Kredi kartı aileleri zorluyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 23 Mayıs 2011 20:28, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- Türkiye'deki Ailelerin Eğitim İhtiyacı Analizi'ni içeren araştırma sonuçlarına göre, katılımcılar ailelerin ekonomi alanında en büyük sorununu ''aşırı tüketim'', ''lüks talepler'' ile ''kredi kartı kullanımı'' olarak sıralandı. Araştırma, insanların sahip oldukları kredi kartları nedeniyle gelirlerinin çok daha ötesinde alışveriş yaptığını ve bunun sonucunda aile ekonomisinde ciddi sorunlar yaşandığını ortaya çıkardı.

Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Türkiye'de Ailelerin Eğitim İhtiyaçları Analiz Raporunu sonuçlandırdı.

TÜİK tarafından belirlenen örneklem çerçevesinde 7 bin hanede derinlemesine ve grup görüşmesiyle oluşturulan rapor kapsamında çalışmalar, Adana, Ankara, Bursa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Konya, Malatya, Samsun, Tekirdağ ve Trabzon'un olduğu 12 bölgede gerçekleştirildi. Araştırmada, Türkiye'deki tüm ailelerin yansıtılması konusuna ayrıca önem verilerek, araştırmaya katılan aileler eğitim ve gelir durumları gibi ayrı kategorilerden de oluşturuldu.

Rapor, ekonomi, Hukuk, Sağlık, İletişim, Medya ve Ailede eğitim başlıkları altında ailelerin ihtiyaç duydukları konuları belirleme amacıyla oluşturuldu. Rapora göre, ailelerin yarısından biraz fazlası ekonomi konusunda kendilerini yeterli görüyor. Araştırmaya katılan ailelerin yüzde 40'ı ekonomi konusunda yetersiz veya kısmen yeterli olduklarını düşünüyor. Ancak buna karşın ailelerin büyük bölümü ekonomi konusunda düzenlenecek eğitimlere katılma konusunda isteksiz olduklarını belirtiyor. Katılımcıların sadece dörtte biri ekonomi konusunda düzenlenecek bir eğitim programına katılmak istiyor. Aileler, ekonomi alanında en çok sigortalı yaşam, gelirlerin tasarrufu ve yatırım konularında eğitime katılma ihtiyaçları olduğunu ifade ediyor.

Araştırma, ailelerin bilinçli alışveriş ve enerji tasarrufu gibi konularda diğer konulara göre daha bilinçsiz oldukları ve gelir gider dengesi kurmada zorlandıklarını ortaya koydu. Gelir düzeyi daha yüksek aile fertleri ekonomi konularında kendilerini daha yeterli görürken, alt gelir grubundaki aile fertleri ise daha yetersiz görüyor.

-EN ÇOK MEMURLAR YETERLİ HİSSEDİYOR-

Ekonomi konusunda çiftçiler ve işsizler kendilerini memurlar, ev hanımları, işçiler ve serbest meslek sahiplerine göre daha yetersiz hissediyor. Memurlar kendilerini en yeterli hisseden grup olarak görülüyor.

Medeni duruma göre incelendiğinde ise bekarlar ve sözlü-nişanlı gruptaki katılımcılar diğerlerine göre kendilerini ekonomi konusunda yetersiz görüyor.

-BOŞANMALAR EN ÇOK EKONOMİK SORUNLARDAN KAYNAKLANIYOR-

Araştırma sonuçları, özellikle evlenme hazırlığındaki bireylerin ekonomik anlamda bir çok sorunla karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Sağlıklı bir evliliğin yapılması için iyi bir gelire sahip olmanın önemine işaret edilen araştırmada, katılımcı parçalanmış aile fertlerinin de evliliklerinin en çok ekonomik sorunlardan dolayı bozulduğunu ifade ettikleri aktarıldı.

Ailedeki çocuk sayısı dikkate alınarak yapılan analizde, ekonomi konusunda en çok 2 çocuklu ailelerin kendilerini yeterli gördüğünü, en az yeterli gören grubun ise 4 ve daha fazla çocuklu aileler olduğunu kaydedildi. Ayrıca büyükşehirlerde köye doğru gidildikçe ailelerin kendilerini yeterli görme oranları da düşüyor. Araştırmaya göre Orta Anadolu, Kuzeydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Batı Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri kendilerini daha yetersiz görürken, Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki katılımcılar daha yeterli görüyor.

-LÜKS İLE İHTİYAÇ ARASINDA AYRIM KALMADI-

Katılımcıların görüşlerine göre ailelerin ekonomi alanında en büyük sorunu aşırı tüketim, lüks talepler ve kredi kartı kullanımı olarak sıralanıyor. Görüşmeye katılanların en çok vurguladıkları nokta, insanların sürekli alışveriş yapma eğiliminde olması ve bunu yaparken de kredi kartı kullanmaları. İnsanların artık lüks ile ihtiyaç arasındaki ayrımı yapamaz hale geldikleri belirtiliyor.

Aile ekonomisi açısından ikinci büyük sorun kredi kartlarının aşırı ve bilinçsiz kullanımı. Araştırma sonuçlarına göre, insanlar sahip oldukları kredi kartları nedeniyle gelirlerinin çok daha ötesinde alışveriş yapıyor ve bunun sonucunda aile ekonomisinde ciddi sorunlar yaşanıyor.

Aileler, ekonomik anlamda yaşadıkları sorunların bir nedenini de reklamlar olarak gösteriyor. Reklamlar aileler tarafından tüketimi körükleyen en önemli unsurlardan biri olarak görülüyor. Reklamların insanların sürekli yeni ürünleri almaya teşvik ettiği ve insanlara ihtiyacı olmayan şeyleri ihtiyaçmış gibi gösterdiğine vurgu yapılıyor.

-ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ TÜKETİM ALIŞKANLIKLARINI DEĞİŞTİRDİ-

Araştırma, özellikle büyük kentlerde yaygınlaşan alışveriş merkezlerinin insanların tüketim alışkanlıklarında değişime yol açtığını gösteriyor. Katılımcılar, dev alışveriş merkezlerinin insanları daha çok tüketime yönlendirdiği görüşünde.

Ailelerin gelir gider dengesi kuramamasının sadece gelir yetersizliğinden kaynaklanmadığını da ortaya koyan araştırmaya göre, yeterli gelire sahip olan aileler de gelir gider dengesi kuramıyor. Bu durum insanların hep gelirlerinin daha üstünde harcama eğiliminde olduklarından kaynaklanıyor.

-DÜĞÜN HARCAMALARI EVLİLİKLERİ ERTELEYEBİLİYOR-

Evlenme hazırlığındaki bireyler, bu süreçte aşırı harcama yapılması ve bu harcamaların aileleri zorladığı konusuna dikkat çekiyor. Genç çiftler düğün harcamaları yüzünden evliliklerini erteleyebildiklerini belirtiyor. Bu anlamda, düğün alışverişi gibi bazı adetlerin yerine getirilmesinin ekonomik açıdan hem evlenecek kişileri hem de ailelerini zor durumda bıraktığı görülüyor. Araştırmada, evlilik döneminde yapılan harcamalarla ilgili olarak hem evlenecek gençlerin hem de ailelerin eğitilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Parçalanmış ailelerin de boşanma sonrasında çok ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldığı görülüyor. Özellikle boşanmalardan sonra çocuk bakımı üstlenen annelerin oldukça ciddi ekonomik sorunlarla adeta boğuştuğu belirtiliyor.

-HUKUK KONUSUNDA EV HANIMLARI KENDİLERİNİ YETERSİZ GÖRÜYOR-

Aile üyelerini ilgilendiren hukuki konularda düzenlenecek eğitime katılım istekliliği ailelerin eğitim seviyesi arttıkça yükseliyor. Hukuki konularda en çok ev hanımları kendilerini yetersiz görürken, en çok da memurlar yeterli görüyor.

Katılımcılar, aile kurumunu ilgilendiren yasal düzenlemeler konusunda bir eğitimin gerekliliğine vurgu yapıyor. Aile üyeleri ayrıca aile içi şiddet ve hukuki koruma tedbirleri ile tüketici hakları konusundaki eğitimleri de önemli buluyor.

Hukuki boyutta ailelerin dikkat çektiği bir diğer konu da kanun metinlerinin anlaşılmaz oluşu.

-SAĞLIK EĞİTİMLERİNE KATILACAĞINI BELİRTENLERİN ORANI YÜZDE 35-

Aile sağlığı alanında ailelerin büyük bölümü kendini yeterli görürken, yetersiz olduğu düşünülen alanlar, engelli, hasta ve yaşlı bakımı, kazalara karşı ev ve işyeri emniyeti, cinsel sağlık ve yaşam dönemlerine göre sağlık sorunları olarak sıralanıyor. Ancak katılımcıların yüzde 35'i sağlık konusunda düzenlenecek bir eğitime katılmayı istediğini belirtiyor.

Araştırmaya göre, aile üyelerini ilgilendiren sağlık konuları boyutunda ailelerin ruh sağlığı konusunda önemli düzeyde eğitim ihtiyacı olduğu vurgulanıyor. Aileler, ayrıca ergenlerin ruh sağlığı ve diğer problemleriyle ilaç kullanımındaki bilinçsizlikle ilgili eğitim ihtiyacı olduğunu belirtiyor.

-AİLE İÇİNDE DAHA ÇOK KADIN VE ÇOCUKLAR KENDİLERİNİ İFADE EDEMİYOR-

Ailelerin yüzde 90 gibi büyük bir bölümü ailede iletişim konusunda kısmen ya da tamamen kendini yeterli hissediyor. Ailelerin kendilerini en yetersiz gördüğü konu ise öfke kontrolü.

İletişimle ilgili konularda, bekarlar, sözlüler-nişanlılar, yeni evliler ve çocuksuz orta yaşlılar ya da yaşlı evliler kendilerini en az yeterli hisseten grup arasında bulunuyor. Ayrıca ikamet edilen yer karşılaştırmasında kırda ve köyde yaşayanların büyükşehirlerdekine oranla kendilerini daha yetersiz görüyor.

Katılımcılar, aile içi iletişimde en büyük sorunları; birbirini derinden anlayamama, karşılıklı konuşamama ve birbirine zaman ayıramama olarak sıralıyor. Aile içinde kendini ifade edemeyen gruplar olarak daha çok kadınlar ve çocuklar görülüyor.

Aile içi sorunların çözümünde en çok sırasıyla; uzaklaşarak sorunu çözme, catışmaya dönüşmeden çözübilme, sorunu çözememe, büyüklere danışma, sorunları kabullenip yok farz etme, sorunu erteleme, kısa süreli sessiz kalma ve sineye çekme yollarına başvuruluyor.

-MEDYA KULLANIMI-

Aile üyeleri medya kullanımında haber ve bilgi alma bakımından kendilerini yeterli görürken, bilgisayar bağımlılığıyla mücadele konusunda yetersiz hissediyor. Medya konusunda ev hanımları ve çiftçiler kendilerini yetersiz görüyor.

Katılımcılar, medyanın aile üzerindeki etkilerini, bazı programların şiddete yönlendirmesi, toplumsal değerleri aşındırma, bağımlılık, ahlaksızlığa alıştırma ve özendirme, aile içi iletişimi engelleme ve yanlış yönlendirme olarak sıralıyor.

-EN ÇOK ORTA ANADOLU'DAKİ AİLELER EĞİTİMLERE İSTEKLİ-

Ailede eğitim konusunda katılımcıların çocukların istenmeyen davranışlarının kontrolü konusunda verilecek bir eğitime katılma isteği en fazla oranda Orta Anadolu ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde en düşük Batı Marmara'da gözleniyor.

Dini değerler ve din eğitimi konusunda verilecek bir eğitime de en çok Orta Anadolu ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki aileler katılmak istediğini belirtiyor. Aynı istek çocukların cinsel eğitimi konusunda verilecek bir eğitime katılma isteğinde de kendini gösteriyor. Deprem, sel, yangın gibi doğal afetlerden korunma konusunda da en çok istekli bölge Ege olarak görülüyor. Engelli ve bakıma muhtaç bireylerle ilişkiler konusunda verilecek bir eğitime katılma isteği ise en fazla Orta Anadolu bölgesinden çıkıyor.

-ÖNERİLER-

Araştırma sonuçlarına göre, önerilerin de yer aldığı araştırmada, öğrenim görmemiş ya da öğrenim düzeyi düşük aile üyelerinin eğitime yönlendirilmesi ile ilgili yöntemler geliştirilmesi gerektiği belirtiliyor.

Evlenme hazırlığındaki bireylerin aile kurmada yaşadıkları sıkıntıları gidermek için eğitim programları geliştirilmesi öneriliyor.

Araştırmada, ayrıca parçalanmış aile üyelerine uyum eğitimi, kredi kartı kullanımı eğitimi, televizyon ve reklamların olumsuz etkileri konusunda bilinçlendirme eğitimleri ile bilinçli alışveriş eğitimleri ve ailelerin ruh sağlığı konusunda eğitim verilmesi gerektiği vurgulandı.

Hukuki konularda aile üyelerinin yardım alabilecekleri danışma merkezlerinin kurulmasının önemine işaret edilen araştırmada, kanun metinlerinin herkesin anlayacağı bir dille ifade edilmesinin sağlanması gerektiği tavsiyesine yer verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber