Vergi Denetimi ve Denetmenleri ? 1

Haber Giriş : 05 Şubat 2005 02:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Defterdarlıkların yerel sınırlarına sıkıştırılmış, her türlü ekonomik, siyasal, yönetsel baskı altında, çoğunluğu vergi matrahını ilgilendirmeyen boş işlerle uğraştırılan vergi denetmenlerinin; bölge düzeyinde, bağımsız denetçi kimliklerini öne çıkararak vergi nicelemesi yapmaları kuşkusuz ülkemizin yararınadır

Ekonomisi IMF'in oksijen çadırında soluk alan, piyasaları dış borç haberleri ile yükselen, yatırım umudunu AB'ye üyeliğin getireceği yabancı sermayeye bağlamış Türkiye'de gelir yönetimi ? kırk yıldır ? yeniden yapılandırılamamıştır.

Bu süreçte yeniden yapılandırma bir çok kez gündeme gelmiştir. Ancak, gerek sermaye kesiminin öngörüsüzlüğüne ortak olan siyasal iktidarlar ve onlarla iş birliği yapan Maliye bürokrasisinin aymazlığı; gerekse halkın, sivil toplum örgütlerinin bilinçsizliği gibi nedenlerle başarılamamıştır. Gelişerek karmaşıklaşan ekonomik ilişkilerin doğurduğu gelirleri göz altında tutarak vergilendirecek bir vergi yönetimi oluşturulmadığı için de ekonomi yasal çerçeve dışında ( kayıt dışı ) büyümesini sürdürmüştür. Sonuçta açık bütçeler, katlanan iç ? dış borçlar kısır döngüsünde sıkça yinelenen ekonomik bunalımlar dönemine girilmiştir. İçeride vergilendirilmeyen iç ? dış kaynaklı gelirle devlete borç verilerek korkunç faizler elde edilirken kaynak bulamayan siyasal iktidarlar halkın temel tüketim mallarına ekledikleri dolaylı vergilerle kolay, eşitsiz, sakıncalı bir yöntemi benimsemişlerdir.

Düştüğü ekonomik bunalımdan IMF ile anlaşarak kurtulmaya çalışan Türkiye; ne acıdır ki gelir yönetimini de bu kurumun dayatmasıyla yeniden yapılandırmaktadır. ?Çağdaş yönetsel ve teknolojik olanaklarla ekonomiyi kavramış bir gelir örgütü IMF'ye alacaklarını kurtarmak için nedenli gerekli ise geleceğini kurtarabilmek bakımından ülkemize ondan daha çok gereklidir?. IMF dayatmalı siyasal erk Türk gelir yönetiminin yeniden yapılandırılması için kolları sıvamış; sermaye kesimi ve sivil toplum örgütleri de gerekli desteği vermiş olduğundan sorun, Maliye bürokrasisinin bu konudaki tutumunda düğümlenmiş bulunmaktadır.

?Bugün Türkiye'nin gereksindiği ?özerk gelir yönetiminin' oluşturula bilmesi için OECD örneğinde olduğu gibi Gelirler Genel Müdürlüğü'nün bakanlığa yada müsteşarlığa dönüştürülerek iç ? dış gelirlerin tek elde toplanması; vergi daireleri ve birleştirilen tüm vergi denetim birimlerinin bu bakanlığa yada müsteşarlığa bağlanması zorunludur.?

Ancak, Maliye bürokrasisinden kamuoyuna yansıyan bilgilerden, Gelirler Genel Müdürlüğü'nün ?Başkanlı? adıyla yarı özerk yapıda örgütlendirileceği; dört ayrı vergi denetim biriminin iş bölümü temelinde birleştirilmek yerine;denetimin yüzde doksanını gerçekleştiren Türkiye'nin en büyük denetim birimi vergi denetmenlerinin vergi daireleri içinde eritilip Hesap Uzmanları Kurulu'nun vergi incelemesinde tek birim olarak ?ayrıcalıklı' konumlarının korunacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bu kurulun oluşturulacak Gelir İdaresi Başkanlığı'na bağlanmasına bile karşı çıkıldığı bilinmektedir.Böylece, bırakınız denetçilerin te çatı altında toplanmasını Maliye Teftiş ve Hesap Uzmanları Kurulları yine Bakanlığın tepesinde ve tüm Bakanlık örgütüne egemen kalacaklar; vergi denetmenleri ile Gelirler Kontrolörleri ise Gelir İdaresi Başkanlığı'na bağlanacaklardır. Özetle, Başkanlık dışında iki, içinde iki olmak üzere birbirinden kopuk dört ayrı denetim birimi ile geçmişteki çarpık yapılanma daha da derinleştirilmiş olacaktır.

Son altı ay içinde kamuoyuna sunulan gelir yönetiminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa tasarılarında ? Gelir İdaresi Başkanlığı? nın ülke çapındaki vergi denetim ve incelemelerini yürütecek ana hizmet biriminin vergi denetmenleri olduğu görülmektedir. Taşradaki bölgelerde çalışmaları öngörülen vergi denetmenleri Türkiye'nin ve Maliye Bakanlığı'nın ( 3000 kişilik) en büyük denetim grubudur. Bu gerçek karşısında vergi denetmenlerine, gelir yönetiminin başarısını belirleyecek çok önemli bir işlev yüklendiği ortaya çıkmaktadır.

Denetmenlere Saldırı...

Ancak, tasarıları kotaranlar en büyük hizmeti yükledikleri vergi denetmenlerini iş isterken var, hak verilirken yok saymışlardır. Öyle ki, Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşradaki hizmet birimlerinde denetmenlere atanabilecekleri tek yöneticilik kadroları vermemişlerdir. Yıllardır süre gelen öbür sorunlarını ise görmezden gelmişlerdir.

İnsan aklını zorlayacak denli çarpık ve açıklaması psikoloji biliminin yardımlarını da gerektiren bu yaklaşımının altındaki somut nedenler elbette ki bilinmektedir. Bir ucu Maliye bürokrasisindeki karar odalarına; öbür ucu yeminli mali müşavirlik piyasasındaki rantı denetlemeye deyin uzanan bir ?kutuplaşma'nın vergi denetmenlerini ezen ağırlığıdır bu. Ayrıca, yalnız günümüze özgü de değildir. Onlarca yıldır süren bu anlayış nedeniyle vergi denetmenleri gitgide daralan bir kıskaç içine alınmışlardır. Bakanlığın en çok çalışan ama en az ücret alan, hiçbir yükselme olanağı verilmeyen, sürekli atamalarla yer değiştiren, lojmanlarda görev tanımı ile oturtulmayan, mesleksel yeterlilikleri tanınmayan, yeterlilik sınavından sonra bir üst dereceye yükseltilmeyen ve daha bir çok haksızlığa uğratılan Türkiyede'ki ?vergi inceleme ve denetimlerinin yüzde doksanını gerçekleştiren vergi denetmenleri' ne yönelik bir saldırganlık ve sindirme yöntemi uygulanmaktadır sonu gelmez biçimde.

Yeniden yapılandırma önerilerinde de bu tutumun sürdürülüyor olması, AB'ye üyeliği amaçlayan demokratikleşme, çağdaşlaşma çabalarımızın Maliye üst yönetimince nasıl algılandığını göstermektedir.

Gerçi, ?Maliye Bakanlığı yönetimine egemen bürokrasinin oligarşik yapısından daha ileri bir yapılandırma önerisinin gelmesi şaşırtıcı olurdu ve elbette düşünülemezdir?! Gel gelelim ülkemizin en seçkin bürokratlarını yetiştirmekle övünen Maliye bürokrasisinin egemen olduğu bakanlık, vergilendirme bakımından OECD'nin en başarısız Maliye Bakanlığı ise bu bürokrasinin yapısını, yönetim anlayışını eleştirmek ve eleştirilere söz konusu durum değişinceye değin sürdürmek öncelikli bir yurttaşlık ödevi sayılmalıdır.

Yıllardır bu ödevi yapmaya çalıştığımızı izleyenler bilirler. Kamu oyunda görüşlerimizin paylaşılarak doğruların dile getirilmeye başlanmış olması bile umutlanmamıza yetmektedir.

Defterdarlıkların yerel sınırlarına sıkıştırılmış, her türlü ekonomik, siyasal, yönetsel baskı altında, çoğunluğu vergi matrahını ilgilendirmeyen boş işlerle uğraştırılan vergi denetmenlerinin ; bölge düzeyinde, bağımsız denetçi kimliklerini öne çıkararak vergi incelemesi yapmaları kuşkusuz ülkemizin yararınadır. ?Maliye bürokrasisindeki hiçbir kesimin bürokratik çıkarı bu yararın önüne geçemez, geçirilmemelidir!? Oysa son yirmi yılda Türkiye'nin bu en büyük ve yaygın denetim örgütünü oluşturan vergi denetmenlerine yönelik Maliye Bakanlığı uygulamaları irdelendiğinde ülkemiz adına karamsar olmamak elde değildir.

Gelecek yazımda bu konuyu - vergi denetimi boyutunda ? tartışmayı sürdüreceğiz.

Faruk YALÇINER-İktisatçı Cumhuriyet Gazetesi 02.02.2005

"Haber Gönder" yoluyla haber ileten: Tebessüm

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber