Mahkumlar soyularak aranmalarından rahatsız

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Aliağa Şakran Cezaevi'ndeki mahkumlardan kötü muamele gördüğüne dair iddiada bulunan olmadığını, ancak ilk girişte, iç çamaşırı kalacak şekilde yapılan aramadan rahatsız olduklarını kaydetti.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 05 Ocak 2013 11:47, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58

Üstün, komisyon bünyesindeki cezaevleri alt komisyonu başkanı ve üyeleri ile birlikte İzmir'de gerçekleştirdikleri karakol ve cezaevi ziyaretlerini AA muhabirine değerlendirdi.

Ziyaretlerin çok faydalı geçtiğini belirten Üstün, geçen perşembe günü Fevziye Cengiz'in polislerce dayak yediği Karabağlar Karakolu'nu, daha sonra da Aliağa Şakran Cezaevi Kampüsü'nü ziyaret ettiklerini söyledi. Üstün, ''Orada 7 tane cezaevi var. Bunların 4 tanesi T tipi yüksek güvenlikli cezaevi, diğerleri de açık, kadın ve çocuk cezevleri'' dedi.

Üstün, kampüsteki binaların fiziki yapısının gayet iyi olduğunu belirterek, ''Örnek diyebileceğimiz cezaevlerinden bir tanesi'' diye konuştu.

Cezavlerinde 4 bin 800 civarında tutuklu ve ve hükümlü, bin 500 de personel olduğunu ifade eden Üstün, ''Neredeyse 3 mahkuma bir personel düşüyor'' dedi.

-''Onur kırıcı arama istemiyorlar''-

Komisyon Başkanı Üstün, şöyle konuştu:

''Tutuklu ve hükümlülerden kötü muamele gördüğüne dair bir iddiada bulunan olmadı. Ancak başka şikayetler geldi. İlk girişteki aramaların biraz daha insani boyutta yapılmasını istiyorlar, onur kırıcı olmamasını istiyorlar. İç çamaşırı kalacak şekilde bir duruma döndürmüşler aramayı, bundan rahatsızlar. 'Aramalar biraz daha insani olsun' diyorlar.

Mahkumlar, doktora gittiklerinde ellerindeki kelepçenin çözülmesini istiyor. Yönetmelikte, 'doktor isterse kelepçe kalabilir' deniliyor. Doktorlar da daha önce doktorlara saldırı olduğu, endişe ettiği için kelepçenin çıkarılmasını istemiyor. Sularda sıkıntı yok, yemekler orada yapılıyor, personel ve mahkumlar aynı yemeği yiyor.''

-''Koğuş lideri, çocukları analiz ediyor''-

Çocuk cezaevinde koğuş liderliği sistemi olduğunu ifade eden Üstün, çocukların dilinden, psikolojisinden anlayan kamu görevlisi personelin ''koğuş lideri'' olarak seçildiğini kaydetti. Koğuş liderinin bütün gününü o koğuşta çocuklarla geçirdiğini belirten Üstün, şunları kaydetti:

''Onlarla yemek yiyor, sohbet ediyor, konuşuyor. Onun koğuşta camdan, şeffaf küçük bir odası var. Koğuş lideri sürekli çocukların durumlarını analiz ediyor. Bu sistem çocuk cezavindeki bütün koğuşlarda var. Bu sistem, çocuklar için son derece faydalı. Çocuklar, koğuşta gündüz kalıyor, akşam olduğu zaman ayrı olan odalarına geçiyor ve odalarını kilitliyor. Odasına birisinin dışarıdan girmesi, başka bir çocuğun ona fiziki müdahalede bulunması mümkün değil.''

Komisyon Başkanı Üstün, kadın cezavinde kuaförlük, seramik, resim, dikiş ve bilgisayar gibi çeşitli kurslar olduğunu ve bu kurslarda her türlü etkinliğin yapıldığını bildirdi.

-''Türkiye'ye yakışır olması gerekiyor''-

Başta Karabağlar Karakolu olmak üzere 4 karakolda inceleme yaptıklarını ifade eden Üstün, karakolların bina olarak eski yapılar olduğunu belirtti.

Üstün, vatandaşın yargı ile alakalı konularda ilk muhatap oldukları mekanın karakol olduğunu belirterek, ''Karakollardan başlayarak, adliyelere, cezaevlerine kadar, her yerin Türkiye'ye yakışır şekilde olması gerekiyor. Daha fazla ekonomik kaynak ayrılarak, daha geniş, şartları daha iyi binalar, karakollar yapılmalı'' diye konuştu.

Dayak olayına karışan polislerin yerlerinin değiştirildiğini ifade eden Üstün, haklarındaki ceza davalarının ise devam ettiğini kaydetti. Üstün, kadına dayak atan polislerin Karabağlar Karakolu polisi olmadığını, asayiş polisi olduğunu ve kadını teslim etmek için karakola getirdiklerini ifade etti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber