Ekonomide 2008 beklentileri

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 28 Aralık 2007 11:47, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İş dünyası, bazı ekonomik göstergelerde sapmaların yaşandığı 2007'yi geride bırakırken, önümüzdeki yıl için iyimser olmakla birlikte olası risklere dikkatİ çekerek, yapılması gereken pek çok reform olduğunu belirtiyor.

Genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçim süreci başta olmak üzere, referandum, Anayasa değişiklikleri ve Kuzey Irak tartışmaları ile yoğun bir siyasi gündemin ağırlığında geçen 2007 yılında, büyüme ve enflasyonda hedeflerin tutmamasına, cari açıktaki artışa karşın, ihracat ve yabancı sermaye yatırımlarındaki yükseliş sevindirici oldu.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, yılın ilk çeyreğinde büyümenin yüzde 6,8, ikinci çeyreğinde yüzde 4,1, üçüncü çeyreğinde ise yüzde 2 olduğunu hatırlatarak, ''2007 yılındaki büyümede bir ivme kaybı var. İvme kaybının alt sektörlerine baktığımızda bunun özellikle tarım, inşaat, sanayi ve ticaret sektörlerindeki büyümenin yavaşlamasından kaynaklandığını gördük'' dedi.

Yalçıntaş, iş adamları açısından kur ve faizin şu anki dengesinin, 2007'de iç talepte ciddi bir daralmaya yol açtığını ve ihracatçıyı ciddi anlamda zorladığını belirterek, Türkiye'nin 2005-2015 döneminde yüzde 7, en kötü ihtimalle de yüzde 6 büyümek zorunda olduğunu söyledi.

2008'de, ticaret ve sanayi işletmelerinin, KOBİ'lerin ve esnafın karlılığını artırmaya yönelik politikaların acilen hayata geçirilmesi gerektiğini ifade eden Yalçıntaş, GSYİH'deki artışın 2008 için yüzde 5,5 olarak öngörüldüğünü, bunun yakalanabilmesinin, hatta geçilebilmesinin, enflasyondaki düşüş trendinin devam etmesine, faiz oranlarının inmesine, kamu maliyesindeki olumlu gelişmelere, en önemlisi de ekonomide yapılması şart olan yapısal reformlara bağlı olduğunu vurguladı.

Dünya ölçeğinde de, ABD ekonomisindeki değişiklikler veya Orta Doğu'da meydana gelebilecek sıcak gelişmeleri, Türkiye ekonomisinin büyümesini etkileyecek dışsal riskler olarak niteleyen Yalçıntaş, 2008 enflasyon hedefinin yakalanabilmesinin yapısal reformların hayata geçirilmesine bağlı olduğunu söyledi.

Mevcut vergi sisteminde dolaylı vergilerin oranının, doğrudan vergilerden çok daha yüksek bir seviyede bulunduğuna, bunun Türk kamu maliyesinde belki yapılması gereken reformların en önemlisi ve en acillerinden biri olduğuna işaret eden Yalçıntaş, ihracattaki artışın devam etmesinin ancak ihracatçının maliyetini düşürecek mikro tedbirlerin alınmasıyla mümkün olacağını, ihracatçının maliyetlerinin düşürülmemesi halinde şu andaki kur-faiz dengesinin önümüzdeki yıl ihracatçıları çok zor duruma sokacağını kaydetti.

Yüksek cari açığın Türkiye için bir risk olduğunu, ancak şu ana kadar Türkiye'ye gelen ciddi dış kaynak akışı nedeniyle kolaylıkla finanse edilebildiğini ifade eden Yalçıntaş, şöyle devam etti:

''Buna rağmen Türk ekonomisinin en kırılgan noktasının bu olduğunu unutmamak lazım. 2008'de Türkiye'deki cari işlemler açığının artacağını ve yaklaşık 40 milyar dolara yükseleceğini görüyoruz. Dolayısıyla devletiyle ve halkıyla, kamu ve özel sektörüyle Türkiye'nin daha fazla üreten daha az tüketen bir ülke olması lazım ki büyürken de cari açığımızı artırmayalım.''

Önümüzdeki yıl dünya ekonomisinde çok büyük bir dalgalanma, çok büyük bir kriz olmaması halinde Türk ekonomisinde herhangi bir risk beklemediğini dile getiren Yalçıntaş, 2008'in sapma olabilecek en önemli öngörüsünün enflasyon miktarı olduğunu, enflasyonun 2007'de öngörülen seviyenin ''birazcık'' üstünde çıktığını, buna bağlı olarak büyüme oranının da öngörülen seviyenin altında kaldığını söyledi.

Yalçıntaş, ''Dolayısıyla, 2008 öngörülerine yetişmemiz için arada kapatmamız gereken bir açık var. Bu açığı kapatıp kapatamayacağımız da 2008 yılı içerisinde belli olacak. Bizim 2008 yılında 2 tane parametre varsa, onlar da 2007 yıl sonu parametrelerini yakalayamadığımızdan dolayı enflasyon ve büyümedir'' diye konuştu.

-"EKONOMİ İKİNCİ PLANDA..."-

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük de, 2007'de ekonominin ikinci planda kaldığını ve rekabet gücünü iyileştirecek yapısal ve mikro reformlarda hiçbir somut gelişme sağlanamadığını, yüksek faiz-düşük kur politikasının olumsuz etkilerini daha da artırarak devam ettirdiğini söyledi.

Küçük, TÜFE bazlı reel kur endeksinin, 2007 Kasım ayında 188.1 ile tarihi bir rekor kırarak, son 26 yılın en yüksek seviyesine ulaşmasının, bu yılda YTL'deki değerlenmenin, rekabet gücü açısından taşınamaz bir noktaya ulaştığını açıkça ortaya koyduğunu ifade etti.

Bu olumsuzluklara rağmen sanayinin 2007 yılında üretimini ve ihracatını artırmayı başardığını, ancak sanayi üretimindeki büyümenin, bu yıl da 2005 ve 2006'ya benzer şekilde inişli çıkışlı ve istikrarsız bir seyir izlediğini, yüzde 5 civarında bir artışla sınırlı kaldığını belirten Küçük, üretim ve ihracatı artırma, rekabet gücünü koruyabilme adına başvurulan yöntemlerin arka planında, sanayinin üretim ve istihdam kapasitesinin zayıflaması, cari açığın daha da yükselmesi ve işsizlik sorununun aynı yoğunlukta devam etmesi gibi ekonomik ve sosyal maliyetleri de beraberinde getirdiğiNİ, 2007'de bu maliyetlerin daha da arttığını söyledi.

2007 üçüncü çeyrekte elde edilen yüzde 2'lik büyümenin, 2002 ilk çeyrek hariç, son 23 çeyreğin en düşük oranı olmasının dikkat çekici ve ekonomi adına ''alarm verir'' nitelikte olduğunu kaydeden Küçük, dünyada likidite bolluğunun sona ermeye yüz tuttuğu, büyüme oranlarında düşüş, enflasyonda artış beklentisinin hakim olduğu bir döneme girildiğinin işaretlerinin görüldüğünü ifade etti.

Küçük, ''2008'in, küresel rüzgarların arkamızdan esmeyeceği zor bir yıl olma potansiyeli taşıdığını söyleyebiliriz. Diğer taraftan son dönemde ekonomideki olumlu gidişte önemli bir ivme yaratan AB'ye tam üyelik süreci, yeniden sıkıntılı bir döneme girmiş görünmektedir. Böyle bir konjonktürde, reel sektörü destekleyecek, rekabet gücünü iyileştirecek yapısal reformlar ve mikro düzenlemeler bir an önce hayata geçmez ise önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi, büyümeyi devam ettirmekte ciddi sıkıntılarla karşılaşabilir'' diye konuştu.

Tanıl Küçük, Türkiye'nin, ekonomik ve sosyal sorunlarını çözebilmesi için her yıl yüzde 7-7,5 civarında yüksek oranlarda büyümeler elde etmesi, bu hedefi gerçekleştirebilmek için 2008'in, rekabet gücünün ve reel sektörün öncelikle ele alındığı ve 2007'deki zaman kaybının telafi edildiği bir yıl olması gerektiğini vurguladı.

Önümüzdeki yıl ekonomide adımların çok daha dikkatle atılması ve rekabet gücünü iyileştirecek reformların artık süratle hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Küçük, kurun bugün geldiği noktada ihracatın devam edebilmesi için ihracatçı sanayicinin yeni bazı enstrümanlarla acilen desteklenmesi gerektiğini söyledi.

Makro ekonomik açıdan bakıldığında 2008'in, bundan önceki yıllara benzeyen bir yapıda seyredeceğinin öngörülebileceğini ifade eden Küçük, şunları kaydetti:

''Büyümenin 2008'de de son dönemde Türkiye ekonomisinin adeta yapısal özelliği haline geldiği üzere yüksek dış ticaret açığı ve yüksek cari açık gibi bazı olumsuz yan etkiler üreterek devam etmesi öngörülmektedir. YTL'deki değerlenmenin 2008'de daha uç noktalara gitmeyeceği beklentisindeyiz. Bu durumda ihracatımız öngörülenden biraz daha yüksek bir oranda, yüzde 15-16 civarında artabilir. 2008 için hedeflenen enflasyon oranı yine yüzde 4'tür, ancak bu hedeften sapılması olasılığı oldukça yüksektir.''

-"2007, YAVAŞLAMA VE İDARE ETME YILI..."-

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Bolat ise, 2007'nin, siyaset açısından fırtınalı ve zor bir yıl olduğunu, ekonomiyi gölgede bıraktığını ve ekonomi açısından, ''yavaşlama ve idare etme yılı'' olarak geçtiğini belirterek, 2007'de reformların büyük ölçüde ertelendiğini, siyaseti idare etme ve terör konusuyla mücadele etmenin öncelikli alanlar olarak ortaya çıktığını kaydetti.

Bolat, Türkiye'nin 23 çeyrektir büyüdüğünü, ancak büyüme, enflasyon oranı ve cari açık açısından çok da umut dolu bir performans gerçekleşmediğini ifade ederek, ''Siyaset açısından fırtınalı ve zor bir yılda ekonominin en azından krize girmemesi olumlu oldu. Göstergeler artıda kalmaya devam etti. İhracat artışı, enflasyonun tek haneli rakamda kalması ve büyümenin de eksiye düşmemesi sevindirici oldu'' dedi.

2008'de özellikle dünya ekonomisinde tutsata (mortgage) dayalı kredilerle ilgili ortaya çıkan sert türbülans ve dalgalanmaların, Türkiye'nin başlıca ihraç pazarları olan OECD ve AB ülkelerinde büyümenin yavaşlamasına yol açabilecek gibi göründüğüne işaret eden Bolat, bunun Türkiye'nin ihracatındaki ivmeyi, artışı devam ettirmek açısından bir risk işareti olduğunu söyledi.

Bolat, ''Yine enerji, emtia, hammadde ve tarım ürünleri fiyatları noktasında 2007 yılında yaşanan ağır şartlar yani risk, yukarı çıkış, 2008 için de bir risk faktörü. Siyaset açısından fırtınalı dönem geride kaldı. Siyasette taşlar yerine oturdu. Hükümetin 2008 yılına girerken bir an önce ekonomi gündemine dönüş yapması önemli'' diye konuştu.

Sosyal güvenlik reformunun Meclisten geçirilmesi ve KOBİ'lere destek paketinin açıklanmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan belirten Bolat, Türkiye'nin 2008 ile beraber yeni bir kalkınma mimarisine dayalı üretim ekonomisi şartlarını ortaya koyması gerektiğini, işletmeler üzerindeki kamu ve mevzuat yüklerinin ortadan kaldırılmasının heyecanla beklendiğini ifade etti.

Düşük kur-yüksek faiz uygulamasının üreticileri ve ihracatçıları çift taraflı vurduğunu ve faiz indirimlerine devam edilmesinin büyük önem taşıdığını kaydeden Bolat, sürekli aynı programla ya da aynı tedbirlerle devam etmenin anlamlı olmadığını, Türkiye'nin Mayıs 2008'den itibaren yeni bir kalkınma mimarisine geçmesinin ve üretim ekonomisini destekleyen şartların oluşturulmasının, en acil öncelikli beklentileri arasında bulunduğunu söyledi.

-"CARİ AÇIK..."

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) eski Başkanı Erkut Yücaoğlu, önümüzdeki yıl büyüme hedeflerinin daha gerçekçi olması için yüzde 5 civarında kalması gerektiğini belirterek, 2008'in, dünya likidite krizinden dolayı Türkiye'nin finansman bulma konusunda daha da zorlanacağı bir yıl olacağını ifade etti.

Yücaoğlu, özelleştirmenin ve yabancı sermaye yatırımlarının hızlandırılması için daha çok gayret edilmesi gerektiğini ve bu çerçevede en büyük zorluğun cari açık olarak devam ettiğini kaydederek, şöyle dedi:

''Kriz anlamında bir endişem yok. Ama bir yavaşlama olduğu kesin. Türkiye'nin bu kadar büyük bir cari açığı sürdürebilmesi için hem hızlı büyümesi hem de dış kaynak, özelleştirme ve yabancı sermaye konusunda ciddi tedbirler alması lazım. Ayrıca tüm ekonomik birimlerin rekabet gücünün artırılması lazım ki bu cari açık azalsın.''

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ethem Sancak da, çeşitli nedenlerden dolayı 2007'nin sapmaların yaşandığı bir yıl olduğunu belirterek, içeride ve dışarıda yaşanan gelişmelerden sonra daralmanın daha fazla olacağından korktuğunu, ancak bunun gerçekleşmediğini ifade etti.

Sancak, önümüzdeki yıl için çok fazla sapma beklemediğini, 2008'in, daha istikrarlı ve büyüme açısından daha iyi bir yıl olacağına inandığını dile getirerek, ''Önümüzdeki yıl için iyimserim. Türkiye çok daha iyiye gidecek'' dedi.

Hükümetin tecrübeli bir dönem geçirdiğini ve bu tecrübesiyle önümüzdeki 4 yılı çok daha iyi planlayacağını belirten Sancak, ''Hükümetin kendi içinde iyi bir organizasyon var. Maliye Bakanlığı çok tecrübeli bir bakanlık haline geldi ve çok başarı sağladı. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı ise, Türkiye için çok büyük bir şans'' şeklinde konuştu.

-''YÜZDE 5,5 BÜYÜME HEDEFİ ÇOK İDDİALI''-

Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş de, 2008'in, 2006 sonlarından itibaren başlayan küresel problemlerin doruğa çıktığı bir yıl olacağını, 2007'deki şartların önümüzdeki yıl ağırlaşacağını ifade ederek, yüzde 5,5 büyüme hedefini çok ''iddialı'' bulduğunu söyledi.

Ateş, ''Reel faizlerin nispeten azalacağı, yine YTL'nin değerli kalacağı bir yıl olarak düşünüyorum. Büyümede dünya üzerindeki sıkıntı, Türkiye'ye eninde sonunda yansıyacaktır. Bunun yansıması da çok daha dikkatli hareket etmeyi gerektiriyor. Borçluluğu çok, bir takım risklere maruz bilançolar, sıkıntıya girebilir. 2008'i çok dikkatle izlemek gerekiyor'' şeklinde konuştu.

Türkiye'nin sermaye ihtiyacı bulunan bir ekonomiye sahip olduğunu dile getiren Ateş, ''2008'de yurt dışından temin edeceğimiz para daha pahalı olacak ve vadeleri de eskisi kadar rahat olmayacak diye düşünüyorum. Oradaki maliyetler tabi ki yansıyacak. Maliyetlerin ötesinde bunun riskleri de var. Belki artık bu kadar fonlanamayacak'' dedi.

Ateş, tüm bu gelişmelere karşın Türkiye'nin hala cazibesini koruduğunu, özellikle enerji, otoyollar, limanlar, hava alanlarına bakıldığında, yapılacak bir takım satışlar, özel sektörde birleşme ve el değiştirmeler, yabancıların enerji sektörüne konsolidasyon amaçlı girmeleri gibi sebeplerden dolayı Türk piyasasının dünyadaki en hareketli piyasalardan biri olma özelliğini koruyacağını ifade etti.

Dünyaya kıyasla Türkiye'nin 2008'i daha rahat geçireceğini belirten Ateş, özellikle kredi risklerine dikkat etmek gerektiğini, şu anda dünyada riskin yeniden fiyatlandığını, dev bankaların zarar açıkladığını, böyle bir dünyada artık her şeyi 2 kere düşünmenin büyük önem taşıdığını kaydetti.

Hakan Ateş, 2008'de nominal faizlerin ''kesinlikle'' düşeceğini de söyledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber