40 bin tutukluya tahliye yolu

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 24 Haziran 2010 07:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin Haberal'ı serbest bırakmayan hakimler için verdiği tazminat cezası, bugüne kadar sıradan vatandaşların davasında hiç uygulanmamış. Hâkimler, ilgili dairenin kararını 'tahliye baskısı' olarak değerlendiriyor. Şu anda cezaevlerinde yaklaşık 40 bin tutuklu var. Karar kesinleşirse emsal niteliğinde olacak. Başbakan'ın 'tutuklular dava açsın' çağrısına uyulması cezaevlerini boşaltabilir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin, Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ı serbest bırakmayan 9 hakim aleyhine hükmettiği manevi tazminat, Türk hukuk sistemini içinden çıkılmaz bir hale sürükleyecek nitelikte.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi "İçerideki tutuklular için de önemli bir fırsat doğdu." Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre şu anda cezaevlerinde toplam 120 bin kişi var. Bunlardan yaklaşık 40 bininin (38.745) Haberal gibi yargılama süreci devam ediyor. Başbakan'ın "Buradan sesleniyorum. Durmasınlar dava açsınlar." sözüyle harekete geçip tazminat davası açabilirler. İlk derece mahkemelerinde görev yapan birçok hâkim, verilen kararı tıpkı 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu gibi "tahliye baskısı" olarak değerlendiriyor. Hakimler bu tür davalarda tazminat riskiyle karşı karşıya kalmaktansa yargılama sürecinde herkese tahliye kararı verebilir.

Başta Anayasa olmak üzere birçok kanunumuz dil ve anlatım konusunda hukukçuların eleştirisine maruz kalsa da, bazı hükümler var ki çok açık. Bu açık hükümlere rağmen yüksek yargıdan gelen son kararlar ve HSYK'nın krizle atadığı hâkimlerin verdikleri tahliyeler tartışmalara sebep oluyor. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesinde kimlerin tutuklanacağı açık bir şekilde yazılı. İlgili maddeyi bir ilköğretim talebesi bile rahatlıkla anlayabilir. İşte tutuklama gerekçelerinden bazıları: Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa... Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa..." Yine aynı madde içinde "kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti" yapanların da tutuklanacağı belirtiliyor. Bu suç isnatlarıyla tutuklananların Yargıtay'ın son kararıyla dava aşamasında toplum içine dönmesini kim kabul edebilir?

Hukukçular Derneği Başkanı Av. Cahit Özkan'ın verdiği bilgiye göre, Yargıtay'ın son kararı bugüne kadar sıradan vatandaşlar için hiç uygulanmamış. "Ergenekon sanıklarının tahliyesi için yüksek yargı seferber olmuş, bir anda hukuk ve insan hakları aklına gelmiştir." diyen Avukat Özkan'ın tespiti şöyle: "Karar, yargıçların sürekli bir ceza tehdidi altında görev yapmalarına neden olacaktır. Artık yargıçlar bu kararlarla hâkim değil, yüksek yargı mensuplarının mahkûmu olmuştur. İlgili dairenin kararı karşısında, ekonomik durumu iyi olmayan hukukçuların yargıçlık yapmaları da pek kolay gözükmemektedir. Yargıçların, görevlerini yaparken tarafsızlığını şüpheye düşüren bir tutum ve davranış içerisinde olmaması gerekmektedir. Evet, mahkemeler kararlarını gerekçeli vermelidir, Yargıtay da ve ilk derece mahkemeleri de. Hukukun temel ilkesi olan eşitlikten asla şaşmamalı, sanıkların statülerini görünce sıradan vatandaşlar için uygun gördükleri kural ve kararları seçkin zümreler için değiştirmemelidir."

ALİ AKKUŞ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber