Erdoğan: KCK operasyonlarını eleştirenler, fotoğraflara bir kez daha baksın

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 29 Kasım 2011 19:37, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü KCK operasyonlarını, siyasetçilerin tutuklanması, ifade özgürlüğünün sınırlandırması olarak değerlendirenleri eleştirdi. Erdoğan, "Lütfen ortaya çıkan delillere, belgelere, fotoğraflara, ortaya çıkan gerçeklere bir kez daha baksınlar. Avukat kisvesi altında teröre lojistik destek sağlayanları lütfen görsünler." dedi.

Başbakan Erdoğan televizyonlarda yayınlanan ulusa sesleniş konuşmasında KCK operasyonlarına ayrı bir paragraf açtı. Kamuoyunda KCK operasyonları olarak bilinen tutuklama ve sorgulamalarda hassasiyet gözetildiğini söyleyen Erdoğan, KCK operasyonlarının, hükümetin emir ve talimatıyla, kararıyla yapılan değil, istihbarat örgütlerimizin ve emniyet birimlerimizin araştırmaları neticesinde, yargının karar verdiği ve yürüttüğü operasyonlar olduğunu belirtti. "Hükümet olarak biz sadece kolluk kuvvetlerimizle sürecin içindeyiz" diyen Erdoğan, KCK operasyonlarından dolayı hükümetin hedef alınmasının, hükümete yönelik kampanya başlatılmasının son derece haksız ve yersiz olduğunu ifade etti.

"KCK'YI MASUM GÖSTERENLERDE YANILDIKLARINI ANLADI"

KCK örgütlenmesini, masum bir sivil örgütlenme olarak gösterenlerin de büyük bir yanılgının içinde olduklarını artık gördüklerini belirten Erdoğan, "KCK örgütlenmesi, Kandil'den, İmralı'dan yönetilen, oralardan talimat alan, terörle işbirliği artık netleşmiş olan, devlete paralel bir örgütlenme girişimidir. Son günlerde ortaya çıkan belge ve fotoğraflar, KCK ile terör örgütü, KCK mensupları ile terör arasında nasıl doğrudan bir ilişki olduğunu da tartışmaya mahal bırakmayacak derecede ortaya koymuştur. Tutuklanan hiçbir belediye başkanı, belediye hizmetlerine, ya da siyasi faaliyetlerine bakılarak tutuklanmamıştır. Her biri, belgesiyle, deliliyle, terörle olan ilişkisine, hukukun dışına çıkan faaliyetlerine bakılarak gözaltına alınmış ya da tutuklanmıştır." değerlendirmesini yaptı.

Gözaltılar ve tutuklular içinde, masumlar varsa, yargı tarafından ayrılacağını ve serbest bırakılacağını kaydeden Başbakan şu noktalara dikkat çekti: "Ama tüm bir operasyonu, tüm örgütlenmeyi masum göstermek, bu operasyonlar üzerinden, hükümeti, demokratikleşmeyi tartışma konusu yapmak, hükümete de, yargıya da yapılmış büyük bir haksızlıktır. Terörle mücadele sürecinde, masum insanlarla teröristi bu kadar hassasiyetle birbirinden ayıran bir süreç yaşanmamıştır. Biz, bir yandan ifade özgürlüğünü genişletirken, yasakları kaldırırken, eskinin hatalarını telafi için uğraşırken, diğer yandan bu özgürlüklere kasteden yaklaşımları kabul etmeyiz, müsamaha göstermeyiz. Özellikle, terör örgütü ve onunla ilişkili yapılanmaların, devlete paralel örgütlenme içinde, bölge insanına zulmetmesine, bölge insanından haraç toplamasına, baskı kurmasına, adeta faşizm uygulamasına asla ve asla göz yummayız. KCK operasyonlarını, siyasetçilerin tutuklanması, ifade özgürlüğünün sınırlandırması olarak değerlendirenler, lütfen ortaya çıkan delillere, belgelere, fotoğraflara, ortaya çıkan gerçeklere bir kez daha baksınlar. Avukat kisvesi altında teröre lojistik destek sağlayanları lütfen görsünler. Cinayetlerin, provokasyonların, faşizm özleminin bu örgütlerin asıl hedefi olduğunu lütfen idrak etsinler. KCK ve benzeri yapılanmalar, demokrasinin önündeki en büyük tehditlerdir. Demokrasi geliştikçe, bu demokrasi düşmanları da işlevsiz kalacaktır. İşte onun için, demokrasiden taviz vermeden, ifade özgürlüğünden, temel hak ve özgürlüklerden taviz vermeden bu süreci nihayete erdireceğiz."

Erdoğan: Suriye ne kadar huzurlu olursa,Türkiye de o kadar huzurlu olur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye ile Türkiye'nin köklü bağları bulunduğunu belirterek, "Suriye ne kadar huzurlu olursa, Türkiye de o kadar huzurlu olur." dedi.

Başbakan Erdoğan'ın televizyonlarda yayınlanan ulusa sesleniş konuşmasında Suriye'deki gelişmelere ilişkin değerlendirmeler de yer aldı. Tunus'ta başlayan, ardından Mısır'da, Libya'da, Yemen ve Suriye'de devam eden değişim ve dönüşüm rüzgarının bütün bir bölgede etkisini sürdürdüğünü belirten Erdoğan, bölgedeki anti-demokratik yönetimlerin, kendi halklarının demokratik talepleri doğrultusunda bir bir tasfiye olduğunu aktardı. Bölgedeki hiçbir yönetimin, halktan gelen bu meşru taleplere sırtını dönmesinin bu talepleri görmezden gelmesinin yok sayması mümkün olamayacağını vurgulayan Erdoğan, diktatörlerin ardından yönetimi devralmış geçici yönetimlerin de bu süreci geciktiremeyeceğini dile getirdi. Birkaç gün önce, Mısır'da Başbakan İsam Şeref liderliğindeki kabinenin istifası akabinde, Tahrir Meydanı'nın yeniden büyük kitlesel gösterilere sahne olmasının bunun açık bir göstergesi olarak okunmasını isteyen Erdoğan, Mısır halkının, demokratik yollarla iş başına gelecek bir hükümete kavuşacağı günü beklediğini dile getirdi. Türkiye'nin de dost ve kardeş Mısır'daki Yüksek Konsey'in insan hakları noktasındaki beklentileri karşılamasını ve daha fazla kan dökülmeden süreci başarıyla yönetmesini arzu ettiğini ifade eden Erdoğan, Mısır'ın parlamento seçimlerini de, ardından Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de en kısa süre içinde yapabilecek güce, birikime, imkana sahip olduğunun altını çizdi. Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın Türkiye için dünyanın herhangi bir bölgesinden daha değerli olduğunu kaydeden Erdoğan, "Biz, Bağdat derken, Kudüs derken, Gazze derken, Bingazi, Trablus, Sirte derken, birileri gibi petrol kuyularını görmüyor, tam tersine orada akan kanı, orada dökülen gözyaşını görüyoruz. Sesimizi yükseltmemizin yegane nedeni budur. Bizim, Suriye'deki olaylar karşısındaki tavrımızın belirleyici unsuru da, altını çizerek söylüyorum, sadece ve sadece insani kaygıdır." dedi.

Suriye yönetimine 9 yıl boyunca, reformlar konusunda, demokrasi konusunda, insan hakları konusunda her türlü eleştiriyi yönelttiklerini kaydeden Erdoğan, Suriye yönetiminin, reformları yapmakta, verdiği sözleri tutmakta isteksiz ve samimiyetsiz davrandığını, muhalefetin insanlık dışı yöntemlerle, kan akıtılarak bastırılmak istendiğini belirtti. Suriye'nin ne Türkiye'ye, ne Arap Ligi'ne, ne de dünyaya verdiği sözleri tutmadığını vurgulayan Erdoğan şunları söyledi: "Biz, bölgesel barış ve istikrar adına, Suriye'nin bir an önce iç barışa kavuşmasını arzu ediyoruz. Bütün çabalarımız, bütün çağrılarımız, Suriye'nin ve Suriye halkının huzuru ve refahı içindir. Keza, Suriye'de yaşanan durum, Suriye'de meydana gelen dram sadece, birilerinin söylediği gibi, Suriye'nin iç meselesi olarak okunamaz, okunmamalıdır. Bunun da ötesinde bizim Suriye'yle köklü bağlarımız var; dini, kültürel, tarihi bağlarımızın yanında, ciddi oranda bir akrabalık bağlarımız var. 20 milyon nüfusa sahip Suriye'den her yıl bir milyon insan Türkiye'ye girip çıkıyor. Yani, Suriye nüfusunun yirmide biri. Aynı şekilde, Türkiye'den her yıl bir buçuk milyon insan da Suriye'ye gidip geliyor. Böylesine içli dışlı olduğumuz, böylesine organik bağlarımızın, sosyal bağlarımızın olduğu bir ülkede meydana gelecek her türlü gelişmeyi, elbette sessiz ve tepkisiz kalarak seyredemeyiz."

"BEDELLİ MECBURİYET HALİNE GELDİ"

Ulusa sesleniş konuşmasında Meclis Genel Kurul'una gelen bedelli askerlikle ilgili de değerlendirmeler yapan Erdoğan, "Bedelli askerlik bugün için hükümetimizin temennisi olmaktan ziyade, Türkiye'nin mevcut şartları gözetildiğinde bir mecburiyet haline gelmiştir. Bakaya sayısındaki artış, yaptırdığımız anketler, kamuoyu yoklamaları, ilgili kurumlarla yaptığımız istişareler, bedelli askerlik uygulamasının artık kaçınılmaz olduğuna işaret etmektedir. Nitekim, Meclis'te bu konuda büyük oranda bir uzlaşma oluşmuş, muhalefet partileri de bu konuda teklifler hazırlamış ve sunmuşlardır." şeklinde konuştu. Erdoğan, bedelli askerlik uygulamasından elde edilecek gelirin, şehit yakınlarına, gazilere, özürlülere, muhtaç erbaş ve er aileleri ile; Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, Jandarma Genel Komutanlığı'na, Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ve emniyet hizmetleri sınıfına mensup vazife malullerine yönelik, sosyal hizmet ve faaliyetlerinin finansmanına aktaracaklarını ifade etti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber