Bakanlık, acillerdeki yoğunluğa el attı

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 07 Aralık 2011 10:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye'de acillere başvuran hastaların yüzde 62'sini gerçekten acil olmayan vakalar oluşturuyor. Akşam saatlerinde tedavi olabilecekleri bir yer olmadığını söyleyen, sıra beklemek istemeyen vatandaşlar acile başvuruyor. Acillerdeki yoğunluğu azaltmak için mesai dışı poliklinikler, aile hekimlerinin mesai sonrası çalışabilmesi gibi bazı düzenlemelere imza atan Bakanlık, şimdi de bu hastalar için acillere üçüncü giriş kapısı üzerinde çalışıyor.

Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Orhan Koç, acil servislerdeki yoğunluğu azaltmak amacıyla bugüne kadar vardiyalı poliklinik uygulaması, mesai dışı poliklinik uygulaması, mesai saatlerinin kaydırılması gibi çok sayıda tedbir alındığını, ancak bu uygulamalardan özellikle hekim sayısının yetersiz olması gibi sebeplerden ötürü beklenen sonucun alınamadığını vurguladı. Acile başvuru nedenlerini araştırdıklarını söyleyen Koç, "Bu çalışmalardan elde ettiğimiz sonuçlara göre yeni uygulamalar başlatmak istiyoruz." dedi. Koç, gündüz hasta yoğunluğu ya da işinden izin alamama gibi nedenlerle hekime ulaşamayan; işinin daha hızlı bitmesini isteyen ya da katkı payı ödemek istemeyen kişilerin acile başvurabildiğine dikkat çekti. Evde kendi tirajını yaparak, 'hastayım ama acillik değilim' diyen kişilerin saat 17.00'den sonra gidecekleri başka bir sağlık kurumu olmadığı için acile başvurduklarını söyleyen Koç, "Bugün başhekimler veya sağlık idarecisi olanlar bile 17.00'den sonra hastaneye gitmek istiyorsa, gidebileceği tek yer acildir. Sistem böyle kurgulanmış. İster acil ol ister olma, 17.00'den sonra gidebileceğin tek kapı acildir. Bu da yönetilmesi gereken bir durumdur." şeklinde konuştu.

Acillerde, sarı (kısa sürede müdahale edilmesi gereken vakalar), kırmızı (trafik kazaları gibi aciliyeti yüksek hastalar) ve yeşil (aciliyeti olmayan hastalar) alanların oluşturduğunu hatırlatan Koç, acile başvuran hastaların büyük çoğunluğunun yeşil alan kapsamına girdiğini vurguladı. Gerçek acil vakaların, bu yoğunluk içinde atlanmadan, zamanında tanı ve tedavisinin yapılmasının esas hedef olduğunu vurgulayan Koç, "Aciller bizim yumuşak karnımız. Ben acilim diyen bir hastaya, sen acil değilsin deme lüksümüz yok." dedi. Acile gelen her vakanın ilk algıda acil olarak kabul edildiğini kaydeden Koç, "Ancak hekimin değerlendirmesi sonrasında hastanın acil olup olmadığına karar verirsiniz." diye belirtti.

"ÜÇÜNCÜ BİR KAPI AÇMAMIZ GEREKİYOR"

Acillerdeki yoğunluğu azaltmak için tedbirler üzerinde çalıştıklarını kaydeden Koç, bu kapsamda mimari yapının önemine dikkat çekti. Koç, "Hastanelerin mimari düzenlemesi bu yoğunluğu azaltıcı bir görev görmeli. Acillerin, 17.00'den sonra üç girişi olmalı. Biri gerçek acillerin giriş yaptığı sarı ve kırmızı alanın oluştuğu yer. Diğeri ise kendisini acil olarak hissetmeyen, evde tirajını yapmış insanların mecburen gittiği yeşil alanlık hastalar. Yeşil alan dediğimiz kapı bunlar için alternatif kapıdır." diye anlattı.

Koç, şöyle devam etti: "Şu anda hastanelerimizi büyük oranda çift girişli aciller haline getirdik. Daha önce tek girişliydi. Büyük, yoğun bir hastane var. Hem 112 hem de ayakta gelen hastalar aynı girişten giriyor. Yoğunluktan dolayı acilin önünde bile trafik kazası olma ihtimali yüksekti. Şimdi bunu büyük ölçüde çözdük. Acillerde ambulans girişleri ile araç girişlerini ayırdık. Yaya girişlerini tek bir yere getirdik, iki kapılı hale getirdik. Ama bu da yetmiyor. Ciddi bir yoğunluk var. Böyle olunca üçüncü bir kapı açmamız gerekir. Bu açtığımız kapı sarı alan dediğimiz uzun süre beklemesi uygun olmayacak hastalarımızın olduğu yer değil, yan tarafta mesai dışı poliklinik hizmeti gören, polikliniklerin dizayn edildiği bir kapı olmasını planlıyoruz. Yeni projelerde bunu geliştiriyoruz. Bu da yeşil alan dediğimiz poliklinik hastası diye tabir edeceğimiz, mesai dışı hastalarımızın geldiği rahatlıkla poliklinik hizmetlerini gördüğü ancak eğer içlerinde acil vaka varsa, hemen sarı alana alınabileceği geçişli bir kurgu."

GERÇEK ACİL VAKALARIN, YOĞUNLUKTAN SAĞLIK HİZMETİNE ERİŞİMİNİN GECİKMESİNİ ORTADAN KALDIRACAĞIZ

Acillerde otel lobisi gibi bekleme alanlarını oluşturmak istediklerini söyleyen Koç, "Saat başına 150 hastanın geldiği acilde isteseniz de lobi gibi bir alan oluşturamıyorsunuz. Halbuki 120'ye yakını aslında mesai dışı hasta. Bunları ayrı kapıdan alıp poliklinik sistemine geçirirseniz kalan 30 kişinin yakınlarının beklediği, danışmanlık hizmetlerinin alındığı, hastaların içeride hekimler tarafından sarı alanda muayene edildiği, giriş kısmının adeta bir lobi gibi olduğu yerler haline getirebilirsiniz. Yeni yapılacak kampüslerde bu şekilde çözüm getirdik. Ama diğer hastanelerimizde de bunu yaygınlaştıracağız." dedi.

Koç, bu ve benzeri önlemlerle gerçek acil vakaların yoğunluktan dolayı sağlık hizmetine erişiminin gecikmesini ortadan kaldıracaklarını aktardı. Acillerdeki yoğunluğu oluşturan en önemli etkenlerden birinin de enjeksiyon, pansuman gibi sağlık hizmetleri olduğunu ifade eden Koç, bu hizmetlerin de yeşil alanlarda oluşturulacak bölümlerde verilmesinin planlandığını dile getirdi. Koç, "Mimari çözüm ve insan kaynağının da buralara takviye edilmesi ile bunun çözüleceğini düşünüyoruz." ifadesinikullandı.

Sağlık Bakanlığı'nın 12 ilde toplam 53 hastanede uyguladığı anket çalışmasına göre, hekim ve diğer sağlık personeli acil servise başvuranların yüzde 24'ünün acil, yüzde 76'sının normal poliklinik hastası olduğunu düşünüyor. Acile gelenlerin yüzde 68'i mesai saatleri dışında normal polikliniklerin açık olması, yüzde 42'si polikliniklerdeki bekleme süresinin kısaltılması ve yüzde 27'si aile hekimlerinin akşam saatleri/hafta sonu açık olması durumunda acil servise gelmeyeceğini söylüyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber