3 bin 600 öğrencinin seçme özgürlüğü YÖK'ün gözüne battı

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 03 Haziran 2009 10:00, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

İsmet Berkan'ın yazısı

Sabancı Üniversitesi ile Yükseköğrenim Kurulu (YÖK) arasındaki çekişmeyi yazmaya çalıştım dün. Radikal'in haberi umduğumuz tartışmayı başlattı ama en heyecanlı tartışmalardan biri hiç ummadığım bir yerde, Radikal'in yazıişlerinde çıktı. Dün, bu tartışma yüzünden toplantı masasından kalkmamız iki saati buldu.

Başlıca iki görüş var tartışmada: Sabancı Üniversitesi'nde 10 yıldan beri uygulanan ve özü öğrencilerine yeniden seçme özgürlüğü vermekten başka bir şey olmayan sistemin ?eşitliğe aykırı' olduğunu savunan görüş ve tam tersi yöndeki, yani konunun esasen eşitlikle ilgili olmadığını savunan görüş.

Biz çocuklarımızın daha lise çağında dört program türünden birini seçmelerini istiyoruz. Birinci program türü esasen şimdilik bu tartışmanın dışında, mesleki eğitim yani. Diğer üçü ise, meslek liseleri dışında uygulanan sayısal, eşit ağırlıklı ve sözel programlar.

Lise çağındaki çocuk bu programlardan birine girdiğinde, bu program bir pranga gibi onun bütün hayatını etkiliyor ve daha da önemlisi belirliyor. Programlardan birine girmiş olan çocuğun üniversite çağında bir diğer programa geçmesi imkânsız değilse bile gerçekten çok zor.

Bu, benim açımdan savunulabilir bir şey değil. İnsanların ilgi alanları sürekli değişebilir.

Türkiye, bu denli katı bir sisteme tek bir nedenle geçti: İmam hatip liselerinin düz liselere bir alternatif eğitim kurumuna dönüşmesi yüzünden. İmam hatip mezunlarının hukuk, siyasal gibi fakültelere gitmelerini önlemek için sadece katı bir katsayı sistemi uygulanmadı yanısıra üniversiteye girişte lise çağında yapılan tercihlerin önemi ve ağırlığı da arttırıldı. Yani prangalar takıldı.

Sabancı Üniversitesi, ikisi eşit ağırlıklı biri ise sayısal olmak üzere iki puan türünden öğrenci alan üç temel eğitim programına sahip. Ve dün de yazmaya çalıştım, bu okula girmeyi başaran öğrenciler, isterlerse ve yeterlikleri de varsa, ikinci yılın sonunda program değiştirebiliyor, diyelim idari bilimlerden mühendislik ve fen bilimi dallarına (ya da tam tersi yönde) geçebiliyorlar.

Türkiye'nin üniversitelerinde 2.5 milyonu aşkın öğrenci okuyor. Bunların sadece 3 bin 600'ü Sabancı'da. Yani, aslında Sabancı öğrencileri koca bir okyanustaki birer damlalar ve herkes için geçerli olabilmesi gereken seçme özgürlüğü bu damladaki öğrencilere uygulanabiliyor sadece.

Bu 3 bin 600 öğrencinin, herkese zaten ?mükemmel' bir fırsat eşitliği sunan üniversite düzenimizde eşitliği bozduğunu ileri sürmek bana çok saçma geliyor. 2.5 milyon kişi içinde 3 bin 600 kişinin fazladan seçme özgürlüğü bulunması eğer gerçekten eşitliği bozuyorsa, o zaman o eşitliğin bir özgürlüğün budanması yoluyla değil tam tersine herkesin o özgürlüğe sahip olmasına çalışılması yoluyla sağlanması gerekir.

Daha önceki iki YÖK başkanı ve yönetimi döneminde hukuki olan, göze batmayan, rahatça uygulanan ve eşitliği bozduğundan kimsenin şikâyet etmediği bir uygulamanın şimdi göze batıyor ve engellenmeye çalışılıyor olması gerçekten anlaşılabilir gibi değil. Kaldı ki bu uygulamadan şikâyetçi olan da yok, sadece ?Keşke bizde de olsa' diye hayıflananlar var.

Burada benim gibi düşünenlerle Sabancı'nın uygulamasının eşitliği bozduğunu öne sürenler arasında aslında uzlaşmaz bir çelişki var. Türkiye'de ?eşitlik' farklılıklara tahammülsüzlük, herkesin aynı tornadan çıkmış gibi olması, herkesin birbirine benzemesi olarak görüldükçe; ?eşitlik' denen şeyin en iyi uygulamada değil de en zayıf uygulamada sağlanması kolaycılığından vazgeçilmedikçe bu uzlaşmaz çelişkinin biteceği de yok.

Bu tartışma, basitçe Sabancı Üniversitesi'nin uyguladığı bir yönteme izin verilip verilmemesi tartışması da değil aslında. Tartışma, YÖK denen merkezi heyhulanın bu biçimde varlığına devam edip etmemesi, üniversite denen şeyin ne olup ne olmadığı, düşünce özgürlüğü ve seçme özgürlüğü tartışması özünde.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de dün tamamen tesadüfen YÖK'ün yeni seçilen Yürütme Kurulu üyelerini kabul etti. Benim edindiğim bilgi, Gül'ün bu kabulünde Sabancı Üniversitesi ve YÖK arasındaki tartışmayı yansıtan Radikal'in manşetinin de uzun uzun konuşulduğu, Cumhurbaşkanı'nın konu hakkında YÖK Yürütme Kurulu üyelerinden bilgi aldığı ve konuyu önemsediği yönünde.

YÖK, şimdilik, önümüzdeki yıl üniversiteye giriş sisteminin değişeceğini, sorunun önümüzdeki yıldan itibaren ortadan kalkacağını söylüyor. Ben hiç de bu görüşte değilim. Zihniyetler değişmedikçe veya dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mayın tartışması bağlamında söylediği gibi ?Beynimizdeki mayınlar' temizlenmedikçe bu sorun da devam edecektir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber