Bakan Çelik yine YÖK'e yüklendi

Meslek liselerine uygulanan ambargoların bu okullar için bariyerlerdir" diyen Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, YÖK'ün değişimini demokratikleşme ile eşdeğer gördü.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 06 Ekim 2005 01:58, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Çelik, İstanbul Ticaret Odası Özel Eğitim Kurumları Meslek Komitesi'nce düzenlenen zümre toplantısında, Türkiye'nin 46 yıldan beri peşinde koştuğu, mücadelesini verdiği AB üyesi olma sürecinde önemli bir dönüm noktasında bulunulduğunu dile getirdi.

1959 doğumlu olduğunu, Türkiye'nin de AB'ye ilk müracaatını aynı yıl yaptığını ifade eden Çelik, 46 yıldan beri bu konuda çok iş yapıldığını ancak herkesin 58 ve 59. Hükümet'i takdir etmesi gerektiğini, bu hükümetlerin ortaya koyduğu performansın bu sonucu getirdiğini söyledi.

Çelik, eğitimin, kalkınmanın, medeni ve refah toplumu olmanın olmazsa olmaz koşulu olduğunu anlatarak, Türkiye'nin ilk ve ortaöğretiminde 15 milyon ve yükseköğretim ile özel kurslarla birlikte toplam 20 milyon öğrencisinin var olduğunu, bu rakamın birçok İskandinav ülkesinin toplam nüfusundan bile fazla olduğunu kaydetti.

Bakanlık olarak tüm toplumu ilgilendiren bir iş olan eğitimle ilgilendiklerini ifade eden Çelik, şunları kaydetti: ''AB sürecinde bizim yaptığımız iş bu açıdan da son derece önemlidir. AB olmasaydı bunlar yapılmayacak mıydı? Elbette yapılması gerekiyordu. Bakanlık olarak bütün yaptıklarımızın hiçbirini sadece AB bizden istiyor diye veya AB süreciyle karşı karşıyayız diye yapmadık. Bunların yapılması gerekiyordu, onun için yaptık. Diyelim ki müfredatı değiştirdik. AB diye önümüzde bir hedef olmasıydı da yine biz o papağan yetiştiren sisteme devam mı etmeliydik?''

Çelik, AB sürecinde eğitim alanında yapılması gereken pek çok şey olduğunu, ancak AB'deki 25 ülkenin hiçbirinde eğitimin bir diğeriyle aynı olmadığını ifade etti.

AB'nin benimsediğinin prensipler ve temel ilkeler olduğunu anlatan Çelik, ''Biz de bu temel ilkelere tabi olacağız. Bunun gereği ne ise onu yapıyoruz. AB diyor ki 'eğitim daha küçük yaşlarda başlamalıdır'.

Yani 7 yaş geç diyor. Okul öncesi eğitime özel bir önem atfettik ve okul öncesi eğitimde yüzde 11 olan okullaşma oranını yüzde 20'ye yükselttik'' dedi.

AB içerisinde ilköğretim ve ortaöğretimin toplam 12 yıl olduğunu anlatan Bakan Çelik, liseleri 4 yıla çıkararak 12 yıla ulaşıldığını söyledi.

-MESLEK LİSELERİ-

Bakan Çelik, şunları ifade etti:

''AB, mesleki ve teknik eğitimin mutlaka ön plana çıkarılması gerektiğini, mesleki ve teknik eğitimdeki okullaşma oranının yüzde 65-70'ler, genel liselerin de yüzde 30-35 düzeyinde olması gerektiğini söylüyor. Akıl da bunu söylüyor. Üniversite kapılarına yığılan milyonlarca gencin durumu da bunu söylüyor. AB finansmanı ile yürüttüğümüz Mesleki ve Teknik Eğitimin eliştirilmesi Projesi, Mesleki ve Teknik Eğitimin Modernizasyonu Projesi, bunlar yürüyor.''

Genel ve meslek liselerin 4 yıla çıkarıldığı ve 9. sınıf programlarının aynı hale getirildiğini anlatan Çelik, genel, meslek ve kız meslek liselerindeki öğrencilerin 9. sınıfta aynı programı okuduklarını, 10. sınıfa geçen bir ticaret lisesi öğrencisinin ya da genel lisede okuyan bir öğrencinin diğer okullara geçiş yapabileceğini kaydetti.

Çelik, şöyle devam etti: ''Bir manada 9. sınıfı otobandan önceki son çıkış olarak ortaya koyduk. Buralarda yoğun bir şekilde piyasa şartları, sektörlerin ihtiyaçları öğrencilere anlatılıp, mesleki eğitime yönlendirilmeye çalışılacaktır. Bu alanda yapılması gereken her şey yapılmış değil. Malumunuz üniversite sınavlarında meslek liselerine uygulanan ambargolar, meslek liselerinin önüne çekilmiş olan bariyerler devam ediyor. Bunlar bir inat uğruna sürdürülüyor.''

AB İlerleme Raporları'na bakıldığında, bakanlığının gerçekleştirdiği reformların takdir edildiğini ifade eden Çelik, şunları kaydetti:

''Ama burada eleştirilen şey, mesleki ve teknik eğitimin okullaşma oranı itibariyle düşük olması ve YÖK'ün konumudur. Merkeziyetçi bir yapıya sahip olan ve üniversitelerin her şeyini elinde tutan YÖK yapısıyla yola gidilemeyeceği AB tarafından her İlerleme Raporu'nda ifade edilmektedir. Aslında YÖK'ün değişimi, Türkiye'deki demokratikleşme çabalarının bir gereğidir. Biz her alanda demokratikleşmeye çabalarken, her alanda merkezdeki yetkiler mahalline devredilirken, YÖK'ün bu merkeziyetçi yapıda kalması mümkün değildir.

YÖK ara rejim ürünü bir kuruluştur. 1980 darbesinden sonra 1981'de önce 2547 sayılı yasa çıkarıldı, arkasından 1982 Anayasası çıktı. 1981'de çıkarılan bu yasada ne varsa adeta Anayasa'nın 130, 131. maddesine boca edildi. Bu merkeziyetçi yapıya bir anayasal kılıf geçirildi. Türkiye'nin çektiği sıkıntı bundan kaynaklanıyor. Bu da aşılacaktır. Türkiye'de olmaz, aşılmaz, değişmez denen birçok şey aşılmıştır. Bunu yaparken demokratik usul ve esaslar neyse bunun gereği yapılacaktır. Uzlaşma içerisinde bunlar yapılacaktır.''

AB ile öğretim elemanı ya da öğrenci konusunda değişim ve serbest dolaşımda sıkıntı yaşanmadığını anlatan Çelik, Türkiye'nin AB araştırma alanına taraf olduğunu ve bu konuda finansman da sağladığını hatırlattı.

-YARIN AB MESAİSİ...-

Bakan Çelik, yarın Milli Eğitim Bakanlığı'nda birim amirlerini toplayarak AB mesaisi yapacaklarını dile getirerek, işin artık ciddi bir dönemece girdiğini ve sıkı çalışmak gerektiğini anlattı.

Çelik, konuşmasında Atatürk'ün de Samsun'a 38 yaşında çıktığını ve Amasya Genelgesi'nde de belirtildiği gibi milletin azim ve kararlılığına inandığını kaydederek, azim ve kararlılık olmazsa hiçbir şey yapılamayacağını belirtti.

''Ulusalcılık'' adı altında, ''AK Parti iktidarı Kıbrıs'ı sattı'',

''Türkiye'nin toprağı yabancılara satılıyor'' gibi söylemlerin üretildiğini de dile getiren Çelik, globalleşmeye işaret etti.

Globalleşmenin yararlı ve zararlı tarafları bulunduğunu, olumsuz taraflarını ayırıp, olumlu yanını ülkeye getirmek gerektiğini anlatan Çelik, dünyanın artık eski dünya olmadığını ifade etti.

''Kızılay'da İncil dağıtılıyor. Memleket elden gidiyor'' şeklinde söylemlerin de var olduğuna işaret eden Çelik, Avrupa'da da 4 bin 500'ünü Türkler'in yaptırdığı 5 bin cami olduğunu, İngiltere'de Hyde Park'ta gelen geçene Müslümanlığı tebliğ için Amentü duasını okuyanların bulunduğunu, Avrupalı'nın buna tolerans gösterdiğini anlattı.

Çelik, ''Ruhban Okulu'ndan 100 tane papaz yetişse memleket elden mi gider?'' dedi.

-EĞİTİMDE DEĞİŞİM-

Eğitimde bir mantalite değişimi için çalıştıklarını ifade eden Çelik, kendi kültürüne güvenenlerin başka kültürlerin etkisinden korkmaması gerektiğini söyledi. Özel öğretim kurumlarının durumunu da anlatan Çelik, ''Hala köy enstitüleri hülyasında yaşayanlar var'' dedi.

Çelik, devlet okullarındaki elektrik ve su tarifeleriyle özel okullardakinin farklı olmasına da bakan olarak isyan ettiğini dile getirerek, özel okulların eğitime yüzde 100 değil, yüzde 300 katkı sağladığını söyledi.

Bakan Çelik, devletin bir ilköğretim öğrencisine yılda 1500 dolar harcadığını kaydederek, özel okullardan vergi alınmaması durumunda daha çok öğrencinin özel okula gönderileceğini ve devletin de bundan daha çok karının olacağını anlattı.

Çelik, bu konuda da yarın Maliye Bakanlığı bürokratlarıyla bir toplantı gerçekleştireceklerini söyledi.

-ÖZEL OKUL VELİLERİNE KREDİ-

Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun çocuğunu özel okulda okutan veliye kredi vermesi konusunu da pek çok kez dile getirdiğini anlatan Çelik, bu konuyu özel okulların da dillendirmesini istedi.

Çelik, ''Özel okullar Türk milli eğitim sisteminin saygı değer parçasıdır. Önünde ne kadar engel varsa kaldırılmalıdır'' dedi.

Bu yıl okullarda 106 milyon kitap dağıtıldığını da hatırlatan Çelik, özel okulların kitap sıkıntısı çekmemesi için çalışma yapılacağını da söyledi.

Çelik, özel öğretim kurumları yöneticilerine, ''Sizin önünüze taş koyan, benim ayağımın altına ateş koymuş demektir. Ben onu 24 saatte oradan alırım. Bazen arkamdan 'Biz az bakan yemedik' diyorlar,duyuyorum. Ben yamyamlara taviz vermedim'' diyerek destek verdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber