Tohumculukta neden bir üst ligde değiliz?

Tohumculuk Ar-Ge çalışmalarına ayrılan pay artırılamaz mı? Her parası olanın tohumculuk yapması doğru mu? Teknolojiye küskün akademisyenler ve tarımsal Ar-Ge'ciler tarımımızı ileriye taşıyabilir mi? Tohumculukta üst lige çıkmanın yolu nedir

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 24 Aralık 2022 13:31, Son Güncelleme : 24 Aralık 2022 13:33
Tohumculukta neden bir üst ligde değiliz?

Tohum üretimimiz bize yetiyor. Hatta her bitki çeşidinde olmasa da belli miktarda ihraç da ediyoruz. Tohum ıslah ve üretim Teknolojisinde alt yapımız, tescil ve sertifikalandırma sistemimiz ve akademik çalışmalarımız da yeterli. Ancak gelin görün ki, ülkemizde üretilen ve piyasaya arz edilen tohumların ana kaynağı olan tescilli tohum çeşitlerinin %50'den fazlası yabancı sahipli. Bunun yanında Dünyada ticareti yapılan tohumlar arasında kendi milli çeşitlerimiz, potansiyelimize rağmen fazla yer alamıyor.

Yerli Ar-Ge çalışmaları ile geliştirilen bitki tohumu çeşitleri ile yabancı bitki tohumu çeşitleri arasındaki sayısal fark bir türlü kapanmıyor. Neden?

Dünyadaki tohumculuk üst liginde bitki tohum çeşitlerimiz yabancı tohum çeşitleri ile yarışacak nitelikleri yakalayamıyor. Neden?

Bunun üç nedeni var; Ar-Ge payına ayrılan kaynakların düşüklüğü, Bitki Islahında teknolojiye küskün Ar-Ge'ciler ile akademisyenler ve mevzuat düzenlemesindeki isabetsizlikler!

Tohumculuk Ar-Ge çalışmalarına ayrılan pay artırılamaz mı?

Tohumculukta ve buna bağlı alanlarda Ar-Ge'ye ayrılan pay yıllardır %1'i geçemiyor. Ancak Tohumculuk alanında üst ligde yer alan ülkeler ve bu ülkelerin özel sektörü ile birlikte Ar-Ge'ye %10'lara varan pay ayırmaktalar ve bunun karşılığını da, dünya tohum ticaretine hükmederek fazlasıyla almaktadırlar. Bunlar dünyanın her tarafıyla yarışarak gelirlerini artırırken, Ülkemiz bu manada yarışı kendi sınırları içerisinde sürdürmektedir. Bu durumda da tohumculuk sektöründe ortaya çıkan açığın devlet eliyle kapatılması beklenmektedir.

Tohumculuk özel sektörü ülkemizde emekleme sürecini bir türlü atlatamamıştır. Tohumculukla ilgili düzenlenen tefrişatlara söylenecek bir şey yoktur, ancak bunun sahaya ve Ar-Ge'ye aynı minvalde yansımadığını görüyoruz. Bu tür tefrişatlar sorun çözmekten çok, isim parlatmanın ve sektör içi oluşum reklamının ötesine geçemiyor. Çiftçinin, üreticinin devletten beklentisinin fazla olması belli oranda anlaşılabilir, ancak tohumculuk özel sektörünün dünyaya açılmasının önünde hiçbir engel yokken, tarım bürokrasisi tam destekle yanlarında yer alırken hala devletten büyük beklentilerle hareket etmeleri pek anlaşılabilir bir durum değildir.

evletin, tohumculuk Ar-Ge payına katkısının yanında tohumculuk özel sektörünün Ar-Ge'ye katkısı, birkaç istisna dışında hemen hemen yok denecek seviyededir.

Tohumculuk özel sektörümüz, kendi Milli Tohum çeşitlerimizi dünya piyasasına arz etmesi gerekirken, işin kolayına kaçıp, dünya tohum piyasasında üst ligde yer alan firmaların tohum çeşitlerini üretip satmakla meşgul olmaktadırlar. Bu durumda Ar-Ge'ye destek olmak bir yana tohumculuğumuzun gelişerek ilerlemesinin sağlanması da mümkün görülmemektedir. Aynı mahallede komşu firmadan daha fazla ciro yapmak veya bir gıdım fazla Ar-Ge yaptım demek başarı değildir.

Tohumculuk özel sektörünün dünyaya açılmasının önündeki engeller önemli ölçüde kaldırılmış olmasına rağmen, bu yoldan yürüyerek; hem kendilerini büyütmeleri hem ülke tarımına katkıyı artırmaları, hem de tohumculuğun ana kaynağı olan Ar-Ge'ye devletin ayırdığı paya ek katkı sunmaları hala gerçekleşebilmiş değildir.

Bunlara ek olarak her parası olanın tohumculuk yapması gibi bir handikapında önüne geçilmelidir. Tohumculuk yapma işine bir nitelik kazandırılmalıdır. Çünkü bu şekilde tohumculuk yapanlar işi bilmemenin yanında, tohumculuğa Ar-Ge ve benzeri katkıyı yapmanın ötesinde bu alanı semirme mantığıyla hareket etmektedirler. Niteliksiz çoğunluk bu alanı aşağıya çekmektedir.

Teknolojiye küskün akademisyenler ve bitki ıslahı yapan Ar-GE'ciler tarımımızı dünyanın gerisinde bırakıyor!

İşin en temeli olan Ar-Ge ve bitki ıslahında geride kalınırsa ileriki aşamalarda bu fark açılarak devam eder. Tüm alanlarda olduğu gibi tarımda da teknoloji olmazsa olmaz konumdadır. Ancak tarımda teknolojiyi israf etmeden ve görmezden gelmeden konumlandırmak gerekiyor. Tarımda, bir tarafta büyük beklentilerle yola çıkılarak ve büyük paralar harcanarak, önü-sonu iyi hesap edilmeden hazırlanan teknolojik tasarımlar ve yazılımlar bir süre sonra rafa kaldırılarak israf edildiği gibi diğer taraftan da teknolojinin nimetlerini görmezden gelen ve kilit noktalarda çalışan ciddi bir kitle var.

Tarımda verimi artırmak, hızlandırmak ve kaliteyi takip etmek için, dünya tohumculuk liginde üst sıralarda yer alan ülkelerin 40 yıla aşkındır ustaca kullandıkları biyoteknolojik ıslah ve üretim modelleri ülkemizde hala gereken ilgiyi görmemektedir. Yetkililerin, bu araştırmacı ve akademisyenlerin ilgisizliğine kayıtsız kalması da ayrı bir muammadır.

Ülkemizde, klasik yöntemlerle bitki ıslah çalışmaları yapmaya alışkın bitki ıslahçıları ve akademisyenler eski alışkanlıklarını sürdürmekte, dünyadaki meslektaşlarının tersine bu alanda teknolojik gelişmelere yeterince ilgi göstermemektedirler. Bunun ülkeye maliyeti ise, bu alanda teknolojiyi doğru kullanan ülkelerin pazarı olma konumunda kalmamız ve dünya piyasasında kendi tohum çeşitlerimizin bulunmaması olmaktadır.

Tohumculukta üst lige çıkmanın yolu kaliteli ve verimli tohumdan ve doğru takipten geçer!

Tüm gıda alanında olduğu gibi, gıdanın hammaddesi olan tohumda da, artık tek başına üretimi artırmak yetmiyor. Üretim kayıplarını önlemenin yanında kalitenin de ön planda yer alması gerekiyor. Tohumun ve tohumdan meydana gelecek ürünün kalitesi ve içeriği onun derecesini ve tercih nedenini öne çıkarıyor, diğer çeşitdaşları ile dünya piyasasındaki yarışının sonucunu belirliyor.

Dünyada kullanılan ve kalite özellikleri nedeniyle ön plana çıkarılan test ve ölçümlerin kendi ülkemizde de uygulamaya ve mevzuata girmesi gerekiyor. Bunun için alt yapımız fazlasıyla var. Ancak bu alanda ölçüm ve test mevzuatımızla bu konudaki anlayışımız yetersiz. Ayrıca tohumculuk ve Ar-Ge kurum ve kuruluşlarında takip ve kontrol sistemimiz yetersiz.

Örneğin tohum tescil ve sertifikasyon sistemimizde hastalığa, haşereye ve kurağa dayanıklı gibi unsurları zorunlu kılan bir mevzuat yok!

Islah çalışmalarına teknoloji bir türlü adam akıllı dahil edilemiyor.

Yerli tohumculuk firmaları, kendi Ar-Ge'leri ile tohum ıslah etmedikleri gibi devletin ıslah ederek üretip firmaların hizmetlerine sunduğu ve bundan para kazandıkları tohumların Araştırma Geliştirme paylarını ödememek için kırk türlü bahane ileri sürmekte ve büyük bir kısmı ödememektedirler. Bunun takibi de yapılmamaktadır.

Kontrol ve takip sistemi yetersiz ve hedefsiz! Akademik kuruluşlarda ve Araştırma Geliştirme kuruluşlarında çalışmaya, verime, kaliteye ve sahaya yansıyan iş takip ve kontrol sistemi yerine, genellikle bunları ıskalayan takip ve kontrol sistemi hakimdir.

Bütün bunları aşamazsak, bunları aşan dünya tarımına ve tohumculuğuna yetişemeyiz. Onların pazarı ve geriden takipçisi olamaya devam ederiz.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber