Son Yıllarda Eğitim Nereye Gidiyor (4) - (H.Çelik'in ardından)

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 06 Mayıs 2009 00:09, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sayın bakan H. Çelik ayrılmadan önce uzun bir değerlendirme yapmıştır. Bu konu geride kaldığına göre artık bir şey söylemeye de gerek kalmamıştır.

Temennim ?Gelen gideni aratır? ya da sayın Erbakan'ın söylediği ?Ha Ali Veli, ha Veli Ali? sözlerinden ziyade başarılara imza atan bir bakanlık dönemi geçirmesidir. Bu temenni milli eğitimin önemine olan inançtandır. Bu nedenle ? Ha H.Ç. Ha N.Ç.? olmasını asla istemeyiz.

Sayın bakanın Milli Eğitimin ülkenin geleceği olduğuna, insan faktörünün, eğitim felsefesinin ön planda tutulması gerektiğine inandığına inanmaktayız.

Son yıllarda yapılan bir çok iş günü kurtarmak içindir. Ülkenin geleceğine sahip çıkmak için değil.

Bu bakanlıkta çalışanları ve veliyi umutlu, öğrenciyi de mutlu etmek zorundasınız.

Amacınız eğitim olmalı icraatınızı bu doğrultuda icra etmelisiniz.

Bunun için önce inanacaksınız sonra inandığınızı inandıracaksınız en sonunda da uygulamak için yardım ve destek bekleyeceksiniz.

Her seferinde hatiplik sanatı kullanıp insanların gözüne baka baka kandırılan aldatılan insanların bulunduğu MEB' de bunun kaybolduğunu görememek için görme özürlü olmanın yanında duyarsız da olmalısınız.

Eğitimci gözüyle bakmak noktasında birkaç örneklendirme yaparak çalışmayan aklımızla küçük bir yol haritası çizecek olursak:

Örneğin;YİBO (Yatılı İlköğretim Bölge Okulu)'ları arttırdınız diye sevinmeyeceksiniz aksine üzülmelisiniz. Sayın Nimet ÇUBUKÇU; siz çocuk esirgeme kurumundan da sorumlu bir bakandınız her şeyden önemlisi bir annesiniz bu konuya ivedilikle ele alacağınıza da eminim. Çünkü siz bilirsiniz ki ?en sıradan bir ailedeki şefkat bile devletin uzatacağı en iyi şefkatten daha iyidir? YİBO'lardaki öğrencilerin anne baba şefkatinden mahrum yaşadıklarını kabul etmemek eğitimci kimlikle bağdaşmaz. Konuya ?Devletin şefkatli elini uzattık, şu kadar okul yaptık, şu kadar para akıttık? diye bakarsanız eğitim gözüyle bakmış olamazsınız. Tabii ki zorunluluklar karşısında uygulamaya devam edeceksiniz fakat arttırdık diye övünmeyeceksiniz.

Örneğin;Siz eğitim bakanı olarak öğretmenlerinizin (çalışanlarınız) daha donanımlı olmalarını beklemeli bunun için de yüksek eğitimlerini teşvik etmelisiniz. Böyle olunca da yıllardır uygulanan Ek ders ücretlerinin Yüksek Lisans yapan öğretmene % 25 Doktora yapanlara ise %40 fazla ödenmesi uygulamasını kaldırmamalısınız.

Siz yöneticileri bizden olan olmayan diye, öğretmenleri de Baş, Uzman, Kadrolu,4/B'li, Kadrosuz usta öğretici, Ücretli, öğretmen diye sınıflara ayıramaz en azından bunu eğitim adına yapamazsınız.

Siz çalışanınızın psikolojisini düzeltmek ona manevi destek vermek yerine eşlerin ayrılması için elinizden geleni yaparsanız, siz ocağına ateş düşen insanlar için (şehit gazi yakınları için) bırakın 76.maddenin size verdiği yetkiyi kullanmayı mevzuat doğrultusunda dahi istedikleri yerlere yer değiştirmelerini engellerseniz eğitimci kimlikle ön plana çıkamazsınız.

Siz göreve geldiğiniz ilk günlerde MEB'in en tepe yerlerinden olan TTKB(Talim ve Terbiye Kurulu)'ndan başlayarak kadrolaşmaya gider, hukuku zorlar ve yönetici atamalarını 5 yılda beceremeyince 76.madde kapsamında görevden ayrılmanıza saatler kala yönetici atasanız (müdür yardımcılığı dahil) halen eğitimi düşündüğünüzü söyleyemezsiniz.

Okulu yönetecek kişi sizin, ya da bir yakınınızın ya da bir milletvekilinin yakını olsun derseniz yargıya rağmen kariyer, liyakat ilkelerini hiçe sayarsanız bu icraatı eğitim adına yaptığınıza kimseyi inandıramazsınız.

Kaldı ki meclis kürsüsünde ? ?Ben, size bir şey daha söyleyeyim. Bakınız, 76 ncı madde, bakanın, hiçbir şart aramaksızın, istediği insanı, istediği yere tayin etmesidir. Diyelim ki, bir öğretmenin tayini Hakkâri'ye çıktı, Iğdır'a çıktı veya Edirne'ye çıktı. Ben "görülen lüzum üzerine" ibaresini koymak üzere o öğretmeni Ankara'ya getirebilirim.

Şimdi, ben, arkadaşlarıma soruyorum: Bugüne kadar 76 ncı maddeyi bir tek sefer kullandığımı bilen var mı? Bakın arkadaşlar, bugüne kadar kesinlikle kullanılmamıştır ve arkadaşlarıma da söylüyorum. Milletvekili arkadaşlarım diyorlar ki: "Filan kez, filan yere tayin edildi; mağdur oldu, şöyle şöyle mazeretleri var. Sayın Bakan, onu filan yere tayin eder misin." Bakıyoruz, şartları uymuyor. Ben diyorum ki, arkadaşlar, 76 ncı maddeyi kullanmam.?

Diyen bir bakan olarak uygulamada bunu gerçekleştirmiyorsanız yani sözünüzde duramıyorsanız eğitimi düşündüğünüzü söyleyip kulu kandırırken ?kefenin cebi yoktur? cümlenizi de düşünmelisiniz.

Eğer 76. madde kullanılacaksa bunu çoluğundan çocuğundan ayrılana, şehit gazi olanın yakınına, annesi babası hasta olup yanına gitmek isteyene kullanmışsanız buna kimsenin itirazı da olmayacağı gibi işte o gün personelinize sahip çıktığınızı söyleyen biz oluruz bunu bilmelisiniz.

Siz eğitimi düşünüyorsanız; Mart'ın ortasında ya da Aralık ayında öğretmen ataması yapmazsınız. Yapacağınız atamaları okullar açılmadan önce (1 ve 2.dönem öncesi tatil döneminde) yaparsınız. Eğitim öğretimi kesintiye uğratmazsınız. Mart'ta yaptığı son açıklamalarında dahi Ağustos ve Kasım'da öğretmen alacaklarını duyurmuştu. Eğitimi düşünüyorsanız bu atamaların tamamını Ağustos'ta yaparsınız.

Eğitimi düşünüyorsanız elbet ki bazı kadrolarınızı seçmekte özgür olmalısınız. Tercih hakkınız olmalı bir bakan olarak. Fakat bunu yaparken okulların müdür yardımcılığı kadrosuna kadar düşemezsiniz. Yaptığınız üst düzey atamalarda da tabii ki sizden olsun ama sırf birini bir yere getirmek için değil, yine sizden olan fakat işi işin ehline teslim etmek için atama yapmalısınız.

Yukarıdaki bazı örneklerdir bakanın işini en çok zorlaştıran.

Gelinen noktada;

Şu anda Milli Eğitim'de muhtemelen hizmetli kadroları dahil olmak üzere kadrolaşma tamamlanmıştır. Bu kadrolar Sayın H.Ç.'nin kadrolarıdır. Bunlarda köklü bir değişiklik yapmak asla beklenmemekle beraber bazı değişiklileri beklemek yerinde bir değerlendirme olacaktır.

Sayın bakanı bekleyen en önemli sınav halen kararnameleri gelmekte olan 76.madde kapsamında özellikle son aylarda yapılan atamaların geri alınması noktasında göstereceği samimiyet olacaktır.

Değişikliğin "Geldi N.Ç., Gitti H.Ç? ile sınırlı kalmaması, ben yaptım olduculuğun, güvensizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürmemesi dileklerimle sayın bakana başarılar dilerim. Görev zor ama büyük ve bilinçli bir teşkilat olan Milli Eğitim'de birileri gölge etmese kendiliğinden zaten çözülecek işler. Sadece temel felsefe eğitim odaklı olsun yeter.

Aksi durum üzülerek söylüyorum ki bize ?kimler geldi kimler geçti? şarkısını söyletmekten öteye gitmeyecektir. Bu durumda da kaybeden ülkemizin geleceği ve ülkemiz olacaktır.

Maksut BALMUK

Eğitim Yöneticisi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber