Savcılık kurumu üzerine bir değerlendirme

Haber Giriş : 25 Kasım 2004 14:44, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yorum yapan: Yusuf Murat
Kurumu: Adalet Bakanlığı

Ülkemizde adalet sisteminin iyi işlemediği, özelliklede suç soruşturmalarının etkin yapılmadığı/yapılamadığı herkesçe bilinmektedir. Bunun birçok sebebi olmakla birlikte en başta gelen nedenlerinden bir tanesi ?cumhuriyet savcılığı? kurumunun yapısı ve işleyişidir. Bizim sistemimizde suç soruşturmaları ya doğrudan cumhuriyet savcıları tarafından yada cumhuriyet savcıları adına kolluk güçleri tarafından yapılmaktadır (cmuk m. 153,154). Cumhuriyet savcılarının tüm suç soruşturmalarını doğrudan kendilerinin yapması mümkün olmadığından soruşturmaların çoğu kolluk güçlerince yapılmaktadır. Ancak ?Cumhuriyet savcılığı? Adalet Bakanlığı bünyesinde örgütlenmiş bir kurum olduğu için kolluk güçleriyle hiyerarşik bir bağı bulunmadığından kolluk güçlerinin suç soruşturmalarını fiilen savcıya bağlı olarak yaptıklarını söylemek mümkün değildir. Çünkü kolluk güçleri, kendi terfilerinde çok etkili olduğundan, öncelikli olarak kendi hiyerarşik-sicil amirlerinin verdiği idari işleri yapmakta ve bu işleri önemsemektedirler. Bu bakımdan Adli işler, kolluk memurları tarafından bir ?angarya? olarak algılanmakta ve personelin en alt seviyedeki rütbelileri adli işlerde görevlendirilerek suç soruşturmaları yürütülmeye çalışılmakta daha doğrusu yürütülememektedir. Kolluk güçlerinin yüksek rütbedeki personelleri ise, yalnız sansasyonel olaylarda kamera karşısına geçmek için adli konularla ilgilenmektedirler.

Savcıların ?adli emirleri? yerine getirmeyen kolluk görevlileri hakkında soruşturma açma yetkisi bulunmaktadır (cmuk m. 154). Ancak bu sadece kolluğun alt rütbedeki görevlileri içindir. Aynı yasa maddesi (cmuk m.154) kolluk amirleri hakkındaki soruşturmayı, hakimlerin soruşturulması usulüne tabi tuttuğundan yani kolluk amirleri de adli görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçların soruşturulması bakımından ?hakim? sayıldıklarından haksız bir koruma altındadırlar. Bu haksız korunmanın verdiği rahatlık nedeniylede kendilerini-doğru olarak- adli yönden savcıya bağlı görmemekte ve adli işlerin yerine getirilmesinde istekli davranmamaktadırlar. Onlar için bu sistemde önemli olan sicil amirlerinin verdikleri işler ve buna bağlı olarak da verecekleri sicillerdir. Bunda da son derece haklıdırlar.Çünkü savcılar kendilerine sicil vermediklerinden adli işleri yerine getirmemenin bir etkisi yoktur.

Kolluk güçleri tarafından yapılan suç soruşturmaları bu durumdadır. Hemen söylemek gerekir ki cumhuriyet savcılarının bizzat kendilerinin yaptıkları soruşturmalar da değişik nedenlerden dolayı iç açıcı değildir. Cumhuriyet savcıları, suç soruşturması yapmak için gerekli araç ve yardımcı adli-teknik personele sahip değildirler. Mevcut durumda bırakın devlet memurları ?özelliklede kolluk görevlileri-hakkında soruşturma yapmayı herhangi bir vatandaş hakkında bile soruşturma yapmaları mümkün değildir. Adliyede ne yeterli katipleri vardır ne de zile bastıklarında ne istediklerini soracak bir hizmetlileri. Bir yere telefon açmak istediklerinde telefonu bağlayacak bir sekreter bulmak bir yana bir santral memuru dahi bulmak lükstür onlar için. Olay yerine gitmek için araçları yoktur. Kolluk amirleri, olay yerine genelde gitmezler giderlerse de o kurumun en lüks aracıyla giderler. Savcılar ise ya dışarıdan bir araç kiralarlar yada kolluğa askıntı olup ekip aracıyla olay yerine giderler. Böyle bir durumda da mecbur kalmadıkça olay yerlerine gitmezler, gitseler de zaten zamanında gidemezler.

Ülkemizde bir takım olaylardan sonra ?savcılar göreve? çağrılırlar. Ancak savcıların görev yapması fiilen imkansızdır. Aslında böyle zamanlardaki suskunluklarıyla savcılar kendileri için başkalarını göreve çağırırlar. Bu şartlarda hakkıyla görev yapmak, Tarzanlıktan farksızdır.Bu konudaki aksaklıklar şu alternatiflerle giderilebilir:

1-Kolluk güçleri adli görevleri yönünden hiyerarşik olarak savcıyla ilişkilendirilebilir yani savcılar da kolluk güçlerine sicil verebilir. Ancak bu bizim ülkemiz açısından çok zor bir ihtimaldir. Çünkü idare yetkilerini paylaşma konusunda çok kıskançtır.

2-Savcılar özerk bir statü ile İçişleri Bakanlığına bağlanabilir.

3-Savcılık kurumu kaldırılıp soruşturma tamamen kolluğa bırakılabilir.

Tabii ki bunlardan en makul ve aynı zamanda en zor olanı ilkidir. Sonuç olarak herkes bilmelidir ki, ortada çok ciddi bir sorun vardır.

Ve unutulmamalıdır ki, ADALET KİMSEYE LAZIM DEĞİLSE, HAKİM VE SAVCILARA HİÇ LAZIM DEĞİLDİR.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber