'Bizden Rektör' olunca da infial uyandırmalı; hiç tanımadık bir genç olunca da.

Haber Giriş : 18 Ekim 2005 18:02, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Umur Talu/Sabah

İnfialim var!

YÖK çok haklı...
YÖK'ün yöklenince gelir aklı. YÖK bildirisi diyor ki, "Polisin Rektör Aşkın'ı götürürken sınırı ve amacı aşan davranışları, yükseköğretim camiasında büyük bir infial uyandırmıştır."
YÖK'e göre, usulsüzlüklerle suçlanan ve tutuklanan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın "Azılı bir katil gibi götürülmüş" tü.

YÖK bildirisine tamamen katılıyorum.
Henüz sadece sanık olan, gerekli-gereksiz tutuklama kararı çıkmışsa da henüz mahkum olmayan, yarın suçlu bulunsa bile henüz masum sayılan birisi...
Birisi...
Birisi...
Birisi, asla "Polisler tarafından azılı bir katil gibi götürülmemeli, polisin davranışları amacı ve sınırı aşmamalı"dır.
Pardon, "Birisi" deyip durdum mu?
Takılmış plak gibi oldum mu?
Hakikaten, YÖK "Herhangi birisi" için böyle bir bildiri yayınlar mı? Yani hükümetle gerilim mevzuu olduğu için, Rektör'ü tuttuğu için, ne bileyim tabii masum bulduğu için değil...
Sadece, bir insan, henüz masum sayılan, henüz mahkum olmamış ve asla "azılı katil gibi" görülemeyecek herhangi "Birisi" için de YÖK ve "Yükseköğretim camiası" aynı "infial"i duyar mı?
Tamam, herhangi "Birisi" olmasın.
YÖK'ün, "Yükseköğretim camiası" nın ilgi, etkinlik ve hüküm alanında "Birisi" olsun.
"Birisi" de olmasın.
"Bir sürüsü" olsun.
Mesela, öğrenci olsun. Mesela, "protestocu öğrenci" olsun.
Mesela, kız olsun, erkek olsun.
Mesela, kız olsun, başı açık olmasın, kapalı olsun.
Mesela öğrenci olsun, okula giremiyor olsun.
Mesela, üniversite yönetimi polis çağırmış olsun.
Mesela, polis zaten üniversitede konuşlanmış olsun.
Mesela, polis kendiliğinden gelmiş olsun.
Mesela, üniversitenin önü meydan olsun.
Mesela, meydanda meydan dayağı olsun.
Mesela, meydan dayağında polis vursun.
Mesela, meydanda polis onlara azılı katillermiş gibi girişsin.
Mesela, meydandan polis onları amacı ve sınırı aşarak araçlara doldursun.
Mesela, onlar da henüz masum, henüz sadece zanlı, henüz genç ve heyecanlı olsun.
YÖK ve yükseköğretim camiası, herhangi bir "infial" duyar mı?
Mesela "Büyük infial" olmasın; küçük olsun ama infial olsun; duyar mı?
Erdoğan Hocam, Türkan Hocam;
YÖK tarihi böyle infiallerle dolu mudur?
YÖK'ün 25 yıllık tarihinde, böyle kaç adet infial mevcuttur?
YÖK'ün doğum tarihi, bizzat öğretim üyelerinin, bizzat asistanların, bizzat öğrencilerin yaka paça 12 Eylül darbesine kurban edilmesiyle, işkencelerden geçirilmesiyle, masumken azılı katil sayılması, suçsuzken mahkum edilmesiyle, en iyi ihtimalde sakal kazıtılması, oda aranması, kitaplarının toplanması, üniversiteden kovulmasıyla kutlanmamış ve kutsanmamış mıdır?
Yükseköğretim camiasının nice gülü, sümbülü, bülbülü; meslektaşları, öğrencileri, hocaları sınırı ve amacı aşan biçimde hırpalanıp her manada paramparça edilirken herhangi bir "infial" duymuş mudur?
Şöyle mırıldanarak infial duyacak kadar bile aydın, entelektüel, akademisyen, bilim adamı, mert ve azıcık cesur olmuş mudur?
İnfial; bir utanma, bir özeleştiri, bir kara miras olarak bugüne taşınmış mıdır?
Elbette, polis, güvenlik görevlisi hiç kimseyi, sınırı ve amacı aşan biçimde, azılı bir katilmiş gibi götürmemeli.
O, "Bizden Rektör" olunca da infial uyandırmalı; hiç tanımadık bir genç olunca da.
Kurumlar ancak böyle vicdanlaşır...
Vicdanlar ancak böyle kurumlaşır.
Gerisi; infial değil, gazdır, gazozdur!

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber