Yargıtay: Doktorlara doğrudan tazminat açılabilir

Ankara - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, hastaların tedavisinde "kişisel kusuru" olan doktorlar aleyhine, idare yerine doğrudan doktorlar aleyhine tazminat davası açılabileceğine hükmetti.

Ankara'da bir kişi 1995 yılında 2 yaşındaki oğlunu, gözünün altında oluşan bir çizik nedeniyle Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdü. Yapılan incelemenin ardından çocuk ameliyata alındı ve ameliyat başladıktan yaklaşık 20 dakika sonra çocuğun öldüğü ailesine bildirildi.

Bunun üzerine aile, ameliyatı yapan doktorlar aleyhine 1000 TL'si maddi, 5 bin TL'si de manevi olmak üzere toplam 6 bin TL'lik tazminat davası açtı.

Bu arada Yüksek Sağlık Şurası, yaptığı incelemede doktorları kusurlu buldu.

Ankara Valiliği İl İdare Kurulu, hakkında şikayet bulunan doktorlar Zeliha Y, Gülten S. ve Hacer G'yi çocuğun ölümünden sorumlu tutarak, bu doktorların "dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet verdikleri" gerekçesiyle yargılanmaları için lüzumu muhakemelerine karar verdi. İl İdare Kurulu ayrıca doktor İsmail Hakkı C. ve anestezi teknisyeni Hacer F. hakkında ise "ölüme sebebiyet verecek ihmal kusurları olmadığından" men'i muhakeme kararı aldı.

Doktorlar Zeliha Y, İsmail Hakkı C. ve teknisyen Hacer F, İl İdare Kurulu'nun kararlarına itiraz etti. İtirazı görüşen Danıştay 2. Dairesi de Zeliha Y, hakkında "zamanaşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına" hükmetti.

İl İdare Kurulu'nun kararına itiraz etmeyen doktorlar Gülten S. ve Hacer G. hakkındaki yargılanma kararları ise kesinleşti.

Doktorlar aleyhinde açılan tazminat davasını görüşen Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi ise çocuğun ailesinin maddi-manevi tazminat davasını "husumet" yönünden reddetti.

Yerel mahkeme, davayı "Sağlık Bakanlığı aleyhine ve idari yargı yerine açılması gerekirken, hastanede görevli doktorlar aleyhine açıldığı" gerekçesiyle reddetti.

Çocuğun ailesinin kararı temyiz etmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını oy çokluğuyla bozdu.

Daire kararında, Anayasa 129/5 maddesi ve Devlet Memurları Kanunu'nun 13/1 maddesinde "memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceğinin" benimsendiğine ancak, bu kuralın mutlak olmayıp, idari yetkilerini kullanılma alanı ile sınırlı olduğunu belirtti.

"Özellikle haksız eylemlerde kamu görevlisinin Anayasa'nın bu güvencesinden yararlanma imkanı bulunmadığına" işaret edilen kararda, "Mahkemece işin esasının incelenmesi yerine davanın reddi, bozmayı gerektirmiştir" denildi.

Bozma kararının ardından davayı tekrar görüşen, Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi, ilk kararında direndi.

Direnme kararının da davacı aile tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda görüşüldü.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da mahkemenin direnme kararını Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin gerekçeleri doğrultusunda oy çokluğu ile bozdu.