Sivil Düşünce Platformu: Eksik ama 'Evet'

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 16 Ağustos 2010 02:06, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Eksik Ama Evet

Sivil Düşünce Platformu Sözcüsü ve Özgür Eğitim-Sen Basın Sekreteri Ufuk Coşkun referandumda ?evet' oyu kullanacaklarını açıkladı. Coşkun, ?İnsan hakları, evrensel hukuk, özgürleşme ve sivilleşme için ?evet.' Eksik ve yetersiz olmasına karşın referandumda ?evet' diyeceğiz? dedi. Bu ?evet'in sivil bir anayasa talebinden vazgeçtikleri anlamına gelmediğinin altını çizen Coşkun, ?Türkiye'yi tam anlamıyla vesayet rejiminden kurtaracak yeni bir anayasa mutlaka yapılmalıdır? diye konuştu.

Siyasilere tepki

?Herkesin kendi hayatını tercih ettiği şekilde yaşamaya hakkı vardır? diyen Coşkun, ?Buna öncelikle politikacıların saygı duyması gerekir. Bu da yüksek bir karakter ve ciddi bir ahlaki tutum ve anlayışla mümkündür. Bu ahlakı politikacılardan beklemek bizlerin en doğal hakkıdır. Ne yazık ki insanların kendi hayatlarını tercih ettiği biçimde yaşama haklarına yeterince saygı duyulmuyor. Daha da vahimi bu hak ellerinden alınmak isteniyor. Yasaklarla, dayatmalarla, baskı ve işkencelerle insanlar tek tipleştirilmeye çalışılıyor. Ayrıcalıklı belirli bir kesime sürekli olarak bağlı kalmaları ve onlara itaat etmeleri isteniyor. Oysa -Bağımsızlık Bildirgesi'nin yazarı olan- Thomas Jefferson'un da ifade ettiği gibi; ?İnsanlar sırtlarında eyerler ile doğmadılar. Onları Tanrı'nın lütfü sayesinde tekmeleyerek, mahmuzlayarak meşru bir halde sürmeye hazır ayrıcalık sahibi bir azınlık ile birlikte de doğmadılar.? İnsanlar hür olarak doğar ve özgürce tercihte bulunmaları nedeniyle ancak insandırlar. Buna saygı duyulması ve bu minvalde siyaset üretilmesi çok mu zordur?? diye sordu.

Gerilimi yükselten açıklamalarda bulunan siyasilere tepkisini sürdüren Coşkun, ?Bireysel özgürlüklerin reddedildiği ve ayrıcalıklı, güçlü bir kesimin insanların hayatlarına kuvvetli bir biçimde müdahalede bulunulduğu en önemlisi de kanun önünde eşitliğin sağlanmadığı, bazı politikacılarında buna duyarsız kaldığı ülkelerde adaletin, huzurun, barışın, insanlığın, hoşgörünün ve vicdanın körelmesi elbette kaçınılmazdır? dedi.

Nasıl bir siyaset?

Coşkun sözlerini şu şekilde sürdürdü: ?12 Eylül referandumu bu açıdan bakıldığında büyük önem arz etmektedir. Adaletin gözünün kör olmasının gerçek manada ne ifade ettiğini göstermesi açısından da önemlidir. İnsani değerlerin yerli yerine oturtulması açısından ise bir hayli önemlidir. Ülke artık hakikatin gün yüzüne çıktığı bir ülke durumuna geldi Hakikatin üstü örtülemeyecek kadar açık ve net. Vicdan sahiplerinin gayretleriyle, basiretli, cesur siyasetçilerin kelle koltukta yürüttüğü mücadelelerle artık hakikat kimsenin reddedemeyeceği kadar aşikar. Muhalefet liderleri maalesef bu hakikati göremiyorlar ve insanlık vicdanının onaylamayacağı sözler sarf ediyorlar. Locke; ?Kanunların amacı özgürlüğü ortadan kaldırmak ya da kısıtlamak değil onu korumak ve gözetlemektir? der. Muhalefet liderleri Locke'ye kulak vererek bu yanlışlarından bir önce vazgeçmelidirler. Daha adil ve özgür bir ülkede yaşamanın yolları üzerinde siyaset üretmelidirler.?

Neden Evet?

?Devletiyle milletiyle, hukukun üstün olduğu, halkın iradesinin esas alındığı bireysel hak ve özgürlüklerinin sağlandığı özgür bir ülkede yaşama ideali bir ütopya değildir? diyen Coşkun, ?Öncelikle kendi üzerimize düşeni yapmakla işe koyulmalıyız. Bu yüzden ben insanım diyen, düşünceleri, inançları olan bunları yaşamak, söylemek ve yazmak istiyorum diyen her kim varsa Türk, Kürt, Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Alevi, sağcı, solcu vs. sahiplenilmelidir. Bizler birbirimizin hak ve özgürlüklerini savunmadığımız sürece ne herkese özgürlük sağlanır ne de yaşadığımız yerde huzur bulabiliriz. Artık bu ülkede herkes bir diğerinin hak ve özgürlüğünü kendi temel sorunu haline getirmek mecburiyetindedir. Bunun için eksiklikleri olmasına rağmen 12 Eylül'de ?evet? demeliyiz. Muhalefetin çabalarına rağmen, insanın ve değerlerinin konuşulmaya başlandığı, özgürlüğün, insan haklarının ve hukukun yerli yerinde kullanılmaya başlandığı yeni bir sürece girmiş bulunmaktayız. Eskiden bu kavramlar istismar edilir, bu kavramlar kullanılarak insanların inançları, değerleri, hak ve hukukları yıpratılırdı. Kardeşlik bilinci bile istismar edilir örneğin Kürtler Kürtçeden vazgeçtiği ölçüde kardeş olarak ilan edilirdi. Kürtler tüm haklarından feragat ettikleri ölçüde kardeşlerimiz olurdu. Bugün ise insanlık adına tüm kavramları yerli yerine oturtuyor ve başta kendimiz olmak üzere her türlü olumsuz düşünce ve sistemle yüzleşiyoruz. Yüzleştikçe onurumuz ve şerefimiz artıyor. Kendimize olan güven artıyor. Geleceğe umutla bakıyoruz. Çocuklarımız adına seviniyor, farklı kültür, inanç, dil ve mezhepten olanlarla bir arada yaşamanın hazzını daha şimdiden tatmaya başlıyoruz. Bunun için önce bir ?evet? dememiz gerekiyor? şeklinde konuştu.

Başak Medya Ajans

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber