Gıdada fiyat artışları üreticinin değil, aracının cebine gidiyor

Haber Giriş : 17 Nisan 2008 11:55, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:00

GIDADA FİYAT ARTIŞLARI ÜRETİCİ DEĞİL ARACININ CEBİNE GİDİYOR

-TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, pirinç üreticisine verilen fiyat üç yıldır değişmezken, perakende fiyatlarda son 3 ayda yüzde 100'ü aşkın artış yaşanmasına dikkat çekerek, ?üreten değil aracıların? kazandığına işaret etti.

-Bayraktar, ?kendine yeterli olma? ilkesiyle tarım stratejisinin yeniden gözden geçirilmesini, ?Güçlü müdahale kuruluşları? oluşturulmasını istedi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, son günlerde aşırı pahalanan gıda ve tarım ürünlerindeki fiyat artışlarının üreticinin değil, aracıların cebine gittiğini bildirdi.

Bayraktar yaptığı açıklamada, tarım ve gıda fiyatlarıyla ilgili son gelişmeleri değerlendirdi. Girdilerdeki rekor artışa karşın pirinç üreticisine verilen fiyatın üç yıldır değişmediğini vurgulayan Bayraktar, buna karşılık perakende fiyatlarda son 3 ayda yaşanan yüzde 100'ü aşkın artışın, ?üreticilerin değil aracıların? cebine gittiğine işaret etti.

Bayraktar, tüm dünyada aşırı pahalanarak, tarihsel denge fiyatlarının üzerine çıkan tarım ürünlerinde yaşanan soruna büyümeden çözüm bulunması için Türkiye'nin ?kendine yeterli olma? ilkesiyle tarım stratejisini yeniden gözden geçirmesi ve ?Güçlü müdahale kuruluşları? oluşturmasını istedi.

-TARIM ALANLARI 1 MİLYON HEKTAR DARALDI-

Şemsi Bayraktar açıklamasında, son 10 yılda toplam işlenen tarım alanının 26.8 milyon hektardan 25.8 milyon hektara gerilediği ve yaklaşık 1 milyon hektarın alan tarım dışında kaldığına işaret etti. Bunun da yaklaşık yarısını buğday üretiminden vazgeçilen alanların oluşturduğuna dikkat çeken Bayraktar, bir kısmının da tarım dışında kullanıldığı ya da boş bırakıldığını anlattı. Bayraktar, boş bırakmanın ise mevcut maliyetler karşısında yapılan üretimden bir kazanç sağlanamaması yüzünden olduğunu ifade etti.

-TÜRKİYE, TARIMSAL ÜRETİMİNİ ARTIRABİLİR-

Türkiye'nin mevcut üretimini artırmak üzere, henüz sulanmayan 3.5 milyon hektar alanı sulamaya açabileceğini; bitkisel üretimde üretimi artıran en önemli girdilerden tohumluk, gübre, ilaçların yeterli ve doğru olarak kullanılmasını sağlayabileceğini anlatan Bayraktar, ?Son günlerde tartışma konusu olan buğday, çeltik ve bakliyat üretimlerini de artırmak mümkündür? dedi. Bayraktar, bunun için bu yıl yetersiz miktarlarda açıklanan başta primler olmak üzere desteklerin de artırılması gerektiğini vurguladı. gerekir.

-BUĞDAYDA DURUM NE?-

Buğdayda Türkiye'nin genellikle kendine yeterli ürün üretmesine karşın, geçen yılki kuraklığın üretim açığına yol açtığını belirten Bayraktar, ?Bununla birlikte son yıllarda buğdayda yaklaşık 1 milyon hektarlık alan daralması görülmektedir. Bu alanın yarısı başka ürüne kayarken yarısı da üretimden tamamen kopmuş, boş bırakılmıştır. Öncelikle bu alanların yeniden üretime buğday üretimine dönmesi sağlanabilir? dedi.

Buğday verimini artırmanın en önemli faktörlerinden birinin yüksek vasıflı tohum kullanımı olduğunu belirten Bayraktar, Türkiye'de yıllık buğday tohumluk ihtiyacının 600 bin ton dolayında olduğu, 2007-2008 üretim döneminde ise 179 bin ton sertifikalı tohumluk dağıtımı yapıldığına işaret etti. Bayraktar, sertifikalı tohumluk kullanımının daha fazla yaygınlaştırılması, kurağa dayanıklı tohum çeşitlerinin üretim ve dağıtımının sağlanmasını istedi.

Üreticilerin gelir istikrarını koruyacak, tarımsal yapısına uygun bir buğday piyasa düzeni oluşturulması gerektiğine işaret eden Bayraktar, şöyle dedi:

?Buğday ekim alanlarının yeniden 9.4 milyon hektara ulaşması halinde bu günkü verimle üretim rakamımız 22,2 milyon tona ulaşabilir. Sertifikalı tohumluk kullanımının yaygınlaşması, zamanında ve yeterli girdi kullanımıyla üretim rakamımız yüzde 10 daha artırma şansımız vardır. Bu durumda Türkiye mevcut potansiyelini kullandığında yaklaşık 25 milyon ton buğday üretimini gerçekleştirebilir. Halen 18 milyon ton dolayında olan tüketimi dikkate alırsak, bu üretim rakamı kendine yeterliliğin dışında buğdayda ihracatçı bir ülke konumuna gelmemizi sağlar?.

-PİRİNÇTE ÇARPIK FİYAT-

2006 yılında 92 bin 800 hektar olan çeltik ekim alanının 2007 yılında kuraklığın verdiği su sıkıntısı sonucu 88 bin 530 hektara gerilediğine işaret eden Bayraktar, pirince verilen desteklerin, masraflar dikkate alındığında yeterli olmadığını vurguladı. Bayraktar, son dört yılda fiyatların değişmediği, 2007 yılında açıklanan fiyat 3 yıl önceki ile aynı olduğu, buna karşılık, son bir yılda gübre fiyatlarının yüzde 100, mazot fiyatlarının yüzde 23 arttığını anlattı.

Pirincin perakende fiyatında yaşanan aşırı artışa dikkat çeken Bayraktar, ?Çeltik üreticisi bu durumda iken, 2008 yılının Nisan ayına gelindiğinde pirinç fiyatları son 3 ayda yüzde 100'ü aşan oranlarda artış göstermiş bulunmaktadır. Üreten kazanamazken, aracılar nasıl bu kadar kazançlar elde edebiliyor? Çeltik üreten çiftçilerimiz, bu durumu şaşkınlıkla izliyor? dedi.

Bayraktar, henüz sulama olanağı olmayan 3.5 milyon hektar alanın sulamaya açılması ve bu alanların yüzde 5'nin çeltiğe ayrılması durumunda, mevcut üretimi üçe katlamanın mümkün olacağını, bu durumda Türkiye'nin ithalat ihtiyacı kalmayacağı gibi ihracatçı ülke konumuna da gelebileceğini bildirdi.

-BAKLAGİL ÜRETİMİNDE HIZLI DÜŞÜŞ-

Bayraktar'ın verdiği bilgiye göre, Türkiye'de baklagiller grubunda 8 çeşit ürünün üretimi yapılıyor. Bunlardan en fazla üretilen nohut, kuru fasulye ve mercimekte üretim miktarı son yıllarda önemli oranlarda azalma gösterdi. Tüketim artarken üretimde gerçekleşen bu azalmalar sonucunda dünya baklagil ihracatında ilk sıralarda yer alan Türkiye, artık kendi ihtiyacını ithal eder duruma geldi.

Bayraktar, ?Baklagillerden gelir elde edemeyen üretici üretmekten vazgeçerken piyasada tüketiciler yüksek fiyatlardan ürün satın almaktadırlar. Tüketimi karşılayacak ürün bulunmaması gerekçe gösterilerek piyasada baklagil fiyatları her geçen gün artmaktadır. Özellikle Eylül ayı itibariyle üreticinin elinde ürün kalmamaktadır. Üretimi artırmak için çözüm aramak yerine Üretim azaldı ürün yok bahaneleriyle ithalatın kapısı açılmakta, sonuçta ne üretici ne tüketici kazanmaktadır? dedi.

-DÜNYA GENELİNDEKİ SORUNUN NEDENİ-

Bayraktar, tarım ürünleri ve gıda fiyatlarında küresel çapta yaşanan sorunun temelinde, yüksek enerji fiyatları nedeniyle biyo yakıt üretiminin artması, küresel ısınma, gelir artışları nedeniyle tüketim alışkanlıklarının değişmesi gibi faktörlerin bulunduğunu anlattı. Bunların etkisiyle tarım ürünleri fiyatlarının, tarihsel denge seviyelerinin üzerine çıktığını belirten Bayraktar, şu değerlendirmeyi yaptı:

?Özellikle, Çin ve Hindistan'da tüketimin ve tüketici alışkanlıklarının büyüme hızıyla orantılı olarak değişmesi; petrol fiyatlarının yükselmesi ve fosil yakıtların tükenme korkusu ile biyo yakıtların kullanılmaya başlanması, bazı tarım ürünleri fiyatlarının artışında önemli bir etken olmuştur. Tarım ürünleri fiyatlarındaki yükselişin bir diğer sebebi de ?iklim değişikliği' olarak gösterilmektedir.

Ancak, gerek ülkemizde ve gerekse uluslar arası piyasalardaki fiyat artışlarında spekülasyonun da etkili olduğu kabul edilmektedir. Mevcut durumda tarım ürünlerine ve gıdaya ulaşım, özellikle yoksullar için, artık daha zor olacaktır. Birçok ülkede tarım politikaları bu durum dikkate alınarak değiştirilmektedir. Ülkemizde de, özellikle temel gıda maddelerinde kendimize yeterli olma ilkesi ile tarım stratejisi yeniden gözden geçirilmelidir. Fransa Tarım Bakanı'nın da işaret ettiği gibi, İnsanlar için yiyecek piyasa kurallarının ve uluslararası spekülasyonun insafına terk edilemez.

Son gelişmeler bir defa daha göstermiştir ki, Ülkemizde de AB'de olduğu gibi, tarım ürünleri piyasalarını düzenlemek üzere güçlü müdahale kuruluşları oluşturulması gerekmektedir.?(

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber