Ücretli fırsatçılık ve eğitim sorunları

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 24 Eylül 2010 07:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

KPSS'nin iptali nedeniyle açığın ücretli öğretmenlik yoluyla kapatılması karşısında sendikaları dile getirdiği ?Milli Eğitim Bakanlığı'nın kadro bekleyen öğretmenleri ücretli öğretmen olarak istihdam etmesi kriz fırsatçılığıdır, ücretli köleliktir, vurgundan pay alma çabasıdır' yönündeki cümlelerden rahatsızlık duyan MEB konu ile ilgili olarak 17.09.2010 tarihinde bir basın açıklaması yapmıştır.

Bu açıklama MEB'in resmi internet sitesinin yanında, Memurlar.net'te de http://www.memurlar.net/haber/177022/ linkinde yayımlanmıştı.

Konuyla ilgili olarak 15.09.2010 tarihinde ele alınan yazımda ?MEB, ücretli öğretmenlikten vazgeçsin? başlığıyla MEB'in Ücretli öğretmenlik dışında da alternatifleri bulunduğunu bu kadar insanı daha insani koşullarla çalıştırabileceğini vurgulamıştık.

MEB ısrarla Ücretli öğretmenlik politikasına devam etmekte ve 600-700 TL gibi düşük ücretlerle öğretmen istihdamı yoluna gitmektedir. MEB samimi ise KPSS sürecinin birkaç ay daha süreceği düşünüldüğünde en azından bu dönem için alternatif istihdam yolunu seçmelidir.

Çok iyi bilinmektedir ki geçmişte yapılan bir çok atamanın gecikmesi (eğitim döneminin sonu olan Aralık'ta atama yapmak, Şubat atamalarını tatilde gerçekleştirmeyip Mart ayına sarkıtmada) tamamen duygusal (ekonomik) gerekçelere dayandırılmıştır. Bakanlık yetkilileri, bir toplantıda bu durumu bizzat itiraf etmişlerdir.

Durum böyle iken bakanlık samimiyetini ortaya koymak istiyorsa 2004 yılında olduğu gibi açıktan vekil öğretmen alımı yaparak ücretli öğretmenliğe son verilebilir.

Bakanlığın suçlamaya yönelik yaklaşımları her dönemde görülmüştür fakat eğitimin ön planda tutulması gereken bir dönemde sağlıklı ve sağduyulu bir yaklaşım sergilenmesini , bu sıkıntılı dönemin sorunsuz aşılabilmesi için yetkililerin de şartları zorlamalarının beklenmesinden daha doğal ne olabilir ki?

Eğitimde halen her yıl yaz boz tahtasına çevrilen sistemlerle uğraşılıyorsa 2009 yılında haftalık ders çizelgeleri değişmişken 2010 yılında yapılan değişiklik yetmezmiş gibi yeniden düzenlemeler yoluna gidiliyor ve halen dersler 35 mi 40 dakika mı olsun diye tartışıyorsak bu bizim kararsızlığımızın, günübirlik ve popülist yaklaşımların göstergesidir.

Okulları dönüştürdük (Meslek ve Anadolu) yük dönüşmeyenlerin üstüne bindi.Sıkıntısını dönüşen okullara çocuğunu göndermek zorunda kalan veliler çekmeye başladı. (servis ücreti, uzaklık, kayıt?), öğretmeni eksik okullara Anadolu Lisesi tabelası astık, ücretli öğretmen verdik, tek bir atölyesi olmayan okulları Meslek Lisesine çevirdik şaştık.

Ders çizelgelerini değiştirdik kitaplar eski listelere göre geldi muhatap da suçlu da bulamadık. İlköğretim ve Ortaöğretim ders çizelgeleri değişti bilişim, bilişim diyerek milyarlarca dolar yatırdığımız ve okullara kurduğumuz bilgisayar laboratuarlarını sahipsiz, onbinlerce bilgisayar öğretmenini ise Ders'siz bıraktık. Yakında bilgisayar çöplüğüne dönersek hiç şaşmamak lazım.

Ücretli öğretmenlikte fırsatçılık yaklaşımı doğru değil ise; Sözleşmeli öğretmenlerin henüz kadroya geçirilmemesi verilen sözlerin tutulmamış olması noktasında başkaları mı fırsat beklemektedirler? Ne de olsa seçime bir yıl dahi kalmadı?.

Bu ülkede eğitim gerçekten önemli ise konulara eğitimci gözüyle bakmak gerekir. Fedakarlığın sadece öğretmenlerden, sendikalardan ya da diğer paydaşlarından değil bakanlık dahil herkesten beklenmesi en doğal olandır. Değişiklik elbet ki yapılmalıdır hep aynı yerde çakılıp kalınmamalıdır fakat değişimlerin sonuçları da düşünülmelidir, altyapılar hazırlanmalıdır.

Bu nedenle eğitim anlık karar alınabilecek değil altyapısı hazırlanarak zamanında karar alınıp her tür olasılık düşünülerek en uygun zamanda uygulama yapılması gereken bir alandır. En küçük değişiklik dahi milyonları ilgilendirmekte belki de milyonlarca dolara mal olabilmektedir.

Saygılarımla?

Maksut BALMUK

Eğitim Yöneticisi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber