoruz onlarla...

Minik elleri telaşla çekiştirerek koşturuyorlar evleriyle çocuklarının etkinlikleri arasında...

Belki de, yaşadıkları hayatla, çocuklarına yaşatmak istedikleri hayat arasında...

[email protected]

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber