Derneğin MEB'e açtığı iki dava da 'yetkisizlik' nedeniyle reddedildi

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bir Dernekleri Federasyonu tarafından Milli Eğitim Bakanlığının iki işlemine karşı açılan davayı yetkisizlik nedeni ile reddeden Daire kararlarını onadı.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 12 Aralık 2022 00:10, Son Güncelleme : 12 Aralık 2022 09:51
Derneğin MEB'e açtığı iki dava da 'yetkisizlik' nedeniyle reddedildi

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bir Dernekleri Federasyonu tarafından Milli Eğitim Bakanlığının iki işlemine karşı açılan davayı yetkisizlik nedeni ile reddeden Daire kararlarını onadı.

Dava konusu edilen işlemler

- Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün ...tarih ve ...sayılı Güncellenen Eğitim Destek Programları konulu işleminin (d) ve (g) maddelerinin iptali

- Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun... tarih ve ...sayılı Destek Eğitim Programları konulu kararının iptali

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 03/03/2006 tarih ve E:2005/1, K:2006/1 sayılı kararı gerekçe gösterildi

4688 sayılı Kanun'un 19/f maddesinin, sendika ve üst kuruluşlara, bizzat taraf oldukları hukuki ilişkiler dolayısıyla davacı ve davalı oluş sıfatları ile ortak çıkarların korunması için tanınan davacı olabilme sıfatından başka, hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya bunların mirasçılarını her derecedeki yargı organları önünde temsil etme ve dava açma hakkını tanıdığı, kanun koyucunun anılan madde ile sendika ve üst kuruluşları, diğer tüzel kişiliklere genel hükümler uyarınca tanınan taraf olma ve dava açma ehliyetinin dışında, üyelerini ve bunların mirasçılarını temsil etme ve ettirme yetkisi ile donattığı, buna göre, söz konusu maddenin sendikalara ve üst kuruluşlarına tanıdığı yetkinin ehliyet değil, temsil bağlamında değerlendirilmesi gerektiği, başka bir anlatımla kanun koyucunun, getirdiği bu düzenleme ile, idare tarafından sendika üyesi kamu görevlisi hakkında tesis edilen bireysel (subjektif) işlemler nedeniyle bu ilişkinin tarafı olmayan sendika ve üst kuruluşa, üyesinin isteğine bağlı olarak uyuşmazlığın çözümünde taraf olarak kendisini temsil etme yetki ve sorumluluğunu verdiği,

Aktarılan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararından da anlaşılacağı üzere, 4688 sayılı Kanun'un 19/f maddesiyle, yalnızca sendikalara üyesi kamu görevlisinin menfaatini ihlal eden bireysel işleme karşı, onu temsilen dava açma yetkisinin tanındığı, konfederasyonun üyelerini, kamu görevlilerinin değil, sendikaların oluşturduğu dikkate alındığında; konfederasyonun, sendika üyesi kamu görevlilerine yönelik düzenleyici işlemlere karşı dava açamayacağının anlaşıldığı, zira konfederasyonun, yasayla verilen özel yetki dışında, sadece kendi tüzel kişiliğine yönelen düzenlemelere karşı dava açmaya ehildir.

Dernek federasyonları bunlara dava açamaz

Yasal çerçevesi sendika konfederasyonlarına benzeyen bir üst kuruluş olan dernek federasyonları hakkında da uygulanması gerektiği, diğer bir anlatımla, dernek federasyonlarının, yalnızca kendi üyesi olan derneklerin ortak menfaatini ihlal eden düzenlemelere karşı dava açma ehliyetinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/6
Karar No: 2022/825

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...Dernekleri Federasyonu
VEKİLİ: Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Bakanlığı

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay Sekizinci Dairesinin 29/09/2021 tarih ve E:2021/5659, K:2021/4218 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün ...tarih ve ...sayılı Güncellenen Eğitim Destek Programları konulu işleminin (d) ve (g) maddelerinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 29/09/2021 tarih ve E:2021/5659, K:2021/4218 sayılı kararıyla;

Her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idari işleyişin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucunun, iptal davaları için "menfaat ihlali"ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirdiği,

İdare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulünün zorunlu olduğu,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 96. maddesinde, federasyonların, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle kurulacağı ve her federasyonun bir tüzüğünün bulunacağının kurala bağlandığı; 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 2. maddesinde ise, üst kuruluşun, derneklerin oluşturduğu tüzel kişiliği bulunan federasyonlar ve federasyonların oluşturduğu konfederasyonlar şeklinde tanımlandığı,

Benzer bir düzenlemenin 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun 3/(g) maddesinde de yer aldığı, anılan maddede sendikanın, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar; konfederasyon ise, değişik hizmet kollarında bu Kanun'a tabi olarak kurulmuş en az beş sendikanın bir araya gelerek oluşturdukları tüzel kişiliği olan üst kuruluşlar olarak tanımlandığı, aynı Kanun'un 19. maddesinde de, üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak hususlarının sendika ve konfederasyonların görevlerinin arasında sayıldığı,

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 03/03/2006 tarih ve E:2005/1, K:2006/1 sayılı kararında da belirtildiği gibi, 4688 sayılı Kanun'un 19/f maddesinin, sendika ve üst kuruluşlara, bizzat taraf oldukları hukuki ilişkiler dolayısıyla davacı ve davalı oluş sıfatları ile ortak çıkarların korunması için tanınan davacı olabilme sıfatından başka, hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya bunların mirasçılarını her derecedeki yargı organları önünde temsil etme ve dava açma hakkını tanıdığı, kanun koyucunun anılan madde ile sendika ve üst kuruluşları, diğer tüzel kişiliklere genel hükümler uyarınca tanınan taraf olma ve dava açma ehliyetinin dışında, üyelerini ve bunların mirasçılarını temsil etme ve ettirme yetkisi ile donattığı, buna göre, söz konusu maddenin sendikalara ve üst kuruluşlarına tanıdığı yetkinin ehliyet değil, temsil bağlamında değerlendirilmesi gerektiği, başka bir anlatımla kanun koyucunun, getirdiği bu düzenleme ile, idare tarafından sendika üyesi kamu görevlisi hakkında tesis edilen bireysel (subjektif) işlemler nedeniyle bu ilişkinin tarafı olmayan sendika ve üst kuruluşa, üyesinin isteğine bağlı olarak uyuşmazlığın çözümünde taraf olarak kendisini temsil etme yetki ve sorumluluğunu verdiği,

Aktarılan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararından da anlaşılacağı üzere, 4688 sayılı Kanun'un 19/f maddesiyle, yalnızca sendikalara üyesi kamu görevlisinin menfaatini ihlal eden bireysel işleme karşı, onu temsilen dava açma yetkisinin tanındığı, konfederasyonun üyelerini, kamu görevlilerinin değil, sendikaların oluşturduğu dikkate alındığında; konfederasyonun, sendika üyesi kamu görevlilerine yönelik düzenleyici işlemlere karşı dava açamayacağının anlaşıldığı, zira konfederasyonun, yasayla verilen özel yetki dışında, sadece kendi tüzel kişiliğine yönelen düzenlemelere karşı dava açmaya ehil olduğu,
Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bu yönde verilmiş kararlarının bulunduğu,

Aynı yaklaşımın, yasal çerçevesi sendika konfederasyonlarına benzeyen bir üst kuruluş olan dernek federasyonları hakkında da uygulanması gerektiği, diğer bir anlatımla, dernek federasyonlarının, yalnızca kendi üyesi olan derneklerin ortak menfaatini ihlal eden düzenlemelere karşı dava açma ehliyetinin bulunduğu,
Dosyanın incelenmesinden; Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün ...tarihli E-...sayılı Güncellenen Eğitim Destek Programları konulu işleminin (d) ve (g) maddelerinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı,
Dava konusu olayda, en az beş derneğin bir araya gelerek oluşturduğu davacı Federasyonun, kendi üyesi derneklere uygulanma olanağı bulunmayan dava konusu işlemin iptalini istemekte doğrudan bir menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, temyize konu Daire kararında yer verilen Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararının sendika üst kuruluşlarına ilişkin olduğu, dernek üst kuruluşları ile ilgili Türk Medeni Kanunu ve Dernekler Kanunu'nda, Sendikalar Kanunu'na herhangi bir atıfta bulunulmadığı, buna rağmen, anılan kararın hükme esas alınmasının isabetli olmadığı, nitekim, Dernekler Kanunu'nun 36. maddesinde 2020 yılında yapılan değişiklikle, federasyonların derneklerle ile birlikte aynı hükümlere tabi tutulduğu, derneklerde olduğu gibi mülki idare amirince incelenip uygun bulunan Federasyon Tüzüğünün 5. maddesinde, özel gereksinimlilerin eğitimi konusundaki sorunları çözüme, Türk milli eğitim sisteminin gelişmesine katkı sunma, özel eğitim kurumlarının menfaatlerini koruma ve bu kurumların eğitim, öğretim ile yönetim kalitelerini arttırmaya yönelik hizmet verme hususlarının federasyonun amaçları arasında sayıldığı, anılan Tüzüğün "Çalışma Konuları ve Çalışma Biçimleri" başlıklı 7. maddesinde ise, federasyonun özel gereksinimlilerin eğitimi konusunda her türlü yasal başvuruda bulunup, dava açacağının öngörüldüğü, bu bağlamda temyize konu Daire kararının örgütlenme ve hak arama hürriyetlerinin özünü zedelediği belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 96. maddesinde, federasyonların, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle kurulacağı; her federasyonun bir tüzüğünün bulunacağı hükmüne yer verilmiştir.

5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 2. maddesinde, üst kuruluşun, derneklerin oluşturduğu tüzel kişiliği bulunan federasyonları ve federasyonların oluşturduğu konfederasyonları ifade ettiği belirtilmiş, aynı Kanun'un 36. maddesinde ise, Kanun hükümlerinin, derneklerin şubeleri, dernek ve vakıfların üst kuruluşları hakkında da ceza hükümleri ile birlikte uygulanacağı kurala bağlanmıştır.

Buna göre, dernek federasyonlarının, yalnızca doğrudan federasyonu ilgilendiren hususlarda ve kendi üyesi olan derneklerin ortak menfaatini ihlal eden düzenlemelere karşı dava açma ehliyeti bulunmaktadır.

Davacı Federasyonun Tüzüğü incelendiğinde, özel gereksinimlilerin eğitimi konusundaki sorunları çözüme, Türk milli eğitim sisteminin gelişmesine katkı sunma, özel eğitim kurumlarının menfaatlerini koruma ve bu kurumların eğitim, öğretim ile yönetim kalitelerini arttırmaya yönelik hizmet verme hususlarının federasyonun amaçları arasında sayıldığı görülmektedir.

Bu itibarla, davacı Federasyonun, dava konusu işlemin iptalinde meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin bulunduğu sonucuna varıldığından, temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2.Davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 29/09/2021 tarih ve E:2021/5659, K:2021/4218 sayılı kararının ONANMASINA,

3.Kesin olarak, 14/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/7
Karar No: 2022/826

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...Dernekleri Federasyonu

VEKİLİ: Av. ...

KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Bakanlığı

VEKİLİ: Av. ...

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay Sekizinci Dairesinin 29/09/2021 tarih ve E:2021/5660, K:2021/4219 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun... tarih ve ...sayılı Destek Eğitim Programları konulu kararının iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 29/09/2021 tarih ve E:2021/5660, K:2021/4219 sayılı kararıyla;

Her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idari işleyişin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucunun, iptal davaları için "menfaat ihlali"ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirdiği,

İdare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulünün zorunlu olduğu,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 96. maddesinde, federasyonların, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle kurulacağı ve her federasyonun bir tüzüğünün bulunacağının kurala bağlandığı; 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 2. maddesinde ise, üst kuruluşun, derneklerin oluşturduğu tüzel kişiliği bulunan federasyonlar ve federasyonların oluşturduğu konfederasyonlar şeklinde tanımlandığı,

Benzer bir düzenlemenin 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun 3/(g) maddesinde de yer aldığı, anılan maddede sendikanın, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar; konfederasyon ise, değişik hizmet kollarında bu Kanun'a tabi olarak kurulmuş en az beş sendikanın bir araya gelerek oluşturdukları tüzel kişiliği olan üst kuruluşlar olarak tanımlandığı, aynı Kanun'un 19. maddesinde de, üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak hususlarının sendika ve konfederasyonların görevlerinin arasında sayıldığı,

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 03/03/2006 tarih ve E:2005/1, K:2006/1 sayılı kararında da belirtildiği gibi, 4688 sayılı Kanun'un 19/f maddesinin, sendika ve üst kuruluşlara, bizzat taraf oldukları hukuki ilişkiler dolayısıyla davacı ve davalı oluş sıfatları ile ortak çıkarların korunması için tanınan davacı olabilme sıfatından başka, hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya bunların mirasçılarını her derecedeki yargı organları önünde temsil etme ve dava açma hakkını tanıdığı, kanun koyucunun anılan madde ile sendika ve üst kuruluşları, diğer tüzel kişiliklere genel hükümler uyarınca tanınan taraf olma ve dava açma ehliyetinin dışında, üyelerini ve bunların mirasçılarını temsil etme ve ettirme yetkisi ile donattığı, buna göre, söz konusu maddenin sendikalara ve üst kuruluşlarına tanıdığı yetkinin ehliyet değil, temsil bağlamında değerlendirilmesi gerektiği, başka bir anlatımla kanun koyucunun, getirdiği bu düzenleme ile, idare tarafından sendika üyesi kamu görevlisi hakkında tesis edilen bireysel (subjektif) işlemler nedeniyle bu ilişkinin tarafı olmayan sendika ve üst kuruluşa, üyesinin isteğine bağlı olarak uyuşmazlığın çözümünde taraf olarak kendisini temsil etme yetki ve sorumluluğunu verdiği,

Aktarılan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararından da anlaşılacağı üzere, 4688 sayılı Kanun'un 19/f maddesiyle, yalnızca sendikalara üyesi kamu görevlisinin menfaatini ihlal eden bireysel işleme karşı, onu temsilen dava açma yetkisinin tanındığı, konfederasyonun üyelerini, kamu görevlilerinin değil, sendikaların oluşturduğu dikkate alındığında; konfederasyonun, sendika üyesi kamu görevlilerine yönelik düzenleyici işlemlere karşı dava açamayacağının anlaşıldığı, zira konfederasyonun, yasayla verilen özel yetki dışında, sadece kendi tüzel kişiliğine yönelen düzenlemelere karşı dava açmaya ehil olduğu,
Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bu yönde verilmiş kararlarının bulunduğu,

Aynı yaklaşımın, yasal çerçevesi sendika konfederasyonlarına benzeyen bir üst kuruluş olan dernek federasyonları hakkında da uygulanması gerektiği, diğer bir anlatımla, dernek federasyonlarının, yalnızca kendi üyesi olan derneklerin ortak menfaatini ihlal eden düzenlemelere karşı dava açma ehliyetinin bulunduğu,
Dosyanın incelenmesinden; Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun ...tarih ve ...sayılı Destek Eğitim Programları konulu kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı,
Dava konusu olayda, en az beş derneğin bir araya gelerek oluşturduğu davacı Federasyonun, kendi üyesi derneklere uygulanma olanağı bulunmayan dava konusu işlemin iptalini istemekte doğrudan bir menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, temyize konu Daire kararında yer verilen Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararının sendika üst kuruluşlarına ilişkin olduğu, dernek üst kuruluşları ile ilgili Türk Medeni Kanunu ve Dernekler Kanunu'nda, Sendikalar Kanunu'na herhangi bir atıfta bulunulmadığı, buna rağmen, anılan kararın hükme esas alınmasının isabetli olmadığı, nitekim, Dernekler Kanunu'nun 36. maddesinde 2020 yılında yapılan değişiklikle, federasyonların derneklerle ile birlikte aynı hükümlere tabi tutulduğu, derneklerde olduğu gibi mülki idare amirince incelenip uygun bulunan Federasyon Tüzüğünün 5. maddesinde, özel gereksinimlilerin eğitimi konusundaki sorunları çözüme, Türk milli eğitim sisteminin gelişmesine katkı sunma, özel eğitim kurumlarının menfaatlerini koruma ve bu kurumların eğitim, öğretim ile yönetim kalitelerini arttırmaya yönelik hizmet verme hususlarının federasyonun amaçları arasında sayıldığı, anılan Tüzüğün "Çalışma Konuları ve Çalışma Biçimleri" başlıklı 7. maddesinde ise, federasyonun özel gereksinimlilerin eğitimi konusunda her türlü yasal başvuruda bulunup, dava açacağının öngörüldüğü, bu bağlamda temyize konu Daire kararının örgütlenme ve hak arama hürriyetlerinin özünü zedelediği belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 96. maddesinde, federasyonların, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle kurulacağı; her federasyonun bir tüzüğünün bulunacağı hükmüne yer verilmiştir.
5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 2. maddesinde, üst kuruluşun, derneklerin oluşturduğu tüzel kişiliği bulunan federasyonları ve federasyonların oluşturduğu konfederasyonları ifade ettiği belirtilmiş, aynı Kanun'un 36. maddesinde ise, Kanun hükümlerinin, derneklerin şubeleri, dernek ve vakıfların üst kuruluşları hakkında da ceza hükümleri ile birlikte uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Buna göre, dernek federasyonlarının, yalnızca doğrudan federasyonu ilgilendiren hususlarda ve kendi üyesi olan derneklerin ortak menfaatini ihlal eden düzenlemelere karşı dava açma ehliyeti bulunmaktadır.
Davacı Federasyonun Tüzüğü incelendiğinde, özel gereksinimlilerin eğitimi konusundaki sorunları çözüme, Türk milli eğitim sisteminin gelişmesine katkı sunma, özel eğitim kurumlarının menfaatlerini koruma ve bu kurumların eğitim, öğretim ile yönetim kalitelerini arttırmaya yönelik hizmet verme hususlarının federasyonun amaçları arasında sayıldığı görülmektedir.
Bu itibarla, davacı Federasyonun, dava konusu işlemin iptalinde meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin bulunduğu sonucuna varıldığından, temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1.Davacının temyiz isteminin reddine,

2.Davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 29/09/2021 tarih ve E:2021/5660, K:2021/4219 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 14/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber