Zabıt katipliği mi, Veri Hazırlama Kontrol İşletmeliği mi?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 21 Şubat 2011 11:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Aşağıdaki yazı bir memurlar.net üyesi tarafından hazırlanmış olup, içeriği uygun bulunarak yayıma alınmıştır.

ADALET HİZMETLERİ SINIFI

T.C. Anayasası Madde 141/3 ? 4: ?Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.?

Anayasamıza göre mahkeme kararları gerekçeli olarak yazılır. Yargılamanın tüm safhaları boyunca tutanaklar bu gerekçeye zemin oluşturacak biçimde hazırlanıp, işlemler yine bu gerekçeye zemin oluşturacak biçimde gerçekleştirilmektedir. Yargılama sistemimizdeki bu durum, çoğu başka ülkede bulunmamaktadır. Bu nedenle Hâkimler ve Savcılar Kanununda Zabıt Kâtibi düzenlenmiştir ve Türk Hukuk Sisteminin de tarih boyunca olmazsa olmazıdır.

Zabıt kâtibi, yazı işleri müdürü denetimi altında bulunan ve yargılama faaliyeti içerisinde görev yapan, mahkemenin zorunlu bir unsurudur. Zabıt kâtibi, yargılamanın yapılış şeklini, işleyişini, yargılamadaki tüm işleri tutanağa geçirir. Verilen kararları yazarak yargılama faaliyetinde hâkime yardımcı olur. Zabıt Kâtibi, hâkimin gözetimi ve emri altında bulunur. Duruşmada ve mahkeme dışında hâkim huzuruyla yapılacak bütün işlemlerde zabıt kâtibinin bulunması gerekir. Hâkim, zabıt kâtibi olmaksızın mahkeme olarak bir yargılama işleminde bulunamaz. Zira tutanağın veya kararın yazılması hâkimin görevi değildir. Zabıt kâtibinin ister duruşmada, isterse mahkeme dışında hazırlamış olduğu tutanak, hazır bulunan taraflar yanında hâkim ve zabıt kâtibi tarafından da imzalanır. Geçmişten beri kanun koyucu tarafından bu zorunluluğun getirilmiş olmasındaki amaç, yargılamanın işleyişini ve yapılan tüm işlemlerin gösterildiği tutanağın sonradan değiştirilmesinin önlenmesi ve duruşmanın işleyişi hakkında bilgi içeren tutanakların güvenilirliğinin sağlanmasıdır. Zira zabıt kâtibi tarafından imza edilmemiş tutanağa dayanarak hüküm verilmesi bir bozma sebebidir. Hükmün bu nedenle bozulması halinde, tutanaklara ait oturumlardaki işlemlerin tekrarlanması gerekir. Son derece önemli olan bu tutanağın, zabıt kâtibi tarafından tarafsız bir şekilde yazılmış olması da çok önemlidir. Çünkü yargılama faaliyeti içerisinde yapılan işlemlerin yer aldığı tutanak, bir nevi bu işlemlerin yapıldığına ilişkin resmi belgedir.

Zabıt Kâtipliği, Mübaşirlik ve özellikle de Baş Kâtiplik (yeni adıyla yazı işleri müdürlüğü) bu güne kadar hak ettiği değeri ve önemi görememişse bunda başta ülkemizdeki imkânsızlık ve olumsuz ekonomik - sosyal koşullar başta olmak üzere, daha önceki çalışan arkadaşlarımızın da rolü büyüktür. Öncelikle Yazı İşleri Müdürü'nün de bir Kâtip olduğunu, Baş Kâtip olduğunu düşünmeliyiz. Yazı İşleri Müdürü'nün unvanı Baş Kâtip diye değiştirilmelidir yeniden. İşte o zaman konunun büyük kısmı anlaşılmış olacaktır. Baş Kâtibin unvanını Yazı İşleri Müdürü olarak değiştirmekle adalet hizmetleri mesleği önemli bir yara almıştır. Zira Müdürlük, daha çok koordine ve organize ile ilgili bir ad olmasına rağmen Baş Kâtiplik, kendine mahsus alt yapı ve mesleki birikim gerektiren ayrı bir addır. Müdürlük bir unvan, Başkâtiplik ise bir meslektir. Zira Yazı İşleri Müdürü bir Başkâtip olamayabilir. Yazı işleri Müdürlüğü ile bir mahkemenin kaleminde Başkâtibin gördüğü adalet ihtiyaçları görülemez. Oysa Başkâtiplik telaffuzu akabinde Kâtiplikten üstte olduğu, öncesinde Kâtipliğin temel alındığı, sonrasında ise Kâtiplikten destek ve yardım alındığı anlaşılan bir kelimedir. Başkâtiplerimize Yazı İşleri Müdürü sıfatı verilerek yapılan hata, Zabıt Kâtiplerine Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni unvanı verilerek desteklenmek üzeredir. Bu durumda Mübaşir de hizmetli olup çıkacak ve adalet hizmetlerinin en önemli iki mesleği yok olacaktır. Teşkilatımız, Başkâtiplik adının kullanılmasından zarar görmez, aksine adalet hizmetlerinin vatandaşlarımızca anlaşılmasını en çok istediğimiz şu reform döneminde toplum tarafından teşkilatın ve işleyişin anlaşılmasına yüksek oranda olumlu katkılar sağlar.

Zabıt Kâtipliği gerçekte kolay kazanılamayan, yeterliliğinin kazanılması için yıllarca emek verilmesi gereken, özellikle hâkimlerimiz ve savcılarımız ile Başkâtiplerimizin katkılarıyla ciddi mesleki hazırlık gerektiren, engin tecrübe ve sorumluluk gerektiren bir müstakil meslektir. Örneğin avukat bulunmayan bir yerleşim merkezinde zabıt kâtibinin dava takibinde bir miktar yardımcı olabilmesi kanunlarımızda yer almıştır. Zabıt Kâtibi ve diğer tüm adalet hizmetindeki çalışanların sorumlulukları meslekleri icabı kendilerine mahsustur. Bu sorumluluk, veri hazırlama kontrol işletmenliğinde görevli memurlara tanınmamıştır. Veri hazırlama kontrol işletmeni ve benzeri unvandaki görev yapan memurların sorumlulukları bir üst amirlerinde yoğunlaşmıştır. Oysa Başkâtip, Zabıt Kâtibi ve Mübaşirler yargılamaya hizmet ederken kendi adlarına verilen görevleri yerine getirmekle tam olarak sorumlu ve yetkilidirler. Bu sorumluluk ve yetki müstakildir.

Tüm bu anlatılanlar nazara alınarak; Taşra Yazı İşleri Müdürlüğü adının Başkâtiplik olarak yeniden düzenlenmesi, Başkâtip, Zabıt Kâtibi ve Mübaşir'in kanunla Adalet Hizmetleri Sınıfı adı altında yeni bir unvanlı memur sınıfı oluşturulup, en az mevcut özlük hakları muhafaza edilmek üzere mesleki bir başlık altında toplanarak unvan kazandırılması isabet olacaktır. Adalet Çalışanları ne veri hazırlama kontrol işletmeni, ne de yazı işleri müdürü sıfatlarının himmetine muhtaç olmamalıdır. Kendi sınıfını, alt yapısını, ortamını ve imkânlarını oluşturmalıdır. Bu yeni oluşumla Zabıt Kâtipleri ve Mübaşirler eğitimden geçtikten sonra mesleğe kabul edilmeli, somut staj eğitimine muhakkak tabi tutulmalı, bunun için eğitim merkezleri yada okullar açılmalı, mevcut çalışanlardan eksiklikleri bulunanlar derhal tespit edilerek planlanan eğitimin müfredatına göre eksiklikleri tamamlanmalı öte yandan adalet hizmeti mensuplarının sırf unvan kazandırmak uğruna adı veri hazırlama işletmeni olduğu halde bilgisayarı iki parmağıyla kullanmaya çalışan diğer mesleklerle kıyaslanarak moral ve motivasyonlarının olumsuz yönde etkilenmesine de neden olunmamalıdır. Her meslek gibi Adalet Hizmetleri Çalışanı olan Mübaşir, Kâtip ve Başkâtipler de ancak bu şekilde mesleki eğitim, özlük haklarında iyileştirme ve kendi aralarında dayanışma imkânı bulacaktır. Zira adalete hizmet eden mesleklerin daha da geliştirilmesi, Zabıt Kâtiplerinin bu gün için 40 Lira daha yüksek maaş almalarından önemlidir. Bunun dışındaki tüm yapılan ve yapılacak çalışmalar suni ve eksik kalacaktır. Bu kapsamda meslek mensuplarımızın da günü birlik küçük ücret artışlarını hedeflemek yerine uzun vadede mesleki gelişim ve özlük haklarının tümüyle ele alınarak komple iyileştirmeleri ideal edinmeleri gereklidir.

Devlet Memurları Kanununda gerekli değişiklik yapılarak Adalet Hizmetleri Sınıfı adıyla yeni bir memur sınıfı oluşturulmalı ve adalet hizmetlerinde çalışanların da böylelikle; sorumluluğunu bilen, kendini geliştirmiş, mesleğinin ve konumunun bilincinde, her durumda resmi sıfatını koruyabilen, devlet memurluğunun asil duruşunu hiçbir vakit kaybetmeyecek kadar soğukkanlı, insani vazifelerini toplum içinde örnek teşkil edecek derecede muhafaza edebilen, çalışkan, dürüst ve insanlığa yararlı olmayı hedef edinmiş, Mahkeme ile İddia Makamının manevi varlıklarına en iyi şekilde hizmet edebilme kabiliyetine sahip bireyler olarak teşkilatta yer almaları sağlanmalıdır.

Bunların yanı sıra adalet hizmetleri sınıfı mensuplarının bu meziyetlerini sürdürmelerinde yardımcı olunmalı, onları onurlandırarak geleceğin Türkiye'sinde ne gibi sorumluluklar üstlenmeleri gerektiği konusunda bilinç kazanmaları sağlanmalıdır.

İlk bölümde yazılı olduğu gibi Anayasamızın ve hukuk sistemimizin gereklerine tam olarak ayak uydurabilmek için Adalete hizmet eden işte bu sınıf, her hal ve şartta, doğru ve hızlı yazmalı, hata yapmamalı, eksik kalmamalı ve bunların sağlanabilmesi için de ancak ve ancak mesleği kanunla tanınmalıdır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber