Profesörlerden yardımcı doçentlere cevap

Haber Giriş : 02 Mart 2005 00:06, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yardımcı doçentlerin şikayet ettikleri akademik koşulları, profesörler değerlendirdi. Profesörler, daimi statünün akademik yükselme önünde engel olabileceğini düşünüyor. Ders yükü nedeniyle araştırmaya ve yayınlarını yabancı dergilerde yayınlatmaya fazla zaman ayıramadıkları konusunda yardımcı doçentlere hak veren profesörler, yabancı dil sınavının kalite için şart olduğunu ifade ediyor

Yardımcı doçentler ve profesörler, bazı akademik sorunlar üzerinde hemfikir değil. Yardımcı doçentler tarafından dile getirilen ?kadroların daimi statüde olmaması?, ?yabancı yayın? ve ?yabancı dil sınavı? ile ilgili şikayetleri profesörler haklı bulmadı. Yükseköğretim Yasası'nda yardımcı doçentler için öngörülen en fazla 12 yıllığına atanma sınırlandırmasının yerinde bir uygulama olduğunu düşünen profesörler, daimi statünün akademik yükselmenin önünde engel oluşturacağını ifade ediyorlar. Profesörler, yardımcı doçentlerin ekonomik koşullarının da düzeltilmesi gerektiğini düşünüyor.

?Daimi statüde atanmaları yanlış?

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gamze Mocan Kuzey, yardımcı doçentlerin daimi statüde atanmasının yanlış olacağını söyledi. Daimi statüde atanmaları durumunda yardımcı doçent kadrosunun 657'ye tabi memur zihniyeti haline döneceğine dikkat çeken Mocan, bunun daha sonraki akademik aşamaları engelleyeceğini dile getirdi. Mocan, ?Eğer akademisyen olmak istiyorlarsa, akademisyenliğin diğer aşamalarını yapmaları gerekir. Doçent, profesör olmak istemeyen veya daha ilerideki öğretim üyeliğine koşulları uygun olmayan hekimler, eğitim kurumları dışında olan sağlık hizmetlerini yürüterek de yararlı olabilirler? dedi.

Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Göktürk, yardımcı doçentlerin doçentliğe geçiş aşamalarını sağlamaları gerektiğini, daimi statünün akademik bakış açısıyla bağdaşmayacağını söyledi. Görev süresi dolan yardımcı doçentlerin görevine son verilmesinin istenmeyen bir durum olduğunu belirten Göktürk, ?Yardımcı doçentlerin daimi statüde atanmaları durumunda, bu sürenin akademik değil istihdam bakış açısıyla kullanılacağı endişesini taşıyorum. Kişiler yardımcı doçentliğe adım attıktan sonra emekli oluncaya kadar bu kadroları işgal edebilir mi? Ama üniversiteler akademik ortamlardır. Yardımcı doçentlerin, doçentlik ve profesörlüğe geçiş aşamalarını sağlamalarından yanayım? diye konuştu.

?Herkes profesör olacak diye şart yok?
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Kadir Erdin de 12 yılın uzun bir süre olduğunu, bu süre içinde yabancı dil probleminin çözülüp, gerekli bilimsel çalışmaların yapılabileceğini dile getirdi. Kadronun güvence altında olmasının insanın doğal hakkı olduğunu ancak akademik kadroların kalitesinin yükseltilmesinin zorunlu olduğunu ifade eden Erdin, ?12 yıllık görev süresi bitenler yargı kararıyla geri dönüyorlar. Bu sevindirici bir şey değil. Bence öğretim üyelerinin bu noktalarda mücadelesi bitmelidir. Görev süresi bittiği halde doçentliğe yükselemeyenler, öğretim görevlisi olarak çalışmaya devam etmeli. Emeklilik haklarını kazanıncaya kadar bu durumdaki yardımcı doçentlerin üniversitede öğretim görevlisi kadrosuyla kalmalarını bir çözüm olarak görüyorum. Herkes profesör olacak diye bir şart yok? dedi.

Yardımcı doçentler tarafından dile getirilen diğer sorunlar ve profesörlerin bunlar hakkında yaptıkları değerlendirmeler şöyle:

?İyi olan kazanır?
Mocan:
Büyük şehirlerdeki tıp fakülteleri ile gelişmekte olan tıp fakültelerindeki yardımcı doçentlerin sorunları farklılık gösteriyor. Bunlardan biri de yabancı dil sorunu. Büyük şehirlerdeki tıp fakültelerindeki yardımcı doçentler nitelikli yabancı dil kurslarına gidebiliyor ancak daha küçük yerlerde bu tür kurs olanakları son derece kısıtlı. Yabancı dil sınavı, akademik yükselme için gereklidir. Sınav medikal bir metin çevirisi şeklinde olabilir. Hekimlerin takip edecekleri literatür İngilizce ağırlıklı. Onları anlayıp değerlendirebilmeleri önemli. Hem İngilizce'den Türkçe'ye hem de Türkçe'den İngilizce'ye çeviri yapabilecek düzeyde, ayrıca konuşabilecek ve konuşulanları anlayabilecek ölçüde yabancı dil bilmeliler.

Göktürk: Yabancı dili iyi olan birisi, dil sınavını başarır. 20 sene önce bu dil sınavına girmiş biri olarak, eğer az çok yabancı dil biliyorlarsa bu sınavı geçeceklerini düşünüyorum.

Erdin: Hangi fakültede olursa olsun tüm yardımcı doçentler ekonomik açıdan yetmezlik içinde. Özellikle büyük kent dışındaki üniversitelerde büyük emeği geçen yardımcı doçentlerin ekonomik sıkıntı yanında bir başka sorunu da yabancı dil sınavı. Bizim bu konuda esneklik göstermemiz söz konusu olamaz. Kaliteli yükseköğretimden söz etmek için öncelikle kaliteli akademisyen yetiştirmemiz gerekir. Bu nedenle yabancı dil sınavının içeriği tartışılabilir ama bunun dışında bir tartışma yapılmaması gerekir.

?Araştırma ve yayına zamanları kalmıyor?
Mocan:
Yeni gelişmekte olan tıp fakültelerinde, bilimsel araştırma açısından seri oluşturacak vaka sayısı oldukça az. Bunun için tıp fakülteleri ve Sağlık Bakanlığı hastaneleri iş birliği yapabilir. O yöreye ait birkaç hastanenin iş birliği yapması durumunda, çok sayıda hastanenin verileri birleştirilerek o bölgeye ait hastalık serisi yayımlanabilir.
Yardımcı doçentlerin araştırmaya ayıracak zaman sorunları var. Çünkü ders yükleri ağır. Gelişmekte olan tıp fakültelerinde, az sayıda profesör ve doçent bulunduğundan, derslerin birçoğunu yardımcı doçentler anlatıyor. Ayrıca başka fakülte ve yüksek okullara da derse gidiyorlar. Buna ek olarak da sağlık hizmeti üretiyorlar. Yabancı yayın yapmaları önemli çünkü uluslararası nitelikte olabilmek için bu bir teşvik. Ancak Türkçe yayınlar da Türk tıbbını ve bilimsel dergilerini geliştirmek açısından çok önemli. Akademik aşamalarda nitelikli Türkçe yayın sayısı göz önünde bulundurulmalıdır.
Tam gün çalışan tüm hekimlerde olduğu gibi yardımcı doçentler için de ekonomik sorunlar önem kazanıyor. Yurtiçi ve yurtdışı kongrelere katılım düzeyleri, tıp kitaplarının çok pahalı olması, akademik gelişmelerini engelleyecek boyutlarda. Gelişmekte olan tıp fakültelerinde çalışan yardımcı doçentlerin daha kıdemli meslektaşları olmaması da konsültasyon aşamasında sorumluluklarının büyük kentlerdeki meslektaşlarından daha fazla olması sonucunu doğuruyor.

Göktürk: Bir doçent ya da profesörün ne kadar sıkıntısı varsa yardımcı doçentlerin de o kadar sıkıntısı var. Tıp fakültelerinde usta-çırak ilişkileri söz konusu. Bu nedenle yardımcı doçentler fiziksel olarak doçent ve profesörlere göre daha çok yoruluyor olabilir. Ama temelde bir yayın üretebilme konusunda bizden çok farklı değiller, yeter ki istesinler.
Yardımcı doçentler yabancı yayın konusunda zorluk yaşıyorlarsa, bu kendilerinden kaynaklanıyor diye düşünürüm. Eskiden öğretim üyeleri, yabancılar Türklerin yayınlarını yayınlamıyor mu diye yakınırdı. Ama bence bir çalışmanın yöntemi ve planı iyi kurulmuşsa, yurtdışındaki dergilerde rahatlıkla yayınlanabilir. İşimizin eğitim-öğretimin yanı sıra bilimsel araştırma olduğunu unutmamak gerekir.

Erdin: Özellikle büyük şehirler dışındaki üniversitelerde, idari ve bilimsel yükü yardımcı doçentler çekiyor. Oradaki akademisyenlerin yabancı dil ve diğer bilimsel çalışmalara zaman ayıramama sorunları var. Gündelik işlerini sürdürme yarışı içinde bulunurlarken, onlardan kaliteli akademisyen olmalarını beklemek çok gerçekçi değil.

Çelik: Sıkıntılar giderilecek
Memurlara 1 derece veren ancak yardımcı doçentleri bu iyileştirmenin dışında tutan yasal düzenlemenin ardından, AKP Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt yardımcı doçentlerin bu sorununu TBMM gündemine taşıdı. Gülyurt, Meclis'te, üniversitelerde yardımcı doçentlerin atama ve kadro sorununa ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı. Bunun üzerine söz alan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından bir kez daha görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderilen YÖK Yasası'nda, konuyla ilgili düzenlemeler yapıldığını söyledi. Yardımcı doçentlerin mağduriyetinin önlenmesine ilişkin bu düzenlemelerin, geri gönderilen maddeler arasında bulunmadığını belirten Çelik, ?Bu yasa, TBMM gündemine gelmelidir. Geldiğinde de bu konudaki sıkıntılar giderilecektir? dedi. Çelik, üniversitelere öğretim üyesi yetiştirilmesi yönündeki çalışmaların sürdüğünü, hem yeni açılacak üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması hem de mevcut kadroların güçlendirilmesi için bu yöndeki gayretlerinin devam edeceğini dile getirdi.

Medimagazin

Haberdar eden: Hakan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber