Sayın Başbakanım: Ben işime, çocuklarım okullarına yaya gidiyor

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 28 Kasım 2005 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

BİR MEMURUN SAYIN BAŞBAKANA AÇIK MEKTUBU
S A Y G I D E Ğ E R B A Ş B A K A N I M;

Yirmi yıldır mühendis olarak devletimizin hizmetinde çalışıyor olmaktan ötürü çok mutlu olduğumu söyleyemediğim için ayrıca mutsuzluğumu beyan ediyor ve zat-ı alinizi saygıyla selamlayarak başlıyorum.

Mutluluk elbette ki görece bir kavram. Herkesin benzer koşullarda aynı oranda mutlu olması elbette mümkün değil. Mutlu olmak için kişinin kendisi belirleyici olmaya çalışmalı elbette. Ancak, üstelikte nitelikli bir insan olarak çalıştığım yıllar içerisinde mutlu olmak için seçici ve belirleyici olma hakkı hiç tanınmadı bana. Adaleti yok sayarak mutluluk ve mutsuzluğu devletin kendisi dağıttı. Mutluluk hep çalışmayan, üretmeyen, hak etmeyene; mutsuzlukta hep bana düştü bu dağıtımda.

Her dertten yıkılmazdım ama; Mesut Yılmaz'ın mirası, geçmişteki hükümetlerin ve sizlerin de malumunuz olan; hükümet olduğunuzda iki yıl içinde çözeceğinize inandığım, çevreme de çözeceğinize olan samimi inancımı ifade ettiğim kamudaki ücret adaletsizliği sorunu ve çözümsüz süreç beni mahvetti. İnandığım ve güvendiğim bir iktidarın bu konudaki samimiyetine olan inancım ve güvenim de tükendi neredeyse. Tükenen umutlarım yani, çocuklarımın geleceğine dair umutlarım yok olan?

Belki ?Ne sorunu?? diyeceksiniz. Belki; farklı kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurların maaşları arasındaki uçurumlardan, işçilerle memurlar arasındaki üç dört kata varan ücret adaletsizliğinin, on dört yıldır sürdüğünden haberdar bile değilsinizdir. İfade edilenlerin doğruluğuna inanmak güç olduğu için size bu konuda açıklayıcı bilgiler verenlerin konuyu abarttığını sanıyorsunuzdur belki de.

Dürüstçe söylüyorum; biri liseler sınavına, diğeri üniversite sınavına hazırlanan, bir diğeri bu yıl ilköğretim okuluna başlayan çocuklarımın eğitim masraflarını bile karşılamaya yetmeyen maaşımı azımsamıyorum aslında. Adalet yok sayılmadıkça ülkemin ekonomik koşullarını dikkate alarak fedakarlıkların daha fazlasına da katlanabilirim. Şükretmeyi bilen biriyim. Kumar oynamıyor, içki içmiyor, sigara kullanmıyorum. Ama ben işime, çocuklarım okullarına yaya gidiyor. Aylık ulaşım giderlerimiz bile aldığım maaşın dörtte birini buluyor. Oturduğum kamu konutundan çıktığımda ne yapacağımı düşünüyorum şimdi kara-kara.

Kamuda çalışan işçiler gibi; doktorun, mühendisin, öğretmenin iki katı maaş, üç ayda birde maaş tutarı ikramiye alsam, çalışmadan bana bağışlanan nimeti nankörce israf ederek kötü alışkanlıklar kazansaydım, hak etmeden elde ettiğim kazancı çarçur ederek bir de hacizlik olsam ve ekonomik sorunlar yaşamaya başlasaydım nankörlükte ederdim ve bir de kalkar ?Aldığım maaş yetmiyor? derdim belki.

Kamu kurum ve kuruluşlarında on dört yıldır inanılmaz bir ücret adaletsizliği ısrarla sürdürülüyor. Sanki bilerek ve isteyerek sürdürülen ücret politikası yüzünden; hak etmediği halde fazla ücret alanlarında, hak ettiği ücreti alamayanlarında ruh sağlıkları erozyona uğradı.Devletin sağlıklı olması için sağlıklı olması gereken kesimden birçok kişi, umutlarıyla birlikte sağlıklı düşünme ve davranma erdemini de yitirdi. Onca yıldır hak etmediği ücreti alanların birçoğu onurlarını, vakarlarını ve ahlaklarını da kaybettiler. Yanlışta ısrar çalışma hayatında niteliksizliği egemen hale getirdi.

Ehliyet ve liyakatin önemsenmediği, hiyerarşinin bulunmadığı bir çalışma ve üretme ortamında verimli olunamayacağı bilinmektedir. Bu günlere sorumluluk duygusu gelişmiş, yüksek ahlaki değerlere sahip fedakar insanlar sayesinde gelindiği de bir gerçektir. Mevcut sorunlar da istenildiğinde kolaylıkla çözümlenebilecek niteliktedir. Özellikle kamudaki ücret sorununun çözümlenememesinin, çok uzun bir zamana yayılarak çözümlüyoruz görüntüsü oluşturmanın anlaşılır yanı bulunmamaktadır. Bilindiği gibi bilgi ve üretim düzeyleri yüksek, gelişmiş ve çağdaş ülkelerde çalışanlar arasında böyle bir adaletsizliğe, işlemlerde böyle bir aykırılığa rastlamak mümkün değildir.

Bu adaletsizliğe bunca zamandır katlanmanın kolay olmadığını bildiğinizden eminim. Bu adaletsizlik on dört yıldır sürmektedir.Önceki hükümet yetkilileri de durumdan haberdar olduklarını, adaletsizliği mutlaka ortadan kaldıracaklarını vaat etmişler, gelin görün ki beş günde çözümü mümkün olan bir işi beş yıla (yani belirsizliğe) yayarak savsaklamışlardı.

Beni de üzen ve sıkıntıya sokan bu sorunun daha ne kadar süreceği/sürdürüleceği? Uzun yılardır çektiği sıkıntılar sebebiyle gittikçe niteliksizleşen ve asosyalleşen, düşünemeyen, karar veremeyen, üretemeyen ve sonuç alamayan bir birey olmaktan ALLAH'a sığınırım. Ama bilin ki kamuda tehlike çanları çalıyor. Yansımaları ne zaman görülecek bilemem ama sağlığı bozulmayan memur sayısının fazla olduğunu sanmıyorum.

?Acele etmeyin, her sorun halledilecek. Biraz daha sabırlı olun.? diyeceksiniz biliyorum. Eğer yeryüzünde böyle bir adaletsizlik daha varsa ve bunca zamandır sürdürülüyorsa, siz de acele etmeyin.

GECİKMİŞ ADALET ADALET DEĞİLDİR.

Saygılarımla?

"Haber Gönder" yoluyla yazan: Adalet Arayan Mühendis

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber