CHP, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanununun iptali için, Anayasa Mahkemesine başvurdu

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 08 Mart 2011 15:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

CHP, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu.

CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, düzenlediği basın toplantısında, başvuru dilekçesini dün Anayasa Mahkemesine verdiklerini bildirdi. Yasanın 7 maddesinde değişiklik yapıldığını anımsatan Anadol, 3 maddede yer alan bazı hükümlerin iptali ve yürürlüğünün durdurulmasını talep ettiklerini söyledi.

Kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı 15 kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim tesisi kurulmasına uygun elektrik enerjisi üretim kaynaklarının, yenilenebilir enerji kaynakları arasında sayılmasına ilişkin hükmün iptalini istediklerini anlatan Anadol, dünyanın her yerinde bu kaynakların yenilenebilir kaynaklar arasında yer almadığını ifade etti.

Anadol, EPDK'nin, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretecek ve dağıtacak tesislerin lisansı kapsamındaki inceleme ve denetim için denetim şirketlerinden hizmet satın alabilmesine olanak sağlayan hükme de itiraz ettiklerini belirterek, ''Yani, denetim özelleştiriliyor. Bas parayı, denetlettir kendini, al raporu. ÇED, raporları da bu hale geldi. 'Hasan almaz, basan alır' diyorlar, parayı kim basıyorsa ÇED raporunu o alıyor günümüzde. Bu denetimi de bu şekilde özelleştiriyorlar'' diye konuştu.

Değişiklikle, milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanlarında, muhafaza ormanlarında, yaban hayatı geliştirme sahalarında, özel çevre koruma bölgelerinde ve doğal SİT alanlarında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına da olanak sağlandığını anımsatan Anadol, bu hükmün iptalini de istediklerini kaydetti.

Anadol, ''Devlet özel koruma bölgesi ilan etmiş; böyle, 22 civarında yer olduğu belirtiliyor. Buralara santral yapacaksınız. O zaman niye koruma altına aldınız? Düşünebiliyor musunuz, Gelibolu Milli Parkı içine elektrik üretim tesisi kurulabilecek'' diye konuştu.

Çevre ve sivil toplum örgütlerinden de bu konuda yoğun tepkiler geldiğini kaydeden Anadol, ''Aynı zamanda bu örgütlerin isteklerini de dile getirerek Anayasa Mahkemesine başvurmuş oluyoruz'' dedi.

-''DOKONULMAZLIK LAZIM''-

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Anadol, bir çok bürokratın milletvekili adayı olmak için istifa ettiğinin anımsatılması üzerine, gazete haberlerine göre, aday adaylığı için iktidar partisine ilk başvuran kişinin Ankara Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yücesoy olduğunu belirtti. Anadol, ''Çok ilginç; 'yargı yanlı, yargı yandaş' dediğimiz vakit, bize kızanların haksızlığını ortaya koyuyor. Demek ki bu arkadaşımız, savcılık makamındayken hangi ideolojiye hizmet ediyormuş, eğilimi neymiş, ortaya çıkıyor'' dedi.

Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı ve eski İstanbul Valisi Muammer Güler'in de istifa ettiğini kaydeden Anadol, ''Şimdi daha iyi anlaşılıyor 3 sene evvel hastaneye biber gazını kimler sıktırdı, gençlerin üzerine polisler nasıl bastı'' diye konuştu.

BOTAŞ Genel Müdürü Fazıl Şenel'in aday adaylığı için başvurduğunu, ''BOTAŞ'ın akçeli işler nedeniyle dedikodu malzemesi olan bir genel müdürlük olduğunu'' ifade eden Anadol, şunları kaydetti:

''Bu arkadaşlara dokunulmazlık lazım herhalde. Bir vali var, sabıkalı; Tunceli Valisi iken Allah'ın kışında buzdolabı dağıtıyordu. Mahkeme mahkum etti, dosya Yargıtayda. Şimdi Giresun Valisi bu arkadaş. Giresun'da da bu işlere devam ediyor. Şimdi AKP'nin aday adayı. Dokunulmazlık lazım, dosya bekleyecek.

Kars Valisi Ahmet Kara, Yalova Valisi Yusuf Erbay... Bu valiler, valilik görevi dışında bol bol siyasi demeç veren valiler. Kırklareli Valisi Ali Haydar Öner... Enteresan bir isim daha var. Kayseri Belediye Başkanı da başvurmuş, ona da dokunulmazlık lazım. eski TMSF Başkanı, şu anda Cumhurbaşkanı Danışmanı Ahmet Ertürk... Dokunulmazlık lazım. TMSF Başkanı iken hangi televizyonlarda, hangi gazetecilere ne kadar ödeme yapıldığını sordum, soruma yanıt gelmedi 'ticari sırdır' diye. TMSF, devletin bir kuruluşu; el koyduğu televizyon ve gazetelerde bir takım beslemeler çalışıyor. Abdüllatif Şener'e sormuştuk, o ticari sır filan demedi.

İki özellik öne çıkıyor. Biri, dokunulmazlığa ihtiyaçları olduğu için iktidar partisinden milletvekilliği adaylığı peşindeler. İkincisi de ne kadar tarafsız olduklarını, kamu görevi yaparken kime hizmet ettiklerini ortaya koyuyor.''

-''YARGILAMALARA BAKIN''-

Kemal Anadol, İstanbul İl Başkanı Nebil İlseven'in istifasına ilişkin görüşünün sorulması üzerine ise ''Normaldir bu tür şeyler siyasette. Radyodan duydum, gerekçesini bilmiyorum. Siyasi hayatta bunlar olağan şeyler'' dedi.

Hizbullah örgütünün kaçan liderlerinin ''selametteyim'' mesajları verdiğini belirten bir gazeteciye karşılık da Anadol, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in ''Neden polis bunları yakın takibe almadı?'' diye sorduğunu anımsattı. Şahin'i sorusu nedeniyle kutladığını belirten Anadol, bu soruya yanıt alamadıklarını kaydetti.

Anadol, ''Profesörleri, gazetecileri saat 5'te evlerinde sorguya çeken polis, 30-40 kişiyi öldürdüğü iddiasıyla mahkum olan kişileri tahliye olduktan sonra niye yakın takibe almadı? Hala cevabını almış değiliz. Polisin nasıl yanlı görev yaptığını ortaya koyuyor'' diye konuştu.

Tutuklu gazeteci Nedim Şener ile örgüt liderlerinden Edip Gümüş'ün gazetelerde yer alan mektuplarını gösteren Anadol, şu görüşleri dile getirdi:

''Bu, Hizbullah davasında uygulanan yöntem, bu da Nedim ile ilgili uygulanan yöntem, Deniz Feneri ile ilgili yöntem de var. Yargılamalara bakın. Türkiye güya üniter devlet; üniter devlette hukukun genelliği esas olur. Hukukun genelliği ne demek? Hukuk kuralı ülkenin her yerinde ve herkese uygulanır ama Silivri hukuku başka, Habur hukuku başka, Deniz Feneri hukuku başka. Yargı, bu şekilde yürütmenin etkisinde ve güdümünde. Mektuplar, bunu ortaya koyuyor.''

-''NEREDEN BİLİYORSUN?''-

Anadol, bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tutuklu gazetecileri ''darbe tetikçileri'' olarak ilan ettiğini belirtmesi üzerine de ''Sayın Başbakan'ın çarpık hukuk anlayışını sergilemektedir. 'Savcısıyım bu davanın' demişti. Uzun süre söylemez oldu, şimdi bu sözleri ile savcılık görevini hatırladı herhalde. Masuniyet karinesi yok. Darbe tetikçisi... Nereden biliyorsun? Servis mi yapıldı, dosyayı mı okudun?'' diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber