Mahkeme şırıngayı silah saydı, yargıtay bozdu

İstanbul'da sanık C.E, evine gittiği bir kişinin, Çağlayan bölgesinde görevli sağlık ekibinde çalıştığı ve herkesi aile hekimliğine kaydettiği konusunda ikna ederek, şahsi bilgilerini aldı. Kapı önünde ayakta not tutan sanık, bir süre sonra yorulduğunu belirterek içeri girmesinin mümkün olup olmadığını sordu ve ev sahibinin rızasıyla eve girdi.

İçeride ev sahibine bir dizi sözde sağlık testi uygulayan sanık, güvenini kazandığı mağdurun alerji testi için arkasını dönmesini istedi.

Arkasını dönen mağdurun eşofmanının üzerinden, elindeki uyuşturucu içeren şırıngayı saplayan sanık, mağdur bayıldıktan sonra mağdurun arabasının anahtarını, cüzdanındaki 700 lirayı ve cep telefonunu alarak kaçtı.

Sanık C.E hakkında İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Mahkeme, C.E'nin olayda kullandığı şırıngayı silah sayarak, sanığı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) yağma suçunun nitelikli hallerini düzenleyen 149. maddesi uyarınca cezalandırdı.

Yerel Mahkeme, uyuşturucu madde içeren şırıngayla mağdurun bayıltılmasını da ''beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak haldeki'' kişiye yönelik saldırı olarak değerlendirdi.

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 6. Ceza Dairesi'ne geldi. Daire, yerel mahkemenin kararını bozdu.

Daire kararında, şikayetçinin Adli Tıp Kurumu raporuna göre, yaralanmasının basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmaması ve eylemin kasten yaralama suçunu oluşturmasına karşın nitelikli yaralamada aranan özellikleri taşımadığı belirtildi.

Sanığın, şikayetçiye uyuşturucu madde içeren iğne enjekte etmesinin, ''beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak haldeki'' kişiye saldırı olarak değerlendirilemeyeceği ifade edilen kararda, bunun yağma suçunun cebir unsuru içerisinde değerlendirilmesi gerektiği anlatıldı.

Kararda, olayda silah olarak kabul edilen şırınganın yağma suçu işlenirken silah olmanın verdiği korkutucu gücünden faydalanılmadığının anlaşıldığı kaydedildi.