Sosyal yardımlar müracaat odaklı değil, tespit odaklı olarak sunulmalı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 10 Haziran 2011 08:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sağlık sen, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ilişkin olarak bir tespit raporu açıkladı.

Sağlık Sen raporunda; mevcut organizasyon nedeniyle ortaya çıkan aksaklıklardan bazıları ve çözüm önerileri şu şekilde yer aldı.

1) Uluslararası belgeler ve uygulamalar da göz önünde bulundurularak bütün sosyal hizmet ve destek hizmetlerini kapsayan öz, anlaşılır, uygulanabilir yeni bir yasal düzenleme gerekmektedir.

2) Sosyal hizmet ve sosyal yardım hizmetlerinin herkese ulaşamaması önemli bir sorundur. Müracaat odaklı hizmetten tespit odaklı hizmet sunumuna geçilmeli ulaşana değil gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşılmasını sağlayan bir organizasyon oluşturulmalıdır.

3) Sosyal Hizmet politikalarının oluşturulabilmesi için hedef kitle tespitinin iyi yapılması, önceliklerin doğru belirlenmesi gerekmektedir. Kısa, orta ve uzun vadeli doğru planlamanın yapılabilmesi için ?Türkiye Sosyal Risk Haritasının? çıkarılması büyük önem arz etmektedir.

4) Sosyal Destek İhtiyaç sahiplerine kurum bakımı ya da ayni ve nakdi yardımda bulunulması olarak algılanmamalıdır. Aile bağlarının ve toplumun güçlendirilmesine yönelik Aile rehberlik hizmetlerinin sunulması gibi koruyucu ve önleyici hizmetleri etkin bir biçimde uygulayarak kişi, aile ve toplumda sorun oluşmasını engellemek küçük sorunları ise çözülemeyecek hale gelmeden önce ve etkin bir biçimde ortadan kaldırmak gereklidir. Bu nedenle Aile Sosyal Hizmet ve Yardım Danışmanlığının (Aile Hekimliği gibi ) oluşturulması faydalı olacaktır.

5) Şehit, gazi ve aile bireylerinin sorunlarını gidermede doğrudan muhatap alacakları bir birimin olmamasını büyük eksiklik olarak gördüğümüzden dolayı yeni bakanlık bünyesinde ilgili özel bir birimin oluşturulmasını önemsiyoruz.

6) Sosyal hizmet ve yardımın farklı kurumlar tarafından yürütülmesi ülke ve hizmet bütününde izleme ve değerlendirmeye fırsat vermemektedir. Tek bakanlıkta ?Düzenli bir izleme ve değerlendirme sistemi? yapılandırılmalı, bu konuda sosyal hizmet ve sosyal yardım hizmetlerinin etkililiği üzerine göstergeler oluşturulmalıdır. İzleme sisteminde başta bölgesel verimlilik, sosyal adalet, sosyal hizmet ve sosyal yardım alanında uluslararası değerler kullanılmalıdır.

7) Özel sektör ve Sivil Toplum Kuruluşları tarafından yürütülen bakım hizmetlerinin çeşitliliği ve bakım kuruluşlarının sayısı gittikçe artmaktadır. Hizmet standartlarının belirlenmesi kadar hizmetin kontrol ve denetimi de önem arz etmektedir. Bu nedenle bu hizmetlerin ve ilgili kuruluşların denetlenebilmesini ve raporlanmasını sağlayacak geniş tabanlı katılımın dikkate alındığı ?Sosyal Koruma ve Denetleme Müşavirliği? şeklinde bir yapı oluşturulmalıdır. Bu yapı içerisinde ilgili sivil toplum, sosyal ve mesleki kuruluşların, sendikaların, üniversitelerin, uzmanların çoğulcu bir şekilde temsiline özen gösterilmelidir.

8) Yeni Bakanlık bünyesinde; ?Sosyal Hizmetler İstişare Kurulu? ismi ile bir kurul oluşturulmalıdır. Bu kurul; insan hakları, çocuk hakları, göç politikaları, sosyal yardımlar ve olağanüstü hallerde sunulacak sosyal hizmetler gibi politikaların değerlendirilmesinde aktif rol oynamalıdır. İlgili sivil toplum kuruluşlarının, sosyal ve mesleki kuruluşların, sendikaların, üniversitelerin ve uzmanların çoğulcu bir şekilde temsiline özen gösterilmelidir. Böylece geliştirilecek sosyal politikalar daha kuşatıcı ve tüm taraflarca kabul edilebilir bir nitelikte olacaktır.

9) Devletin, yaşlıya, engelliye, kimsesize uzanan şefkat elini temsil eden sosyal hizmet çalışanları, fedakarca çalışmalarına karşın, bu fedakarlıklarıyla örtüşen haklara sahip bulunmamaktadır. Sosyal hizmet kurumları, kamuda en az tercih edilen kurumlar haline gelmiştir. 12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilen referandumla değiştirilen Anayasanın 10. maddesinde dezavantajlı gruplara yönelik pozitif ayrımcılığın önü açılmıştır. Devlet bu çağdaş yaklaşımını, sosyal hizmet kurumlarında gece-gündüz hizmet veren sosyal hizmet çalışanları için de sergilemeli ve çalışanlar için de pozitif ayrım yapmalıdır. Yeni Bakanlık kurulması çalışmalarının yürütüldüğü bu dönemde, bu kurumlardaki çalışanların hakları ve çalışma koşulları da mutlaka önemsenmelidir. Hizmet kalitesini olumsuz etkileyen istihdam açığına çözüm bulunmalı, taşeronlar aracılığıyla emek transferi gibi kurumsal amaçlarla bağdaşmayacak, hizmet kalitesini düşüren yaklaşımlardan kesinlikle vazgeçilmelidir. Bu kurumlarda çalışmayı teşvik edici yeni düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.

Bu kapsamda;
a) Yapılan işlerin zorluğu göz önünde bulundurularak çalışanların mesai saati azaltılmalıdır.
b) Tüm çalışanların ücretleri cazip hale getirilmelidir.
c) Çalışanlara mevcut uygulamaların dışında ve çok daha cazip bir şekilde aile yardımı, eğitim yardımı ve sosyal yardım gibi ayrıca imkanlar sunulmalıdır.
d) Sosyal hizmet çalışanları; moral ve motivasyonlarının üst seviyede olması için sosyal yaşamları açısından (Personel servisi, kreş, tatil, konaklama gibi konularda) ayrıcalıklara sahip olmalıdır.
e) Sosyal Devlet anlayışı içerisinde, devletin hizmet sunduğu tüm sosyal hizmet kurumlarında taşeronlaşma uygulamalarına son verilmelidir. Hizmet verilen vatandaşlarımız gibi tüm çalışanlar da Devlet güvencesi altında olmalıdır. Yeni yapılanmada ?Hizmet Alımı? adı altındaki uygulamalara son verilmelidir. Yeni personel istihdamı ile tüm çalışanların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında kadrolu memur olması sağlanmalıdır.
f) Emeklilik şartları ve hakları (süre ve gelir açısından) daha cazip hale getirilmelidir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber