Başbakan, Sümeyye Erdoğan'ın yaşadıklarını anlattı/ Video
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun davetlisi olarak Strazburg'a giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gündemde ki konulara ilişkin Türk gazetecilere çarpıcı açıklamalar yaptı. AK Parti'nin Güneydoğu adaylarından başörtülü vekile, Genelkurmay'ın Balyoz açıklamasından tutuklu gazetecilere kadar birçok konuda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İşte Erdoğan'ın verdiği cevaplar:
İdeolojinin deli gömleği
* Sümeyye Erdoğan'ın başına gelen olayla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Kızımla ilgili böyle bir konunun gündemde kalmasını istemiyorum. Kızım gelinimle "Genç Osman"ı izlemeye gidiyorlar. En ön sırada yerleri var. Sahnede adı geçen kişi burada ahlaki olmayan birçok hareketleri yapmanın ötesinde bir de gelip direk olarak adeta göz göze olacak şekilde bir kez iki kez üç kez aynı hareketleri yapıyor. Dansözlerin bile uygulamadığı tipte karşısında hareketler yapıyor. Bu kadar çirkince. Ki ben bu "Genç Osman"ı gençlik yıllarımda izlemiştim. Böyle bir sahneyi de hiç görmedim hatırlamıyorum. Herhalde daha sonra sahneye sokuldu. Kendine göre bir tuluat yapıyor. Orada terbiye ifaside kullanıyor. Bu ifadeyi kullanınca da kızım ve gelinim terk ediyor. Arkasından bazı gençler de çıkıyor. Daha sonra 150 kişilik bir genç grup, onlarda polis okulu öğrencileriymiş. Onlarda salonu terk ediyorlar. Şimdi bir sanatçının izleyiciyle bu şekilde bir diyalog kurması düşünülemez. Bir defa bir sanatçının görevi oradaki eseri layık*ı veçhiyle sergilemektir. Toplumu buralara kanalize etmek için maharetini ortaya koymaktır. Sanatın ötesinde ideolojinin deli gömleğini giydirip ortaya koyuyor. Meğerse birkaç ay önce de iki baş örtülüye aynı durumu yapmışlar. Onlar da kızıma e mail geçmişler. Böyle bir durum var. Fakat bunu savunan medya da var. Niye başbakanın kızı olduğu için veya başörtülü olduğu için. Tabi böyle sanat sevdirilmez. Eğer sanatı sevdireceksek bunu usulü içinde sahnelerimizi kendi edebi adabı içinde zenginleştirmemiz lazım. Burada da kendi saltanatlarını sürdürmenin gayreti içindeler. Biz vatandaşımıza hakaret ettirmeyiz.
ABD elçisinin 'bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' açıklamaları...
Ailevi bir şey ama tekrar gündeme getirmek zorunda kaldım. Daha dün benim gelinim İstanbul Amerikan konsolosluğunda vize almaya gitti. Gelinim kızım sisteme girdi. Sistem kabul etti. Ve konsolosluğa gidiyor, oradaki görevli gelinime diyor ki "Lütfen karşıda bir resim çektirin öyle gelin. Ben sisteme girdim. Niçin tekrar çektireyim? "Şuandaki mevcut genelgenin gereği bu" diyorlar. Gelinim "yazılı tutanakla verin" diyor. Veremiyorlar. Gelinim vazgeçiyor. Durum bize ulaşıyor. Arkadaşlar büyükelçiyi arıyor. Özür vs. en sonunda işi çözüyorlar. Bir başbakan olarak benim gelinim kızım ABD başkonsolosluğunda başörtüsü sebebiyle vizesini alamıyorsa benim normal vatandaşıma kim bilir ne çileler çektiriyorlar. Önce demokrasiyi kendileri kavrasın. Bunlar demokrasiyi daha kendileri anlamamış. Bu uygulamaları görüyoruz. Ben kendi şahsımdan veriyorum. Vesikalık fotoğrafı vermiş sistem kabul etmiş. Ama oradaki beyefendi kabul etmiyor. Büyükelçi önceki gelişinden bu zamana kadar geçen zamanda Türkiye'yi baya unutmuş. Çok mesafe aldık
Başörtülü vekil meselesi tartışılıyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Ülkemde hiçbir zaman biz gerilimin yanı olmadık, olmayacağız. Ama başörtü konusunda ciddi bir zemin oluşmuştur. Oluşmaktadır. 8 yıl önceki durumla bugünkü durum arasında çok şey değişmiştir. inanıyorum ki önümüzdeki süreçte de çok daha sağlam bir zemine oturacaktır. Şunu da kınadığımı özellikle vurgulamak istiyorum. "Başörtülü aday koymayana oy yok" mantığını zayıf bir mantık olarak görüyorum. Siz iradenizi zaten sandıkta yansıtırsınız. Ama bunu kampanyaya dönüştürmek AK Parti'yi tanımamak anlamına gelir. Hiçbir zaman başörtüsü konusu parlamentoya girmenin pazarlığı olmamalıdır diye düşünüyorum. Sandığa gitmemeyi teşvik eden her anlayışı nereden olursa olsun demokratik bulmuyorum, kınıyorum.