'Sinemada sanatçı yönetmendir, oyuncu değil!'

Sanatçı Süleyman Saim Tekcan, Akşam Cumartesi'den Ali Demirtaş'ın sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, Resim kategorisinde bu yıl ödül alacak olan Tekcan, "Sanatçı kendi olan ve başka birine benzemeyen kişidir. Nereden beslendiğini de doğru bilmesi gerekir. Eğer siz benim çalışmalarımdaki atlarıma bakıp da bilmem kimin atına benziyor derseniz ben Süleyman Saim olmam. Onun için sanatçılar kimlik dediğimiz meseleyi doğru oluşturmak; farklı ve kendi olmak mecburiyetindir." dedi.

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 10 Aralık 2022 14:50, Son Güncelleme : 10 Aralık 2022 15:10
'Sinemada sanatçı yönetmendir, oyuncu değil!'

Süleyman Saim Tekcan, sanatçı ve bir eğitimci. Dünyada kendi adıyla anılan resim baskı tekniğinin sahibi, içinde 25 binden fazla sanat eseri bulunan İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi İMOGA'nın, aynı zamanda geçmişten günümüze Türkiye'nin dört bir yanındaki sanat okullarının, liselerinin ve akademilerinin kurucusu, diğer bir deyişle baş sanat öğretmeni. Binlerce sanatçının hayatına dokunmuş, ekolünü yaratmış bir sanat üreticisi, vakti zamanının oyuncusu. Biyografisine sayfalar sığmayan, hayatını bir üretim anlayışı üzerine inşa etmiş bir isim. Gazeteci Ali Demirtaş, bu yıl Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri'nde Resim kategorisinde ödüle layık görülmesi vesilesiyle usta ile İMOGA'da Akşam Cumartesi okurları için bir araya geldi.

SANATIMIZI BU TOPRAKLAR ÜZERİNE İNŞA ETMEMİZ LAZIM

Daima kültürümüz ve Anadolu uygarlıkları üzerine düşünen bir sanatçı olduğunu dile getiren Tekcan, "Bu ülke toprakları gibi toprak dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Bizim de bu topraklardaki kültür üzerine sanatımızı inşa etmemiz lazım. Benim sanatımı etkileyen birçok konu var. Hiç vazgeçmediğim şey Nazım'ın dediği gibi 4 nala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim... O at sırtında geldiğimiz bu ülkede yine o at sırtında bir imparatorluk yaratan bir devlet, bir milletiz biz. Onun için at çok önemli. At olmasaydı dünyada hiçbir imparatorluk kurulamazdı." şeklinde konuştu. "Uykuda olmadığım saatlerde dahi rüyalarda buluştuğum bir sanat serüveni ile bugün 83 yaşına kadar geldim." diyen usta isim, sözlerine şöyle devam etti: "Çocukluğumda suyun biriktirdiği çukurdan aldığım çamurla yaptığım heykeller olmasaydı ben bugün heykelle buluşmayacaktım. Ya da orta okulda çok iyi hocalardan resim dersi almamış olsaydım resimle çok iyi bir arkadaşlığım olmayacaktı. Benim sanatçı olmam; heykel, resim, gravür, serigrafi yapmamda geldiğim bir noktadır, hiçbir şey birden olmuyor."

BİRÇOĞUNUN ADI SANATÇI DEĞİL, İCRACI

Türkiye'de eksik olan şeylerin başında yeterli müzelerin olmayışının geldiğini ve Türkiye'de Batı ölçeklerinde müzeler yapmak gerektiğini ifade eden Tekcan, İMOGA'yı bu motivasyonla kurduğunu söyledi. Günümüz güncel sanatçılarının Anadolu ve sanat potansiyeline mesafesi içinse Tekcan şöyle konuştu: "Sanatçı kendi olan ve başka birine benzemeyen kişidir. Nereden beslendiğini doğru bilmesi lazım. Eğer siz benim çalışmalarımdaki atlarıma bakıp da bilmem kimin atına benziyor derseniz ben Süleyman Saim olmam. Onun için sanatçılar kimlik dediğimiz meseleyi doğru oluşturmak, farklı ve kendi olmak mecburiyetindir. Şimdi mesela çağdaş sanatçı diyorsunuz ama çağdaş nedir onu da konuşmak lazım. Bir sanatçıyı beğenip 'Ben de buna benzer resim yapıyorum' diyen kişinin çıkış yolu yanlıştır. Eğer alt yapısı da yoksa onun adı icracıdır. Dünyada Beethoven, Mozart, Dede Efendi gibi kompozitörler vardır. Ama buna karşılık bu sanatçıları icra eden milyon tane insan var. Bu insanlara biz icracı diyoruz. Resimde de şu an buna benzer bir olay yaşanıyor, birine benzer bir sanat eseri üretip sonra da büyük sanatçıyım demek, ancak bizim ülkemizdeki birçok cahil insanı kandırmak olur. Günümüze gelinceye kadar çok farklı cereyanlar var sanatta. Tüm bu cereyanlar içerisinde sadece bazıları sanat tarihindeki yerini aldılar. Kendi sınırlarını çizmiş bir sanat cereyanı yenilik içerisinde farklı bir boyut taşıyorsa ancak bu şekilde sanat tarihindeki yerini alabilir. Yoksa moda olarak o gün yaşanır ve sonra da ölür, bütün mesele bu."

YAŞAYAN ŞEY BEDEN DEĞİL, DÜŞÜNCE VE FELSEFEDİR

Usta, bu yıl Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri'nde Resim kategorisinde ödül alacak olmasıyla ilgili ise şu şunları söyledi: "Çok mutluyum ve hak ettiğimi de düşünüyorum. Ama benim gibi hak eden birçok insan olduğuna da inanıyorum. Türkiye'de bu ödülü hak eden birçok insana da bu ödülün yaşamları içerisinde verilmesini istiyorum. Sanatçılar için ölmek önemli değil öldükten sonra yaşamak önemlidir. Öldükten sonra yaşayan kişiler sanatçıdırlar. Yaşayan şey beden değil, bir düşünce, felsefe ve yaratıdır. Bu nedenle ödüller de önemli. Bu ödül bir emeğin karşılığı ben bu emeği bu ülkeye verdiğimi düşünüyorum."

SİNEMADA SANATÇI YÖNETMENDİR, OYUNCU DEĞİL

Usta sanatçı yer aldığı Metin Erksan'ın Sevmek Zamanı filminin ardından neden sinemayı bıraktığını ise şöyle açıkladı: "Oyuncular bir filmde o filmi yapan sanatçının yani yönetmenin isteklerini yapan kişi oluyor. Belki kendileri de bir şey katıyor ama önemli olan o değil. Orada sanatçı olan, filmi yapan yönetmendir, oyuncu değildir. Ben oyuncuydum orada. Sanatçı kimliğim için yönetmem olmam ya da bırakmam gerekiyordu, ben de bıraktım. Sadece bu değil, belki ekonomik olarak çok ekonomik cazip şeyler karşıma çıksaydı devam edebilirdim. Ama hayatımda öyle bir deneyimden geçmemin bana faydası oldu. Sinemadan çok şey öğrendim, hala da öğreniyorum. Bir de Metin Erksan gibi benim bir ömür boyu arkadaşım olan biriyle bir arada yaşadım. Onunla her şeyi konuştuk, müzenin açılışında dahi vardı, konuşma yaptı. Ölmeden önce birçok kitabını paketlemiş ve "Ben öldükten sonra Süleyman Bey'e verilecek" demiş. Düşünen bir insandı."

ALİ DEMİRTAŞ / [email protected]

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber